Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2033 E. 2023/13 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2033
KARAR NO: 2023/13
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/04/2022
NUMARASI: 2021/205 Esas – 2022/298 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 19/06/2016 tarihinde … plakalı motosiklet sürücüsü ve davacının eşi olan …’ün dava dışı sürücü …’un idaresindeki … plakalı kamyonet ile çarpışması sonucu öldüğünü, …’ün kaza sonunda ölümü nedeniyle eşi olan davacı …’un sürekli destekten yoksun kaldığını, olayda … plakalı kamyonet sürücüsü dava dışı …’un kusurlu olduğunu, … plakalı kamyonetin ZMMS sigortacısı olan davalı … Sigorta AŞ.tarafından müvekkiline 118.722,14 TL ödeme yapıldığını, ödemenin yetersiz olduğunu belirterek 6100 sayılı HMK’nın 107.maddesi uyarınca hesaplanacak destekten yoksun kalma kalma tazminatının tam ve kesin olarak belirlendiği anda artırılmak üzere şimdilik 3.000,00 TL’nin işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkil şirket nezdinde 10.06.2016-2017 başlangıç ve bitiş tarihli … no’lu Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkil şirket tarafından dava öncesinde davacıya 118.772,14 TL, …’e 18.776,83 TL ve …’e 14.534,14 TL olmak üzere toplam 152.033,11 TL destekten yoksun kalma tazminatı ödendiğini, müvekkil şirketten dava tarihinden önceki bir tarihten itibaren faiz talep edilemeyeceğini, müvekkil şirket icra takibine konu edilen tutar üzerine sorumluluğu dahilindeki tazminatı ödeyerek sorumluluğunu yerine getirmiş olduğundan temerrüde düşmediğini belirterek haksız ve mükerrer talepleri içeren davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 58.317,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Anayasa Mahkemesi kararı ile K.T.K 90-92.maddelerinde yapılan Anayasaya aykırılık nedenli iptaller ile bozulan dosyanın uygulanan anayasa ve yasalara ve içtihatlara aykırı TRH tablosu, iskonto uygulaması vs usul ve yasalara aykırı uygulamalar iptal edildiğini, güncel ve yargıda geçerli son içtihatlara uyarlı en son verilere göre tazminat hesabı yapılması gerektiğini, mahkemece 2018 yılında yapılan itiraz edilen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulduğunu, bu durumun usul ve yasaya aykırı olduğunu, Anayasal kamusal bir hak olan en son güncel verilere göre hesap yapılmasının H.G.K kararlarında da açıkça belirtildiği üzere yasal bir zorunlu olduğunu, T.BK’nın 55. maddesi uyarınca zarar verenin verdiği zararların tümünü tazmin ile mükellef olduğunu, istinaf mahkemesinin yargılamanın devam ettiği, yeniden karar verilebilen, yeniden yargılama yapılabilen bir mahkeme özelliği de olması nedeniyle Anayasal, Kamusal hak gereği en son güncel verilere göre ( 2022 Temmuz verilerine göre), yargılamanın uzaması halinde hüküm tarihine en yakın gelir verileriyle güncel hesap raporu aldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazada vefat eden müteveffanın yakınlarına ve davacıya ödeme yapılmış olup müvekkili şirketin herhangi bir sorumluluğu kalmadığını, davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, 09.12.2021 tarihli bilirkişi raporunda işleyecek dönem hesabının güncel asgari ücretten hesaplanmış olmasının hatalı olduğunu, 06.04.2018 tarihli bilirkişi raporu ile günümüz arasında asgari ücret bakımından fahiş bir şekilde artışın olması bakımından yargılamanın uzaması ile birlikte kazanılmış hakklarının bertaraf edildiğini, davaya konu kazanın adi bir kaza olup ticari iş veya işletmeden kaynaklı olmadığını, davayı kabul etmemek ve önceki beyanlarına halel gelmemesi kaydıyla taraflarına tazminata hükmedilecekse uygulanacak faizin yasal faiz olması gerektiğini, müteveffa …’ ün takılması zorunlu olan kaskı ve gözlüğü takıp takmadığından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 10/02/2021 tarih, 2018/ 3884 Esas ve 2021/193 Karar sayılı kararı ile ” … Somut uyuşmazlıkta, ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi 10/06/2016, kaza tarihi ise 19/06/2016 olup yeni genel şartlar ve KTK’nın değişik 90.maddesinin yürürlüktedir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin görüş değişikliği içeren emsal kararına uygun olarak zaten TRH yaşam tablosu esas alınarak hesaplama yapılmış olmasına göre davacı vekilinin TRH yaşam tablosu uygulanması gerektiğine ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Ancak progresif rant yönteminin kullanılması gerekirken genel şartlarda belirtilen 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılması doğru olmamıştır. …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınmıştır. Ek aktüerya raporunda, davalı sigorta şirketi dava tarihinden evvel ödeme yaptığından ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamada nispetsizlik bulunduğu belirlenmiş, rapor tarihindeki güncel asgari ücret verileri esas alarak TRH 2010 ve progressif rant tekniğine göre hesaplama yapılmış, hesaplanan tazminat miktarı poliçe limitini aştığından garameten hesaplama yapılarak davacının talep edebileceği tazminat miktar hesaplanmış, bu miktardan dava tarihinden önce yapılan ödemenin rapor tarihine kadar güncellenen miktarı düşülerek nihai tazminat miktarı tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince ek rapordaki hesaplama benimsenerek davanın kabulüne karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.02.2022 tarih, 2021/(21)10-188 Esas ve 2022/87 K. sayılı kararında “Kamu düzeniyle ilgili durumlarda, kazanılmış usulî haktan söz edilemeyecektir. Bu niteliği dikkate alındığında asgari ücretteki değişiklikler de usulî kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde bulunup aynı davada ve yargılamanın her aşamasında hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.01.2004 tarihli, 2004/10-24 E., 2004/47 K. sayılı kararında da aynı yaklaşım benimsenmiştir. Tazminat hesabında hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınmasının nedeni tazminatların hesaplanma yöntemiyle ilgili olup tazminat miktarının belirlenmesi ileriye dönük varsayımsal hesaplamaları gerektirmesi ve gerçek belli iken varsayıma dayalı hesaplama yapılıp buna göre karar verilmesinin mümkün olmaması esasına dayalıdır. Bu durumun “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesine uygun olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.05.1991 tarih 1991/9-102 E., 1991/267 K. sayılı kararında da belirtilmiştir.Hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınması mahkemenin vereceği ilk hükümle ilgili olup bu hükmün yeniden rapor alınmasını gerektirmeyen bir nedenle bozulması hâlinde yeni verilecek hüküm tarihini esas alan bir hesaplama yapılması gerekmeyecek ancak bozma nedeni tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını gerektiriyor ise bu takdirde alınacak raporda sonradan değişen ücretler esas alınarak önceki rapordaki miktarlar itibarıyla varsa usulî kazanılmış hak oluşturan durumlarında gözetilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik maddi tazminat hesabı noktasında temyiz itirazı bulunmadığı veya Yargıtay Hukuk Dairesince maddi tazminat hesabı yönünden bir aykırılık görülmediği takdirde bu raporun esas alınması gerektiği konusunda usulî kazanılmış hak oluşacağından farklı bir hesaplama içeren yeni rapora göre karar verilmesi usulî kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olacaktır.” şeklinde karar verilmiştir.Bu karar ışığında somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesinin 28/12/2016 tarih, 2016/1279 Esas ve 2018/561 Karar sayılı kararına karşı davacı tarafça istinaf talep edilmiş olup kararın yeniden rapor alınmasını gerektiren bir sebeple (tazminat hesabında progresif rant yönteminin kullanılması gerektiği gerekçesiyle) kaldırılmasına karar verildiğinden davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğundan bahsedilemeyeceğinden hüküm tarihine en yakın tarihteki 01/01/2022 tarihli asgari ücret verileri esas alınarak yapılan tazminat hesaplamasına göre karar verilmesinde usul, yasa ve Yargıtay içtihatlarına göre isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre tahkikat aşaması İlk Derece Mahkemesi yargılaması sırasında sona ermekte olup istinaf mahkemesinin görevi HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın denetiminden ibarettir. Bu nedenle istinaf aşamasında yeni ortaya çıkan durum nedeniyle (asgari ücretteki artış nedeniyle) delil toplamayacağı gibi yeniden bilirkişi incelemesi de yapılamayacağından kaldı ki İlk Derece Mahkemesince hükme esasa alınan ek bilirkişi raporunda hüküm tarihine en yakın tarihteki 01/01/2022 tarihli asgari ücret verileri esas alınarak hesaplama yapıldığı anlaşıldığından davacı vekilinin karar tarihinden sonraki asgari ücret verilerine göre istinaf mahkemesince bilirkişi raporu alınması gerektiği yönündeki istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı, dava açmadan önce davalıya başvurmuş olup davalı tarafından davacıya 118.722,14 TL ödeme yapılmış ancak ibraname düzenlenmemiştir. Mahkemenin hükme esas aldığı ek bilirkişi raporunda, ödeme tarihindeki verilere göre yapılan hesaplamaya göre açık nispetsizlik bulunduğu belirlenmiş, davacı için 159.311,65 tazminat hesaplanmış ve hesaplanan bu tazminattan, davalının daha önce ödediği bedel güncelleme yapılarak düşülmüştür. Yapılan ödeme ile hesaplanan tazminat arasında açık nispetsizlik bulunmadığının tespiti karşısında hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda davadan önce yapılan ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih arasında işleyen yasal faizi hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle yapılan hesaplamaya göre karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında desteğin kask ve gözlük takmadığına ilişkin bir belirleme bulunmadığı gibi aksinin davalı tarafça da ispat edilememiş olması nedeniyle müterafik kusura yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Davalıya sigortalı araç kamyonet olarak kayıtlı olup ruhsatına göre hususi olarak göründüğü ve sigortalı da gerçek kişi olduğundan yasal faize hükmedilmesi gerekirken ticari faize hükmedilmesi doğru olmadığından istinaf talebinin kabulü ile hükmün düzeltilmesi gerekmiştir.Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1.maddesi gereğince REDDİNE, B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KABULÜ ile, 58.317,53 TL destekten yoksun kalma tazminatının 04/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu Genel Tebliği gereğince hesap olunan 3.983,67 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 TL peşin harç ve 190,84 TL ıslah harcı toplamı 220,04 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 3.763,63‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 8.381,28 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 TL peşin harç, 190,84 TL ıslah harcı, 1.685,40 TL bilirkişi ücreti ve 322,60 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.257,24 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-HMK.nun 333 (1) maddesi uyarınca davacı tarafça yatırılan gider avansından bakiyesinin kararın kesinleşmesi sonrası resen mahkememizce davacıya iadesine
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacı yönünden; Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, b-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 38,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.19/01/2023