Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2365 E. 2023/530 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2365
KARAR NO: 2023/530
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 24/05/2022
NUMARASI: 2015/511 Esas – 2022/457 Karar
DAVA: Tazminat (Acentelik Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 31.03.2011 tarihinde, davalılardan Kilimli Belediye Başkanlığı’nın işleteni, …’nin sürücüsü ve … Sigorta A.Ş’ nin ZMMS sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç ile sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın çarpışması sonucunda yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsü asli kusurlu olup, kaza neticesinde yaralanan müvekkilinin sol kalçasında ve belinde daimi maluliyet meydana geldiğini belirterek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak üzere, alacak miktarının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere kaza nedeni ile müvekkilinde oluşan maluliyet nedeni ile şimdilik 1.000,00 TL tazminatın kaza tarihinden itibaren işlemiş yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu talebin zaman aşımına uğradığından reddi gerektiğini, … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı olduğunu, öncelikle kusur durumunun ve davacının kalıcı bir sakatlığının bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, davacı tarafın yasal faiz talebinin ve aleyhe açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı söz konusu olduğunu, davanın süre yönünden reddine karar verilememesi halinde ise davacı taraf olayın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu, kendisinin kusurunun bulunmadığını, davacıya sigorta şirketince ödeme yapılıp yapılmadığı hususunun sigorta şirketinden sorulmasını talep ettiğini, kaza nedeni ile davacının malul kalmadığını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 274,68 TL geçici iş göremezlik tazminatının davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihi olan 18/05/2015 tarihinden, diğer davalılar Kilimli Belediye Başkanlığı ve … yönünden kaza tarihi olan 31/03/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı Kilimli Belediye Başkanlığı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ATK’nın 29.09.2017 tarihli raporunun kabulünün mümkün olmadığını, ATK’nın müvekkilini muayene etmeden dosya içerisindeki mevcut bilgi ve belgelerden yola çıkarak rapor tanzim ettiğini, Atatürk Devlet Hastanesi heyet raporunda belirtilen %13 maluliyet oranını açıklama getirmeden büyük bir çelişkinin meydana gelmesine sebebiyet verdiğini, illiyet bağının ne surette kesildiğine ilişkin dosyada herhangi bir bilgi ve belge olmadan bu sonuca nasıl ulaşıldığının açıklanmamış olduğunu, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesinin heyet raporunda belirtilen %13 maluliyet oranının, 31.03.2011 tarihli ve bila sayılı raporunda belirtilen trafik kazası sonucu yapılan tedavi evraklarına dayanıp dayanmadığı hususunun hastaneden sorulmasını, gelecek cevabi yazıda %13’lük maluliyet oranının 31.03.2011 tarihli ve bila sayılı raporunda belirtilen trafik kazası sonucu yapılan tedavi evraklarına dayandığının tespiti halinde işbu tespiti içeren cevabi yazı ile birlikte tekrar ATK ‘dan rapor alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı Kilimli Belediye Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili kurumun davaya konu olayda kusuru bulunmadığını, SSK tarafından 25/01/2016 tarihinde ödeme yapıldığı belirtildiği halde müvekkil kurumda ayrıca böyle bir dava yoluyla ödeme talep edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davaya konu olayda müvekkili belediye çalışanının kusurunun bulunmadığı halde kusur yükleyen eksik ve hatalı bilirkişi raporuna dayanılarak müvekkil kurumun sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının kusurlu olduğunu, bilirkişilerce hesaplanan miktarların da hatalı olduğunu, deliller toplanmadan karar verildiğini, müvekkili kurum yönünden davanın reddinin gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 31/03/2011 tarihinde, davacı sürücü … yönetimindeki … plaka sayılı, içerisinde hasta bulunan ambulans ile tepe lambası yanar ve sireni açık şekilde yerleşim yerinde gündüz vakti iki yönlü yolda açık havada Karadon istikametinden Zonguldak istikametine seyir halinde iken olay yeri kavşak mahalline geldiğinde aracının ön muhtelif kısımları ile, istikametine göre sol taraftaki yoldan gelerek Zonguldak-Karadon karayoluna çıkıp karşıya Kilimli Beldesi istikametine geçmek isteyen Kilimli Belediyesine ait araç sürücüsü davalı … yönetimindeki … plaka sayılı kamyonetin ön sağ yan muhtelif kısımlarının çarpışması sonucu, davacı sürücünün yaralandığı dava konusu kazanın meydana gelmesi nedeniyle maluliyet tazminatı talep edildiği anlaşılmıştır. Davacının kaza nedeniyle hakkında düzenlenen maluliyet raporlarına göre; Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’nin 21/01/2016 tarihli raporunda davacının engel oranının % 13 olduğu, 29/09/2017 ATK raporunda özetle; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyetinin olmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 1 hafta olduğu, Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’nin 05/04/2018 tarihli raporunda davacının sağ kalça hareket kısıtlılığı olduğu, trafik kazasına bağlı engel oranının % 5 olduğu belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu raporu ile Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi raporları arasında çelişkinin giderilmesi için Adli Tıp İkinci Üst Kurulundan alınan raporda; 29/11/2018 tarihli Adli Tıp İkinci Üst Kurulu raporunda özetle; davacının mevcut eklem kısıtlılıkları ile dava konusu kaza arasında illiyet bağı olmadığı, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre davacının maluliyetinin olmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 1 hafta olduğu tespit edilmiştir. Hükme esas çelişkileri gidermek için alınan Marmara Üniversitesi raporunda ise özetle; Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’nin 05/04/2018 tarihli raporunda trafik kazasına bağlı engel oranının %5 olduğu belirtilmesine rağmen davacının 31/03/2011 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrasında başvurduğu Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi acil servisinde düzenlenen genel adli muayene raporunda davacının kalçası ile ilgili bir şikayet tarif edilmediği, pelvis grafisinin olağan olduğu ve olay sonrası alınan ilk rapor olan 21/01/2016 tarihli engelli sağlık kurulu raporu ile olay tarihi arasında 5 yıl bulunduğu ve bu sürede başka muayene ve tedavisinin bulunmadığı göz önünde bulundurularak davacıdaki mevcut kalça eklem hareket kısıtlılığının olayla illiyetinin kurulmasının tıbben mümkün olmadığı, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne göre davacının maluliyetinin olmadığı, geçici iş göremezlik süresinin 1 hafta olduğu tespit edildiğine göre, raporlar arasında çelişkilerin giderildiği, illiyet bağı bulunamadığı ve kaza tarihinde geçerli yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen raporun hükme esas alındığı anlaşılmakla davacı vekilinin maluliyete ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf talebi değerlendirildiğinde: HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2022 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 8.000,00 TL olacaktır. Bu halde, davalı aleyhine kabul edilen maddi tazminat miktarı (274,68 TL) karar tarihine göre uygulanması gereken 2022 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel mahkemece, kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine karar verilmiştir.Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-a-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,b-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun, HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca REDDİNE,2-a-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-İstinaf incelemesi esastan yapılmadığından, istinaf başvurusu sırasında davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde mahkemesince iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davalı yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin, davacı yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/03/2023