Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1651 E. 2023/9 K. 19.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1651
KARAR NO: 2023/9
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 06/04/2022
NUMARASI: 2021/359 Esas – 2022/247 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 19/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkillerinin desteği …’nın 30/12/2009 tarihinde … plakalı araç ile seyir halindeyken Kars Göle Karayolunun 35. km’sinde vuku bulan tek taraflı kaza da vefat ettiğini, aracın işleteninin dava dışı … olduğunu ve davalı sigorta şirketine trafik poliçesi ile sigortalı olduğunu, sürücünün ani ölümü nedeni ile direksiyon başında meydana gelen kaza nedeni ile vefat olayının gerçekleşmesi gözetilerek mücbir sebep sayılayamayacağından davalının tazminat sorumluluğu bulunduğunu, zira sürücünün ani ölümü ve kendisini kaybetmesi gibi durumların aracın işletilmesine yabancı durumlar olmadığını belirterek 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesine göre tesbit edilecek maddi zararından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla vefat edenin desteğinden yararlanan davacı eş ve çocuklar için 1.000 TL maddi tazminatın başvuru temerrüt tarihinden aksi halde dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 150.000,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, davacıların desteğinin kalp ve akciğer yetmezliğine bağlı olarak vefat ettiğini, kaza ile arasında uygun illiyet bağı bulunmadığını, kaza tarihindeki asgari ücret üzerinden aktüerya raporu alınması gerektiğini, avans faizi istenemeyeceği belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; destekten yoksun kalma tazminatı … için 119.055,00 TL, … için 990,00 TL, … için 29.955,00 TL olmak üzere toplam 150.000,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi 31/05/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara ödenmesine, … yönünden talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyada müteveffanın anne ve babasına ait bilgiler beyan edilmemiş olup, müteveffanın anne ve babasının bulunduğu nüfus kayıt örnekleri incelenmeden tazminat hesaplaması yapıldığını, dolayısı ile yapılan tazminat hesaplamasının eksik ve hatalı olduğunu, davayı kabul etmek anlamına gelmemekle beraber hükmedilmesi gereken faizin yasal faiz olduğunu, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda TRH 2010 Tablosu esas alınarak hesaplama yapılması gerektiğini, Genel Şartlar hükümlerine göre bedensel zararlara ilişkin tazminat taleplerinin TRH 2010 hesaplama yöntemine göre ve 1,8 teknik faiz oranı kullanılarak yapılması gerektiğini, istinafa konu davada yanlış hesaplama yöntemi kullanıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 26/04/2021 tarih, 2019/994 Esas ve 2021/766 Karar sayılı kararı ile ” …Somut uyuşmazlıkta sürücü olan desteğin ölümünün trafik kazasından sonrasında gelişen bir duruma bağlı olarak mı yoksa desteğin kaza öncesinde kalp krizi gibi bir rahatsızlık geçirip, sonrasında bu nedenle trafik kazası meydana gelip gelmediği hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmaksızın soruşturma dosyası kapsamında bulunan otopsi tutanağı uyarınca değerlendirme yapılarak trafik kazasına bağlı olarak gerçekleşmiş bir ölümün söz konusu olmadığı sonucuna varılarak karar verilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur (Aynı yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 10/12/2018 tarih, 2016/3144 E. ve 2018/11944 K. sayılı kararı kararı) …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince, Dairemiz kararı doğrultusunda ATK dan ölüm ile kaza arasındaki illiyet bağı yönünden rapor alınmış olup alınan rapor ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğuna göre mahkemece ATK raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır. İlk Derece Mahkemesince ilk karardan önce alınan 02/07/2018 tarihli aktüerya raporunun, davalıya tebliğ edildiği, davalı vekilinin talebin teminat dışı olduğu yönünde itirazda bulunduğu hesaplama yöntemine ilişkin itirazının bulunmadığından davacı taraf lehine hesaplama hususunda usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu nedenle müteveffanın anne ve babasının sag olup olmadığının araştırılması ve pay ayrılması ve tazminat hesabının TRH 2010 hesaplama yöntemine göre ve 1,8 teknik faiz oranı kullanılarak yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazları yerinde bulunmamıştır. Dava dilekçesinde avans faizi talep edilmiştir. … plakalı kamyonun trafik kaydında kullanım amacının ticari ve kullanım şekli yük nakli olarak açıklanmıştır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren araç ticari nitelikte kamyon olmasına ve dava dilekçesinde avans faizi talep edilmesine göre avans faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Aynı kanunun 341/4. maddesinde de “alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üçbin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.” düzenlemesi mevcuttur. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu somut olayda yerel mahkeme hükmünün verildiği 2022 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 8.000,00 TL olacaktır. Bu halde, davacı … lehine kabul edilen maddi tazminat miktarı karar tarihine göre uygulanması gereken 2022 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karara karşı HMK’nın 341/4.fıkrası gereğince istinaf hakkı yoktur. Bu nedenlerle; davacı … yönünden istinaf başvurusunun 352/1-b maddesi gereğince reddine, diğer davacılar yönünden istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-a-Davalı vekilinin davacı … aleyhine yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca REDDİNE, b-Davalı vekilinin diğer davacılar aleyhine yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 10.246,50 TL harçtan peşin alınan 2.562,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.684,50 TL harcın diğer davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.19/01/2023