Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1826 E. 2023/528 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1826
KARAR NO: 2023/528
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/04/2022
NUMARASI: 2020/11 Esas – 2022/295 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların oğlu …’ın yolcu olarak bulunduğu ve …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı motosikletin meydana getirdiği tek taraflı trafik kazası sonucunda vefat ettiğini, sürücüsü kusurlu aracın ZMSS poliçesi bulunmadığını, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında …nın maddi tazminattan sorumlu olduğunu, davacılar davalı kuruma başvuru yaparak kaza tarihinde geçerli olan sigorta teminat limitleri kapsamında destekten yoksunluk tazminatı talep ettiklerini, davalının davacı …’ya 26.11.2015 tarihinde 12.530,00 TL, davacı …’a 01.12.2015 tarihinde 9.916,00 TL olmak üzere toplam 22.446,00 TL tazminat ödemesi yaptığını, müteveffanın ve davacıların kaza tarihindeki yaşları dikkate alındığında yapılan tazminat ödemesinin düşük olduğu belirtilerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacağın tespiti ile her davacı için 500,00 TL olmak üzere şimdilik 1.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesi talep edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın kazaya sebebiyet veren sürücü ve işletene ihbarını talep ettiklerini, … yönetmeliğinin 15.maddesi uyarınca yapılan ödeme ile hesap borçtan ve yükümlülükten kurtulduğunu, müvekkili kurum tarafından yapılan ödemenin geçerli olduğunu ve borcu ortadan kaldırdığını, tazminat hesabından mütevefanın kasksız seyahat nedeniyle müterafık kusur indirimi ve alkollü kişinin aracına bilerek binme nedeniyle müterafık kusur indirimi ve ayrıca hatır taşıması nedeniyle hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ödeme tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi yürütülmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile davacı … için 95.636,45 TL, davacı … için 75.377,47 TL destekten yoksunluk tazminatının 18/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararında Türk Borçlar Kanunu md. 52’ye göre müterafik kusur indiriminin hangi oranda yapılacağının belirtilmediğini, bu oranı Yargıtay’ın istikrarlı ve yerleşik içtihatlarıyla %20 olarak belirlendiğini ve istinaf tarafından da kabul gördüğünü, aleyhe kabul olmamakla birlikte, mahkemenin müterafik kusur indirimi yapacak olur ise Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda %20 oranında yapması gerektiğini, dava konusu kazada ahlaki/manevi bir sorumluluğun ifasının söz konusu olduğunu, hatır taşımasının olmadığını, hatır taşımasında en önemli hususlardan birinin araç sahibinin taşınanı ücretsiz olarak taşıması gerektiğini, hatır için taşınan kimselerin akraba, arkadaş gibi yakın çevreden kişilerden olmaması gerektiğini, dava konusu kazada müteveffa ile sürücünün arkadaş olduğunu, müteveffanın sürücü tarafından taşınmasında ahlaki ve toplumsal bir sorumluluğun yerine getirilmesinin söz konusu ve dolayısıyla taşıyan bakımından manevi bir kazanç da söz konusu olduğunu, davalı taraf bu durumun aksini ispatlayacak bir delil ileri süremediğini, hatır taşıması indirimi kabul edilecek olsa dahi, istinaf mahkemesinin bozma kararının 2.sayfasının son paragrafında da belirtiği üzere bu oranın %20 olması gerektiğini, dolayısıyla, %25 müterafik ve %25 hatır indirimi olmak üzere hesaplanan tazminattan toplam %50 oranında indirim yapılmış olmasının dosya içeriğine, hakkaniyete ve hukuka aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesi hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle yaptığı hakkaniyet indirimi için davalı lehine vekalet ücretine hükmettiğini, oysa Yargıtay kararından da görüleceği üzere, mahkemece yapılan taktiri hakkaniyet indiriminde davalı yararına vekalet ücretine hükmolunmaması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 31/10/2019 tarih, 2017/2115 Esas ve 2019/3698 Karar sayılı kararı ile ” …Somut olayda davacılar murisinin yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün sürücü belgesinin olmadığı ve ilgili ceza dosyası içeriğine göre de, 1,87 promil alkollü olduğu, kaza nedeniyle müteveffanın kafatasının parçalandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda tam kusura göre hesap yapılarak alkollü ve ehliyetsiz sürücünün aracına bilerek binmek ve kask takmamaktan dolayı müterafik kusur indiriminin değerlendirilmesi … , Sürücünün savcılık aşamasındaki ifadesinde müteveffa ile arkadaş olduklarını beyan etmesine göre taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı gibi olayın özel şartları göz önüne alınarak araştırma, inceleme ve değerlendirme