Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2340 E. 2023/17 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2340
KARAR NO: 2023/17
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 06/01/2022
NUMARASI: 2014/298 Esas – 2022/6 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Taah. San. Tic. Ltd. Şti. adına kayıtlı ve … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 9 Mayıs 2013 tarihinde … Mahallesi … Sokak üzerinde yaya haldeki davacı şahsa çaptığını, kaza nedeniyle yapılan soruşturma sonucunda İstanbul Anadolu 5. Sulh Ceza Mahkemesi 2013/393 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, meydana gelen kaza sonucu davacının yaşamını orta derecede etkiler şekilde yaralandığının Kartal Adli Tıp Şube Müdürlüğünün 31 Mayıs 2013 tarih ve 2013/10773 sayılı raporunda belirlendiğini, davacının tedavi ve cerrahi operasyonlarının Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapıldığını, davacının kaza tarihinde kağıt toplayıcısı olarak çalıştığını, aylık 1.500,00 TL gelirinin bulunduğunu, kaza nedeniyle uzun süre çalışamadığını, kazaya sebep olan aracın davalılardan … Sigorta A.Ş. tarafından ZMMS ile sigortalandığını, 30/04/2014 tarihinde tebliğ tarihli ihtarname ile başvuru da bulunduğunu ancak ödeme yapılmadığını belirterek efor kaybından ve çalışılamayan süreden kaynaklı maddi zararların tazmini için 10.000,00 TL’in tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen ve sigorta haricindeki davalılardan kaza tarihinden itibaren yasal faiz sigorta şirketinden ise bildirim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline, 7.000,00 TL manevi tazminatın da sigorta haricindeki davalılardan kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Bahsi geçen … plakalı aracın davalı müvekkili şirkete 10/12/2012-2013 tarihleri arasında geçerli olan … numaralı ZMSS ile sigortalı olduğunu, bu poliçelerden dolayı sigortalının kusuru oranında olmak üzere yaralanma ve sürekli sakatlık halinde kişi başı azami 250.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davalı şirketin poliçeden kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tespit edilebilmesi için öncelikli olarak kusur ve maluliyet tespitinin yapılması gerektiğini, davacının hükmedilecek tazminat bedeline ticari faiz uygulanması talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalılar … ile … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin 09/05/2013 tarihinde araçla yolda seyir halinde ilerlerken yol kenarında kağıt toplayan davacının arabasına çarptığını, davalı şahsın aracından indiğini, davacının yanına giderek iyi olup olmadığını sorduğunu, hastaneye gidip gitmek istemediğini sorduğunu, davacı şahsın bu talepleri geri çevirdiğini, kaza yerinde olan görgü tanıklarının da kaza esnasında davalı şahsın suçunun olmadığını beyan etiklerini, olay yerinden ayrıldığını, davalının olay esnasında alkol almadığının da sabit olduğunu, dosyada mevcut İstanbul Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi raporundan davacının kalıcı bir sakatlığının oluşmadığı 10 günlük istirahatin uygun olduğunun anlaşıldığını, hastanelerden de gelen raporlar dikkate alındığında davacının her hangi bir sakatlığının bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince müvekkilinin daha önce trafik kazalarına karışmış olmasına dayanılmasının, kararın dosyadaki delillere göre değil, müvekkile karşı, davayla ilgisi bulunmayan eski trafik kazalarından doğduğu anlaşılan ön yargının tesiriyle karar verildiğini, diğer trafik kazalarına ait davalarda verilen beraat kararlarının, müvekkillerinin kötü niyetinden