Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1956 E. 2022/1962 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1956
KARAR NO: 2022/1962
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 23/05/2019
NUMARASI: 2016/567 Esas – 2019/586 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’in 02/11/2014 tarihinde motosikletle seyir halinde iken sürücü … ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … Caddesi Kavşağına geldiğinde çarpmak suretiyle … ve aynı araçta bulunan … adlı arkadaşının yaralandığını, ceza dosyasında Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda davalının asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin 13/06/1998 doğumlu olup, olay tarihinde 16 yaşında olduğunu, olay sonucunda sol bacağı platin takılmak suretiyle sakat kaldığını, Türkiye Futbol Federasyonundan lisans aldığını ancak bu olay neticesinde futbol hayatının tamamen bittiğini, …’in uğradığı manevi zarar için 50.000,00 TL olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ve olay sonrasında sakat kalması sebebiyle uğramış olduğu zararın tazmininin bilirkişi aracılığıyla hesaplanmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL tazminatın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte müvekkili …’in uğradığı manevi zarar için 10.000 TL ve müvekkili …’in uğradığı manevi zarar için 10.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 75.942,97 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; mezkur trafik kazası nedeni ile meydana gelen olayda müvekkilinin kusursuz olduğunu, taraflar arasında İstanbul Anadolu 15. Asliye Ceza Mahkemesi 2014/754 Esas, 2015/760 karar sayılı ilamının temyiz edildiğini, Yargıtay aşamasının halen devam ettiğini, bilirkişinin hızın gerekli şartlara uygunluğu, kurallara uymadığı tespiti, dosyadaki belgeler ve beyanların tespit tutanağına göre doğru olmadığını, kazanın gece meydana geldiği, mağdurların kullandığı motosikletlerin araçlarının farlarının yanmadığı, müvekkilinin kullandığı aracın hızının yavaş olduğu, mağdurların kullandığı motorun hızının çok yüksek olduğu dikkate alındığında müvekkili açısından öngöremezlik ilkesi gereğince artık neticenin gerçekleşmesinin müvekkili açısından kaçınılmaz olduğunu, manevi tazminat taleplerinin de fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının usuli yükümlülüğü olan başvuru şartını yerine getirmeksizin dava açtığından davanın usulden reddedilmesi gerektiğini, müvekkili şirketinin ancak kusuru oranında sorumlu olduğunu, müvekkilinin manevi tazminata ilişkin sorumluluğu olmadığını, söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sorumlu olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; A)Maddi tazminat yön ünden; 5.769,17-TL geçici tam işgöremezlik ödeneği, 70.173,80-TL sürekli kısmi işgöremezlik ödeneği olmak üzere toplam 75.942,97-TL maddi tazminat alacağının davalılardan müşterek ve müteselsil sorumlu olmak kaydıyla alınarak davacı …’e verilmesine, alacağa sigorta şirketi yönünden (dava tarihinden) 11/03/2016, diğer davalı bakımından (olay tarihinden ) 02/11/2014 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, B)Manevi tazminat yönünden; Davacı … için 15.000 TL, davacı … için 2.500,00 TL, davacı … için 2.500,00 TL manevi tazminatın davalı …’dan alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, tazminata olay tarihinden (02/11/2014) itibaren yasal faiz işletilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazada zarar gördüğü iddia olunan davacı … için velayet hakkı ile açılan davada MK gereğince velayet hakkı eşler tarafından birlikte kullanılmakta iken sadece baba … tarafından kullanılmış olmasının usul hukukuna aykırı olduğunu ceza dosyasının Yargıtay aşamasında olup her iki dosyanın bilirkişi raporunda da mağdurların ehliyetsiz ve kasksız araç kullandıklarını, görgü tanığının beyanında ve kaza tespit tutanağında da müvekkilinin aracı hızlı kullanmadığının belli olduğunu, mağdurun kullandığı aracın müvekkilinin aracına çarptığını, bu aşamaya kadar müvekkilinin üzerine düşen özen ve dikkat yükümlülüğünü yerine getirdiğini, Yargıtay kararları gereğince davacının işgücü kaybı oranının çok yüksek olmaması halinde yargıtay kararları gereğince