Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1786 E. 2022/2298 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1786
KARAR NO: 2022/2298
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 27/05/2021
NUMARASI: 2018/116 Esas – 2021/398 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 11.07.2013 kaza tarihinde davalılardan … Sigorta A.Ş.’ye trafik sigortası ile sigortalı, davalı …’ın maliki ve davalı …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın, kusurlu bir şekilde dava dışı …Tic Ltd. Şti.’ye ait işyerinde çalışan işçisi davacı …’e çarparak malul kalmasına sebebiyet verdiğini, kazanın oluşumunda davalı sürücünün kusurlu olduğunu, vekil edeni …’in geçici ve sürekli iş göremezlik zararına maruz kaldığını, tedavi ve bakıcı gideri bulunduğunu, ayrıca vekil edeni … ve …’in eşi ve çocukları diğer davacıların manevi zararı bulunduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla HMK’nun 107. Maddesi uyarınca maddi zararın belirlenmesi halinde artırılmak üzere 10.000,00 TL maddi, davacı … için 80.000-TL, eşi davacı … için 30.000-TL, davacı her bir çocuk için ayrı ayrı 10.000’er TL olmak üzere toplam 140.000,00 TL manevi tazminatın (Davalı sigorta şirketi yönünden maddi tazminattan ve poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi talep etmiştir. Davalılardan … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davacıların tedavi giderleri ile geçici iş göremezlik tazminatından SGK’nın sorumlu olduğunu, davalı şirketin azami limitlerle ve sigortalının kusuru oranında sorumlu olduğunu. kusur ve maluliyet oranı yönünden inceleme yapılması gerektiğini, olay tarihinden itibaren faiz istenemeyeceğini, manevi tazminattanda sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalılardan … vekili cevap dilekçesinde özetle; olayın aynı zamanda bir iş kazası olduğunu, olayın davacının işverenine ve kazaya karışan … plakalı aracın kasko sigorta poliçesini düzenleyen … Sigorta A.Ş.’ye ihbar edilmesini, manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesi vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının bedel artırım dilekçesi göz önüne alınmak kaydıyla 36.888 TL maluliyet zararı, 131.880,10 TL bakıcı gideri maddi zararı olmak üzere toplam 168.768,10 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihi 22/08/2013 tarihinden, diğer davalılar … ve …’dan olay tarihi 11/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsili ile muris … mirasçılarına payları oranında verilmesine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne, Muris … yönünden 70.000 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 11/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile muris … mirasçılarına payları oranında verilmesine, Davacı … yönünden 20.000 TL davacılar …, … ve … yönünden 10.000’er TL olmak üzere toplam 50.000 TL manevi tazminatın olay tarihi 11/07/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekili ve davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu kaza depo içerisinde gerçekleştiğinden zorunlu trafik sigorta poliçesi kapsamında müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının yargılama esnasında vefat ettiği anlaşıldığından yaşam süresinin belirlenmesinde davacının vefat ettiği tarihin dikkate alınması gerektiğini, herhangi bir inceleme yapılmadan, yalnızca dava dilekçesindeki talep doğrultusunda bakıcı gideri tazminatı hesaplanarak hüküm kurulmasının Yargıtay içtihatlarına ve hukuka aykırı olduğunu, her durumda talebi kabul anlamına gelmemek üzere; davacı tarafın aile birliği içinde bakım görüp görmediği ve bakıma ilişkin yapılan masrafların değerlendirmesi açısından bakıcı giderinin %50’sinin mahsubu gerektiğini, eksik ve hatalı incelemeyle söz konusu bilirkişi raporu esas alınarak kurulan belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya ilişkin görüntü kayıtlarının celp edilmediğini, davacı tarafın delil listesinde belirtilmiş olduğu olayın görüntü kayıtlarının mevcut olduğunu ve bu kayıtlara delil olarak dayanıldığını ancak bu kayıtların daha sonra davacı tarafından dosyaya ibraz edilmediği gibi mahkemece