Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/209 E. 2022/671 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/209
KARAR NO: 2022/671
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/03/2020
NUMARASI: 2020/182 Esas – 2020/178 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne vermiş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davacı şirket araç kiralama işi ile iştgal ettiğini, … Plakalı aracın sahibi olduğunu, 08/09/2017 tarihinde …’in sevk ve idaresinde bulundurduğu … Plaka vasıta ile Kocaeli ili İzmit ilçesi … cd. Mevkiinde seyir halinde iken sürcü … yönetimindeki … Plakalı araca çarptığını ve maddi hasar meydana geldiğini, bu kazanın meydana gelmesinde … Plaka sayılı araç sürücüsünün %50 kusurlu olduğunun sigorta bilgi ve gözetim merkezinden alınan tramer kaydından tespit edildiğini, bu kaza nedeniyle aracın onarımda kaldığının bu onarım sürcesinde davacı şirketin kazanç kaybı yaşadığını, kazanç kaybının tespiti ile fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla şimdilik belirsiz alacak olan 100,00-TL iş durşması kazanç kaybı bedelinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasala faizi ile birlikte davacıya ödenmesine dair karar verilmesi tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ederek dava etmiştir. Davalı vekili İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Her iki tarafnıda tacir olduğunu görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olduğunu, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda ; ” 1-Davanın 6325 sayılı Kanunun 18/A-2., HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle Usulden Reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından 18.09.2017 tarihinde meydana gelen kaza ile şirketin uğradığı zarardan, kazaya %50 kusuru ile sebep olan davalı sürücü ile işleten sıfatını haiz diğer davalı şirketin müştereken ve müteselsilen sorumlu olması sebebi ile; aracın onarımda kaldığı süre boyunca uğradığı iş durması- kazanç kaybı tutarının tespit edilmesi ve davalılardan yasal faizi ile bu bedelin tazmin edilmesi için İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde 2019/137 E. Sayılı dosyası ile 15.04.2019 tarihinde haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası niteliğindeki belirsiz alacak davasını ikame ettiğini, İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/137 E. Sayılı dosya kapsamında dilekçeler teatisinin bitmesine müteakip 22.01.2020 tarihli duruşmada görev yönünden usulen reddedildiğini, 2 haftalık yasal süre içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli olan istanbul nöbetçi asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verildiğini, kararın taraflarına 10/02/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, 31.01.2020 tarihinde, … başvuru numarası ile ticari alacaklarda zorunlu arabuluculuğa başvurulduğunu, 17/02/2020 tarihli arabuluculuk anlaşamama tutanağı tutulduğunu, 05.03.2020 tarihinde dava görevli mahkeme olan istanbul 16. asliye ticaret mahkemesinde açıldığını, ancak mahkemece ihtarat yapılmaksızın davanın usulden reddedilmesinin usule ve esasa aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere yapılan inceleme sonucunda: Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle araç sürücüsü ve ZMMS sigortacısı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemine dayanmaktadır. 18/12/2018 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile 6102 sayılı TTK’na eklenen 5/A maddesi ile; “(1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” ve geçici 12. maddesi ile de “(1) Bu Kanunun dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümleri, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtayda görülmekte olan davalar hakkında uygulanmaz.” düzenlemesi getirilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na (HUAK) “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlığı ile eklenen 18/A maddesinin 2. fıkrasında; “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” düzenlemesi getirilmiştir. Bu yasal düzenlemeler gereğince 01/01/2019 tarihinden sonra konusu bir miktar paranın ödenmesi talebi ile açılan ticari davalarda dava açılmadan önce uyuşmazlıkla ilgili arabulucuya başvurup anlaşılamaması halinde son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorunludur. Arabulucuya başvurulmadan doğrudan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilecektir. Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. Ticari dava ile ilgili düzenleme TTK’nun 4. maddesinde yapılmıştır. TTK’nun 4/1 maddesine göre, her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu Kanunda öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Davacı da davalı şirketten tazminat talep etmektedir. Bu durumda dava, TTK’da düzenlenmiş olan sigorta hukukuna dayandığından TTK’ nın 4/1. maddesine göre mutlak ticari dava niteliğindedir. Somut uyuşmazlıkta; Açılan davada davacı ve davalı … ‘nın tacir olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın konusunun bir miktar para alacağına ilişkin olduğu, davanın 15/04/2019 tarihinde asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, dava dilekçesi ve istinaf dilekçesi içeriğinden davacının davalı … bakımından arabulucuya başvurmaksızın dava açtığı, Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından ticaret mahkemesinin görevli olduğunu belirterek verilen görevsizlik kararı doğrultusunda dosyanın 05/03/2020 tarihinde ticaret mahkemesine tevzi edildiği, davacı tarafından dosyanın ticaret mahkemesine tevzi edildikten önce 31/01/2020 tarihinde arabulucuya başvurulduğu ve tarafların uzlaşmadığına dair 17/02/2020 tarihinde tutanak düzenlendiği, bu hali ile görevsiz mahkeme aşamasında arabuluculuk eksikliğin giderildiği ve görevli mahkeme olan ticaret mahkemesinde davanın esasına girilmeden arabuluculuk işleminin tamamlandığı anlaşıldığından Mahkemece esasa girilerek karar verilmesi gerekirken dava şartı yokluğundan red kararı verilmesi doğru görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/03/2022