Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/203 E. 2022/1157 K. 01.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/203
KARAR NO: 2022/1157
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/09/2021
NUMARASI: 2020/333 Esas – 2021/620 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 01/06/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa …’ın 05/03/2015 günü sabah saatlerinde Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde mevsimsel rahatsızlıktan dolayı tedavisini yaptırdıktan sonra hastaneden çıktığını, müteveffanın İETT otobüsüne binerek … Cad. Koca Yusuf İlköğretim Okulu durağında indiğini, yaya konumunda bulunan müteveffanın yayalara yeşil ışık yandığı sırada karşıdan karşıya geçerken yolun orta refüj kısmına çıkmak üzere olduğu sırada davalı …’ nın sevk ve idaresindeki … plakalı tırın hareket etmesi sonucu kamyonun sol ön köşe ve yan kısımları ile müteveffaya çarpması sonucunda müteveffanın önce yaralanmasına neden olduğunu, daha sonra ise müteveffanın öldüğünü, davalı …’ nın olayda %100 oranında kusurlu olduğunu, müteveffanın ölüm haberinin şeker hastası olan davacı …’ ı koma durumuna sokacak noktaya getirdiğini, müteveffanın vefat etmeden önce davacı …’ ün evinde yaşadığını, müteveffanın vefat etmeden önce davacı …’ın nakit ihtiyacı sebebiyle … Bankası’ndan kredi çektiğini, müteveffanın sağlığında emekli maaşının bir kısmının kredi ödemelerine gittiğini, müteveffanın maaşının kalan kısmının ise davacılar … ile …’ın ev giderlerine ve fatura ödemelerinde kullanıldığını, müteveffanın ölümü ile davacıların destekten yoksun kaldıklarını, kazadan sonra davacıların bütçelerini aşacak şekilde cenaze masrafı yapmak zorunda kaldıklarını, müteveffanın Erzurum’lu olması sebebi ile bölge kültürü gereği cenaze öncesi ve sonrası yoğun hısım-akraba ziyareti gerçekleştiğini, cenaze masraflarının arttığını, davacı …’ ın annesinin vefatından dolayı cenaze giderlerini karşılayabilmek için işyerinden 3.000,00 TL avans aldığını, bu miktarın daha sonra davacının maaşından kesildiğini belirterek davacı … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL, … için 10.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte davalı … Sigorta A.Ş. haricindeki tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı … için 1.000,00 TL, … için 1.000,00 TL, … için 1.000,00 TL, … için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren/davalı … Sigorta A.Ş. için temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müteveffa için yapılan masraflar ve defin giderleri için 1.000,00 TL cenaze giderinin kaza tarihinden itibaren/ davalı … Sigorta A.Ş. için temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket nezdinde … sayılı ve 09/07/2014-2015 vadeli Karayolu Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigorta Poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın çarpması sonucu …’ın vefatı sebebi ile çocukları tarafından destekten yoksun kalma tazminatı talebi ile müvekkili sigorta şirketine başvurulduğunu, işbu başvuru üzerine … nolu hasar dosyasının açıldığını, müteveffanın çocuklarının yaşları itibariyle destek zararının ispatı gerektiğini, müteveffanın çocuklarının evli olup kendi hayatlarını kurduklarını, bilakis müteveffanın yaşı itibariyle kendisinin destek alabilecek konumda olduğunu, tazminat isteminin haksız fiilden kaynaklanmış olması sebebi ile davalı sigorta şirketi aleyhine tazminata hükmedilmesi halinde ancak Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvuru tarihinden itibaren yasal faize hükmedilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; vefat eden 1947 doğum …’ın müdahil kızı …’ın polis ifadesinde belirttiği üzere mustarip olduğu yüksek tansiyon, guatr ve bacak ağrılarının tedavisi için gittiği Dr Sadi Konuk Hastanesinden evine otobüsle dönerken, indiği otobüs durağının karşısında bulunan, öbür yol tarafına (durağın10-15 metre ilerisinde bulunana butonlu yaya geçidi noktasını kullanmayarak yol üzerinde araçlara kırmızı lamba yanması nedeniyle durması sırasında trafik lambalarının yayalar için hangi renk yandığını yeterince dikkate almadan araçların arasından yaya olarak, geçişe başlamış, yolun orta bölmesindeki yüksek kaldırıma ayaklarındaki rahatsızlık nedeniyle olsa gerek, çıkamayıp geriye doğru dengesini kaybedip, Müvekkilinin sevk ve idaresindeki aracın