Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1640
KARAR NO: 2023/130
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
NUMARASI: 2021/44 Esas – 2021/1057 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 26/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davacılar murisi …’nın 05/12/2014 günü binmiş olduğu … plakalı ve … hat kodlu Mecidiyeköy – Sultanbeyli otobüsünün Kavacık Köprüsü durağından hemen sonra … Mahallesi E-80 Tem Güney Yol, … Viyadüğünde kusurlu olarak kazaya sebebiyet vermesi ve …’nın ölümüne sebep olunması nedeniyle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla her bir davacı için 5.000,00’er TL maddi ve 150.000,00’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketi dışındaki davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini baba … için 8.667,58 TL, anne … için 10.190,38 TL olmak üzere 18.857,96 TL’ ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili sigorta nezdinde …- … numaralı Trafik Sigorta Poliçesi Karayolu Motorlu Araçlar ZMSS poliçesi ile 24/12/2013-24/12/2014 tarihleri arasında sigortalı olduğunu, sorumluluklarının poliçe limiti ile sınırlı olup sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve zarar nispetinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … San. ve Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kaza yapan aracın ne işleteni ne de maliki olduğunu, müvekkilinin özel halk otobüsü maliklerini İETT ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne karşı temsil etme yetkisi ile hareket ettiğini, işleten sıfatının olmadığını, dolayısıyla kaza ile ilgili hiçbir sorumluluğu ve ilgisi olmadığını belirterek davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin Özel Halk Otobüslerinin işleteni olmadığını, kazaya neden olan aracın Özel Halk otobüsü olduğunu, müvekkili idarenin, aracın maliki olmadığı gibi, müvekkili idarenin aracı süreklilik arz edecek şekilde kendi nam ve hesabına ve tehlikesi kendine ait olmak üzere işletmesinin de söz konusu olmadığını, kamu kurumu denetiminin bulunduğu her noktada sorumluluk doğduğundan bahsetmenin mümkün olmadığını, önemli olanın mevcut denetimin şekli ve denetim alanı ile doğan zarar arasında bir bağ olup olmadığı hususu olduğunu, istenen maddi ve manevi tazminatı kabul etmediklerini, müvekkili idarenin kazadan dolayı hiçbir sorumluluğunun olmadığını belirterek davanın öncelikle husumetten reddine, bu mümkün görülmediği taktirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların maddi tazminat istemi yönünden; Davacılar … ve …’nın açtığı maddi (destekten yoksun kalma) tazminat davasının reddine; Davacılar … ve …’nın açtığı maddi tazminat davasında; Davalı …Ş, … aleyhine açılan davanın feragat nedeniyle reddine; Davalı … A.Ş aleyhine açılan davanın (işleten sıfatı) husumet yokluğundan reddine; Davalılar İETT, …’na karşı açılan davanın, davacıların … Sigorta A.Ş ile imzaladıkları ibranamede poliçe limitinin altında alınan tutar ile feragat edilmiş olması sebebiyle reddine; Davacıların manevi tazminat istemi yönünden; davacı … için takdiren 50.000,00 TL, davacı … için takdiren 50.000,00 TL, davacı … için takdiren 30.000,00 TL, davacı … için takdiren 30.000,00 TL olmak üzere toplamda 160.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …, …, İETT Genel Müdürlüğünden kaza tarihi olan 05/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte müştereken müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı Davalı İETT vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı İETT vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kazaya karışan aracın özel halk otobüsü olduğunu, bu nedenle husumet itirazlarının olduğunu, Özel Halk Otobüslerinin yaptığı kazadan müvekkili kurumun sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu, özel halk otobüsü işleten şahısların bu araçları kendi nam ve hesaplarına karı ve tehlikesi kendilerine ait olmak üzere işlettiklerini, manevi tazminatın son derece fahiş olduğunu, manevi tazminatın diğer davalıların maddi gücüne göre de belirlenmesi gerektiğini, kusurlu olanın tazminat talebinde bulunamayacağını, kazada şoförün ve müvekkili kurumun kusuru bulunmadığını, sigortanın tüm maddi tazminata ilişkin yargılama masraflarını da kapsar şekilde davacılara ödeme yaptığını, mahkemenin gerekçeli kararı ile müvekkili kurum yönünden maddi tazminat