Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1758 E. 2023/452 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1758
KARAR NO: 2023/452
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/01/2022
NUMARASI: 2015/153 Esas – 2022/41 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafa sigortalı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın 29/12/2009 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması neticesinde çift taraflı ölümlü yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazada … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilleri …ve …’in yaralandığını, müvekkillerinin geçirdikleri trafik kazası neticesinde sürekli sakat kaldıklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik müvekkili … için 1.000 TL ve müvekkili … için 1.000 TL olmak üzere toplam 2.000 TL sürekli sakatlık tazminatının davalı sigorta şirketi bakımından azami poliçe limiti ile sorumlu olmak kaydıyla olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın 13/08/2009-13/08/2010 tarihleri arasında … poliçe numarası ile müvekkili şirket nezdinde Trafik Sigota Poliçesi ile sigortalı olduğunu, sorumluluklarının şahıs başına 150.000 TL ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıların kusurunun irdelenmesini ve belirlenebilecek tazminatta indirim sebebi yapılmasını, davacı tarafın maluliyetlerinin bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafın maluliyeti var ise tespit edilmesi gerektiğini, davacı tarafın söz konusu olaydan dolayı SGK’dan herhangi bir ödeme alıp almadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini, faiz talep edilemeyeceğini, tüm bu nedenlerle davanın esastan reddine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Açılan davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel mahkemenin İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından sunulan raporunu baz alarak red kararı verdiğini, Yerel Mahkemece verilen kararda sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden açılan davanın reddedilmiş olduğunu, davaya konu kaza sonucunda davacı müvekkilinin sürekli olarak sakat kaldığını, 11/12/2019 tarihli İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu raporundaki sürekli sakatlığının bulunmadığı tespitinin gerçeği yansıtmadığını, davacı müvekkillerinin kazadan dolayı arazlarının devam ettiğini, bu hususun mahkemece irdelenmemiş olduğunu, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen raporun müvekkillerinin fiziki muayenesi yapılamadığından sadece dosya üzerinden incelenmiş olup müvekkillerinin gerçek durumunu yansıtmadığını, Yerel Mahkemece maluliyet raporuna ilişkin itirazlarının değerlendirilmemiş olduğunu, yerel mahkemenin itirazları doğrultusunda müvekkillerinin fiziki muayenesi yapılarak itirazların değerlendirilmesi için dosyayı Elazığ Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığı’ndan rapor alınması gerekirken bu talebin reddedilerek davada red kararı verilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminatın istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacı … yönünden Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan 11/12/2019 tarihli ve 30/04/2021 maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre sürekli maluliyetinin bulunmadığı ve geçirdiği kaza nedeniyle 4 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. Davacı Türkan’ın muayenesi için verilen randevulara gelmediği için dosya kapsamındaki muayane evrakları çerçevesinde değerlendirme yapıldığı görülmüştür. Davacı … yönünden talimat ile bilirkişi heyetinden aldırılan 05/12/2016 maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda muayenesi yapılarak illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre sürekli maluliyetinin bulunmadığı ve geçirdiği kaza nedeniyle 7 günü kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporlarının davacıların maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde ve de muayene evrakları değerlendirilerek düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2023