Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2442 E. 2023/635 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2442
KARAR NO: 2023/635
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
NUMARASI: 2021/39 Esas – 2022/333 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 24/09/2014 tarihinde davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM (Trafik) Sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı araç sürücüsünün asli ve tam kusuru sebebiyeyle trafik kazası meydana geldiğini, aynı araçta yolcu olarak bulunan davacıların çocukları …’nun vefat ettiğini, …’nun müteveffanın annesi, … ise babası olduğunu, oğullarının vefatı ile onun desteğinden mahrum kaldıklarını, dava konusu trafik kazası sebebiyle davalı … Sigorta A.Ş’ye yapılan müracaat üzerine açılan hasar dosyasından müvekkillerine bugüne kadar herhangi bir ödeme yapılmadığını, müteveffanın dava konusu trafik kazasından önce “Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Bilgisayar ve Vergi Uzmanlığı Bölümünde” okuduğunu belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı anne … için 2.500,00 TL ve baba … için 2.500,00 TL olmak üzere toplam 5.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kaza tarihi itibariyle yürürlükte bulunan trafik sigortası poliçe teminatı limitleri ile sınırlı olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren ticari avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davaya konu … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Trafik Sigorta Poliçesi Karayolları Trafik Kanunu Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası ile 12/03/2014-12/03/2015 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi gereğince dava konusu zararlara ilişkin olarak sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, poliçe limiti üzerindeki zararlardan müvekkili şirketin sorumluluğu bulunmadığını, KTK 86.madde gereğince araç işleteninin ve sürücüsünün kusursuz olduğu hallerde sigortacının da tazminat ödeme yükümlülüğü olmayacağını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi 15/03/2001 tarih ve 2001/1244 esas sayılı ve 2001/1941 karar sayılı kararı bu yönde olduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek üzere müteveffanın ölmeden önceki sürekli ve düzenli desteğinin maddi olgularla ispat edilmesi gerektiğini, olayda hatır taşımasının olup olmadığının araştırılması gerektiği, davacı tarafın müvekkili şirketten avans faizi talebi haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulüne, davacı anne … yönünden 81.917,30 TL, davacı baba … yönünden 51.359,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının ödeme tarihi olan 15/12/2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak adı geçen davacılara verilmesine, bakiye talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kabule göre davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarlarına göre kendisini vekil ile temsil ettiren davacılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken yazılı şekilde tek vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müterafik kusur indirimi yapılırken hak ve nesafet kurallarına göre ve araç sürücüsünün asli kusurundan kaynaklı davacı yararına tenzilat yapılması gerekli iken sayın mahkemenin bu hususu değerlendirmeksizin hüküm kurulmasının usul ve yasalara aykırı olduğunu, mahkeme tarafından sürücünün sadece murisin arkadaşı olması sebebiyle hatır taşıması indirimi yapmasının hak ve nesafet kurallarına uymadığını, sürücü … ile müteveffa …’nun çocukluk arkadaşı olup aralarında bir manevi menfaat ve karşılık ilişkisinin mevcut olduğunu, müvekkilinin hatır için taşınmamakta ekonomik (maddi) bir menfaatin yanı sıra manevi bir menfaatin mevcut olduğunu, mahkeme tarafından takdir olunan oranların çok yüksek olup hakkaniyete uygun olmadığını, hatır taşıması hususunda yapılacak tenzilat oranlarının tam bilinemediğini, kazaya kendi asli ve tam kusuru ile sebebiyet veren taraf ve sigorta şirketlerinin lehine kıstas alınan %20 oranındaki müterafik kusur indiriminin hakkaniyete uygun bir oran olarak kabul edilmemesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemiz 03/12/2020 tarih 2018/4033 Esas 2020/4066 Karar ile incelenerek,”… mahkemece yapılması gereken; kaza tarihinde desteğin öğrenim gördüğü okula yazı yazılarak desteğin üniversite öğrencisi olup olmadığı ve mezun olacağı tarihin sorulması, İstanbul Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası dışında başka illerdeki ilgili meslek odaları ve meslek kuruluşlarından mezuniyetinden itibaren ne kadar sürede iş bulabileceği, emsal gelirinin ne kadar olacağı gibi hususların sorulması, bu tespitlerden sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek tazminat hesabının yapılması; Davacılar için hesaplanan destek tazminatı miktarından öncelikle davalı tarafından yapılan ödeme miktarlarının güncellenmiş tutarının mahsup edilmesi, daha sonra belirlenen bedeller üzerinden sırasıyla ayrı ayrı olarak %20 oranında hatır taşıması indirimi ve %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması suretiyle sonuç tazminatın belirlenmesi için aktürya bilirkişisinden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi olmalıdır… ” gerekçesi ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına dair karar verilmiştir. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı maddi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir. Ancak İlk Derece Mahkemesinin ilk kararına karşı davacılar vekili tarafından vekalet ücretinin her bir davacı için ayrı ayrı verilmesi gerektiği yönünde istinaf talebi bulunmadığından davalı yararına bu yönden usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetildiğinde davacılar vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Dairemizce ilk kararda hatır indirimi ve müterafik kusur yönünden detaylı değerlendirme yapılarak kararın kaldırılmasına karar verilmiş olup somut uyuşmazlıkta; dosya kapsamından müteveffa ile aracı kullanan dava dışı sürücünün arkadaş oldukları birlikte alkol aldıktan sonra araca bindikleri, sürücünün, müteveffadan taşıma için herhangi bir menfaatinin olmadığı anlaşılmakta olup bu durum karşısında desteğin sürücünün alkollü olduğunu bilerek araca binmesi ve desteğin yolcu olarak taşınmasının hatır taşımacılığı kapsamında olduğu kabulü ile hesaplanan maddi tazminattan Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre sırasıyla ayrı ayrı olarak %20 oranında müterafik kusur indirimi ve %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılmasında da bir isabetsizlik yoktur.Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/03/2023