harç ve yargılama giderlerine hükmedilmesinin (Sigortanın muaf tutularak) hukuka aykırı olup sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, davada zamanaşımı süresinin de dolduğunu, gerekçeli kararın davalılar kısmında müvekkil kurumun isminin yanlış yer almış olduğunu, 2 numaralı davalı olarak İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün gösterilmesi gerekirken eksik/yanlış ibare ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı olarak yazıldığını, müvekkil kurumun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından ayrı bir bütçesi ve tüzel kişiliği olan bir kamu kurumu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/2621 Esas ve 2020/3822 Karar sayılı kararı ile ” …Mahkemece davalı … Toplu Taş. San. ve Tic. A.Ş. açısından işleten sıfatı taşıyıp taşımadığının belirlenmesi bakımından İETT yada İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile aralarında yapılan taşıma sözleşmesi bulunup bulunmadığı araştırılarak varsa sözleşme getirtilerek incelenmeli, … plakalı araç ile sözleşme yada ihale yoluyla taşımacılık faaliyeti bulunup bulunmadığı üzerinde durularak işleten sıfatı taşıyıp taşımadığı belirlenerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile husumetten red kararı verilmesi doğru olmamıştır. …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı İETT, her ne kadar özel halk otobüsünün maliki olmasa da, özel halk otobüsleri İETT’den aldıkları çalışma ruhsatı ile çalışmakta, bu otobüslerde akbil kullanılabilmekte ya da İETT’nin sorumluluğunda bilet kesilmektedir. Başka bir deyişle özel halk otobüsleri tamamen bağımsız değil, davalı İETT’nin denetim ve kontrolündedir. Bu nedenlerle davalı İETT, halk otobüsünün sürücüsünün kusurundan kendi kusuru gibi ve otobüsün maliki ile birlikte işleten sıfatı ile sorumlu olacağı gözetilerek tazminattan sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/5513 Esas ve 2019/1755 Karar sayılı kararı ile 2014/3127 Esas ve 2015/12334 Karar sayılı kararları) KTK’nın 109/2.maddesine göre “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrar. Dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve ceza kanunu bu fiil için daha uzun bir zaman aşımı süresi öngörmüş bulunursa, bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir.” Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 05/12/2014 tarihi ile dava tarihi olan 23/12/2014 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığı anlaşılmaktadır. Davalı tarafın zamanaşımına yönelik istinaf itirazı yerinde değildir. Olayda ölen desteğin araçta yolcu konumunda olması nedeniyle desteğin kazanın meydana gelmesinde kusurundan söz edilemeyeceğine göre kusura ilişkin istinaf itirazının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Kaldı ki mahkemenin ilk kararına karşı davalı İETT vekili, kusur ve zamanaşımının geçtiğini belirterek istinaf itirazı bulunmadığından, bu hususlarda davacılar lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü şeklinde dava açılmasına rağmen, gerekçeli kararda sehven davalı olarak İstanbul Büyükşehir Belediyesi yazılmış olması maddi hata olup hükmün tavzihi suretiyle düzeltilebileceğinden bu hususa değinen istinaf talebi yerinde değildir TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine ilişkin ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarlarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından manevi tazminata ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen ilk kararda da hakkındaki dava husumetten reddedilen … AŞ ve feragat edilen … Sigorta A.Ş. için yaptığı yargılama giderinin davacılar üzerinde ipkası ile bunlar dışında yapılan yargılama giderinin davalılar …, …, İETT Genel Müdürlüğünden alınarak davacılara verilmesine yönünde karar verildiği halde davalı İETT vekili hükmü bu yönden istinaf etmediğinden davacılar yararına usulü kazanılmış hak oluştuğu gibi sulh ile yapılan ödeme düşülerek hesaplama yapıldığı gözetildiğinde yargılama giderine ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı İETT vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı İETT vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 10.929,60 TL harçtan peşin alınan 2.732,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.197,20 TL harcın davalı İEET’den tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 26/01/2023