Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1853 E. 2022/1831 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1853
KARAR NO: 2022/1831
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/11/2021
NUMARASI: 2014/1522 Esas – 2021/787 Karar
BİRLEŞEN İSTANBUL 1. ATM 2015/160 ESAS SAYILI DAVA DOSYASI
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
DAVA TARİHİ: 12/02/2015
KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacıların karı koca olduklarını, 22/09/2013 tarihinde İETT’ye (Büyükşehir Belediyesi) ait … plakalı otobüse yolcu olarak bindiklerini, şoförü davalı …’in kusurlu sürüşü neticesinde oluşan kazada her iki davacının da yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere davacı … için 25.000,00 TL manevi ve 2.000,00 TL maddi, davacı … için 15.000,00 TL manevi ve 2.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyen avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde aracın … Sigorta tarafından düzenlenen trafik sigortası, … Sigorta tarafından düzenlenen kasko sigortası, … Sigorta tarafından düzenlenen koltuk sigortası bulunduğunu, … Sigortanın manevi tazminat sorumluluğu olduğunu, bu sigortalara davanın ihbar edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı İETT kazaya karışan aracın …’a ait olduğunu, … A.Ş. ile imzalanan sözleşmeye bağlı olarak hareket ettiğini, bunlara ihbarın yapılması gerektiğini, İETT ile bir ilgisinin olmadığını, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, tarafların tacir olmadığını, aracın trafik kaydı celbedildiğinde aracın …’a ait olup … AŞ’ne ait olduğunu, bu nedenle husumet itirazlarının olduğunu, işleten sıfatlarının olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 2015/160 Esas sayılı dosyada aynı olaydan dolayı aynı davacıların 12/02/2015 tarihli dava ile davalılar … ve … AŞ’ye karşı aynı taleplerle maddi ve manevi tazminat davası açmıştır. Birleşen davanın davalısı … cevap dilekçesinde manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Asıl davada: Davacıların davalı İETT işletmeleri Genel Müdürlüğüne karşı açtıkları davanın husumet nedeniyle reddine, birleşen 2015/160 esas sayılı dava dosyası ile birleşen İstanbul 1. ATM 2015/160 Esas sayılı davada davacıların tazminat taleplerinin kısmen kabulüne” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … vekili, davalı … Tic. A.Ş. vekili, davalı İETT İşletmeleri Genel Müd. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersiz, ve çelişkili olduğunu, mahkeme tarafından manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davacı …’un ev hanımı olması nedeniyle kendisi için iş göremezlik ödeneği hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, diğer davacı için de yapılan hesabın da hatalı olduğunu, müvekkilinin meydana gelen kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, her iki davacı yönünden verilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmü veren ilk derece mahkemesinin görevsiz olduğunu, 28/05/2014 tarihinde 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri gereğince Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkili olan şirketin davada taraf sıfatının bulunmadığını, yerel mahkemece hükme elverişli olmayan bilirkişi raporunun esas alındığını, davacı …’un ev hanımı olması nedeniyle kendisi için iş göremezlik ödeneği hesabı yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, davacı çalışmadığı gibi herhangi maluliyet gerektirecek tedavi de görmediğini, davacının iş görememe durumunun söz konusu olmadığını, bir an için raporun geçerli olduğu düşünülse bile çelişkiler içerdiğini, … için yapılan iş göremezlik hesaplamasında da dosyaya bordro sunulmaması nedeniyle asgari ücretten hesaplama yapıldığını, dosyada mübrez masrafa ilişkin makbuz olmamasına rağmen … için 150-TL, … için 800-TL afaki tedavi gideri hesaplaması yapıldığını, birleşen 1.ATM 2015/160 esas sayılı dosyanın hükmünün B Bendinde maddi hatanın mevcut olduğunu … için 381,90-TL geçici iş göremezlik tazminatı yazılacak iken 3.81,90-TL yazılarak maddi hata yapıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında husumet yönünden red kararı verildiğinden vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken sehven gerekçeli kararda yer almadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından 22/09/2013 tarihinde davalı sürücü …’in sevk ve idaresindeki davalı …’a ait, … A.Ş. ile imzalanan sözleşmeye bağlı olarak hareket eden … plakalı toplu taşıma otobüsü seyri sırasında direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aracın arka sağ kapı ve kısmi ile yolun sağında bulunan aydınlatma direğine çarpması sonucu, otobüsün içerisinde yolcu olarak bulunan davacı … ve …’un yaralandıkları ve bu yaralanmaları nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır. Dava, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 850 ve devamı maddelerine göre açılmış yolcu taşıma sözleşmesine aykırılık iddiasına dayalı maddi ve manevi tazminat talebinden ibarettir. 28.05.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6502 sayılı Yasa’nın 3/k maddesinde “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi” tüketici, 3/ı maddesinde ise “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlem” tüketici işlemi olarak tanımlanmıştır. Aynı Yasa’nın 73/1. maddesinde tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirtilmiş, 83/2. maddesinde ise taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer kanunlarda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve 6502 sayılı Yasa’nın görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasının engelleyemeyeceğine değinilmiştir. HMK’nın 1. maddesinde ise görev hususunun kamu düzenine ilişkin olduğu, mahkemece yargılamanın her aşamasında resen gözetileceği düzenlenmiştir. Somut olayda; davanın açıldığı 08.08.2014 tarihi ve birleşen dosya dava tarihi 12/02/2015 olması itibariyle 6502 sayılı Yasa’nın yürürlüğe girdiği, davacı-yolcuların ticari veya mesleki olmayan amaçlarla seyahat etmesi nedeniyle tüketici oldukları, davalıların ise işleten, taşıyıcı ve sürücü olup zararın, davalılardan müştereken ve müteselsilen talep edilmiş olmasına göre dava konusu taşıma işleminin 6502 sayılı Kanun’un 3/l. maddesi gereği tüketici işlemi olarak kabulü ile davanın Tüketici Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, Tüketici Mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi gerekirken bu husus göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a/3. ve 355. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş; Daire kararının kapsam ve şekline göre taraf vekillerinin diğer istinaf itirazlarının incelenme konusu yapılmamıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-HMK’nın 353/1-a/3. ve 355. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, Dosyanın, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak yeniden görülmesi için mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 2-Daire kararının kapsam ve şekline göre taraf vekillerinin esasa ilişkin istinaf itirazları hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2022