Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1645 E. 2022/2297 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1645
KARAR NO: 2022/2297
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 15/12/2021
NUMARASI: 2014/316 Esas – 2021/954 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 21/12/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.08.2012 tarihinde müvekkillerinin çocuğunun kaldıkları otelden çıkıp Pendik sahiline gitmek üzere trafik ışıklarından karşıya geçerken davalıların maliki, sürücüsü ve ZMM sigortacısı olduğu … plakalı aracın yaya geçidi üzerinde müvekkillerinin çocuğu …’ye çarparak yaraladığını, diğer yaya …’a çarpması sonucu vefat ettiğini, kazada yaralanan müvekkilinin ameliyatının acil olmasına rağmen bir aydan uzun bir süre ameliyat sırası beklemesi gerektiğinin bildirilmesi nedeniyle … Hospital adlı özel hastanede ameliyat olduğunu, tedavi masraflarının davalı sigorta şirketlerinden talep edilmesine rağmen ödenmediğini, ayrıca uzman bilirkişilerden alınacak iş gücü, okuldan geri kalmasından kaynaklı kayıplar ve diğer maddi kayıplar ile devam eden tedavi giderleri için de tazminat tutarları belli olduktan sonra tespit edilecek maddi zararın davalılardan tahsilinin gerektiğini fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 12.500 TL maddi tazminat ile iş gücü kaybı ve diğer kayıplar ile devam eden tedavi giderleri için tazminat tutarlarının ise raporlarla belirlendikten sonra olay tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalılardan ortaklaşa ve zincirleme tarafların kusur oranlarına göre alınarak tahsiline, tedavinin devam etmesi ve yaralanan müvekkilinin kaza sonucunun tam kesin olmaması nedeniyle devam eden zararı eklenebilecek şekilde verilmesini ve anne ve baba için 20.000 TL, yaralanan müvekkili için 50.000 TL olmak üzere toplam 70.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren ortaklaşa tarafların kusur oranlarına göre davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada yaralanarak tedavi gören davacının tedavi giderlerine ilişkin talebinin SGK’ya yönlendirilmesi gerektiğini, meydana gelen trafik kazasında tarafların kusur oranının henüz belli olmadığını, dolayısıyla müvekkili şirketin poliçeden kaynaklanan sorumluluğunun tespit edilemediği için davacının tazminat talebinin değerlendirilmeye alınamadığını, kaza tarihinden itibaren faiz taleplerinin doğru olmadığını, okuldan geri kalmasından kaynaklı kayıplara ilişkin talep ile manevi tazminat talebinin poliçesi teminatı içerisinde yer almadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, soruşturma aşamasında olay yerinde yapılan keşif sonucu alınan raporda yaralının asli kusurlu olduğunu, İstanbul Anadolu 3. Ağır ceza mahkemesinin 2013/100 esas 2014/76 karar sayılı dosyasında yargılama sonucunda davacı ve dava dışı merhumun asli kusurlu bulunup müvekkilinin ise tali kusurlu bulunarak cezalandırıldığını, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağını, maddi tazminat talebinin ise fahiş olup kabul etmelerinin mümkün olamayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat talebinin kabulü ile; 6.178,10 TL geçici iş göremezlik, 6.178,10 TL ekonomik geleceğin sarsıntısından kaynaklı 194.345,34 TL olmak üzere toplam 206.701,54 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu tahsilat yapılırken davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihi de dikkate alınarak 25/09/2012 tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi tahsiline, davacı … verilmesine, Manevi tazminat talebinin kısmen kabul kısmen reddi ile 25.000,00 TL manevi tazminatın davacı çocuk … yönünden, anne … yönünden 4.000 TL, baba … yönünden 4.000 TL olmak üzere toplam 33.000 TL manevi tazminatın davalılar davalılar … ve …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, Davalı sigorta yönünden manevi tazminat talebinin reddine,Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalılar … ve … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın her aşamasında davanın aydınlatılması için kaza mahallinde defalarca keşif yapılması talebinde bulunduklarını