Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2099 E. 2023/673 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2099
KARAR NO: 2023/673
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
NUMARASI: 2015/894 Esas – 2022/512 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 24/03/2015 tarihinde saat 14:30 sıralarında davalı …’nin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı minibüs ile … Caddesi üzerinden … caddesine geçmek istediği esnada karşıdan karşıya geçmekte olan yaya konumundaki müvekkili … ve müvekkilinin torunu …’a çarptığını, kaza neticesinde müvekkili …’ın yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı sürücü …’nin tam kusurlu olduğunu, kaza nedeniyle … plakalı aracın sürücüsü …, aracın sahibi … ve aracın ZMMS sigortacısı … Sigorta Şirketi’nin sorumlu olduğunu, belirterek, 6100 sayılı yasanın 107. maddesi uyarınca belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla geçici iş göremezlik nedeniyle 500,00 TL, kalıcı hasar ve sürekli iş göremezlik nedeniyle 1.000,00TL, bakıcı masrafı için 200,00TL, SGK’nın karşılamadığı ilaç, tıbbi malzeme masrafları ile ilgili tedavi masrafları için 200,00TL, müvekkilinin tedavisi için hastaneye gidiş gelişlerinde oluşan yol masrafları için 100,00TL olmak üzere şimdilik toplam 2.000,00TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 20.000,00TL manevi tazminatın ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 26.957,55 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 05/04/2014-05/04/2015 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, poliçe vadesi ile kaza tarihinin karşılaştırılarak, poliçenin kaza tarihinde geçerli olup olmadığının araştırılmasını, ayrıca poliçede sigortalanan araç ile kazaya karışan aracın aynı araç olup olmadığının da tespiti gerektiğini, zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasının meblağ sigortası olmayıp zarar sigortası olduğundan, davacı tarafın uğradığını iddia ettiği zararların ispat edilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalı araç sürücüsünün dava konusu maluliyetin oluşumundaki kusuru ile sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet oranlarının tespiti gerektiğini, temerrüt tarihinden faiz istenilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalılar … ile … davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacı tarafın geçici iş göremezlik talebi yönünden 1.043,10 TL geçici iş göremezlik bedelinin davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 16/09/2015 tarihinden, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 2-Davacı tarafın sürekli iş göremezlik talebi yönünden 25.124,45TL sürekli iş göremezlik bedelinin davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 16/09/2015 tarihinden, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 3-Davacı tarafın tedavi gideri talebi yönünden 600,00TL tedavi giderinin davalı … Sigorta A.Ş. yönünden dava tarihi olan 16/09/2015 tarihinden, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 4-Davacı tarafın bakıcı gideri talebi yönünden davanın reddine, 5-Davacı taraf için 5.000,00TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 24/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün olay nedeni ile kusurunun bulunmadığını, 16/01/2020 tarihli ATK 2. Üst Kurulu ve 17/05/2017 tarihli ATK 3. İhtisas Kurulu raporları ile davacının sürekli maluliyeti bulunmadığının tespit edildiğini, maluliyet hususunda en yetkili kurum olan ATK tarafından maluliyet hususunun iki kez incelenmesine ve üst kurul denetiminden de geçerek davacının sürekli sakatlığı bulunmadığının tespit edilmesine rağmen tek hekim tarafından düzenlenen rapora itibar edilerek aleyhlerine hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davayı kabul etmemekle birlikte hükme esas bilirkişi hesap raporunda hukuka aykırı olarak progresif rant yönteminin kullanıldığını, davayı kabul etmemekle birlikte, %1,8 teknik faiz uygulanılarak hesap yapılması gerektiğini, ilgili yasal düzenleme uyarınca, müvekkili olan şirketin geçici bakıcı gideri, tedavi gideri ve geçici iş görmezlik teminatı, her ne ad ve kalemde olursa olsun tazminat sorumluluğunun sona erdiğini, bakıcı gideri taleplerinin de sürekli sakatlık teminatına dahil olduğunu, davacının bu yöndeki talebinin reddi gerektiğini, bu hususa ilişkin itirazlarının hiçbir surette değerlendirilmediğini, tedavi masraflarından SGK’nın sorumlu olduğunu müvekkilinin bu masraflardan sorumlu tutulamayacağını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 24/03/2015 tarihinde davalı …’nin sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı … plaka sayılı aracı ile karşıdan karşıya geçmekte olan yaya davacı … ve torunu …’a çarpması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Trafik kaza tutanağında, sürücü …’ye Karayolları Trafik Kanunun 84/h maddesini ihlâl ettiği gerekçesiyle kusur verilmiş; Mahkemece alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 12/07/2017 tarihli kusur raporunda sürücü …’nin,%30 oranında kusurlu, davacı yaya …’ın, %70 oranında kusurlu oldukları bildirilmiştir. Trafik kaza tutanağı ile Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu çeliştiğinden Karayolları Trafik Fen Heyetinden alınan kusur raporunda, davacı yaya …’ın %75, sürücü …’nin %25 oranında kusurlu oldukları belirtilmiştir. Bu halde kusur raporları arasındaki çelişki giderilmiş olup, davalı tarafa ait araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu belirlendiğinden davalı sigorta vekilinin sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğuna ilişkin istinafı yerinde değildir. Trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiği yönünde karar verilmiştir. (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı) Bu nedenle 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiği yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğunun devam ettiğini vurgulamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları) Trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla, 25/02/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesinin olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Bu nedenle davacının dava konusu belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı sorumludur. Davacının talep ettiği ve mahkemece hüküm altına alınan tedavi harcanan yol masrafı belgesiz olduğundan davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. İlk Derece Mahkemesince ATK 3. İhtisas Dairesinden alınan 17/05/2017 tarihli maluliyet raporunda davacının 24/03/2015 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı arızası sebebiyle Çalışma Gücü Kaybı oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri muvacehesinde maluliyetine neden olabilecek düzeyde olmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı, iyileşme (işgöremezlik) süresinin 24/03/2015 tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği kanaati bildirilmiştir. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın 30/11/2020 tarihli raporunda ise gerek Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri’ne gerekse Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği Hükümleri’ne göre davacı için trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle kalıcı iş göremezliği oluştuğundan maluliyet oranı belirlenmiştir. Bu halde maluliyet raporları arasında çelişki bulunduğu halde çelişki giderilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, öncelikle dava dilekçe ekindeki sağlık kurulu rapor ve tüm eklerinin getirtilerek dosyaya eklenmesi, sonrasında başka bir Üniversite Hastanesinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümünden oluşturulacak aralarında adli tıp uzmanı da bulunan uzman doktor heyetinden, kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı maluliyet oluşup oluşmadığı, kalıcı maluliyet oluşmuş ise maluliyet oranı, maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, maluliyet raporları arasında çelişkiyi giderecek şekilde dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu alınması ve bu raporun sonucuna göre aktüerya bilirkişisinden hükme esas alınan rapor tarihi itibariyle yeniden rapor alınmalı sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2023