Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2071 E. 2023/132 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2071
KARAR NO: 2023/132
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 22/06/2022
NUMARASI: 2014/131 Esas – 2022/634 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03/05/2005 günü sürücü …’ın sevk ve idaresindeki araç ile gitmekte iken … Mah. … Cad. üzerinde meydana gelen kazada müvekkili …’in yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre sürücünün % 70 oranında, müvekkilinin ise % 30 oranında kusurlu olduklarını, ZMSS limitlerine göre kişi başı kaza veya sakatlanma halinde 225.000,00 TL ödeneceği, ödeme halinde herhangi bir kesinti yapılıp yapılamayacağı, mirasçılara % 70 veya % 50 ödenecektir gibi bir sözleşme yapılmadığı halde Sigorta Şirketinin (davalı tarafa) ödeme yaparken kıstasların dışında (vefat edenin yaşı-geliri-destek süresi) kesinti yapmasının kanunlara aykırı olduğunu, davalı … Sigorta Şirketi tarafından yaptırılan aktüerya hesabına göre destekten yoksun kalma tazminatının belli bir kısmının pay sahibine verildiğini ancak bu uygulamanın ne yasal nede herhangi bir dayanağının bulunmadığını, kaza nedeniyle müvekkilinin derinden sarsıldığını, üzüntü içinde olduğunu ve sakat kaldığını belirterek şimdilik 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, sonradan sunduğu dilekçesi ile de 1.000,00 TL maddi tazminatın, 250,00 TL’sinin iş göremezlik kaybına, 750,00 TL’sinin iş gücü kaybına ilişkin olduğunu beyan etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 1.841.501,70 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; açılan maddi ve manevi tazminat davasını kabul etmediğini, davanın zamanaşımı geçtikten sonra açıldığını, davalılardan … Tic. A.Ş.’nin davacının maddi zararlarını karşıladığını, açılan ceza davasının şikayettin vazgeçme ile sonuçlandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; 2005 yılında gerçekleşen trafik kazası için 2014 yılında dava açıldığını ve tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, husumete ilişkin olarak davanın … Tic. A.Ş.’ye karşı açıldığını ancak davaya karışan aracın … Paz. A.Ş. ‘ne ait olduğunu, … Dağıtım A.Ş. ile … Paz. A.Ş.’nin, … Paz. A.Ş. bünyesinde birleştiğini, bu nedenle davanın … Tic. A.Ş.’ye karşı açılmasının haksız olup davanın husumetten reddi gerektiğini, esasa ilişkin olarak ise müvekkilinin kazanın oluşumunda kusurunun bulunmadığını, davayı kabul anlamında olmamak üzere tüm kusur kendisine yüklenmeyecekse de hükmedilecek tazminat miktarının kusur oranında indirim yapılması gerektiğini, yine davayı kabul anlamına gelmemek üzere davacılar tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “Davalı … aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine, Davalı … Tic. A.Ş. aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat davasının husumet yokluğu nedeniyle reddine, Davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile 80.000,00 TL tazminatın 14/05/2013 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, aşan maddi tazminat isteminin reddine, davalı … Sigorta A.Ş. aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … Tic.A.Ş. istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2918 sayılı KTK’nun 109/2.maddesi gereğince uzamış zaman aşımının söz konusu olduğunu, müvekkilinin tedavisinin halen devam ettiğini, müvekkili davacının mevcut zararının tespit edilemediğini, kati rapor ile müvekkilinin zararının tespit edilmesinin imkansız olduğunu, bu durumun zamanaşımını kesen bir durum olduğunu, mahkemenin bu hususları dikkate almadıgı gibi kaza tarihinden sonra bu yıllara kadar bacağının ampute olması hayalarına kadar alınmasına rağmen trafik kazasından kaynaklı başka ameliyatlar da olması gerekirken zarar ve ziyanın bugün tespit edilmesinin imkansız olduğunu, mahkeme tarafından ATK’na tüm hastane evraklarının ve müvekkilinin fiziki olarak sevki ile maluliyet durumunun tespit edilmiş olup yarınlarda bu oranın yukarı çıkacağının kaçınılmaz olmasına rağmen zamanaşımı nedeniyle red kararı verildiğini, davalı … A.