Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1736 E. 2023/527 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1736
KARAR NO: 2023/527
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2019/179 Esas – 2021/935 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların ortak çocuğu olan …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile 21.09.2003 tarihinde tek taraflı yaptığı kaza sonucu vefat ettiğini, murisin geriye mirasçısı ve desteğinden yoksun kalan davacılar olarak annesi … ve babası …’in kaldığını, desteğinden yoksun kalınan …’in kaza yapmış oluğu aracın davalı … şirketine sigortalı olduğunu, davalı … şirketine başvuru yapıldığını ancak yapılan tüm başvuruların davalı şirketçe cevapsız bırakıldığını belirterek şimdilik müvekkilleri için toplam 3.000,00TL destekten yoksun kalma tazminatının 20/11/2003 tarihinden itibaren değişen en yüksek oranlarda reeskont faizi ile bilirlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 18/11/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile dava talebini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 35.000,00 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davada 10 yıldan fazla bir süre geçtiğinden zamanaşımına uğradığını, öncelikle davanın zamanaşımından reddi gerektiğini, kazaya karışan aracın müvekkili sigorta şirketine sigortalı olduğunun kanıtlanması ile Adli Tıp Trafik kürsüsü tarafından kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin maddi bedeni zararlarda kaza başına 35.000,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne, müteveffa …’in desteğinden yoksun kalmaları nedeniyle, davacı anne … için 24.925,50 TL destek zararı, davacı baba … için 10.074,50 TL destek zararı olmak üzere toplam 35.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın trafik kazasına bağlı tazminat davası olduğunu, kaza tarihinin 21/09/2003 olduğunu, haksız fiillerde zararın olay tarihinde gerçekleşmiş olduğundan faizin kaza tarihinden itibaren yürümesi gerektiği halde, yerel mahkemen dava tarihinden itibaren faizin yürütülmesine karar vermesinin yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davaya konu kazanın 21.09.2003 tarihinde gerçekleştiğini, zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunu, 10 yıllık süre geçtikten sonra 22.05.2017 tarihinde açıldığını, müvekkili sigorta şirketi tarafından yapılmış olan kasko poliçesinin ihtiyari mali mesuliyet poliçesi olduğunu, maddi zarara ilişkin taleplerinin öncelikle ZMM poliçesinden karşılanması gerektiğini, ZMMS poliçesi ile İMMS poliçesi arasındaki ilişkinin sıralı sorumluluk olduğunu, müvekkilinin kaza nedeniyle doğacak sorumluluğunun ikinci derecede bir sorumluluk olduğunu ve ZMMS poliçesinin teminat limitlerinin tükenmesi halinde söz konusu olacağını, başvurunun ilk olarak ZMMS poliçesini yapan sigortacıya yönlendirilmesi ve zararın trafik poliçesinden karşılanması, ZMMS poliçesi teminat limitlerinin tüketilmesi halinde ise karşılanmamış bakiye zarar kalması halinde müvekkili şirkete başvurulması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı talebi hakkında kanuna ve Yargıtay uygulamalarına uygun değerlendirme yapılması gerektiğini, müteveffanın kendisinin ve anne ve babasının güncel nüfus kayıtları dosyaya celp edilmesi gerektiğini, hesaplama yapılmasına karar verilmesi halinde, hesap raporundan ilgili pay oranları dikkate alınması gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, tazminat talep edenlerin ölen kişi ile ilişkileri, yaşları, medeni durumları ve vefat sebebiyle destekten yoksun kalıp kalmadıkları konuları öncelikli olarak belirlenmesi gerektiğini, ceza dosyasının celbedilerek müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28/12/2018 tarih, 2018/865 Esas ve 2018/1884 Karar sayılı kararı ile ” …Dosya kapsamından davacıların desteğinin sürücüsü olduğu …plakalı aracın 28/07/2003-28/07/2004 tarihlerini kapsayan dönem için “süper oto sigorta poliçesi” ile davalı … şirketi nezdinde sigortalı olduğu anlaşılmıştır. Başka bir deyişle, somut uyuşmazlıkta, dikkate alınması gereken, kasko, ihtiyari mali mesuliyet ve ferdi kaza poliçelerini içeren, “motorlu kara taşıt araçları süper oto sigorta poliçesi” söz konusudur. Ancak, İlk Derece Mahkemesinin kararı incelendiğinde, somut olayda, davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin, “motorlu kara taşıt araçları süper oto sigorta poliçesi” hükümleri ve buna ilişkin mevzuat üzerinden değerlendirmesi gerekirken, kararın gerekçesinde tümüyle ZMSS poliçesine ilişkin hükümlere ve mevzuata atıf yapıldığı görülmektedir. Ayrıca, Mahkemece, “davanın zamanaşımından reddine” karar verildiği belirtilmesine karşılık, gerekçede, zamanaşımı ile ilgili hangi kanunun hangi maddesindeki zamanaşımı süresinin dikkate alındığı, başlangıç ve bitiş tarihlerinin hangi tarihler olarak alındığı vs. gibi hususlara ilişkin hiçbir değerlendirme bulunmamaktadır. Dolayısıyla, İlk Derece Mahkemesinin kararı bu yönlerden usul ve yasaya aykırılık teşkil etmektedir. O halde, Mahkemece yapılması gereken, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı