Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1679 E. 2022/1543 K. 07.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1679
KARAR NO: 2022/1543
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
NUMARASI: 2020/430 Esas – 2022/163 Karar
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 07/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil …’in 16.12.2019 tarihinde saat 17.10’da sahibi olduğu … plakalı aracı Bakırköy … Noterliğinin … yevmiye no.lu satış sözleşmesi ile 3. Kişi …’e sattığını, aynı gün aracı alarak ikameti Balıkesir’e doğru yolan çıkan 3. Kişi …’in, aracı satın aldıktan yaklaşık 1 saat sonra … idaresindeki … plakalı araca arkadan çarptığını, çarpmanın etkisiyle … idaresindeki … plakalı aracın da arkadan … idaresindeki … plakalı araca çarptığını, olaya ilişkin taraflarca kaza tutanağı tutulduğunu, 6098 Sayılı Borçlar Kanununun 49/1.maddesinin “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür” hükmünü haiz olduğunu, hükmünden de anlaşılacağı üzere haksız fiil sorumluluğu bir kusur sorumluluğu olup haksız fiil neticesinde oluşan zararın da kusurlu kişi tarafından tazmin edileceğini, davaya konu trafik kazasında ise müvekkiline 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3.maddesinde düzenlenen işleten sıfatının ne de malik sıfatının bulunmaması sebebiyle herhangi bir kusuru yahut yükümlülüğünün de bulunmadığını, … plakalı aracın 29.12.2020 tarihinde müvekkili tarafından … poliçe numarası ile … Sigorta A.Ş’ye sigortalattırıldığını, aynı gün saat 17.10’da …’e satıldığını, KTK md. 94/4 mucibince 15 günlük devam süresi içerisinde esasen de satıştan yaklaşık bir saat sonra yeni malik … idaresinde bahsi geçen kazaya karıştığını, bu haliyle; aracın maliki ve işleteni …’in zorunlu mali trafik sigortacısı da … Sigorta A.Ş olduğu halde, borca konu olayla hiçbir alakası bulunmayan müvekkili aleyhine ikame edilen icra takibinin pasif husumet yokluğu sebebiyle iptalinin gerektiğinin de aşikar olduğunu ileri sürerek müvekkili aleyhine ikame edilen işbu haksız ve yersiz icra takibinin iptaline, kötü niyetli davalının İİK md. 75/5 gereği %20’den aşağı olmamak kaydıyla tazminat ödemekle yükümlendirilmesine, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Yargılamaya konu davaya ilişkin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasının, İstanbul Beyoğlu’nda 16.12.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, müvekkili şirkete kasko sigortalı … plakalı araca … plakalı aracın %100 kusurlu olarak çarpması sonucunda oluşan hasar nedeniyle sigortalıya ödenen sigorta tazminatının zarar sorumlusundan rücuen tahsili talebine ilişkin olduğunu, icra takibinde anılan trafik kazasında müvekkili şirkete kasko sigortalı … plakalı araca, … plakalı aracın %100 kusurlu olarak arkadan çarpması neticesinde (araç sürücüsünün kusurundan dolayı) KTK m. 85 kusursuz sorumluluğu bulunan ve kaza tespit tutanağında işleten olarak gösterilen kişiye icra takibi başlatıldığını, yani müvekkili şirket tarafından taraflarca imza altına altına alınan kaza tespit tutanağında işleten olarak gösterilen …’e karşı işlem başlatıldığını, davacının icra takibine karşı süresinde yapmış olduğu itirazı ile aleyhine başlatılmış olan icra takibi durduğundan icra-i işlemlere de devam edilmediğini, davacı tarafın itirazı ile duran icra takibinde aleyhine herhangi bir işlem yapılmaz iken menfi tespit davası açmasında hukuki menfaatinin bulunmadığını, davacı vekilinin dava dilekçesinde belirttiği gibi müvekkili şirket tarafından kötüniyetli olarak başlatılan bir icra takibi bulunmadığını, icra takibinin kaza tespit tutanağında işleten olarak gösterilen kişiye karşı başlatıldığını, bu nedenle müvekkili şirketin kötüniyetli olarak icra takibi başlattığı iddiasının da herhangi bir gerçekliğinin bulunmadığını, dava dilekçesinde menfi tespit isteminin yanı sıra kötüniyet tazminatı da talep edilmiş ise de bu talebin şartları oluşmadığından reddine karar verilmelsi gerektiğini beyan ederek davanın reddine, davacı tarafın kötüniyetli olarak ikame etmiş olduğu işbu davada %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmişitr. İlk derece mahkemesince “Davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile usulden reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; arabuluculuk başvurusundan bir sonuç alınamadığını, davalı yanın kötü niyetine rağmen 17/03/2022 tarihli gerekçeli karar üzerine 18/03/2022 tarihinde yeni bir icra takibi başlatması bile hem davalı yanın kötü niyetine hem de müvekkilin dava açmaktaki hukuki yararına karine olduğunu, borca konu olayla hiçbir ilgisi bulunmayan müvekkil aleyhine ikame edilen icra takibinin pasif husumet yokluğu sebebiyle iptali gerektiğini, asıl borçlu olan … tarafından söz konusu borcun ödendiğini, davalı yanın rücu talebini söz konusu aracın sigorta şirketi … Sigorta A.Ş’ye ya da aracın kaza anındaki işleteni ve maliki olan …’e iletmesi gerekirken, konu ile ilgili de kendilerine hem tarafımızca hem de … tarafından detaylı bir bilgilendirme yapılmış olmasına rağmen müvekkil aleyhine icra takibi ikame etmeleri müvekkilinin ticari hayatını olumsuz etkilediğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, menfi tespit istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 13/02/2017 tarih, 2016/6749 E. ve 2017/1043 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere “Dava İİK 72. maddesine göre açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir. Alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılması durumunda, menfi tespit davasında ileri sürülebilecek iddialar itirazın iptali davasında savunma sebebi olarak ileri sürülebileceğinden, bu durumda borçlunun ayrı bir menfi tespit davası açmakta hukuki yararı yoksa da, henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davasının açılmamış olduğu durumda ise böyle bir imkan söz konusu olmadığından, borçlunun itirazın iptali davasının açılmasını beklemeden menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü gerekir. Zira yapılan itiraz üzerine takip durmuşsa da, takibe itiraz sadece takip hukuku ile ilgili bir sonuç olup, kesin hükmün sonuçlarını doğurmaz. Bu itibarla borçlu, itirazın iptali davası için alacaklıya tanınan bir yıl gibi uzun bir süreyi beklemeden maddi hukuk anlamında, borcun bir an önce ve kesin olarak ortadan kaldırılmasını istemek hakkına sahip olup, böyle bir durumda dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığını kabul etmek mümkün değildir. Somut olaya dönülecek olursa, yargılama sırasında davacı icra dairesine ödediği parayı tahsil etmiş olduğundan istirdat istemi konusuz kalmış ise de davalı alacaklının her zaman alacağının tahsili için dava açma hakkı bulunduğundan davacının bu hukuki baskıdan kurtulmak amacıyla menfi tespit davası açmasında hukuki yararı bulunmaktadır.” Yukarıya aktarılan Yargıtay kararı ışığında değerlendirme yapıldığında; somut uyuşmazlıkta davacı borçlunun süresinde ödeme emrine itiraz etmesi üzerine takibin durduğu ancak henüz alacaklı tarafından itirazın iptali davası açılmadığı gözetildiğinde davacı borçlunun, İİK’nın 72. maddesine göre menfi davası açmakta hukuki yararı bulunduğu kabul edilerek davanın esasına girilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a.6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.07/09/2022