yapılarak müteveffanın hatır için taşındığı kabul edildiği takdirde hesaplanan tazminattan %20 oranında hatır indirimi yapılması gerektiği halde bu savunma üzerinde durulmadan ve araştırmadan karar verilmesi …, TRH 2010 Yaşam Tablosu baz alınarak 1,8 teknik faiz uygulanarak aktüer hesaplamanın yapılması gerekirken …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.02.2022 tarih, 2021/(21)10-188 Esas ve 2022/87 K. sayılı kararında “Kamu düzeniyle ilgili durumlarda, kazanılmış usulî haktan söz edilemeyecektir. Bu niteliği dikkate alındığında asgari ücretteki değişiklikler de usulî kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde bulunup aynı davada ve yargılamanın her aşamasında hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.01.2004 tarihli, 2004/10-24 E., 2004/47 K. sayılı kararında da aynı yaklaşım benimsenmiştir. Tazminat hesabında hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınmasının nedeni tazminatların hesaplanma yöntemiyle ilgili olup tazminat miktarının belirlenmesi ileriye dönük varsayımsal hesaplamaları gerektirmesi ve gerçek belli iken varsayıma dayalı hesaplama yapılıp buna göre karar verilmesinin mümkün olmaması esasına dayalıdır. Bu durumun “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesine uygun olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.05.1991 tarih 1991/9-102 E., 1991/267 K. sayılı kararında da belirtilmiştir. Hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınması mahkemenin vereceği ilk hükümle ilgili olup bu hükmün yeniden rapor alınmasını gerektirmeyen bir nedenle bozulması hâlinde yeni verilecek hüküm tarihini esas alan bir hesaplama yapılması gerekmeyecek ancak bozma nedeni tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını gerektiriyor ise bu takdirde alınacak raporda sonradan değişen ücretler esas alınarak önceki rapordaki miktarlar itibarıyla varsa usulî kazanılmış hak oluşturan durumlarında gözetilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik maddi tazminat hesabı noktasında temyiz itirazı bulunmadığı veya Yargıtay Hukuk Dairesince maddi tazminat hesabı yönünden bir aykırılık görülmediği takdirde bu raporun esas alınması gerektiği konusunda usulî kazanılmış hak oluşacağından farklı bir hesaplama içeren yeni rapora göre karar verilmesi usulî kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olacaktır.” şeklinde karar verilmiştir.Bu karar ışığında somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesinin 08/05/2017 tarih, 2015/1147 Esas ve 2017/416 Karar sayılı kararına karşı davalı tarafça istinaf talep edilmiş olup davacı tarafından istinaf talebi bulunulmadığından hesaplama bakımından davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur.İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda TRH 2010 Yaşam Tablosu baz alınmış ise de ilk rapor tarihi itibariyle olan veriler esas alınması yerine güncel değişen asgari ücrete göre yapılan hesaplamaya göre karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle usuli kazanılmış hak ihlal edilerek ve fazlaya karar verildiğinden davacı vekili istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Kabule göre de davacının müterafik kusuru ve hatır taşıması nedeniyle tazminattan indirilen miktar, yasal düzenlemelerden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirim mahiyetinde olduğu halde davalı sigorta lehine bu kısım üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır. Bu nedenle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulü ile davacı … için 95.636,45 TL, davacı … için 75.377,47 TL destekten yoksunluk tazminatının 18/07/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Alınması gerekli 11.681,96 TL karar ve ilam harcından peşin alınan (peşinde 27,70 TL + ıslahta 850,00 TL) toplam 877,70 TL’nin düşümü ile eksik kalan 10.804,26 TL eksik harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davacı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul üzerinden hesaplanan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesap ve taktir olunan 20.196,32 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, 4-Davacı tarafından yapılan (31,80 TL ilk masrafı + 200,05 TL posta masrafı+ 1.200,00 TL bilirkişi ücreti =)1.431,85 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına (%68,49 kabul) nazaran 980,67 TL’sinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,5-Davacı tarafça yatırılan (peşinde 27,70 TL + ıslahta 850,00 TL) toplam 877,70 peşin harcın davalıdan alınarak davacılara verilmesine,6-Davacı tarafça yatırılan gider avansından geriye kalan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 74,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/03/2023