Ş. aleyhine açtıkları davada kazaya karışan aracın poliçesindeki şirket unvanının 2005 yılında bu olduğunu, 2008 yılında şirket unvanının değiştiğini, bu hususla ilgili davalı vekili tarafından verilen cevap dilekçesinde pasif husumet itirazı üzerine, 26/01/2015 tarihli 1.celsede 3 nolu ara karar gereği taraflarına verilen sürede davalının … Tic.Ltd.Şti olarak değiştirilmesi yönünde beyan ve talep dilekçeleri dosyada mevcut olmasına rağmen mahkemenin gerekli incelemeyi yapmayarak bu dilekçelerini göz ardı ettiğini, dava konusu olay nedeniyle … A.Ş.’nin sürücüsü hakkında açılan soruşturma ve davacı müvekkilinin hastane masraflarının karşılanması için davalılardan … Sigortaya ihbar edilmiş olması ve sigorta tarafından kısmen hastane masraflarının karşılanmış olması nedeniyle davalıların temerrüde düştüklerini, bu nedenle talepleri doğrultusunda verilecek hükmün yasal faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren hesap edilmesi gerektiğini, taraflardan … A.Ş’nin tacir olduğunu, talep arttırım dilekçesi ve ıslah dilekçelerinde ticari faiz işletilmesi talepleri doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, ayrıca davalı sigorta şirketi yönünden davacı müvekkili lehine manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince hüküm tesis edilirken şirket tarafından yapılan ödemenin dikkate alınmadığını, müvekkili olan şirketin teminat limiti ile sınırlı şekilde sorumlu olduğunu ve limit tutarı kadar ödeme yaptığını bu nedenle davanın reddi gerektiğini, mahkemenin savunmalarını dikkate almadan ve her hangi bir açıklama yapmadan hüküm kurduğunu belirterek istinaf talep etmiştir. Davalı … Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu kazanın 03/05/2005 tarihinde meydana geldiğini ve KTK’nın 109. maddesi gerekince 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, yargılama sırasında husumet itirazında bulunduklarını ve dava konusu taleplerin zamanaşımına uğraması sebebi ile zamanaşımı def’i ileri sürdüklerini, müvekkili yönünden davanın esastan reddine karar verilmesi nedeniyle müvekkili lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 03/05/2005 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki, davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS ve kasko poliçesi ile sigortalı, … Tic.A.Ş. adına kayıtlı araç ile … Mah. … Caddesi üzerinde bisikleti ile gitmekte olan …’e çarparak yaralanmasına sebep olduğu, kaza tespit tutanağına göre meydana gelen kazada davalı …’ın % 70 oranında, davacının ise % 30 oranında kusurlu oldukları, yargılama sırasında 19/04/2019 tarihli maluliyet raporuna göre davacının % 89 oranında meslekten kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının ve iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, davacı hakkında Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 03/02/2012 tarihli özürlü sağlık kurulu raporu düzenlendiği, eldeki dava ile davacının yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Dava dilekçesinde davalı sigorta şirketi yönünden açıkça ZMSS poliçesine dayanılarak dava açılmıştır. Kasko (İMSS) poliçesine dayanılarak açılan bir dava bulunmadığından ve ZMSS poliçesinde de manevi tazminat klozu bulunmadığından davalı sigorta yönünden manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle davalı sigorta şirketi bakımından kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmemiş olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde davalı olarak “… A.Ş.” olarak yazılıdır. Mahkemece 26/01/2015 tarihli celsede davacıya davalının ünvanını düzeltmek üzere mehil verildiği, davacı vekilinin Uyaptan yapılan kontrolde 29/01/2015 tarihinde “Özel Evrak (Gelen)” olarak kaydedilen 26/01/2015 tarihli dilekçesi ile dava dilekçesinde … A.Ş yazılan davalı ünvanının “… Tic. A.