değil, tamamen kusurlu oluşundan dolayı verildiğini, yargılamaya konu her somut olayın kendi içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini yargılama konusu dışındaki ve geçmiş olayların huzurdaki yargılamaya tesir edemeyeceğinin açık olduğunu, hukuk hakiminin ceza mahkemesi hakiminin kararı ile bağlı olmadığını, ceza mahkemesi kararının, tarafların kusur durumlarını dahi belirlemeden, dava ile ilgisi bulunmayan başka trafik kazalarının ön yargısının gerekçe yaparak tesis edildiğini, bu dava dosyası için hazırlanan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 22.04.2019 tarihli kusur raporunda tereddütsüz ve açık bir şekilde davalı sürücünün %75 oranında kusurlu olduğunun belirtilmesine rağmen, ilk derece mahkemesinin bu raporu dikkate almadığını, diğer bilirkişilerin hiçbir mesnedi olmadan, sadece davalıların soyut nitelikteki kötüniyet iddiasından mülhem, müvekkiline atfedilmiş olduğu seçenekli farazi kusuru gerekçe göstererek adeta davalarının reddi için sebep oluşturduğunu ve eksik inceleme ile yanlış hüküm tesis edildiğini, maluliyet raporuna itirazları nedeniyle Adli Tıp Kurumu üst kurulundan rapor alınmadan ve maluliyet konusu kesinleşmeden hüküm kurulmasının da hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 09.05.2013 günü saat 15.30 sıralarında davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile … Mahallesi … Sokak üzerinde … Caddesi istikametine doğru seyretmekte iken olay mahalline geldiğinde, önünde seyreden vasıtaların solundan geçmek üzere karşı yön şeridine geçtiği sırada karşı yön şeridinde bulunan davacı yaya …’a çarpması neticesi dava konusu kazanın meydana geldiği, davacının maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Olay nedeni ile açılan ceza davası sonucu Mahkemece, ” Sanığın aşamalardaki savunmasına göre söz konusu yerden aracıyla geçtiği esnada sol dikiz aynasından bir ses gelmesi üzerine bu tarafa baktığında bir şahsın yerde yattığını gördüğünü, yanına gidip sorduğunda her hangi bir şeyinin bulunmadığını şahsın kendisinin söylediğini, burada bulunan yaşlı bir bayanın sanığa hitaben katılanın bilerek kendisini araca çarptığını belirterek katılanın benzer şekilde başkaca dosyalarının da bulunduğunu savunduğu, bu savunma doğrultusunda yapılan araştırma sonucunda katılanın dosyamıza konu olaydan sonra (2013/129599 KYOK sayılı soruşturma dosyası) 18/09/2013 tarihinde bir bayanın kullandığı aracın karışmış olduğu kaza sonucunda şüphelinin bir miktar para vermesi üzerine katılanın şikayetinden vazgeçtiği, şüphelinin iddialarını dosyamız sanığın iddiaları ile benzer nitelikte olduğu, 21/09/2013 tarihinde gerçekleşen olay nedeniyle İstanbul Anadolu 77.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/388 esas sayılı dosyasında kamu davasının açıldığı, bayan olan sanığın iddialarının dosyamız sanığının iddiaları ile aynı nitelikte olduğu, 24/09/2013 tarihinde gerçekleşen olay nedeniyle 2013/130075 sayılı soruşturma dosyasında parkta manevra yapan şüphelinin arkadan ses gelmesi üzerine aracını durdurması ile katılanın aracın arkasında yerde olduğu gördüğü şeklinde gerçekleşen olayda katılanın şikayetçi olmaması nedeniyle KYOK kararı verildiği, olayda tüm kusurun katılana ait olduğunun belirtildiği, şüphelinin yine bayan olduğu, 01/02/2014 tarihinde gerçekleşen olayda yine şüphelinin bayan olduğu, gerçekleşen kazada şüphelinin kusurunun bulunmaması nedeniyle 2014/19786 soruşturma sayılı dosyada KYOK kararı verildiği, 07/02/2014 tarihinde gerçekleşen olayda İstanbul Anadolu 56.