Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1750 E. 2023/40 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1750
KARAR NO: 2023/40
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/04/2022
NUMARASI: 2022/232 Esas – 2022/480 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 20/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalılardan …’ın araç maliki, davalı …’nın sürücüsü bulunduğu diğer davalı … Sigorta A.Ş.’ye trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı müvekkilinin içinde bulunduğu aracın 10/12/2017 günü maddi hasarlı ve ölümlü/yaralamalı trafik kazasında davacılardan …’ın yaralandığını, …-…’ın oğlu …-…-…’ın kardeşi …’ın ise vefat ettiğini, meydana gelen kazada araç şoförünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini belirterek … ve … için 10.000,00er TL maddi ve 100.000,00er TL manevi, …, …, … için 50.000,00er TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, (sigorta şirketi yönünden maddi tazminata esas olmak üzere poliçe teminat limitleri dahilinde temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile) karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müracaatı üzerine tazminat bedeli ödendiğini, huzurdaki taleplerin reddi gerektiğini, somut olayda müteveffanın müterafik kusuru bulunduğunu, somut olayda hatır taşımacılığı bulunduğunu, müvekkili şirket tarafından hesaplanan 43.148,00 TL tazminat tutarının davacı tarafa ödendiğini, ayrıca somut olayda muaccel hale gelmiş bir alacak olmadığı için müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabul kısmen reddine, Maddi tazminata ilişkin davanın ıslah edilmiş miktar üzerinden kısmen kabulü ile Davacılar … için 37.165,14 TL, … için 34.736,47 TL olmak üzere (toplam 71.901,61 TL) maddi tazminatın sigorta şirketi yönünden dava tarihinden itibaren diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ile birlikte davalılar … ve … Sigorta poliçesindeki limitle sınırlı olmak üzere … Sigorta A.Ş. den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, Davacıların fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine, Manevi tazminata ilişkin davanın kısmen kabulü ile davacılar … için 30.000 TL manevi, … için 30.000 TL … için 10.000 TL, … için 10.000 TL … için 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, Davacıların fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Aleyhe bozma yasağına aykırılık teşkil etmemesi için hesaplamanın TRH %1,8 teknik faiz esaslarına göre yapılması gerekirken aksi yönde hüküm kurulduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte her halükarda; aleyhe bozma yasağı gereğince mahkeme ilamında hükmedilenden daha yüksek bir tutara hükmedilemeyeceğini belirtir, aleyhe bozma yasağına ilişkin itirazlarının olduğunu, hesaplama yönteminin değiştirilmesinin aleyhe bozma yasağını bununla birlikte kazanılmış hak ihlalini gündeme getireceğini, yerleşik içtihatlar uyarınca da yapılacak hesaplamanın ancak ve ancak TRH %1,8 üzerinden yapılması gerektiğini, davacının hesaplama yöntemine bir itirazı bulunmaz iken hesaplama yönteminin değiştirilerek yeniden bilirkişi raporu alınmasının davalı sigorta şirketinin kazanılmış hakkının ihlali niteliğinde olduğunu, her durumda TRH %1,8 teknik faiz esasları dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, gerçek zararın hesaplanmasında ülkemize özgü ve güncel verileri içeren TRH 2010 tablosunun kullanılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün davacı ve davalı sigorta vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 27/01/2022 tarih, 2019/3338 Esas ve 2022/85 Karar sayılı kararı ile tazminatta indirim sırası , aktüerya bilirkişi raporu ve vekalet ücreti yönlerinden kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir.Dosya kapsamından Daire kararımız sonrasında aldırılan ve hükme esas alınan hesap bilirkişi raporunun istinaf talep eden davalı vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 13/04/2022 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin süresi içerisinde rapora karşı beyan ve itirazı bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde bilirkişi raporunda hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi mahkeme ilk kararının tazminat miktarı yönünden davacılar tarafından da istinaf edilmesi ve tazminat hesaplama yönteminin Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı kararı ile değişmiş olması nedeni ile usuli kazanılmış hak ve aleyhe bozma yasağının şartları bulunmamaktadır. Bu yöne değinen istinaf talebi yerinde değildir. Dairemizin 27/01/2022 tarih, 2019/3338 Esas ve 2022/85 Karar sayılı kararı ile davacıların manevi tazminat miktarına yönelik istinaf talebinin daire kararımız içeriğine göre değerlendirilmediği, mahkemece yeniden yapılan yargılama neticesinde manevi tazminat miktarının arttırıldığı, bu karara yönelik taraflarca ayrıca istinaf başvurusu bulunmadığı nedenle Dairemizce değerlendirilmemiştir. Bu nedenlerle; davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 4.911,59 TL harçtan peşin alınan (1.147,19 TL+80,70 TL)=1.227,89 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.683,69 TL harcın davalı … Sigorta A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/01/2023