Ş” olarak değiştirilmesi talebi ile dilekçe vermiş olduğu görülmektedir. Davalının bir kaç kez ünvan değiştirdiği, davacının bu durumu takip etmesinin kendisinden beklenilemeyeceği, kaldı ki dilekçe de vermiş olduğu gözetildiğinde, Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı yazılarak davalının son ve güncel unvanı tespit edilerek davacı vekiline tekrar mehil verilebileceği nazara alınmadan davanın husumet yokluğundan red kararı verilmesi doğru olmamıştır. İlk Derece Mahkemesince maddi tazminat davasının husumet bulunmadığından usulden reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan 2022 yılı AAÜT’nin 7/1 ve 13/4.maddesi gereğince Tarifenin 2. kısmının 2. bölümüne göre maktu vekalet ücreti belirlenmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöne değinen istinaf itirazı da yerinde değildir. Dosya içerisinde bulunan kazaya karışan ZMSS poliçesine göre kaza tarihi itibariyle ölüm ve sakatlanma halinde teminat limiti 40.000.000,00 TL (40.000 YTL) olduğu halde davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limiti aşacak şekilde 80.000,00 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmiş olması; dava tarihinden önce yapılan ödemenin güncellenerek tazminattan düşülmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması ve kazaya sebebiyet veren aracın ticari nitelikte kamyon olduğu ve ıslah dilekçesi ile ticari faiz talep edildiği gözden kaçırılarak yasal faize hükmedilmesi doğru olmamıştır. 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir.Davaya konu trafik kazası 03/05/2005 tarihinde, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlükteyken meydana gelmiştir. Dosya içerisinde mevcut bilgi ve belgelerden kazanın yaralamalı trafik kazası olduğu anlaşıldığından, olayda, 765 Sayılı TCK’nın 459/2. ve 102/4. maddeleri uyarınca, öngörülen ceza zamanaşımı süresi 5 yıldır. Ortaya çıkan zarar, kendi özel yapısı içerisinde, sonradan değişme eğilimi gösteriyor, kısaca, zararı doğuran eylem veya işlemin doğurduğu sonuçlarda (zararın nitelik veya kapsamında) bir değişiklik ortaya çıkıyor ise artık “gelişen durum” ve dolayısıyla, gelişen bu durumun zararın nitelik ve kapsamı üzerinde ortaya çıkardığı değişiklikler söz konusu olacaktır. Böyle hallerde, zararın kapsamını belirleyecek husus, gelişmekte olan bu durumdur ve bu gelişme sona ermedikçe zarar henüz tamamen gerçekleşmiş olamayacağı için 8 yıllık zamanaşımı süresi bu gelişen durumun durduğunun veya ortadan kalktığının öğrenilmesiyle birlikte işlemeye başlayacaktır (Yargıtay HGK’nun 15/11/2000 gün ve 2000/21-1609 E. ve 2000/1699 K., Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 15/066/2022 tarih, 2021/11367 E. ve 2022/8878 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta yaralamalı trafik kazası 03/05/2005 tarihinde gerçekleşmiş; Dava ise 14/05/2013 tarihinde açılmıştır. İlk Derece Mahkemesince davacının kaza tarihinden sonra trafik kazasına bağlı olan maluliyet durumunda “zaman içerisinde gelişen bir durum olup olmadığı” yönünde açıkça tespit veya değerlendirme içeren rapor alınmaksızın davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu durumda, kaza nedeniyle davacının gördüğü tüm tedavilere ilişkin belgelerin ilgili kurum ve kuruluşlardan temin edilerek, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’ndan ek rapor veya bir üniversite hastanesinin adli tıp anabilim dalı bölümünden, davacıda bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, davacının yaralanması nedeniyle tedavileri tamamlanarak hangi tarihte sağlığına kavuşmuş sayılacağı, gelişen bir durum bulunup bulunmadığı, tedavisinin ne zaman sona ereceği, vücut çalışma gücü kaybının hangi tarihte kesin olarak belirlenebilir duruma geldiği konusunda rapor alındıktan sonra, gelişen durumun olup olmadığı da dikkate alınarak, zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının değerlendirilmesi ve zamanaşımı defi hakkında karar verilmesi gerekirken bu araştırma ve değerlendirme yapılmaksızın davalı … hakkında açılan davanın zamanaşımı geçtiğinden reddine karar verilmesi isabetli olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalılar … Sigorta A.Ş. ve … Tic.A.Ş. vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalılar … Sigorta A.Ş. ve … Tic.A.Ş. vekillerinin ayrı ayrı istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 26/01/2023