Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/246 E. 2023/430 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/246
KARAR NO: 2023/430
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/11/2021
NUMARASI: 2015/448 Esas – 2021/860 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 09.08.2011 tarihinde davalı … kontrolündeki motosikletin davacıya çarparak ağır yaralanmasına sebebiyet verdiğini, gerek kaza tespit tutanakları ve ifade tutanakları ile gerekse kesinleşen mahkeme kararı ile sürücü …’ın kusurlu olduğunun sabit hale geldiğini, kendisinin bu kazadan sonra uzun süre yoğun bakımda kaldığını, tedavi süresince bakım ve gerekli malzemelerin sağlanmasına yönelik yapılan giderler ile tedavi olunan … ve … Hizmetleri A.Ş. ‘ye ödenen iş bu giderlerin 6111 sayılı kanunun ilgili maddesi gereğince Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması, geriye kalan ve olay nedeni ile yapılan diğer harcamaların ise sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, sağlık hizmet bedelleri için ilgili mevzuat uyarınca SGK Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi’ne 2918 sayılı Kanunun 98. maddesi kapsamında 14.03.2014 tarihinde ödeme hususunda talepte bulunmuş olsa da istenen tüm eksik evrakların 29.08.2014 tarihinde tamamlanarak teslim edilmiş olmasına rağmen herhangi bir cevap alınamadığını belirterek 50.000,00 TL manevi tazminatın ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile çalışmadığı günler ve tedavi giderleri için şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın, tüm alacak kalemleri için kaza tarihi olan 09.08.2011 den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı SGK sorumluluğunun sadece sağlık hizmet bedeli ile sınırlı olarak, davalı … Sigorta A.Ş. nin sorumluluğunun ise sağlık hizmet giderleri dışında kalan maddi tazminat talepleri bakımından poliçe limiti ile sınırlı olarak davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın zamanaşımına uğradığını, asıl kusurlu olan tarafın davacı olduğunu, davacının trafiğin yoğun olduğu yolda karşıdan karşıya geçilmesine elverişli olup olmadığını kontrol etmeden taşıtlara öncelik vermeden geçmek istediğini, ehliyetli olmamasının kusurlu olduğu anlamını taşımadığını, davacının 11.05.1930 doğumlu, kaza tarihinde 81 yaşında, özgeçmişinde hipertansiyon, diyabet, iskemik kalp hastalığı olduğu tıbbi raporlardan anlaşılacağını, talep edilen manevi tazminatın da miktarının çok fahiş bir rakam olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta vekili cevap dilekçesinde özetle; sigortalının kusurlu olması halinde teminatın geçerliliğinin söz konusu olduğunu, dava konusu hasarla ilgili davacı tarafından açılan herhangi bir hasar dosyası bulunmaması sebebiyle temerrüt tarihinin dava tarihi olarak kabul edilebileceğini, davacının faiz isteminin yasaya aykırı olduğunu, maluliyet oranının tespiti için Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesine sevkinin gerektiğini, kurum tarafından hazırlanacak rapora istinaden aktüer hesabının yapılmasını, davanın da reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada maddi (gelir kaybı ve iş göremezlik tazminatı) ve manevi tazminat talebinden kurumun sorumluluğunun bulunmadığını, 6111 sayılı Kanunla yapılan düzenlemeden anlaşılacağı üzere Kurumun sadece trafik kazası nedeni ile sunulan sağlık hizmetlerinden sorumlu tutulmuş, herhangi bir maddi ve manevi tazminat ile sorumlu tutulmamış olduğunu, açılan ve kuruma ihbar edilen davada da bu yönde bir talepte bulunulamayacağını, Cibali Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezinden gelen kayıtların tetkikinde trafik kazası ile ilgili tedavinin kurumca karşılandığının anlaşıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, maddi tazminat, tedavi gideri ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı SGK vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sigorta şirketleri tacir sıfatına haiz olması nedeniyle avans faizine hükmedilmesi gerektiğini, manevi tazminat istemine ilişkin kısmı kabul kararının gerçekleşen sonucu karşılamaması sebebiyle bozularak tamamının kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, 23/05/2021 tarihli bilirkişi 2.ek raporuna yapılan hiçbir itiraz dikkate alınmadan, eksik inceleme yapılarak karar verildiğini, 17/03/2021 tarihli kök rapora tedavi giderlerinin eksik hesaplanması, ücret olarak asgari ücretin baz alınması ve SGK ve sigorta şirketinin sorumluluklarının denetime elverişli olarak tespit edilmemesi