Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/160 E. 2022/2193 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/160
KARAR NO: 2022/2193
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 27/04/2021
NUMARASI: 2014/1202 Esas – 2021/611 Karar
DAVA: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili …’in 15/11/2012 tarihinde karşıdan karşıya geçerken davalı sürücü …’nin kullandığı … plakalı aracı müvekkiline çarpması ile meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, sürücü hakkında taksirle yaralamaya sebep olma suçundan açılan ceza davası sonucu hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiğini, davalı … Hiz. A.Ş.’nin, …’nin işvereni ve aracın işleteni, davalı … Sigorta A.Ş.’nin aracın zmm sigortasını, davalı … Sigorta Şirketi’nin kasko sigortasını yapan sigortacısı olduklarını, tedavi masrafı olarak 5.000,00 TL, yol ve iaşe gideri olarak 1.000,00 TL, bakıcı gideri olarak 1.000,00TL alacağın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle tahsilini, 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte … Sigorta A.Ş haricindeki davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafın davadan önce başvurusu bulunmadığını, tedavi masrafları tazminatı ile ilgili şirketin yükümlülüğünün sona erdiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karıştığı iddia edilen … plakalı aracın … Ltd. Şti’ne ait olduğunu, davalı …’nin 18/05/2012 tarihinde, müvekkili şirketteki görevinden ayrıldığını, müvekkilin aracın maliki/ruhsat sahibi ve araç kullananın işvereni olmadığını, davanın zamanışımı süresi geçtikten sonra açıldığını usule ve esasa aykırı davanın reddini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; ceza dosyasındaki bilirkişi raporunda asli kusurlu davacı, tali kusurlu ise kendisinin olduğunu, olayda yola ani bir şekilde çıkan davacaya çarpmamak için yeterli zamanın bulunmadığını ayrıca davacı tarafın ticari faiz talebine itiraz ettiğini, davacı tarafın tacir olmadığını, kanuni faiz talep edebileceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; maddi tazminat taleplerinin öncelikle ZMM poliçesinden karşılanması gerektiğini, davacının iş bu dava açılmadan önce müvekkiline başvuru yapmadığını bu nedenle temerrüdün gerçekleşmeyeceğini, maddi tazminat bakımından ZMM limiti aşılmaması halinde müvekkili şirket bakımından maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 567,75 TL bakıcı gideri, 112,50 TL yol gideri, 3.180,17 TL tedavi gideri olmak üzere toplam 3.860,42 TL maddi tazminatın davalılardan … A.Ş ve …’den kaza tarihi olan 15/11/2012 tarihinden diğer davalı … Sigorta A.Ş şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, Davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, takdiren 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan … Hizmetleri A.Ş ve …’den kaza tarihi olan 15/11/2012 tarihinden diğer davalı … Sigorta Şirketinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ve davalı … Tur. A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; işinde uzman olmayan bilirkişilerden rapor alındığını, kusur yönünden eksik inceleme yapıldığını, bakıcı giderlerinin eksik ve hatalı hesaplandığını, yol ve iaşe giderlerinin TBK’nın 50. maddesindeki hakkaniyeti tesis etmek amacıyla bağdaşan bir tarafı olmadığını, SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin dosyaya sunulan faturalarla karşı tarafa atfedilen hali %25 kusur oranı ile bağdaşmadığını, manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, yasal faize hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hüküm altına alınan yargılama gideri ve vekalet ücretlerinin hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tur. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyaya esas alınan 18/09/2018 tarihli bilirkişi raporunun tamamen kopyala-yapıştır mantığından oluştuğunu, müvekkili şirketine kazaya karşın aracın ruhsat ve işleteni olmadığını, kazayı yapan sürücü …’nin kaza tarihi itibariyle işvereni olmadığını, ihbar olunan … A.