Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2317
KARAR NO: 2023/574
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/04/2022
NUMARASI: 2019/513 Esas – 2022/307 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: 07/07/2006 tarihinde davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın … plakalı araçla çarpışması sonucu … plakalı araç sürücüsü olan davacının ağır şekilde yaralanarak sürekli malul kaldığını, … plakalı aracın sigortacısı olan davalıya dava öncesi başvuru yapıldığını, bunun üzerine hasar dosyası açıldığını ancak altı yılın sonunda ödeme yapılamayacağının bildirildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL meslekte kazanma gücü kaybı ve 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle: Sorumluluk sigortası sözleşmelerinden doğan her türlü tazminat davasının, hak sahibinin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren iki yıl ve her halde zarara neden olan olay tarihinden itibaren on yıl sonra zamanaşımına uğradığını belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Aynı trafik kazası nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL meslekte kazanma gücü kaybı tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri ve 21.670,00 TL tedavi masrafının tüm davalılardan; 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan, olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalı … Sigorta Şirketi cevap dilekçesinde özetle: Davacının Ümraniye 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/666 Esas sayılı dosyasını takip etmeyerek 2012/498 karar sayısı ile “davanın açılmamış sayılmasına” karar verildiğini, bu karar ile dava açılmasına bağlı tüm hukuki sonuçların ortadan kalktığını, davacının kaza nedeniyle zarara uğradığı iddiasında ise davaya devam ederek hak iddiasında bulunması beklenirken, davayı takip etmeyerek talep hakkının zamanaşımına uğramasına sebebiyet verdiğini belirterek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafından ikame edilmiş olan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1111 Esas sayılı dosyası ile konusu, tarafları ve dava sebebi aynı olan iki ayrı dava olduğunu, her iki davanın da meslekte kazanma gücü kaybı ve bakıcı gideri talebine ilişkin olduğunu, davanın halen derdest bulunması sebebiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “İş bu kök davanın kabulüne, Birleşen davanın ise maddi ve manevi tazminat yönünden Kısmen Kabulüne, İş bu davada: 57.500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatıyla 57.500,00 TL tedavi gideri toplamı 115.000,00 TL tazminatın bu dosyanın davalısı … Sigorta Şirketinden (yeni ismi … Sigorta) 07/11/2016’dan itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte alınarak davacıya verilmesine, Birleşen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1179 Esas sayılı dosyasındaki maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüyle, 310.459,52 TL sürekli iş göremezlik tazminatıyla 398.392,26 TL bakıcı gideri, 5.417,50 TL SGK tarafından karşılanmayacak tedavi gideri toplamı 714.269,28 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 07/07/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılar … ve …’dan müteselsil alınarak davacıya verilmesine; kök dosyada sigorta aleyhine sürekli iş gücü kaybından dolayı hüküm kurulduğundan bu birleşen dosyadaki talebin sigorta şirketi yönünden derdestlik sebebiyle reddine, bu birleşen dosyada maddi tazminat yönünden fazlaya dair talebin reddine, Maddi tazminatlar yönünden kök dosya ve birleşen dosyadaki sürekli iş gücü tazminatı kalemlerinin tahsillerinin birbirleriyle tekerrür ettirilmemesine, Birleşen dosyadaki manevi tazminat talebinin kusur oranı da nazara alınarak, Bu indirimle birlikte kısmen kabulüyle,12.500,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan 07/07/2006’dan itibaren işleyecek yasal faiziyle ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, Fazlaya dair manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ile davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Hükmedilen manevi tazminatın oldukça düşük olduğunu, derdestliğe ilişkin kararın ve davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin temerrüt ve faiz başlangıç tarihine ilişkin değerlendirmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, davaya konu maddi ve manevi tazminat talepleri bakımından avans faizine hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi tarafından hükmedilen bakıcı giderinin fahiş miktarda olduğunu, tarafların kusur oranının yanında hakkaniyet indirimi de yapılması gerekirken bu hususun göz önüne alınmadığını, davacı tarafın gerçekten bakıcıya ihtiyaç duyup duymadığı olgusunun ve bakıcı gideri ihtiyacının ne kadar süre devam edeceğinin ve bakıcı gideri ihtiyacının kim tarafından karşılanmakta olduğunun Mahkemece tespiti gerektiğini, ailesi tarafından bakıldığı da raporda tespit altına alınmış olup hükmedilen bakıcı gideri ile tedavi masraflarına takdiri olarak indirim yapılması gerekirken davalı müvekkillerin kusuru oranında bakıcı gideri ve tedavi masrafına hükmedilmesiısı hukuka aykırı olduğunu, davacının zararın doğması ya da artmasında veya tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırıp ağırlaştırmadığı hususunun tam olarak tespit edilmediğini, hükmedilen maluliyet ve manevi tazminatının hem fahiş olduğunu, kasko şirketine dava açması gerektiğini, davanın ihbar edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. 