bu delilin de celp edilmediğini, bilirkişilerin de bu delili incelemediğini bu nedenle raporlara itiraz dilekçelerinde bu delilin celbinin talep edildiğini, kaydın nazara alınmamasının davanın seyrini, kusur durumlarını ve tarafların sorumluluklarını değiştirir mahiyette bir eksiklik olduğunu, adli tıp raporunda davacının hayatta olduğu herhangi bir uzuv kaybı olmadığı ancak meslekte kazanma gücünü kaybetmiş sayılacağının değerlendirildiğini ancak davacının tekrar iyileşme ihtimalinin değerlendirilmediğini ve bu sebeple tıbbi şifa süresinin hesaplanmadığını, bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu, son bilirkişi raporunda kazada yaralanan …’in dava sürecinde vefat etmesi nedeniyle tam kusursuz olarak değerlendirildiğini, ancak davacı müteveffa …’in ölüm sebebinin araştırılmadığını, kazayla bir ilişkisi olup olmadığının irdelenmediğini, bu sebeple son bilirkişi raporunun dava konusu kaza ile …’in ölümü arasında bir illiyet bağı olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmadan kusur tespiti yapılmasının hatalı olduğunu, davacı …’in dava konusu olaya atfedilemeyecek şekilde olaydan 7 yıl sonra dava sürecinde vefat ettiğini, olay sebebiyle %70 kusurlu olan davacının işverenin manevi tazminattan sorumlu tutulmamasının hukuka tamamen aykırılık teşkil edeceğini, manevi tazminatın müvekkilinin kusur oranına göre yüksek belirlendiğini, dosya içerisinde 5 tane birbirinden tamamen farklı bilirkişi raporları bulunmakla birlikte bu raporlarda tarafların ve dava dışı 3. kişilerin kusur durumlarının sürekli farklı oranlarda değerlendirildiğini, hatta ilk raporlarda; ihbar olunan … Kargo A.Ş. %70 kusurlu iken sonrasında ise ihbar olunan … Tic. Ltd. Şti.’nin %70 kusurlu tutulduğunu, oysaki kazanın meydana geldiği yerin … Kargo A.Ş.’nin kendi terminali olduğunu ve bu terminal içerisinde gerekli trafik güvenliğini ve işleyişi emniyetli bir şekilde sağlamakla görevli olan … Kargo A.Ş. olduğunu, ancak … Kargo A.Ş.’ye hiçbir sorumluluk atfetmemenin hukuka ve gerçeğe aykırı olduğunu, … Kargo A.Ş.’nin delilleri sakladığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili ile davalı …’ın istinaf başvuru dilekçesi ek karar ile harç eksikliğinden dolayı reddedilmiştir. Bu ek karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … vekili ek karara karşı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 31.03.2017 tarihinde 4.931,44 TL istinaf karar harcını yatırdıklarını ve geri almadıklarını, dosya içerisinde sayman mutemedi alındının da bulunduğunu, mahkemenin harcın eksik olduğu tespitinde hukuka uyarlılık bulunmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün davalı … ile davalı … Sigorta A.Ş. tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28/12/2017 tarih, 2017/491Esas ve 2017/1242 Karar sayılı kararı ile ” … Mahkemece kazanın meydana geldiği yer, karayolu kabul edilmek ve davalı sürücü olayda %30 oranında kusurlu kabul edilmek suretiyle, davanın maddi tazminat talebi açısından ıslah dilekçesi doğrultusunda kabulü, manevi tazminat talebi açısından ise kısmen kabulü yönünde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. … Mahkemece, davacı vekilinin delil listesinde bulunan ceza soruşturmasının akibeti araştırılmalı, dava açılmış olması halinde dosya getirtilerek dosyadaki delillerden ve varsa kazaya ilişkin görüntü kayıtlarından yararlanılarak, tercihen Karayollarından seçilecek konusunda uzman üçlü bilirkişi heyeti ile, mahallinde HMK’nın 288 ve devamı maddelerinde belirtilen usule uygun olarak keşif yapılmak suretiyle, olay yerinin 2918 sayılı KTK’nın 1. ve 2. maddesinde belirtilen karayolu veya karayolu sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenerek davalı sigorta şirketinin sorumluluğu açısından çelişki giderilerek sonucuna göre karar verilmesi, ayrıca HMK’nın 145. maddesi hükmü kapsamında kabul edilmesi mümkün olan davalı tarafın sunduğu Bakırköy İş Mahkemesinin 2016/345 esas sayılı dosyasında alınan kusur raporu ile kusur oranları açısından bilirkişi raporları arasındaki çelişkiler tereddüte mahal vermeyecek şekilde giderilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekir. ” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiş diğer yönlerden incelenmediği görülmüştür. Daha sonra mahkemece verilen kararın istinafı üzerine Dairemizce 29/03/2022 tarihli geri çevirme kararı davalı … bakımından HMK’nın 344. maddesi uyarınca, eksik istinaf karar harcının tamamlanması için işlem yapılmak üzere geri çevirme kararı verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nun 30.11.2011 tarih ve 2011/5-619 Esas, 2011/716 Karar sayılı kararında da yer verildiği üzere; “Kural olarak, dosyada ilk temyiz sırasında yatırılıp da, bozma ilamında iadesine karar verilen miktar varsa ve bu miktar ilgilisince dosyadan geri alınmamışsa, bu miktarın kendiliğinden yatırılması gereken harçtan mahsup edilemeyeceği ve mahkemece hesaplanan harç ve giderlerin, gerekli harç ve giderleri yatırmakla mükellef olan, temyiz edenden isteneceği; şayet temyiz eden iadesine karar verildiği halde almadığı harcın hesaplanan harca mahsubunu talep etmiş ve bu durum belgelendirilmişse, bu mahsubun belgeye bağlanarak yapılacağı, mahsup sonrası ikmali gereken harç miktarı varsa bu miktarın da temyiz edenden tahsil olunacağı; bu işlem yapılmadan dilekçenin kaydedilmesi halinde ise yukarıda da açıklandığı üzere mahkemece 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ’nun 434/3- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 344. maddesi gereğince işlem yapılacağı kabul edilmiştir.” Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince, Dairemizin geri çevirme kararı doğrultusunda eksik harçların yatırılması konusunda muhtıra düzenlenmiş ve davalı … vekiline tebliğ edilmiştir. Davalı … vekili süresinde vermiş olduğu dilekçe ile dosyada yatırılmış ve iade alınmamış harçlar (eksik olan istinaf karar harcını karşılayacak miktarda) bulunduğuna dair beyan dilekçesi vermiş ayrıca eksik olan istinaf başvurma harcını da yatırmıştır. Yukarıda aktarılan Hukuk Genel Kurulu kararında da açıklandığı üzere davalı … vekilinin süresinde mahsup talebi bulunduğu gibi daha evvel yatırılıp geri alınmayan 4.931,44 TL istinaf karar harcı, muhtıra da yazılı 4.931,43 TL istinaf karar harcını karşıladığından 07/02/2022 tarihli istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan ek karara karşı istinaf talebi yerinde görülmüş ve davalı … vekilinin esasa ilişkin istinaf talepleri inceleme konusu yapılmıştır. Davalı … vekilinin, Dairemiz kaldırma kararından önceki istinaf talebinde davacının uzuv kaybı olmadığı halde tekrar iyileşme ihtimalinin değerlendirilmediğine ilişkin istinaf talebi incelendiğinde: İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun ATK tarafından dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. KTK’nın 88. maddesindeki “Bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur” düzenlemesi ile birden fazla kişinin zararı tazminle yükümlü olması durumunda zarar görene karşı müteselsil sorumluluk ilkesi benimsenmiştir. 6098 sayılı TBK’nın 61. (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 51.) maddesindeki “Birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır” düzenlemesine göre de, zarar gören 3. kişi konumunda olan davacı zararın tamamını, isterse sorumluların hepsinden isterse bir kısmından isteyebilir. Davalı …, … plakalı aracın işleteni konumunda olup davacıya karşı aracın işletilmesinden doğan maddi ve manevi zararın tamamından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğundan aleyhine dava açılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı gibi sadece aracı sevk ve idare eden sürücünün değil, kazaya kusuru ile sebebiyet veren diğer müteselsil sorumlularında kusurundan da sorumlu olacağından davalı … vekilinin ilk istinaf dilekçesinde belirttiği davalı sürücünün %30 kusuruna göre belirlenen manevi tazminatın fazla olduğu işyeri sahibinin %70 kusuruna göre manevi tazminat belirlenmesi gerektiğine ilişkin itirazı da yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/636Esas ve 2015/10292 Karar sayılı ilamında “… Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli işgörmezlik tazminatı ve bakıcı gideri istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili küçük …’nin kaza sonucu sürekli (%100 oranında) malul kaldığını belirterek, müvekkiline çarparak sakat kalmasına sebebiyet veren aracın ZMSS şirketinden tazminat talep etmiştir. Uyuşmazlık, yaşam boyu bakıcı giderlerinin ZMSS teminatlarından “tedavi giderleri” teminatından mı, yoksa “ölüm ve sürekli sakatlık” teminatlarından mı karşılanması gerektiğine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta, davacı davalıya ZMSS poliçesi ile sigortalı aracın çarpması sonucu %100 oranında beden gücünü kaybetmiş olup, davacı bu maluliyet oranına göre yaşam boyu başkasının bakımına muhtaç durumdadır. 6098 Sayılı TBK’nun 54.maddesinde tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından veya yitirilmesinden doğan kayıplar, bedensel zararlar kapsamında sayılmış, ZMSS genel şartlarında da sakatlık nedeniyle ayrı, tedavi giderleri nedeniyle ayrı teminatlar verilmiştir. Sakatlık tazminatı hesaplanırken mağdurun meslekte kazanma gücü kaybı oranına göre elde edeceği gelirdeki azalma hesaplanırken, bakıcı giderleri ise, mağdurun bakımı, hastaneye gidip gelmesi, ilaçları, gerektiğinde sürekli yanı başında bulunması gereken hasta bakıcı-yardımcı maaş ve ücretleridir.Daimi iş gücü kaybı tazminatı ile yaşam boyu bakım giderleri farklı tazminat kalemleri olup, yaşam boyu bakıcı giderlerinin sakatlık teminatı kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Dairenin kökleşen içtihatları da bu yöndedir.” şeklindedir. Somut uyuşmazlıkta davacının maluliyetine ilişkin alınan ATK raporunda %100 maluliyeti belirlenmiş bakıcı konusunda belirtme yapılmamıştır. Her ne kadar mahkemece bakıcı ihtiyacı konusunda rapor alınmamış ise de maluliyet oranı dikkate alındığında yaşam boyu bakıcıya ihtiyaç olacağı varsayılarak, yerleşik içtihatlara göre brüt asgari ücrete göre hesaplanan bakıcı giderine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda yeniden iki farklı bilirkişi heyetinden keşif yapılarak alınan raporlarda kazanın meydana geldiği yerin eşya/yük terminali vasfında olduğu ve dolayısıyla 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun hükümlerinin uygulandığı yerlerden olduğu tespit edilmiştir. Ancak ilk heyet kusur konusunda inceleme yapmadığından alınan ek raporla, “… sayılı araç sürücüsü … ‘ın %50 oranında, …Ltd.Şti’nin fiziki tedbir ve işaretlemeleri tam ve eksiksiz halde bulundurmamasının tali ve %25 oranında, Yaya …’in tali derecede ve %25 oranında kusurlu olduğu …” yönünde karar verilmiştir. Mahkemece son alınan kusur raporu ile daha evvel Bakırköy 18. İş Mahkemesinde yapılan yargılama sırasında alınan kusur raporu ve ilk kararda alınan ilk raporda belirlenen kusur oranları arasında ciddi çelişkiler olmakla bu kez dosyada mevcut kazada tarafların kusur oranları yönünden çelişkileri gidermek için farklı heyet bilirkişilerden alınan 20.01.2020 tarihli raporda;”…Kazanın meydana geldiği yükleme alanının Karayolları Trafik Kanununun 2 maddesi gereğince karayolu olduğu ve dava konusu kazada Karayolları Trafik Kanunu ile Yönetmeliğinin uygulanabileceği, Davalı sürücü …’ın tali ve %30 kusurlu olduğu, Davacı müteveffa …’in kusurunun olmadığı, Dava dışı işveren … Paz, Ltd. Şti.’nin asli ve %70 kusurlu olduğu…” tespit edilmiştir. Ancak Dairemiz kaldırma kararına tam olarak uyulmadığı, kaza ile ilgili ceza dosyası akibeti sorulmadığı, görüntü kayıtları getirtilip incelenmediği dosya içinde bulunmadığı kusur raporunda tartışılmadığı bu haliyle raporun hüküm kurmaya elverişli olmadığı görülmüştür. Daire kararının kapsam ve şekline göre; kusur oranlarının belirlenmesi için rapor alınması gerektiğinden manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir. Ayrıca yargılama sırasında davacı … vefat ettiği anlaşılmaktadır. Gerçek ölüm tarihi ve yaşam süresi varken farazi bakiye yaşam süresine göre hesaplanma içeren aktüerya raporunun hükme esas alınması da doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,2-Davalılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,3-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/12/2022