nedeniyle itiraz edilmiş ve itirazlarına rağmen sunulan 23/05/2021 tarihli ek raporda kök rapora bağlı kalınarak ek rapor tanzim edildiğini, faturaların yer aldığı tabloda 22. fatura ve devamının kazayla illiyet bağı olmadığı gerekçesiyle hesaplamaya katılmamasının hatalı olduğunu, 22. sıra ve sonrasında yer alan faturalar kazazedenin kaza sonrasında vücut ve organlarının işlevlerini yitirip yitirmediğinin kontrolü amacıyla yapılmış muayeneler ve tahliller olup kazayla illiyet bağının bulunmadığının tespitinin hatalı olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik görüşü doğrultusunda kaza geçiren kazazedenin tedavi olduğu hastanelerden fatura ve makbuz toplama zorunluluğu olmayıp bu giderler her türlü delille ispat edilebileceği, bilirkişiler faturaların yer aldığı tabloda 31. ve devamındaki sıralarda yer alan tedavi hizmetlerine istinaden düzenlenmiş faturalar kazayla illiyet bağının bulunmadığı kanaatine vararak hesaplamaya katılmamasının hatalı olduğunu, illiyet bağı olmadığı iddia edilen faturaların müteveffanın kazadan dolayı evde aldığı bakım hizmeti olup hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini, müvekkili sağlığınca sanayici iş adamı olduğundan aylık kazancının asgari ücretle karşılanamayacak konumda olması sebebiyle emsal ücret araştırması yapılmadan doğrudan asgari ücret üzerinden iş göremezlik tazminatının hesaplanmasının hatalı olduğunu, kök raporda da itiraz ettikleri üzere hesaplanan toplam tazminat miktarından sgk ve sigorta şirketinin sorumlu olduğu tutarlar açıkça tespit edilmediğini, bakıcı ve tedavi giderleri ayrı ayrı hesaplanmamış olup bu giderlerden sigorta şirketi, sgk ve diğer davalıların sorumluluğu denetime elverişli şekilde tespit edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının talep ettiği sağlık giderleri için müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulamayacağını, geçici iş göremezlik tazminatı açısından müvekkili sigorta şirketinin bir sorumluluğu bulunmadığını, belgelenmeyen tedavi giderleri taleplerinin reddinin gerektiğini, manevi tazminat yönünden müvekkili sigorta şirketi aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, istinafa konu davada davacının uğradığı zararlardan müvekkili sigorta şirketinin sorumlu tutulması mümkün olmadığından davanın reddi gerekirken kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı SGK vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Sağlık uygulama tebliği hükümleri gereği maddi, manevi tazminat talepleri, bakıcı giderleri kurumca karşılanmadığını, davacının taleplerinin SUT kapsamında kalan kısmı konusunda yeterli araştırma yapılmadığını, alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, davacının kurumdan maddi tazminat talebinin hukuki dayanağı bulunmadığını, 6111 sy Kanunla yapılan düzenlemede Kurumun sadece trafik kazası nedeni ile sunulan acil sağlık hizmetlerinden sorumlu tutulmuş herhangi bir maddi tazminat ile sorumlu tutulmadığını, dava dilekçesinde belirtilen tedavilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularınca verilmesi durumunda bedellerinin karşılanmayacağı açık olduğunu, müvekkili Kurum dava açılmasına sebebiyet vermediğini, davacının dava açmadan önce kuruma başvurmamış olmasının da davanın reddini gerektirdiğini, davacının talepleri zaman aşımına uğradığını, davacının bir kısım talebi ise Sağlık Uygulama Tebliği’ne göre bedeli kurumca karşılanmayan evde bakım hizmeti vs kapsamında olduğundan bu talepler hakkında müvekkili kurumun herhangi bir sorumluluğunun olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09/08/2011 günü saat 18.05 sıralarında davalı sürücü … sevk ve iradesindeki … plakalı motosikletle Sefaköy istikametinden Halkalı Caddesini takiben Halkalı istikametine doğru seyretmekte iken kaza yerine geldiğinde, karşıdan karşıya geçmek üzere yola intikal eden ve yol ortasında beklemekte olan yaya …’a çarpması neticesi meydana gelen kaza nedeniyle; Davacı … için 50.000 TL manevi tazminatın ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak sureti ile çalışamadığı günler ve tedavi giderleri için şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın, tüm alacak kalemleri için kaza tarihi olan 09.08.2011’den itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunun sadece sağlık hizmet bedeli ile sınırlı olarak, davalı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğun ise sağlık hizmet giderleri dışında kalan maddi tazminat talepleri bakımından poliçe bedeli ile sınırlı olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili talep edildiği anlaşılmaktadır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Kaza tarihi ile dava tarihi dikkate alındığında 8 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı SGK vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf iddia ve itirazı yerinde değildir.Trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesinin olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Bu nedenle davacının dava konusu belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı sorumludur. Bu nedenle davalı sigorta şirketinin geçici iş göremezlik ve tedavi giderine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Vekalet ücreti yönünden itirazında belirttiği gibi açıklayıcı şekilde hangi davalılardan alınması gerektiğinin belirtilmemiş olması doğru olmamıştır.Danıştay 10. Dairesinin 2010/6584 Esas sayılı dosyasından verdiği karar gereği, 05.11.2011 tarih ve 28106 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ’de yer alan trafik kazası tedavi giderlerine yönelik Sağlık Uygulama Tebliği’ne ilişkin uygulamanın yürütmesi durdurulmuş olup, SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderlerinin belirlenmesinde SUT hükümlerinin uygulanması söz konusu olmayacaktır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2019/5486 Esas ve 2020/8961 Karar sayılı kararı).Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece 17/03/2020 tarihli rapor ile ek rapor hükme esas alınmıştır. Buna göre; faturaya dayalı ve kaza ile bağlantılı olanların toplam 271.734,29 TL olduğu ve SUT hükümleri esas alınarak hesaplama yapılmıştır. SGK’nın sorumlu olduğu tedavi giderlerinin belirlenmesinde SUT hükümleri uygulanamayacağından ek rapor alınmaksızın karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken; davacı tarafça sunulan ödeme belgeleri de incelenerek SUT hükümleri uygulanmaksızın tedavi giderlerine ilişkin faturaların hizmet ile uyumlu ve gerekli olup olmadığı konusunda kaza ile illiyet bağı bulunan ve 6111 sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nın 98. maddesi kapsamında kalan tüm belgeli tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olacağı, 98. madde kapsamına girmeyen belgesiz/paramedikal giderlerden ise kusurlu olmaları halinde davalıların sorumlu olacağı tutarın hesaplanması için bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır.Yine geçici iş göremezlik hesabında hükme esas raporda; “… Bakırköy ilçe Emniyet Müdürlüğü 27.01.2075 rarih,72212 sayılı ekonomik durum araştırması sonucuna göre İsmail Özbakar’ın emekli olduğu, emekli maaşından başka bir geliri olmadığı,eşi ile kendilerine ait evde oturduğu belirtilmiştir. Kök raporumuzda da belirtmiş olduğumuz gibi 60 yaş sonrası pasif dönem olarak kabulü edilir. Yargıtay’ın görüşüne göre emekli olduğu dönemde de haricen çalışan bir kişi için de makul ise hesap yapılır denilmekte olup,bu makul süre de 3-4 yıldır. Davacı kaza tarihinde 81 yaşındadır. Kök raporunda yapmış olduğumuz hesaplamada olduğu gibi asgari ücretin geçim indirimsiz net tutarı esas alınmış ve yapılan hesaplamada herhangi bir değişiklik tarafımızdan öngörülmemiştir. Davacı …’ ın 9 aylık geçici iş göremezlik zararı sigortalı araç sürücüsünün % 50 kusuruna göre kök raporumuzda hesapladığımız üzere 2.772,03 TL dir,” şeklindeki açıklamaya göre yapılan hesaplama ile doktor bilirkişinin düzenlediği 24/04/2017 tarihli raporda belirlenen tedavi süresi ve işgöremezlik süresinin 12 ay olarak takdir edilerek, bakıcı giderleri dosya içeriğinde ibraz edildiği için ayrıca rayiç bedeli belirlemeden yapılan hesaplamadaki miktarlara hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Kazaya karışan aracın kulanım tarzı ve cinsinin motosiklet olduğuna göre yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince yasal faize hükmedilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekilinin sigorta şirketleri tacir sıfatına haiz olup faizin avans faizine hükmedilmesi gerektiğinine yönelik itirazı yerinde değildir. Kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanması, maluliyet oranı ve iyileşme süresi, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/1.maddesi kapsamında davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygundur. Bu nedenle bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davalı SGK vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar, davalı … Sigorta A.Ş. ve davalı SGK tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/03/2023