Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/25 E. 2023/288 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/25
KARAR NO: 2023/288
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/10/2021
NUMARASI: 2015/357 Esas – 2021/1108 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/04/2010 tarihinde davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın kendisi için kırmızı ışık yayalar için yeşil ışık andığında, önündeki aracı sollayıp ilerlemek isterken karşıdan karşıya geçen davacı …na çarpığını, kaza nedeniyle müvekkilinin ağır yaralandığını, tedavilerinin halen devam ettiğini, davalı …’ın araç maliki ve sürücüsü sıfatıyla maddi ve manevi tazminat yönüyle tüm zararlardan sorumlu olduğunu, davalı sigorta şirketine ihbar yapıldığını, ancak davalı şirketin açtığı hasar dosyasından hiçbir ödeme yapmadığını olayla ilgili olarak maliki ve sürücüsü davalı … hakkında İstanbul Anadolu 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/11 Esas sayılı dosyasında taksirle adam yaralaması suçundan yargılamasının devam ettiğini, kaza raporunda her ne kadar davacı yayaya asli, davalı sürücüye tali kusur yükletilmiş ise de tek yanlı ifadeye dayalı olarak tutulan bu kaza raporunu kabul etmediklerini, çenesindeki hasar ve kalçasındaki hasarlar nedeniyle kalıcı bedeni zararlara maruz kaldığını, davacının taburcu olduktan sonra altı ay süreyle evde bakım hizmeti almak zorunda kaldığını ve bunun için aylık 550,00 TL bakıcı giderini karşılamak zorunda kaldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı lehine şimdilik 500,00 TL maddi tazminat ve 30.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine, davalı sigorta şirketinin sadece maddi tazminat yönüyle sorumlu tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin KTK 109.maddesi uyarınca zamanaşımına uğradığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; görevli mahkemelerin Anadolu Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde SGK’nın davalı olarak gösterilmesi gerektiğini, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme hakiminin kendi değerlendirmesiyle davalı sürücüyü kusursuz kabul etmesinin dosya içeriğine ve olayın oluş şekline aykırı olduğunu, kararın kaza tespit tutanağına da aykırı olduğunu, kaza tespit tutanağında davalı sürücünün KTK md.47/1-d maddesinde yazılı kara yolu güvenliği ile ilgili diğer yasak ve yükümlülükleri ihlal ettiği kusurlu bulunduğunu, kusur raporunda ise davalı sürücü, KTK’nın 47/d, 52/b, 72 ve 73. maddeleri ile KTK Yönetmeliğinin 95/d101/b, 144/1-b, 145 ve 157/b maddelerine istinaden %25 oranında kusurlu bulunduğunu, davalı sürücüyü %25 oranında kusurlu bulan bu rapora rağmen, davalının kusursuz olduğunun kabul edilmesinin ve davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, karara gerekçe alınan Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/10224 Esas, 2020/3187 Karar sayılı ilamı ile dava konusu yaralamalı trafik kazasında davalı sürücü … hakkında ceza davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiğini, hukuk hakiminin ceza davası kararı ve değerlendirmesi ile bağlı olmadığı halde mahkemenin ceza davasındaki kararı ve değerlendirmeyi davanın reddine gerekçe aldığını, mahkemenin, dava konusu trafik kazası ile ilgili ceza mahkemesi kararının sonucunu TBK’nın 74. maddesine aykırı olarak değerlendirdiğini, mahkeme, davalı sürücünün tam yaya çizgileri ve trafik ışıkları olan bu yerde üstelik arkasında durmuş iken minibüsü, ani ve hızlı bir refleksle sollama yaparak geçmeye çalışırken, kendi aracının (kamyonun) kör noktalarının olduğunu ve duran iki aracın arasında herhangi bir canlı girmiş olabileceğini hesaba katmadan kalkış öncesi klakson çalarak uyarı yapmadan ve çevre güvenliğini sağlamadan sollama yaparak yoluna devam etmeye çalışmasını ve buradan hareketle davalı sürücünün tâli kusurlu olması gerektiğini hiç dikkate almadığını, davacının yola aniden fırlamadığını, ceza davasında kusur yönünden alınan ATK raporu, iki farklı ihtimalli olup bu ihtimaller