6100 sayılı HMK’nın 114/1-ı bendiyle “aynı davanın daha önceden açılmış ve halen görülmekte olmaması” dava şartı olarak kabul edilmiştir.” Derdest davadan söz edilebilmesi için, o davanın daha önce aynı veya başka bir mahkemede açılmış ve görülmekte olması, görülmekte olan dava ile yeni davanın aynı dava olması, başka bir anlatımla her iki davanın taraflarının, konusunun ve dava sebeplerinin aynı olması zorunludur. Bu koşullardan herhangi biri mevcut değilse, derdest bir davanın varlığından söz edilemez. Somut olayda, ana dosya yönünden davalı sigorta şirketi aleyhine 100,00 TL meslekte kazanma gücü kaybı ve 100,00 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 200,00 TL maddi tazminatının talep edildiği, birleşen İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1179 Esas sayılı dosyasında 100,00 TL meslekte kazanma gücü kaybı tazminatı, 100,00 TL bakıcı gideri ve 21.670,00 TL tedavi masrafının tüm davalı sigorta şirketi, sürücü ve işletenden ; 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan tahsilinin talep edildiği görülmüştür. Bu halde mahkemece sigorta şirketi hakkında birleşen dosya kapsamında talep edilen meslekte kazanma gücü kaybı tazminatı yönünden derdestlikten reddine karar verilmesinde ve davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta Kocaeli Üniversitesi Adli Tıp Anabilim Dalı aldırılan maluliyet raporlarında, kaza tarihine göre uygulanması gereken Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının başka birinin sürekli bakımına muhtaç olduğu tespit edilmiştir. Hükme esas alınan maluliyet raporunda kaza ile yaralanma arasında illiyet bağını da açıklar şekilde trafik kazası nedeniyle olay tarihinde davacı da mevcut yaralanmalar sonucu, sürekli olarak bir başkasının bakım ve gözetimine muhtaç olduğu kanaati açıklanmış olması nedeniyle maluliyet raporuna; Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatları gereğince bakıcı giderinin hesaplanmasında asgari ücretin brüt tutarının (tamamının) esas alınması gerektiğinden ve yine harcamaya ilişkin belge sunulmasına gerek bulunmadığı, aile bireylerinin bakıcı olarak görev almasının yükümlülük olmadığı nedeni ile hakkaniyet indirimi yapılmasına yönelik istinaf talepleri yerinde değildir. Dava dilekçesi kapsamında davacılar tarafından davalıdan geçici ve ömür boyu bakıcı tazminatının talep edildiği görülmektedir. Bu kapsamda mahkemece geçici ve sürekli bakıcı gideri talebi için hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir.Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi, ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davalı şirkete sigortalı … plakalı aracın ruhsat kaydında kullanım şekli hususi gözüktüğü, dava dilekçesinde kaza tarihinden itibaren faiz talep edildiği bu nedenle mahkemece sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi kaza tarihi olamayacağı, başvuru tarihinden itibaren faiz talep edilmediği nedenle faizin başlangıç tarihinin dava tarihi ve türünün yasal faiz olarak hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesine göre işletenlerin, bu Kanun’un 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur. Aynı Kanun’un 85/1. maddesinde ise bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununda haksız fiil halinde müteselsil sorumluların dış ilişkisi 61.maddede düzenlenerek birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanacağı kabul edilmiş müteselsil sorumlar arasındaki iç ilişki ise 62.maddede düzenlenmiştir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre ise müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir.Davalı istinaf dilekçesinde aracın kasko poliçesi bulunduğunu, bu nedenle zararın sigorta şirketinden tazmin edilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Yukarıda belirtilen KTK’nın 85 ve 91. maddelerindeki düzenlemeler gereğince trafik kazası sonucu oluşan zararlardan işleten, sürücü ve sigortacısı zarar görene karşı müteselsilen sorumludur. Zarar gören davacı, TBK’nın 162 ve 163. maddesi gereğince müteselsil sorumluların hepsine karşı dava açabileceği gibi bunlardan sadece birine karşıda tazminat davası açabilir. Davalılar zarara sebebiyet veren aracın işleteni ve sürücüsü olduğuna göre aleyhlerine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöndeki istinaf itirazı yerinde değildir. Yargılama aşamasında ihbar dilekçesi sunulmadığından nedenle bu yöne değinen istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar … ve … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 48.791,10 TL harçtan peşin alınan 12.197,77 TL harcın mahsubu ile bakiye 36.593,33 TL harcın davalılar … ve …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2023