anne ve babanın manevi tazminat talep hakkı bulunmadığını, kusur raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını yeterli değerlendirme yapılmadığını, mahkeme tarafından kaza tespit tutanağına ait kroki ile bilirkişinin olay mahallinde çekmiş olduğu fotoğrafların çıplak gözle dahi birbiri ile karşılaştırıldığında her iki belgenin kazanın oluş şekli ve kazanın meydana geldiği yeri farklı olarak gösterdiğini, davacınında her daim çalışacakmış gibi hesaplama yapılmış olmasının hatalı olduğunu, davacının maluliyetinin de kesinleşmediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dairemizin vekaletname konusundaki eksikliğin giderilmesi için geri çevirme kararı sonrasında eksikliğin giderildiği görülmüştür. Dosya kapsamından, 02/11/2014 günü saat 17:10 sıralarında davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosikleti ile … Mahallesi istikametinden Kızılay Bulvarı istikametine seyir halinde iken kaza mahalli olan kavşak mahalline geldiği esnada Kızılay Bulvarı istikametinden gelip sola manevra ile dönüşe geçen davalı sürücü … ve idaresindeki … plaka sayılı otomobil ile çarpışması neticesi meydana gelen trafik kazasında olay tarihinde 16 yaşında olan davacı …’ın yaralanması nedeniyle, karşı araç sürücüsü ile aracın zmm sigortacısından maddi ve davacılar için manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Davacı küçüğe velayeten anne ve baba tarafından birlikte dava açıldığından bu yöndeki istinaf itirazı yerinde değildir. Kaza nedeniyle davalı sürücünün yargılandığı ve mahkumiyet kararı kusur yönüyle de incelenerek kesinleşen ceza yargılamasında alınan bilirkişi raporları ile mahkemece ATK dan alınan kusur raporlarının aynı kural ihlallerini içerdiği birbirini doğruladığı buna göre, davalı sürücünün sevk ve idaresindeki otomobili ile düz seyir halinde olan motosikletlinin seyir durumunu dikkate alıp gerekli ve yeterli kontrollerinin akabinde tedbirli bir şekilde sola manevra ile dönüşe geçmesi gerekirken bu hususlara riayet etmeyip kontrolsüz bir şekilde dönüş yaparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, ilk geçiş hakkını düz seyir halinde olan motosiklete vermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde dönüş yapması ile neticelenen olayda asli %75 oranında kusurlu, davacı sürücünün ise sevk ve idaresindeki motosikleti ile mahal şartlarını dikkate alıp hızını yeterince azaltarak müteyakkız bir şekilde seyretmeyip dönüş yapan araca karşı zamanında etkili fren ve direksiyon tedbirine başvurmadığı olayda tali kusurlu olup %25 oranında kusurlu olduklarını tespit eden raporun hükme esas alınmasında isabetsizlik görülmemiştir Davalı vekilinin gerekli hakkaniyet indirimlerinin uygulanmadığına ilişkin istinaf itirazında ise, davacı …’ın yaralanma bölgesi diz ve bacakta olup kask takmasının yaralanma bölgesine etkisi olmayacağı yine ehliyetsiz araç kullanmaktan kaza sonrası hakkında idari işlem yapıldığı ehliyetsiz araç kullanmak kazaya doğrudan etkisi olmadığı anlaşılmakla itirazları yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamında belirlenen kusur oranları , olayın oluş şekli, tarafların yaşları ve yakınlık dereceleri, sosyal ekonomik durumları ile hakkaniyet ilkeleri gözetilerek 6098 sayılı Türk Borçlar kanunu madde 56/2 fıkra “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü nazara alınarak davacıların kazaya uğrayanın anne ve babası oluşu kaza sonucu oluşan bedensel zararın 10,3 olması nedeniyle ağır bir bedensel zarar olduğu kabul edilerek hükmedilen manevi tazminatın makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata yönelik itirazların reddi gerekmiştir. Kaza tarihinde herhangi bir işte çalışmayan davacının asgari ücrete göre ve ATK dan alınan maluliyet raporuna göre hesaplanan tazminata hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmadığı yine maluliyete ilişkin raporda yeniden muayene olması gerektiği yönünde de belirtme olmadığından bu yöne ilişkin davalı vekili itirazları da yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.553,87 TL harçtan peşin alınan (44,40+1.595,00=)1.639,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.914,47 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/10/2022