ancak mahkemece bu durumun sürekli reddedildiğini, 11.03.2014 tarihli keşif sonrası düzenlenen 28.08.2012 tarihli raporda müvekkili şoföre tali, kazazede yayalara asli kusur atfedildiğini, 15.12.2017 tarihli raporda kazazedenin 6/8 %75 kusurlu, müvekkilinin 2/8 %25 kusurlu olduğu yönünde rapor bulunduğunu, 31.12.2020 tarihli Adli Tıp Trafik İhtisas dairesi ihtimaller dahilinde 2 seçenekli rapor düzenlediğini, müvekkili en iyi ihtimalle %15, en kötü ihtimalle %50 kusurlu olduğunu, 24.03.2021 tarihli heyet raporu ile müvekkilline %100 kusur atfedildiğini,dosya kapsamında bulunan kusur raporlarının çok çelişkili olduğunu, takdir edilen manevi tazminat bedelinin çok yüksek olduğunu, Mahkemece 2012 Yılı değerlerine göre hükmedilen davacılar için toplamda 33.000 TL manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, karar ve ilam harcının sigorta şirketi ve müvekkillerinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken 16.374,10 TL harcın 10.994,13 TL’sinin müvekkillerine yüklenildiğini, kararın bu kısmına da itiraz ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … Sigorta A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporunda hesaplama hataları yapıldığını, bu nedenle belirlenen tazminat bedelinin “realite”ye uygun olmadığını ve fahiş olduğunu, bilirkişi raporunda TRH 2010 ölüm tablosu esas alınmış olmasına rağmen, yaşam olasılıklarının hesaplamaya dahil edilmediğini, %10 iskonto faizi kullanıldığını ancak TRH 2010 ölüm tablosu esas alındığından, yaşam olasılıklarının hesaplamaya dahil edilmesi ve %1,8 teknik faizi kullanılması gerektiğini, mağdurun kaza tarihinde 16 yaşında olduğundan hesaplamanın kişinin çalışma yaşı başlangıcı/okuduğu okulun bitiş tarihi itibariyle başlatılması ve AGİ dahil bekar net asgari ücreti üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, ancak bilirkişi raporunda bu hususun dikkate dahi alınmadığını, mağdurun kaza tarihinde çalışma yaşının altında olduğundan ve çalışmamasından kaynaklanan bir zararı söz konusu olmadığından geçici iş göremezlik hesaplaması yapılmaması gerektiğini, bilirkişi raporu ile belirlenen kusur oranının hatalı olduğunu, savcılık kanalı ile alınan bilirkişi raporunda, yayalar asli, araç sürücüsünün ise tali kusurlu bulunduğunu, ATK raporunda 2 olasılıklı değerlendirme yapıldığını, ilk olasılıkta tüm kusurun araç sürücüsünde, ikinci olasılıkta ise yayaların asli, araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, karara dayanak yapılan 24.03.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda ise hangi tarafın kırmızı ışıkta geçtiğine dair kesin ve net bir bilgi/bulgu olmamasına karşın tüm kusurun … plakalı araç sürücüsünde olduğu yönünde bir değerlendirme yapıldığını, kesin bir bulgu olmaksızın yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte ıslahla arttırılan miktarlar yönünden ıslah tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerekirken tüm alacak miktarı için dava tarihinden itibaren faiz işletilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü ve yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 16/08/2012 tarihinde davalı …’nin sevk ve idaresindeki, davalılardan … adına kayıtlı, davalı … sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan … plakalı otomobil ile Pendik Sahil yolunu takiben Tuzla istikametinde seyredip … nolu sinyalize kavşağa geldiğinde yaya geçidinden yolu geçmek isteyen davacıların çocuğu …’ye çarparak yaraladığından( diğer yaya …’a çarpması sonucu vefat ettiği,) bahisle davalılar, araç sürücüsü, maliki, ZMM sigortacısına karşı maddi ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. Kaza nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul Anadolu 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/204 E. 2016/301 Karar sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda sanık araç sürücüsü …’nin Yargıtay 12. Ceza Dairesinin ilamında belirtildiği gibi; sanığın araçlara kırmızı ışık yandığı sırada yaya geçidinden geçen yaylara çarptığının kabulü ve hakkında bilinçli taksirin koşulları oluşması nedeniyle fiili bilinçli taksir halinde işlediğinin