Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2069 E. 2023/433 K. 14.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2069
KARAR NO: 2023/433
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
NUMARASI: 2015/233 Esas – 2022/255 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 14/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/11/2009 tarihinde davalı … Sigorta A.Ş. tarafından KZMS Poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın, müvekkilinin sürücülüğünü yaptığı at arabasına çarpması sonucu müvekkilinin yaralanıp sakat kaldığını, kazada tüm kusurun sigortalı araç sürücüsünde olduğunu, meydana gelen zarardan davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu ve 10.239,00 TL ödendiğini, fakat bu ödemenin gerçek zararın altında olduğunu, bu nedenle tazminat miktarının bilirkişi tespiti ile belirlenmesini, fazlaya ilişkin talep ve hakları saklı kalmak kaydı ile; 250,00 TL kalıcı iş gücü kaybından doğan zarar ile 250,00 TL çalışamayarak gelir kabına uğradığından maddi tazminatın davalıya başvurulduğu 8. iş günü bitimi tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, yapılan kısmi ödemelerin öncelikle belirlenecek maddi tazminata işleyecek ticari faiz mahsubu ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafa sulhen ödeme yapıldığını, davanın yetki ve görev yönünden reddi ile tedavi ve geçici iş göremezliğe ilişkin taleplerin reddi gerektiğini, davacı tarafın dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edebileceğini, müvekkili şirket tespit olunan “sürekli sakatlık” tazminatını ödeyerek yasal sorumluluğunu yerine getirmiş bulunduğundan haksız ve fahiş talebin reddine, temerrütün her halükarda ancak dava dilekçesinin tebliğ edildiği günü takip eden sekizinci günden itibaren söz konusu olabileceğini bu sebeple yasal olmayan başvuru tarihinden itibaren faiz talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “1-Davacının davasının dava dilekçesi ile talep edilen 250,00 TL sürekli iş göremezlik, 250,00 TL geçici iş göremezlik olmak üzere toplam 500,00 TL maddi tazminat yönünden kabulü ile 17/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Davacının davasının ıslah dilekçesinde talep edilen 139.260,13 TL maddi tazminat yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 2918 sayılı yasanın 109/2.maddesi gereğince davacının trafik kazası neticesinde yaralanıp maluliyete uğradığı anlaşıldığından olayda ceza zamanaşımının dikkate alınacağını, bu durumda 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunun 89 ve 66.maddeleri nazara alındığında 8 yıl ve genel zamanaşımı 10 yıllık zamanaşımı süresinin dikkate alınacağını, davacının yaralanıp maluliyete uğramasına sebebiyet veren kazanın 23/11/2009 tarihinde meydana geldiğini, eldeki davanın ilk olarak 30/01/2014 tarihinde Adana 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/60 Esas sayılı dosyasıyla açıldığını, yetkisizlik kararı üzerine İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/233 Esas sayılı dosyasına kaydedilip görüldüğünü, talep arttırım dilekçesinin 06/10/2021 tarihinde sunulduğunu, 818 sayılı yasanın 133.maddesi (6098 sy yasanın 154.md) gereğince ödemenin zamanaşımını kesen bir durum olduğunu, zamanaşımının kesilmesi halinde kesilme tarihinden itibaren aynı miktarda zamanaşımı süresi yeniden başlayacağını, davalı sigorta şirketi tarafından kaza sonrasında davacıya 17/01/2012 tarihinde ödeme yaptığından zamanaşımının bu tarihte kesilip yeniden 8 yıllık süre başlamış olduğunu, davanın ise 30/01/2014 tarihinde açılmış olup dava açılmakla yine zamanaşımı kesilmiş ve 30/01/2022 tarihine kadar uzamış olacağını, talep arttırım dilekçesinin ise 8 yıllık süre geçmeden 06/10/2021 tarihinde verilmiş olduğunu, yapılan işlemin HMK md. 107 gereğince dava değerinin arttırılması olup; HMK 176-177 de düzenlenen ıslah olmadığını, dolayısı ile hem zamanaşımı geçmeden talep arttırılmış hem de ıslah işlemi yapılmadığından ıslah zamanaşımından söz edilmeyeceğini, ayrıca davanın mahiyeti gereği belirsiz alacak olup dava açılmakla karara çıkana kadar zamanaşımı süresinin işlemeyeceğini, davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını, belirsiz alacak durumunda ise dava açılmakla karar aşamasına kadar ıslah zamanaşımından bahsedilmeyeceğinin açık olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava dilekçesinde açıkça dava, HMK’nın 107.maddesi gereğince belirsiz alacak davası olarak açılmamış, kısmi dava olarak açılmıştır. Bu nedenle 18/04/2022 tarihli dilekçede talep arttırım dilekçesi yazılı olsa dahi dava kısmi dava olarak açıldığından İlk Derece Mahkemesince ıslah dilekçesi olarak kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre, maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 89 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 8 yıldır. Somut uyuşmazlıkta yaralamalı trafik kazası 23/11/2009 tarihinde gerçekleşmiş, dava 30/01/2014 tarihinde açılmış, ıslah ise 06/10/2021 tarihinde (harcı da yatırılarak) yapılmıştır. Islah dilekçesinin tebliği üzerine davalı vekili süresinde zamanaşımı savunmasında bulunmuştur. Bu itibarla, ıslah tarihi itibarıyla 8 yıl olan uzamış zamanaşımı süresi dolmuş olduğu, kaldıkı ki ıslah tarihi itibariyle 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde düzenlenen, her halde, kaza gününden başlayan 10 yıllık tavan zamanaşımının dahi geçtiği gözetilerek ıslah edilen tutar bakımından zamanaşımı nedeniyle red kararı verilmiş olmasında isabetsizlik görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.14/03/2023