Ş.’nin ibraz etmiş olduğu faturalar dikkate alınmış olsa da bu faturaların doğruluğu ve/veya gerçekliği, konusunda uzman bilirkişiler tarafından tespit ve teyit edilmediğinden sadece iş bu belgelere dayanılarak müvekkil şirketin haklı husumet itirazının yerinde görülmemiş olması hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirket aleyhine verilmiş olan maddi ve manevi tazminat kararlarının hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 15.11.2012 tarihinde saat 13:20 sıralarında davacının, Kadıköy … Mahallesi … Caddesi üzerinde yolun sağ tarafından, … Camii’nin bulunduğu tarafa doğru yaya olarak geçmek isterken, davalı sürücü …’nin sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile davacıya çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacının yere düşerek yaralanması nedeniyle aracın sürücüsü, işleteni, zmms ve kasko sigortacısından tedavi, yol ve iaşe ile bakıcı gideri ve manevi tazminat talep edildiği anlaşılmıştır. KTK’nın 3 ve 85/1 maddelerine göre kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Somut olayda, davalı … Tur. A.Ş yargılama aşamasında aracın ruhsat sahibi ya da sürücünün işvereni olmadığını ileri sürmüş ve husumet itirazında bulunmuş ise de ihbar olunan araç malikinin sunduğu ve davalı ile şirketin imzalamış olduğu otomobil kiralama sözleşmesi 07/04/2006 tarihli olup, sözleşmenin 2. maddesinde sözleşme süresinin, teslimden itibaren 36 ay olduğu, 19/10/2009 tarihli ek protokol ile dava konusu aracın 3 yıllığına 11/11/2009 tarihinde davalıya kiraya verildiği, İhbar olunan … A.Ş’nin ibraz ettiği cari hesap ekstreleri incelendiğinde … nolu faturanın içeriğinde dava konusu … plakalı aracın da bulunduğu ve toplam 13.764,70 TL’lik kira bedeli faturasının davacıya 11/02/2013 tarihinde yansıtıldığı, davalının 18/03/2013 tarihinde ödeme yaptığı ve dava konusu aracın kiralama bedelinin içinde bulunduğu … nolu faturanın da 11/01/2013 tarihinde davalıya yansıtıldığı ve ödeme yapıldığı, aracın kaza tarihinde davalı …A.Ş.nin elinde bulunduğu, uzun süredir kira bedeli ödediği anlaşıldığından araçta fiili hakimiyeti bulunan davalının husumete yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Ayrıca bu konuda bilirkişi incelemesi için mahkemece verilen kesin sürede davalı tarafından masraf yatırılmadığından, ihbar olunan araç maliki tarafından sunulan belgelere göre değerlendirme yapılarak karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Mahkemece alınan raporlarda bakıma muhtaçlık süresi yönünden çelişki olduğundan çelişkinin giderilmesi için ATK’nın 27/04/2020 tarihli ön raporu doğrultusunda davacı vekiline eksiklikleri gidermesi için süre verilmiş, davacı vekili 12/01/2021 tarihli celsede ATK raporundaki eksiklikleri gideremeyeceklerini, mevcut dosya kapsamına göre ve talepler yönünden yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilmesini talep ettiklerini beyan ettiğinden çelişki giderilmeden karar verildiğine ilişkin yine alınan her iki bilirkişi raporunda kazanın oluşumunda davacının %75, davalının %25 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiş ve raporların kaza tespit tutanağı, kesinleşen ceza mahkemesinde alınan bilirkişi raporu ile uyumlu olduğu anlaşılmakla kusura yönelik itirazlar yerinde görülmemiştir.Davacı vekili yargılama sırasında alınan tüm kök ve ek raporlara itirazında bilirkişilerin uzmanlığı ve ehliyetli olmadıklarına ilişkin itirazı bulunmadığı görülmekle bu aşamada bu yöndeki itirazlarının HMK 357/1 gereği değerlendirilmemiştir. Kaldı ki, bilirkişilerin konularında uzmanlık alanının bulunduğu teslim tutanağından anlaşılmış olup inceleme yapmaya yetkin biri olmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir. Mahkemece “…Dosyada mübrez raporlar arasındaki çelişki giderilemediğinden alınan raporlar tek tek denetlenerek karar verilmesi gerekmekte olup, 10/02/2015 tarihli raporda tedavi giderleri yönünden yapılan hesaplamada; hangi tedavi giderinin ne kadarının SGK tarafından karşılanacağı tespit edilerek davacının bakiye tedavi gideri zararının 12.720,01 TL olduğu tespit edilmiştir. 