Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/236 E. 2022/594 K. 25.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/236
KARAR NO: 2022/594
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
NUMARASI: 2014/753 Esas – 2021/192 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 25/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın maliki olduğu diğer davalı …’ın sürücü olduğu … plakalı aracın 10/03/2014 tarihinde … Mh., … Cd., No:… civarında karıştığı ve sürücü …’ın kusurluğu kazada müvekkillerinin çocuğu …’ın ağır şekilde yaralandığı, müvekkillerinin destekten yoksun kalma tazminatının tahsili için ZMSS sigortacısı … Sigorta AŞ.ne başvuru yapılmadığı belirtilerek, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak müvekkillerden … için 30.000 TL manevi ve 5.000 destekten yoksun kalma, … için 30.000 TL manevi 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen avans faiziyle birlikte tahsili talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 10/03/2014 tarihinde seyir halinde iken kaldırım olmayan bir yolda yürümekte olan … ve kardeşini gördüğünü, yanlarından geçerken birden …’ın arabanın önüne fırladığını, frene bastığını hafifçe yolun sağına kaçtığını, 2 kişiye birden çarpmamaya uğraştığını, birinden kurtardığını, ancak birine çarpmak zorunda kaldığını, arabadan indiğini, etraftaki insanlardan yardım istediğini, yaralı ile ilgilendiğini, ambulans gelene kadar yanında beklediğini, hastaneye kaldırıldıktan sonra eşi ile birlikte hastaneye gittiklerini, para yardımı yapmak istediklerini, ancak davacıların kabul etmediklerini, olayda kusursuz olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tarihinde diğer davalı … ın sevk ve idaresindeki … adına tescilli … plakalı araç için müvekkili şirketçe 05/07/2013-05/07/2014 tarihleri arasında … nolu poliçe numarası ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Poliçesi düzenlendiğini, poliçe üzerinde ölüm sakatlık halleri için kişi başına teminat limitinin azami 250.000 TL ile sınırlandırıldığını, müvekkili şirkete bu dosyayla ilgili başvuru yapılmadığını, tarafların kusur oranının belirlenmesi gerektiği, haksız ve mesnetsiz açılan davanın tamamen reddini talep etmiştir. Davalı Beylikdüzü Belediyesi vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle iş bu davanın gerek illiyet bağının olmaması gerekse kazanın meydana geldiği yerin ana arter olması nedeniyle husumetten reddine, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talebi de hukuka aykırı olduğundan bu talebin de reddini talep etmiştir. Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; idari yargının görev alanına giren davanın görevsizlik nedeniyle reddine, davanın ticari dava olmaması nedeniyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, davaya konu kazanın vuku bulduğu yolun ana arter olmaması nedeniyle müvekkili yönünden hasım yokluğundan reddine, gerçekleşen zararla illiyet bağı bulunmayan müvekkili aleyhine açılan davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracı 10/07/2013 tarihinde …’na satış yaptığını, ancak …’nun aracın satışını maddi sıkıntı ve aracı tamir edeceği gerekçesiyle hemen almadığını ve yaklaşık 8 ay sonra baskıları neticesinde üzerine aldığını, o dönemde aracını kayınbiraderine verdiğini ve kayınbiraderinin hanımının trafik kazası yaptığını, olayla hiçbir ilgisinin ve alakasının olmadığını, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacılar vekilinin davalılardan İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beylikdüzü Belediyesi aleyhine açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının HMK 114/1-b maddesi gereği yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK 115/2 maddesi gereği usulden reddine, 2-Davacılar vekilinin davalılardan … Sigorta A.Ş, … ve … aleyhine açmış olduğu maddi tazminat davasının kabulü ile, 72.651,39 TL nin davalı sigorta yönünden 16/05/2014, diğer davalılar yönünden 10/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, 3-Davacılar vekilinin davalılar … ve … aleyhine açmış olduğu manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 10.000 TL manevi tazminatın … a, 10.000 TL manevi tazminatın … a 10/03/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosyadan alınan Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 21. 01.2019/627 K. sayılı raporuna göre küçüğün geçici işgöremezlik ve %100 malul sayılan süresi 2 ay ve ortaokul öğrencisi olduğu hususu göz ardı edilerek meslekte kazanma gücünden azalma oranı ise %6,3 olarak hesaplandığını, yapılan tedavilerde zarureten belgelendirilmeyen kısımların mutat miktarlarını dahi araştırma ihtiyacı hissetmeden yetersiz maddi tazminata hükmedildiğini, kazanın meydana geldiği caddenin imar planındaki gibi yapılamamış olup gerekli işaret levhaları bulunmadığından İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Beylikdüzü Belediyesinin mevcut hizmet kusuru bulunduğunu, 25.02.2021 tarihli nihai hükmün hem maddi tazminat miktarının çok düşük biçimde hesaplanıp hükme bağlanması hem de davalı belediyeler yararına hükmedilen vekalet ücretlerinin tarifeye usul ve yasaya aykırı bir biçimde tespiti belirlenmesi nedeniyle icrası durdurulmak suretiyle tüm sonuçları ile ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların dava dilekçesi ile ayrı ayrı 30.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuş olup yargılama sonucunda davacılar lehine ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminat davacıların fazlaya dair haklarının reddedildiğini, davalı belediyeler lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, davalı müvekkil işbu davada kendisini vekil ile temsil ettirmesi sebebi ile mahkeme tarafından manevi tazminat davasının fazlaya ilişkin kısmına yönelik reddedilen tutar üzerinden davalı müvekkil lehine karar tarihinden yürürlükte olan AAÜT gereğince vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece davalılar İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beylikdüzü Belediyesi aleyhine açmış olduğu maddi ve manevi tazminat davasının HMK 114/1-b maddesi gereği yargı yolunun caiz olmaması nedeniyle HMK 115/2 maddesi gereği usulden reddine karar verilmiş ise de; Anayasa’nın 125/1.maddesi ile idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık olduğu; 2577 sayılı İYUK 2-b bendinde, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan ihlal edilenler tarafından, idari yargı yerinde tam yargı davası açabileceği hüküm altına alınmıştır. 