sol arka yanına çarpmak suretiyle yere düştüğünü, müvekkilinin dikiz aynalarına baktığında yerde oturur vaziyette müteveffayı görünce derhal aracını durdurarak, 112 çağrısında bulup cankurtaran gelinceye kadar müteveffanın başında durduğunu, hastaneye kaldırılan …’nin 3 gün sonra hakkın rahmetine kavuşmasıyla Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesinde 2015 /245 Esasına kayıtla müvekkil hakkında taksirle ölüme sebebiyet vermekten dava ikame edildiğini, iş bu mahkeme savunma delillerini yeterince toplamadan ceza hukukunun temel ilkelerinden uzaklaşarak kurduğu kararı istinafa tabi tuttuklarını, kamera kayıtlarında da görüldüğü üzere, müteveffa otobüsten indiğinde yayalar için olan zebradan geçmeyip trafik ışıklarını da dikkate almadan araç aralarından geçerek bulvar olan yolun gidiş geliş hatlarını ayıran orta ayrımın yüksekliğini ayaklarının rahatsızlığı nedeniyle olsa gerek (Hastane raporu gelseydi bu husus açıklığa kavuşabilecekti) aşamayıp arkası araçlara dönük vaziyette düşerek müvekkilin aracının sol arka tarafına çarptığını, eğer Yayalar için olan zebra dan geçseydi bu olayın olmayacağını, çünkü zebra geçidinde ortadan ayrım yüksekliğinin (Refrüj) olmadığını, taksir sorumluluğunda asıl olanın, sonuca neden olan icrai ya da ihmali davranışı gerçekleştiren kişinin dikkat ve özen yükümlülüğü olduğunu, müteveffanın asli derecede kusurlu olduğunu, müteveffanın yaşı, ayaklarındaki ciddi rahatsızlıklara rağmen orta refrüj çıkıntısından atlamaya kalkışmasının bu acı sonucu doğurduğunu beyan ile, 24.04.2017 günlü Bilirkişinin raporunda tespit edilen hususları onayladıklarını, davacıların hukuk literatüründe destek bulmayan afaki taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Açılan davanın Kısmen Kabulü İle Kısmen Reddine, 1-Davacıların toplam 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminat istemlerinin ispatlanamamış olması nedeni ile reddine, 2-700 TL cenaze giderinin davalı sigorta şirketi için 11/05/2016 tarihinden, diğer davalılar için 05/03/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Her bir davacı için taktir edilen 7.000,00′ er TL olmak üzere toplam 28.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan 05/03/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara ayrı ayrı verilmesine,-Fazlaya ilişkin istemin reddine, ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalılar … ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; eksik inceleme ve değerlendirmenin yapıldığını, kusurun takdiri ve zarar miktarının tayini bakımından hukuk hakiminin, ceza mahkemesinin kararına bağlı olmadığını ve ayrı bir değerlendirilme yapılması gerektiğini, müterafik kusur bulunduğunu, Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigorta Poliçesi incelenerek manevi tazminatı da kapsamasına rağmen karar kurulurken dikkatte alınmadığını, adalete uygun manevi tazminat belirlenmesi gerektiğini, her bir davacının red oranında vakalet ücretinin tahakkuk edilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ,ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 23/06/2020 tarih, 2018/1837 Esas ve 2020/727 Karar sayılı kararı ile kaldırılmasına karar verilmiştir. Dairemiz 2018/1837 Esas ve 2020/727 Karar sayılı kararı ile Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigorta Poliçesinin manevi tazminatı da kapsamasına yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmiş olduğu görülmekle aynı yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davaya konu trafik kazasına ilişkin kaza tespit tutanağında; sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla … Caddesini takiben İstoç istikametinde seyir halindeyken trafik ışıklarının kendisine yeşil yanıp hareket ettiği esnada aracın sol arka köşe kısımlarıyla yaya olarak yolun karşısına geçmek isteyen yayaya çarptığı, bu kazanın oluşumunda yayanın kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında aldırılan 20.11.2017 tarihli kusur raporunda, davalı Mustafa’ nın % 70, müteveffa …’ nin % 30 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği görülmüştür. Aynı olaya ilişkin Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/245 Esas 2016/623 Karar sayılı dosyasında “… olay tarihinde sanığın sevk ve idaresindeki aracıyla seyri sırasında kaza mahalline geldiğinde kırmızı ışıkta durduğu, yeşil yanması üzerine