18/09/2018 tarihli raporda ise hesap hatası yapılarak 13.406,63 TL belgeli harcama bulunmuş ve SGK tarafından karşılanması gereken miktar tespit edilmeksizin 14.000,00 TL üzerinden hesaplama yapılmıştır. Davacının sunmuş olduğu faturalı tedavi gideri toplamı 16.890,69 TL olup, 18/09/2018 tarihli raporda hesap hatası yapılarak 13.406,63 TL bulunduğu açıktır.Kaldı ki bu raporda SGK tarafından karşılanacak miktar tespit edilmediğinden Mahkememizce tedavi giderleri yönünden ilk rapor denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmuş ve kurumca karşılanmayan toplam 12.720,71 TL’nin kusuru oranında 3.180,17 TL’sinin davalılardan tahsili gerekmiştir. Yol gideri yönünden her iki raporda yalnızca 50,00 TL’lik fark bulunmakta olup, davacı tarafça taksi faturası, benzin faturası vb. deliller sunulmadığından ve raporlar arasındaki çelişki davacı beyanı doğrultusunda giderilmediğinden 450,00 TL üzerinden davalıların %25 kusur sorumluluğu oranında 112,50 TL takdir etmek gerekmiştir. Her iki raporda bakıma muhtaçlık süresi yönünden de çelişki mevcut olup, dosya kapsamında bulunan hastane kayıtlarında davacının en son … Fizik Tedavi merkezinde 26/11/2012-26/12/2012 tarihleri arası 30 günlük fizik tedavisi aldığı görülmekle bunun dışında devam eden bir tedavi belgesi sunulmadığından, davacının yaşının kaza tarihinde 82 olduğu dikkate alınarak salt kaza sebebiyle değil yaşlılık sebebiyle de bakıcı tarafından bakılması mümkün olmakla, yine raporlar arasındaki çelişki davacı beyanı doğrultusunda giderilemediğinden 18/09/2018 tarihli raporda tespit edilen 3 aylık bakıma muhtaçlık uygun bulunmuş, bakıcıya ödenen maaşa ilişkin bir ödeme belgesi sunulmadığından hesaplamadaki ücrete ilişkin itirazlar yerinde görülmemiş neticeten kusur oranında 567,75 TL bakıcı giderine hükmetmek gerekmiştir. Hükmedilen toplam 3.860,42 TL tazminat ZMSS poliçe limiti kapsamında kaldığından kasko poliçesi yapılan davalı … Sigorta Şirketi maddi tazminattan sorumlu tutulmamış, dava dilekçesinde açıkça sigorta şirketleri yönünden sigorta poliçe kapsamında ve poliçe limitleri ile sorumlu tutularak dava açıldığından bu davalı yönünden davacı aleyhine yargılama gideri/vekalet ücretine hükmedilmemiştir.” gerekçesi ile hükmedilen maddi tazminata yönelik davacı vekili itirazları yerinde görülmemiştir.Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı).Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, davacının yaralanması, kazanın oluş şekli, kusur durumu ve tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında talep edilen ve mahkemece belirlenen manevi tazminat miktarının usul, yasa ve hakkaniyete uygun ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.Kazaya karışan araç hususi otomobil olduğundan mahkemece yasal faize hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.Mahkemenin kabulüne göre hesaplanan yargılama giderlerinin hatalı olmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinaf itirazlar da yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davacı vekili ile davalı … Turizm A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı … Tur. A.Ş. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Davacı yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı ile 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davalı … Turizm A.Ş. yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 605,26 TL harçtan peşin alınan 151,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 453,94 TL harcın davalı … Turizm A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacı yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere, davalılar yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.30/11/2022