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/492 esas sayılı dosyasında kamu davasının açıldığı, bayan olan sanığın iddialarının dosyamız sanığının iddiaları ile aynı nitelikte olduğu,Katılanın dosyamıza konu olaydan sonra benzer şekilde ve kısa aralıklarla özellikle bayan olan şoförlerin karıştığı kazalara sebebiyet verdiği, hemen hemen tüm dosyalarda benzer iddiaların bulunduğu, İstanbul Anadolu 61.Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/463 esas sayılı dava dosyasında 19/09/2013 olan suç tarihinde gerçekleşen benzer olay nedeniyle bayan olan dosya sanığı hakkında beraat kararı verildiği, dosyamız sanığının savunması ile katılanın kısa aralıklarla benzer olaylara karışması hususu gözetildiğinde, sanığın meydana gelen kazada taksirli hareket ettiğine ilişkin yeterli delil bulunmadığı, katılanın kasıtlı bir şekilde söz konusu kazaya sebebiyet verdiği yönünde şüphenin oluştuğu, bu durumun sanık lehine yorumlanmasının gerektiği” gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararı verilmiştir. Davacı katılan tarafından kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Ceza Dairesince onanmasına karar verilerek karar kesinleşmiştir. İlk Derece Mahkemesince Adli Trafik kusur bilirkişisinden alınan 05/11/2018 tarihli raporda alternatifli hesap yapılmış davacının kasıtlı çarpması halinde %100 kusurlu olacağı, aksi halde davacı ve davalı sürücünün %50 şer oranında kusurlu olacakları belirtilmiştir. ATK Trafik İhtisas Dairesinin düzenlediği 22/04/2019 tarihli raporda da alternatifli olarak kusur belirlemesi yapılmıştır. Yine çelişkinin giderilmesi için makine mühendislerinden oluşan üç kişilik heyetten alınan raporda da alternatifli hesap yapılmış davacının kasıtlı çarpması halinde %100 kusurlu olacağı, aksi halde davacının %25 ve davalı sürücünün %75 şer oranında kusurlu olacakları belirtilmiştir. İlk Derece Mahkemesince ceza mahkemesi gerekçeli kararındaki sübuta göre davanın reddine karar verilmiş ise de ceza mahkemesi yargılaması sırasında kusur raporu alınmadığı görülmektedir. Yine ilk derece mahkemesince ceza mahkemesi dosyası fiziken getirtilmediğinden hazırlık soruşturması aşamasında alınan bir kusur raporu bulunup bulunmadığı da görülememiştir. Ceza mahkemesince davacının daha evvel de benzer yönde eylemler yaptığı kanaati ile şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince herhangi bir kusur raporuna dayanmaksızın beraat kararı verilmiştir. Kaldı ki beraat kararı verildiğinden kesinleşmiş maddi olgudan da bahsedilemeyecektir. KTK’da sürücülerin sorumluluğu kusur sorumluluğuna dayanmakta olup, davacının daha önce kasıtlı olarak araçlara çarparak yaralanmasına sebebiyet vermesi eldeki uyuşmazlığa konu trafik kazasının da bu şekilde gerçekleştiği sonucunu doğurmayacaktır.İlk Derece Mahkemesince üç ayrı kusur bilirkişi raporu alınmıştır. Gerekçede bu raporlara ilişkin tartışma yapılmadan ceza mahkemesi kararına atıf ile davanın reddine karar verilmiştir. Olaya ilişkin kamera görüntüsü ve tanık yoktur. Mahkemece ceza dosyası getirtilmeden davacı asil ile davalı sürücü olay yerinde keşif ile dinlenilmeden ve olayın ne şekilde olduğu kesin olarak belirlenmeksizin karar verilmiş olması eksik incelemeye dayalı olmuştur. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken; özellikle kazanın davalı sürücünün sollama yaptığı sırada olması, çarpmanın ise aracın yan arka tarafından çarpma ile gerçekleşmiş olması hususu da gözetilerek değerlendirme yapılması gerektiğinden son kusur raporunu düzenleyen bilirkişi heyetinin katılım ile keşif yapılarak kusur raporu alınması ve sonucuna göre karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2023