taleplerinin, “motorlu kara taşıtları araçları süper oto sigorta poliçesi” hükümleri ve buna ilişkin mevzuat değerlendirilerek bir karar verilmesidir. …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı sonrasında, dava dilekçesi ve tensip zaptı ekli tebligatın davalıya 12/06/2017 tarihinde tebliğ edildiği, cevap süresi dolduktan sonra davalı vekilince 04/07/2017 tarihinde beyan dilekçesi sunulduğu ve beyan dilekçesinde zaman aşımı itirazında bulunduğundan zaman aşımı itirazı dikkate alınmayarak, tek taraflı sürücünün tam kusuru ile meydana gelen kazada yansıma zararı açıklayarak, hesaplanan maddi zararının poliçe kapsamında İMM teminat limitinin 35.000,00-TL olduğundan ve teminat limitini aştığından, teminat limiti olan 35.000,00-TL’ye göre davacıların talep edebilecekleri maddi zararları paylaştırılarak yapılan hesaplamaya göre karar verildiği, Dairemiz kaldırma kararına uygun karar verilmediği anlaşılmıştır.Dava tek taraflı meydana gelen trafik kazası sonucu …’in ölümü nedeniyle, … plakalı aracın, ihtiyari mali mesuliyet teminatı da bulunan Motorlu Kara Taşıt Araçları Süper Oto Sigorta Poliçesini düzenleyen davalı … şirketinden destekden yoksun kalma tazminatı talep edildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 19/06/2018 tarih, 2015/10708 E. ve 2018/6138 K. sayılı kararında “…İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “Sigorta Teminatının Kapsamı” başlıklı 1 inci maddesinde “Sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafik Kanununa ve umumi hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. İşbu sigorta, sigorta ettirenin haksız taleplere karşı müdafaasını da temin eder.”; “Ek Sözleşmeyle Teminat Kapsamına Alınabilecek Hal ve Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı 3üncü maddesinde “Manevi tazminat talepleri, ek sözleşme ile teminat kapsamı içine alınabilir. Bu taleplerin, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) dışında kalması nedeni ile, bu teminat, bahsi geçen zorunlu sigortanın varlığına bağlı olmaksızın, bu sigorta limitlerinin içinde hüküm ifade eder. Aşağıdaki haller sigorta teminatının dışındadır: … c) İşletenin veya aracı sevk edenin eşinin, usul ve füruunun (kendisi ile evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların) ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin uğrayacağı zararlar dolayısıyla ileri sürülen talepler, …” şeklinde karar verilmiştir. Bu noktada, üzerinde durulması gereken husus; 3-c maddesinde işletenin veya aracı sevk edenin eşinin, usul ve füruunun (kendisi ile evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların) ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin uğrayacağı zararlar dolayısıyla ileri sürülen taleplerin ihtiyari mali sorumluluk kapsamı dışında olduğuna ilişkin hükümdür. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.6.2011 gün, 2011/17-142 Esas ve 411 Karar, 22.2.2012 gün 2011/17-787 Esas ve 2012/92 Karar, 16.1.2013 gün, 2013/17-1491 Esas ve 2013/74 Karar sayılı kararlarında zorunlu mali sorumluluk sigortacısı yönünden sorumluluk kabul edilmiş olup anılan sorumluluk davacı taraf aracının ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı yönünden bağlayıcılığı yoktur.” Yukarıda aktarılan Yargıtay kararında da açıklandığı üzere kaza tarihinde yürürlükte bulunan İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın 3-c maddesi gereğince işletenin veya aracı sevk edenin eşinin, usul ve füruunun (kendisi ile evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların) ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin uğrayacağı zararlar dolayısıyla ileri sürülen taleplerin ihtiyari mali sorumluluk kapsamı dışında olduğu düzenlendiğine göre, ölen sigortalının annesi ve babası olan davacıların dayanılan poliçe kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmamaktadır. Kabule göre, dava dilekçesi ekinde davacıların vekili aracılığıyla tazminat ödenmesi hususunda davalı … şirketine hitaben yazılı 14/02/2016 tarihli dilekçe bulunduğu ancak dilekçenin davalıya tebliğine dair belge bulunmadığı anlaşıldığından dava tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:A-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince REDDİNE,B-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın REDDİNE,2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 179,90 TL harcın, peşin alınan 31,40 TL ve 146,44 TL ıslah harcı ve 400,06 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 577,60 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 398,00 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Kendisini vekille temsil ettiren davalı lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4.maddesi uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,5-Yatırılan avanstan artan bakiyenin karar kesinleştiğinde yatırana/vekiline iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-a-Davacı yönünden; Alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-a-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, b-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/03/2023