Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2236 E. 2023/293 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2236
KARAR NO: 2023/293
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/03/2022
NUMARASI: 2020/700 Esas – 2022/140 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’ın, müvekkilinin oğlu olup engelli olduğunu, annesi, müvekkilinin eski eşi, …’ın içerisinde bulunduğu … plakalı aracın 17.06.2018 tarihinde kaza yaptığı ve küçük …’ın annesinin kazada vefat ettiğini, …n’ın 01.06.2010 doğumlu ve atipik otizmli olduğunu, hem çok küçük yaşta olması hem de özel durumu sebebiyle en çok ihtiyacı olduğu zamanda annesini kaybettiğini, davalı şirkete, müvekkillerin destekten yoksun kalma ve manevi üzüntüleri nedeniyle sigorta doğrultusunda tazminat ödenmesi için 30.05.2019 tarihinde başvuru yapıldığını, 05.11.2019 tarihinde sigorta tarafından 27.000,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin çok cüzi bir miktar yatırılarak müvekkilinin mağdur edildiğini, …’ın, annesinin hem maddi hemde manevi desteğinden çok küçük yaşta yoksun kaldığını fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplam 100.000,00 TL tazminatın, davalıdan olay tarihi olan 17/06/2018 tarihinden itibaren ödeme gününe kadar işleyecek kanuni faizleri ile birlikte tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 333.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; zarar görenin arabuluculuk başvurusu yapmadan dava açamayacağından başvuru yapmadan açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, açılan dava yönünden görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, müvekkili şirketin manevi tazminattan sorumlu olmadığını, hesaplanan tazminattan hatır taşıması indirimi yapılmasını, uygulanması gereken faizin yasal faiz olması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; davacı yanın maddi tazminat davasının kabulü ile 333.000,00 TL’nin 05/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı yanın manevi tazminat davasının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı tarafın talep artırım dilekçesine karşı zamanaşımı itirazında bulunulduğunu ancak mahkeme tarafından bu hususta herhangi bir değerlendirilme yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, 2918 sayılı KTK’nın zamanaşımına ilişkin 109. maddesinde belirtilen 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, destekten yoksun kalanlardan bir kısmının davacı olduğu diğer kısmının davacı olmadığı durumda talepte bulunmayan destek görenlerin paylarının da hesaplamada göz önünde tutulması gerektiğini, bu sebeple müteveffanın anne ve babasının destek payı ayrılmaksızın yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, müvekkili şirket tarafından müteveffanın annesi … için 14.02.2019 tarihinde 50.631,85 TL maddi tazminat ödemesi gerçekleştirildiğini, ödemenin teminat limitinden mahsup edilmeden hüküm kurulduğunu, müvekkili şirket tarafından davacı …’a ise 05.11.2019 tarihinde ise 27.696,00 TL ödeme yapıldığını, bilirkişi raporunda 27.000,00 TL şeklinde eksik hesaplanarak teminat limitinden mahsup edildiğini, davacının davası ve taleplerini kabul anlamına gelmemek kaydı ile davacı tarafa yapılan söz konusu 05.11.2019 tarihli 27.696,00 TL’lik ödeme ve müteveffanın annesi …’a yapılan 14.02.2019 tarihli 50.631,85 TL’lik ödemenin teminat limitinden mahsup edilmesi durumunda bakiye limit 281.672,15 TL olduğunu, alınan raporda hesaplamaya esas mortalite tablosu olarak TRH-2010 ve faiz olarak da %1.8 olarak esas alınmadığını, düzenlenen raporun Trafik Poliçesi genel şartlarına uygun olmadığından bu yönüyle de hatalı olup, KTK’nın 90. maddesinde zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu kanun ve bu kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabi olduğu düzenlenmiş buna göre ZMMS Poliçesi Genel Şartlarına Ek 2 ile sürekli sakatlık tazminatı için hesaplama kriterlerinin belirlendiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 17/06/2018 tarihinde … plakalı aracın kayıt maliki ve aynı zamanda kaza anında şoförü olan …’ın kullandığı tek taraflı meydana gelen trafik kazasında yolcu olarak bulunan …’ın kızı ve davacı küçüğün annesi olan …’ın vefat etmesi nedeniyle tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Tazminatın dayandığı kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır.17/06/2018 Kaza tarihi ile 09/03/2022 ıslah tarihi dikkate alındığında, ıslah tarihinde 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır.Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar vermiştir.Yargıtay 17. (kapatılan) ve 4. Hukuk Dairelerinin Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda bahsedilen kararı sonrasında vermiş olduğu güncel kararları gereğince tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu uygulanacak, bilinmeyen (işleyecek) devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/6135 E. ve 2022/10604 K., 2021/16078 E. ve 2022/10550 K., 2021/13398 E. ve 2022/10498 K.,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 E. ve 2021/34 K., 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan aktüerya raporunun yerleşik Yargıtay içtihatlarına uygun TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve işleyecek (bilinmeyen) devre hesaplamasında her yıl için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayanan progresif rant yönteminin kullanılmasıyla hesaplama yapıldığından usul ve yasaya aykırılık yoktur. Ancak desteğin anne ve babasının da hayatta olup olmadığı araştırılmadan ve onların payı ayrılmadan ve müteveffanın annesi … için 14.02.2019 tarihinde 50.631,85 TL maddi tazminat ödemesi gerçekleştirildiği iddiası üzerinde durulmadan yapılan hesaplama yapılması doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken, davalıya ait hasar dosyası getirtilerek davacınınn anne ve babasının da hayatta olup olmadığının araştırılması ile anneye yapılan ödeme tespit edilmesi, gerektiğinde garameten paylaştırma yapılması için aktüerya bilirkişisinden hükme esas alınan rapor tarihi itibariyle ek rapor alınarak sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır.Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2023