kabulü ile hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 29/12/2019 tarihinde kesinleştiği görülmüştür. Mahkemece alınan 18/12/2017 tarihli tek bilirkişinin düzenlediği kusur raporunda özetle; davalı sürücü …’nin %25, yaya davacı çocuğun %75 oranında kusurlu olduğu, ATK dan alınan kusur raporunda ise; 1.durum: Olay, tanık …’in ifadesinde belirttiği üzere yayalara ve kazaya karışan sürücüye hitap eden trafik ışıklarının kırmızı yandığı sırada meydana gelmiş ise; bu durumun kabulü halinde; Sürücü …’nin %50 oranında kusurlu olduğu, Yaya …’nin %50 oranında kusurlu olduğu, 2.durum: Olay, sürücü …’nin ifadesinde belirttiği üzere kendisine hitap eden trafik ışıklarının yeşil yandığı sırada meydana gelmiş ise; bu durumun kabulü halinde; Sürücü …’nin %15 oranında kusurlu olduğu, Yaya …’nin %85 oranında kusurlu olduğu belirtildiğinden çelişkilerin giderilmesi için Karayolları genel müdürlüğü fen heyetinden oluşturulan 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmıştır. Bilirkişi heyeti ortak raporunda; Davalı sürücü …’ninKTK nun 47/c. 52/a,b84/a maddelerini ihlali nedeniyle meydana gelen olayda %100 kusurlu olduğu, Kazalı yayalar … ile …’nin olayda kusursuz oldukları tespit edilmiş ve bu rapor hükme esas alınmıştır. Davalı … sigorta vekili hükme esas alınan heyet kusur raporuna usulüne uygun tebliğe rağmen beyanda bulunmamış, daha önce alınan ATK kusur raporuna itiraz etmiştir. Ceza yargılamasında kusur yönünden bozma ilamında olayın sanığın kırmızı ışıkta geçtiği ve bilinçli taksirle işlendiği belirtilmiş ve bu doğrultuda verilen mahkumiyet hükmünün onanarak kararın kesinleşmesi ile, mahkemece çelişkileri giderici heyet raporu alınarak davalı sürücünün tam kusurlu olduğu tespit edildiğinden, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmakla kusura ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında benimsendiği şekilde TRH 2010 tablosu ve prograsif rant tekniği uygulanarak yerleşik yargıtay içtihatlarında benimsenen yöntem ve ilkelere göre tazminat hesaplaması yapılmış olmasında ve İlk Derece Mahkemesince de bu rapora göre karar verilmesinde ve ıslah edilen miktar için de temerrüt tarihinden faize karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). Bu açıklamalar çerçevesinde, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/1.maddesindeki düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Ancak davacı vekili kazada yaralanan davacının 15 yaşında öğrenci olduğunu belirterek maluliyet tazminatı talep etmiş, çalışmasına ilişkin iddia ve talebi olmadığı halde aktüerya bilirkişi raporunda hesaplanan geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilmesi doğru olmamıştır. Davalı sigorta şirketinin itirazı bu yönden yerindedir. Zarardan poliçe limiti ile sınırlı biçimde sorumlu olan sigortacı, yargılama giderlerinden de limiti oranında sorumlu olup, zarar miktarının limiti geçmesi halinde sigortacının aleyhine hükmedilen miktara ilişkin yargılama giderlerinin tamamından değil, sadece poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre sorumlu olacaktır. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi itibariyle ölüm ve sakatlanma halinde kişi başı ZMMS poliçe limiti 225.000,00 TL, kaza başı ise 1.125.000,00 TL’dir.İlk Derece Mahkemesince kurulan hükümde davalı sigorta şirketinin poliçe limiti ile sorumlu olduğu ve poliçe limitinin açıkça gösterilmemiş olması doğru olmamıştır. Ancak davacı lehine hükmedilen tazminat miktarı sigorta limitinin altında kaldığından poliçe limitinin tazminat miktarına oranına göre harç ve yargılama giderinin hesaplanmamış olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Kabule göre, mahkemece maddi ve manevi tazminat miktarları için kabul ve red oranına göre ayrı ayrı harç miktarlarının hesaplanmamış olması doğru olmamıştır. Bu yöndeki davalılar … ve … vekilinin istinaf talebi yerinde görülmüş ve hüküm düzeltilmiştir. Bu nedenle; davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalılar … ve … vekili ile davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-a-)Maddi tazminat talebinin davalılar … ve … yönünden tam kabulüne, davalı sigorta şirketi bakımından ise kısmen kabulüne; 1-b-) 6.178,10 TL ekonomik geleceğin sarsıntısından kaynaklı tazminat, 194.345,34 TL maluliyet tazminatı olmak üzere toplam 200.523,44 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bu tahsilat yapılırken davalı sigorta şirketi yönünden (ZMMS poliçe limiti 225.000,00 TL teminat limiti ile sınrılı olarak) temerrüt tarihi de dikkate alınarak 25/09/2012 tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi tahsiline, davacı … verilmesine, 1-c-)6.178,10 TL geçici iş göremezlik tazminatın davalılar … ve …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … verilmesine, 1-d-)Davalı … Sigorta A.Ş.’ye yönelik 6.178,10 TL geçici iş göremezlik talebinin REDDİNE, 2-Manevi tazminat talebinin kısmen kabul -kısmen reddi ile, 2-a-) 25.000,00 TL manevi tazminatın davacı çocuk … yönünden, anne … yönünden 4.000 TL, baba … yönünden 4.000 TL olmak üzere toplam 33.000 TL manevi tazminatın davalılar davalılar … ve …’den kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,2-b-)Davalı sigorta yönünden manevi tazminat talebinin reddine,2-c-)Fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, 3-Maddi Tazminat yönünden; Alınması gereken 14.119,78 TL karar ve ilam harcından peşin ödenen 281,80 TL peşin harç ile 663,30 TL ıslah harcı toplamı 945,10 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.174,68 TL harcın, (davalı … Sig.A.Ş. 12.752,65 TL’den sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, 4-Manevi Tazminat yönünden; Alınması gereken 2.254,23 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irad kaydına, 5-Davacı tarafça yapılmış, 25,20 TL başvurma harcı, 281,80 TL peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 663,30 TL ıslah harcı olarak toplam 974,10 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Yargılama sırasında davacı tarafından yapılan tebligat, müzekkere, bilirkişi ücreti ve ATK fatura bedeli (862,00 TL) olmak üzere toplam 4.567,88 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir olunan 3.957,07 TL’sinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, (Davalı sigorta şirketinin davanın kabul ve ret oranına göre 3.310,30 TL yargılama giderinden diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere) kalan kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılmış 50,00 TL yargılama giderinden red edilen kısma isabet eden 13,76 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalıya verilmesine, kalan kısmın davalı … Sigorta A.Ş. üzerinde bırakılmasına, 8-Davalılar … ve … tarafından yapılmış 50,00 TL yargılama giderinden red edilen kısma isabet eden 6,68 TL’sinin davacıdan alınarak bu davalılara verilmesine, kalan kısmın davalılar … ve … üzerinde bırakılmasına, 9-Maddi Tazminat yönünden AAÜT uyarınca hesaplanan 22.919,11 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, (davalı … Sigorta yönünden karar istinaf etmesi nedeniyle lehine oluşan usuli kazanılmış hak da gözetilerek 2021 yılı AAÜT hükümlerine göre kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 22.486,64 TL’den diğer davalılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olmak üzere) 10-Reddedilen maddi tazminat yönünden AAÜT uyarınca hesaplanan 6.178,10 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 11-Manevi tazminatın kabul edilen miktarı üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine, 12-Manevi tazminatın red edilen miktarı üzerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’ye verilmesine, 13-Manevi tazminat yönünden AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 14-Taraflarca yatırılmış gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davalılar … ve … ve davalı … Sigorta A.Ş. tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-a-Davalılar … ve … tarafından yapılan 61,20 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı … ve …’den verilmesine, b-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta A.Ş. Tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacılardan tahsili ile davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/12/2022