Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1548 E. 2022/2058 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1548
KARAR NO: 2022/2058
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 29/03/2022
NUMARASI: 2021/666 Esas – 2022/219 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/06/2015 tarihinde … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken, … plakalı aracın park halinde bulunan … plakalı aracın karışmış olduğu kaza nedeniyle …’ın vefat ettiğini, eşi ve üç çocuğunun destekten yoksun kaldığını, Adli Tıp raporuna göre müteveffa …’ın asli kusurlu olduğu, … plakalı aracın sürücüsü tali kusurlu olduğu, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, aynı zamanda destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açıldığını, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararı talep edildiğini, … plakalı aracın sigortasız olması sebebiyle davalı …na dava açmak zorunda kaldıklarını, davalının 40.715,00 TL ödeme yaptığını ancak yapılan hesaplamada dikkate alınan kriterlerin hatalı olduğunu, müteveffanın vefat etmeden önce Giresun İl Müdürlüğüne bağlı olarak imamlık hizmeti yaptığını, aylık 2.634,23 TL maaş aldığını, yapılan ödemenin eksik olması nedeniyle her bir davacı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL toplamda 400,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve cenaze defin giderinin ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacılara 29/09/2015 tarihinde 40.715,00 TL maddi tazminat ödeyerek üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini ve davalıların tüm zararlarının karşılandığını, davacılara ödenen tazminatın ibraname mukabilinde ödendiğini, müvekkili şirketin başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren ve sigortasız olduğu iddia edilen … aracın sürücüsü ve işletenine davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların davasının kısmen kabulüne, … için 116.609,24 TL, … için 29.324,79 TL, … için 23.324,68 TL, … için 9.534,18 TL nın 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu itiraz dilekçesinde de belirttikleri gibi asgari ücret artış oranı alınan maaşa oranlanarak hesaplama yapılmadığını, 01.01.2022 – 31.12.2022 döneminde işçinin 1 günlük normal çalışma karşılığı asgari ücretinin 166,80 TL olarak tespit edildiğine ilişkin Komisyon Kararının 17.12.2021 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığını, kararla birlikte 2022 yılında net asgari ücretin bir önceki yıla göre % 50,5 düzeyinde artırılarak aylık 4.253,40 TL düzeyine çekildiğini, bilirkişi raporunun 04.01.2022 tarihinde sunulduğunu yani ücret artışından sonra sunulduğunu, hesaplamanın asgari ücret artışına göre yapılmadığından hatalı olduğunu ve istinaf mahkeme tarafından ek rapor alınması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.İlk Derece Mahkemesince verilen 09/02/2021 tarih, 2020/226 Esas ve 2021/83 Karar sayılı hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 23/09/2021 tarih, 2021/957 Esas ve 2021/1490 Karar sayılı kararı ile ” … aktüer bilirkişiden, ilk rapor tarihi itibariyle olan veriler esas alınarak (Destek memur olduğundan bilinen en son maaşına göre hesaplama yapılması), sağ kalan eşin kaza tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimalinin belirlenmesi, desteğin aktif devresi bilinen son ücreti, pasif devresi için AGİ dahil edilmemiş asgari ücretin esas alınması, muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesinde TRH-2010 tablosu kullanılarak ve prograsif rant tekniği uygulanarak tazminat miktarının hesaplanması, davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih (ilk rapor tarihi) arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle nihai tazminat miktarının belirlenmesi için ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi … ” gerektiği gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 08.02.2022 tarih, 2021/(21)10-188 Esas ve 2022/87 K. sayılı kararında “Kamu düzeniyle ilgili durumlarda, kazanılmış usulî haktan söz edilemeyecektir. Bu niteliği dikkate alındığında asgari ücretteki değişiklikler de usulî kazanılmış hakkın istisnası niteliğinde bulunup aynı davada ve yargılamanın her aşamasında hâkim tarafından re’sen gözetilmesi gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.01.2004 tarihli, 2004/10-24 E., 2004/47 K. sayılı kararında da aynı yaklaşım benimsenmiştir.Tazminat hesabında hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınmasının nedeni tazminatların hesaplanma yöntemiyle ilgili olup tazminat miktarının belirlenmesi ileriye dönük varsayımsal hesaplamaları gerektirmesi ve gerçek belli iken varsayıma dayalı hesaplama yapılıp buna göre karar verilmesinin mümkün olmaması esasına dayalıdır. Bu durumun “gerçek belli iken varsayıma gidilemez” ilkesine uygun olduğu Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.05.1991 tarih 1991/9-102 E., 1991/267 K. sayılı kararında da belirtilmiştir.Hüküm tarihine en yakın tarihteki ücretlerin esas alınması mahkemenin vereceği ilk hükümle ilgili olup bu hükmün yeniden rapor alınmasını gerektirmeyen bir nedenle bozulması hâlinde yeni verilecek hüküm tarihini esas alan bir hesaplama yapılması gerekmeyecek ancak bozma nedeni tazminat hesabı için yeniden rapor alınmasını gerektiriyor ise bu takdirde alınacak raporda sonradan değişen ücretler esas alınarak önceki rapordaki miktarlar itibarıyla varsa usulî kazanılmış hak oluşturan durumlarında gözetilmesi gerekmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporuna yönelik maddi tazminat hesabı noktasında temyiz itirazı bulunmadığı veya Yargıtay Hukuk Dairesince maddi tazminat hesabı yönünden bir aykırılık görülmediği takdirde bu raporun esas alınması gerektiği konusunda usulî kazanılmış hak oluşacağından farklı bir hesaplama içeren yeni rapora göre karar verilmesi usulî kazanılmış hakkın ihlali niteliğinde olacaktır.” şeklinde karar verilmiştir.Bu karar ışığında somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesinin 09/02/2021 tarih, 2020/226 Esas ve 2021/83 Karar sayılı kararına karşı davalı tarafça istinaf talep edilmiş olup davacı tarafından istinaf talebi bulunulmadığından hesaplama bakımından davalı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur (Nitekim Dairemizin 23/09/2021 tarih, 2021/957 Esas ve 2021/1490 Karar sayılı kararında da tazminatın “ilk rapor tarihi itibariyle olan veriler esas alınarak (Destek memur olduğundan bilinen en son maaşına göre hesaplama yapılması), sağ kalan eşin kaza tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimalinin belirlenmesi, desteğin aktif devresi bilinen son ücreti, pasif devresi için AGİ dahil edilmemiş asgari ücretin esas alınması, muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesinde TRH-2010 tablosu kullanılarak ve prograsif rant tekniği uygulanarak tazminat miktarının hesaplanması, davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih (ilk rapor tarihi) arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle nihai tazminat miktarının belirlenmesi için ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi” gerektiği açıklanmıştır). İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda ilk rapor tarihi itibariyle olan veriler esas alınarak (Destek memur olduğundan bilinen en son maaşına göre hesaplama yapılması), sağ kalan eşin kaza tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimalinin belirlenmesi, desteğin aktif devresi bilinen son ücreti, pasif devresi için AGİ dahil edilmemiş asgari ücretin esas alınması, muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesinde TRH-2010 tablosu kullanılarak ve prograsif rant tekniği uygulanarak tazminat miktarının hesaplanması, davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih (ilk rapor tarihi) arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle nihai tazminat miktarının belirlenmesi için ek rapor alınarak( ek rapordaki 2.seçenek) karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir.Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, davacı … yönünden HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık, diğer davacılar …, … ve … yönünden HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.17/11/2022