2918 sayılı KTK’nın 110. maddesi ile kamu araçlarının verdiği zararlar nedeniyle işletenin sorumluluğuna ilişkin olarak 2918 sayılı Kanunun amacına uygun biçimde adli yargıda davanın görülmesi esası benimsenmiştir. 2918 sayılı KTK’nın 110. maddesinin gerekçesi, Anaya Mahkemesinin 26/12/2013 tarih ve 2013/68-165 E-K sayılı kararı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 11/04/2016 tarih ve 2016/163-210 E K sayılı, 24/09/2018 tarihli ve 2018/530-467 E-K ve 2020/400 E. 2020/453 K. sayılı kararları ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2045 Esas 2020/1746 Karar sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda yapılan değerlendirmeye göre de eldeki uyuşmazlıkta davalı idarenin 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle tazminat talep edilmesine göre uyuşmalığın çözümünde adli yargı görevli olacağından bu yöne değinen davacılar vekilinin istinaf itirazı yerindedir. Davacılar vekili dava dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasında; davalılardan …’ ın üzerine kayıtlı aracın diğer davalılardan …’ ın sevk ve idaresinde iken 10/03/2014 tarihinde müvekkilin çocuğu …’ a çarpıp yaralaması neticesi müvekkillerden … için 30.000 TL manevi ve 5.000 destekten yoksun kalma, … için 30.000 TL manevi 3.000 TL destekten yoksun kalma tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiği, maluliyet raporuna göre hesaplanan maddi tazminat miktarına göre davasını ıslah ettiği görülmüştür. 6100 sayılı HMK`nun 194/1. maddesinde; “…taraflar, dayandıkları vakıaları, ispata elverişli şekilde somutlaştırmalıdırlar…” hükmüne; 31. maddesinde ise “Hakim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açısından belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir, soru sorabilir, delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Davanın doğru biçimde sonuçlandırılması için davanın ne olduğunun anlaşılması gerekir. Mahkemece, dilekçenin içeriğine göre davacının isteği belirlenip uyuşmazlık buna göre çözüme kavuşturulmalıdır. Somut uyuşmazlıkta, dosya kapsamına göre dava dilekçesinde başlık kısmında davanın …’a velayeten annesi … ve babası … tarafından açıldığı, açıklama kısmında …’nın yaralanması ve oluşan maddi ve manevi tazminat talep edildiği belirtildiği, dilekçenin sonuç kısmında ise anne … ve baba … için manevi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı talep edildiği ve bu şekilde dava dilekçesinde çelişki yaratıldığı halde HMK’nın 31 ve 194.maddeleri gereğince davacı vekiline bu açıdan talebini açıklamak ve gerektiğinde düzeltmek konusunda süre verilmeden küçük … lehine sürekli iş göremezlik tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri, 01.06.2015 tarihinden sonra ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Somut olayda, Adli Tıp Kurumunun 19/02/2019 tarihli maluliyet raporunun hükme esas alınanda, davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmasının maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde, iş kolu grup numarası belirtilerek değerlendirme yapılarak düzenlendiği, maluliyet tespitine ilişkin ATK raporunun denetime elverişli olduğu görülmekle bu hususa değinen davacılar vekilinin istinaf talebi yerinde değildir. Kabule göre, mahkemece hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacının yaşı, kusur oranı ve ATK dan alınan maluliyet oranı dikkate alınarak ve yaşı küçük çocuğun kaza tarihinde gelir getiren bir işte çalışması düşünülmeyeceğinden buna göre hesaplanan sürekli maluliyet tazmitına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Kabule göre de, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7. Maddesinin birinci fıkrasında; “Görevsizlik veya yetkisizlik nedeniyle dava dilekçesinin reddine, davanın nakline veya davanın açılmamış sayılmasına ön inceleme tutanağı imzalanıncaya kadar karar verilmesi durumunda Tarifede yazılı ücretin yarısına, ön inceleme tutanağı imzalandıktan sonra karar verilmesi durumunda tamamına hükmolunur. Şu kadar ki, davanın görüldüğü mahkemeye göre hükmolunacak avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçemez.” Düzenlemesi yer almaktadır. Mahkemece, davalılar İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beylikdüzü Belediyesi bakımından davanın usulden reddedilmesine karşın davacılar aleyhine maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenle davacı vekilinin vekalet ücretine değinen itirazları da yerinde görülmüştür. İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir (Benzer yönde Yargıtay 17 HD 25/11/2019 2017/5605 E. 2019/11036 K.). Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından ayrı ayrı olmak üzere kabul edilen kısım için davacılar, reddedilen kısım için davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesi yine kabule göre reddedilen manevi tazminat miktarı için davalı … lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması doğru olmadığından bu yöne değinen davalı … vekilinin istinaf itirazının kabulüne karar verilmiştir. Ayrıca davalılar aleyhine açılan davada yaralanan yaşı küçük …’a velayeten anne babası adına davanın açıldığı halde gerekçeli karar başlığında küçük …’nın isminin yer almaması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacılar vekili ve davalı .. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar ve davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/03/2022