de 180 derece zıt anlamlar içerdiğini, zaten bu nedenle ceza mahkemesi şüpheden sanık yararlanır gerekçesiyle beraat kararı verdiğini, mahkemeye ısrarlı taleplerine rağmen olay mahallinde keşif yapılmadığı ve kaza mahalli şartlarının yerinde tespit edilmediğini, mahkemenin ceza dosyası ile yetindiğini, dolayısıyla incelemenin eksik yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 19.04.2010 günü saat 15.20 sıralarında davalı sürücü …. sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı kamyonu ile … Mahallesi istikametinden Altunizade merkez istikametine … Caddesi üzerinde seyrederken … Kavşağı … Nolu Trafik ışıklarına geldiğinde, seyrine göre taşıt yolunun sağ tarafından sol tarafa yaya kaldırımına karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaya olan davacıya kamyonunun ön kısımlarıyla çarpması ile yere düşen davacının yaralanması nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Kaza nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı İstanbul Anadolu 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/11 Esas sayılı dosyada alınan 29/04/2014 tarihli bilirkişi raporunda, 10/08/2015 tarihli ek bilirkişi raporlarında ve 19/11/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu kusur raporunda özetle; olayın sanığın ışık ihlali yapması sonucu meydana gelmesinin kabulü halinde; sürücü …’ın asli ve tam kusurlu olduğu, davacı yaya …’nun kusursuz olduğu , müşteki yaya …nun ışık ihlali yapması sonucunda meydana gelmesinin kabulü halinde; sürücü …’ın kusursuz olduğu, yaya …nun asli ve tam kusurlu olduğu görüş ve kanaatine varıldığı bildirilmiş, ceza mahkemesinde yargılama sonucu; sanık olan davalı …’ın üzerine atılı olan suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeter kesin ve inandırıcı delil bulunamadığından sanığın beraatine karar verildiği, beraat kararının temyiz edildiği ancak Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 2019/10224E,2020/3187K. Sayılı ilamıyla sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımından düşürülmesine karar verildiği görülmüştür. Mahkemece aldırılan 21/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda ise; davacı yaya …nun yaralamalı trafik kazasının oluşumunda; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 47/d, Madde 68/b-3, c,d ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa bağlı yönetmeliğin Madde 95/d, madde 138/b-3, c,d , Madde 157/b bentlerinde açıklanan hükümler gereği trafik kurallarına ihlal ettiğinden kazanın meydana gelişinde 6/8 oranında %75 kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı kamyonu ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Madde 47/d, Madde 52/b, Madde 72, Madde 73 ve 2918 sayılı KTK bağlı yönetmeliğin madde 95/d, Madde 101/b, Madde 144/b-1, Madde 145, Madde 157/b bentlerinde açıklanan hükümler gereği trafik kurallarını ihlal ettiğinden kazanın meydana gelişinde 2/8 oranında %25 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Yine kaza tespit tutanağı da aynı doğrultudadır. Mahkemece; kusur oranlarının belirlenmesinin teknik değil hukuki bir konu olduğu, bu sebeple kusur oranının resen dosya kapsamında değerlendirilerek, ceza dosyasında dinlenen tanıkların beyanlarından sanığa ve aynı yöndeki araçlara yeşil ışık yanarken kazanın meydana geldiği, ayrıca davacının davalının kullandığı … plakalı tır ile önündeki dava dışı minibüsün arasından karşıdan karşıya geçtiği ve meydana gelen kazada %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonucun dosya kapsamı ile uyumlu olmadığı gibi bilirkişi raporları arasındaki kusur durumuna ilişkin çelişki giderilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken İTÜ Karayolları Kürsüsü veya Karayolları Genel Müdürlüğü Fen Heyeti gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan kusur dağılımına ilişkin, önceki kusur raporları ve tüm dosyadaki delillerin değerlendirildiği, gerekçeli denetime elverişli ve çelişkileri giderici kusur raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2023