hareket ettiği esnada gidişine göre yolun sağ tarafından ve kamyonun önünden karşıya geçmek isteyen yayaya çarparak ölümüne neden olduğu, mahkememizce alınan bilirkişi raporu ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığından alınan kusura ilişkin rapor gerekçelerinin kazanın meydana geliş şekli ve delillere uygun bulunduğu, kazanın Adli Tıp Kurumu Başkanlığının raporunun olay kısmında açıklandığı şekilde gerçekleştiği, bu şekilde sanığın asli kusurlu olarak dikkatsizlik ve tedbirsizlikle ölüme neden olduğu anlaşılarak eylemi nedeniyle kazadaki kusur durumu da nazara alınarak cezalandırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçesi ile karar verildiği, kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi’nin 2017/389 Esas 2017/550 karar sayılı karar ile istinaf kararı ile kesinleştiği görülmektedir. Yargıtay HGK’nun 2013/4-1008 Esas – 2014/490 Karar kararında belirtildiği gibi “….Ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesine (davasına) etkisi, hukukumuzda mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı BK.) 53.maddesinde düzenlenmiş olup; hukuk hakimi, ceza mahkemesinin kesinleşmiş kararları karşısında ilke olarak bağımsız kılınmıştır. Bu ilke, ceza kurallarının kamu yararı yönünden bir yasağın yaptırımını aynı uyuşmazlığı kapsamına alan hukuk kurallarının ise, kişi ilişkilerinin Medeni Hukuk alanında düzenlenmesi ve özellikle tazmin koşullarını öngörmesi esasına dayanmaktadır. 818 sayılı BK’nun “Ceza Hukuku İle Medeni Hukuk Arasında Münasebet” başlıklı 53.maddesinde: “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü yer almaktadır (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74.maddesi hükmü de paralel bir düzenlemeyi içermektedir.). Bu açık hüküm karşısında, ceza mahkemesince verilen, beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hakimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak hemen belirtilmelidir ki gerek öğretide ve gerekse Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hakiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hakiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.1.975 gün ve E:1971/T-406, K:1975/1; HGK’nun 23.1.1985 gün ve E:1983/10-372, K:1985/21; HGK’nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları). Vurgulamakta yarar vardır ki hukuk usulü bir şekil hukukudur. Davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesi belirli süre koşullarına bağlı kılındığı gibi, ikinci tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesi ile belirli kısıtlamalar getirilmiştir. Bunun sonucunda, hukuk hakimi şekli gerçeği arayacak, maddi gerçek öncelikli hedef olmayacaktır. Ancak ceza hakimi bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmaya çalışacaktır. O halde ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamasına, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53.maddesi bir engel oluşturmaz (HGK’nun 16.09.1981 gün E:1979/1-131, K:1981/587 sayılı ilamı; …, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s.22 vd.; HGK’nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamı). Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (HGK’nun 11.10.1989 gün ve E:1989/11-373, K:472; HGK’nun 27.04.2011 gün ve E:2011/17-50, K:2011/231 sayılı ilamları). 6098 sayılı Borçlar Kanunu 74 (818 sayılı BK 53) maddesi gereğince hukuk hakimi kusurun mevcudiyetine ilişkin Ceza Mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de Ceza Mahkemesinde kusurlu olduğu kabul edilerek hakkında mahkumiyet kararı verilen kimse Hukuk mahkemesinde tamamen kusursuz kabul edilemez. Ceza mahkemesinin mahkumiyet kararındaki fiilin “Hukuka aykırılığını” ve “illiyet bağının varlığını” saptayan maddi olgu konusundaki kabul hukuk hakimini de bağlar. Bu kapsamda Bakırköy 21. Asliye Ceza Mahkemesi’nin kesinleşen 2015/245 Esas 2016/623 Karar sayılı kararında kazaya ilişkin kamera görüntülerine dayanan maddi olguya ilişkin kabulün hukuk mahkemesi için de bağlayıcı nitelikte olduğu, ayrıca Ceza mahkemesine hükme esas alınan kusur raporu ile Mahkemece aldırılan raporunun birbiri ile örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalı vekilinin kusura ve müterafik kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/2.maddesindeki düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır.İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların her birinin ayrı ayrı manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesi gerekir. Manevi tazminat davalarında ücret başlıklı 10/2. maddesi, “Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.” düzenlemesi, 13/2. maddesinde ise “… hükmedilen ücret, kabul veya reddedilen miktarı geçemez” düzenlemesi yer almaktadır. Bu doğrultuda her bir davacı yönünden reddedilen manevi tazminat yönünden davalılar lehine A.A.Ü.T 10/2 ve 13/2 maddeleri gözetilerek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemiş olması doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalılar … ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davalılar … ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: Açılan davanın KISMEN KABULÜ ile KISMEN REDDİNE, 1-Davacıların toplam 4.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminat istemlerinin ispatlanamamış olması nedeni ile reddine, 2-700 TL cenaze giderinin davalı sigorta şirketi için 11/05/2016 tarihinden, diğer davalılar için 05/03/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Her bir davacı için taktir edilen 7.000,00′ er TL olmak üzere toplam 28.000 TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan 05/03/2015 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiz ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınıp davacılara ayrı ayrı verilmesine, -Fazlaya ilişkin istemin reddine, 4-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 1.960,49 TL harçtan, davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 768,49 harcın mahsubu ile arta kalan 1.192,00 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davacı tarafça dava açılırken peşin olarak yatırılan 768,49 harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, 6-Davalılar … Sigorta A.Ş. ve diğer davalılar … ve … San. ve Tic. Ltd. Şti. Kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 4.000,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … Sigorta A.Ş. ve diğer davalılar … ve … İnş. San. Ve Tİc. Ltd. Şti verilmesine, 7-Manevi tazminat talebi yönünden davacı … vekili lehine 2021 yılı AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, 8-Manevi tazminat talebi yönünden davacı … vekili lehine 2021 yılı AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 9-Manevi tazminat talebi yönünden davacı … vekili lehine 2021 yılı AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 10-Manevi tazminat talebi yönünden davacı … vekili lehine 2021 yılı AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 11-Davacı …’ün reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili lehine AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılar … ve … San. Ve Tic. Ltd. Şti. verilmesine, 12- Davacı … ‘ın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili lehine AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. verilmesine, 13- Davacı …’ın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili lehine AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. verilmesine, 14-Davacı …’ın reddedilen manevi tazminat talebi yönünden davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. vekili lehine AAÜT göre hesaplanan 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. verilmesine, 15-Davacı tarafından yapılan 1.569,60 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul – kısmen red oranına göre hesaplanan 900,95 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa verilmesine, bakiye kısmın davacı taraf üzerinde bırakılmasına, 16-Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan 100,00 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul – kısmen red oranına göre hesaplanan 42,60 TL’sinin davacılardan tahsili ile davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine verilmesine, 17-Davalı … Sigorta A.Ş tarafından yapılan 50,00 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul – kısmen red oranına göre hesaplanan 21,30 TL’sinin davacılardan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş’ye verilmesine, 18-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan 110,40 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 324,20 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalılar … ve … İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti.’ye verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 01/06/2022