Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1521 E. 2023/34 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1521
KARAR NO: 2023/34
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
NUMARASI: 2020/637 Esas – 2022/148 Karar
DAVA : Tazminat (Rücuen Tazminat)
KARAR TARİHİ: 20/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/01/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21.09.2018 tarihinde müvekkili Şirkete ait … plakalı araç ile … plakalı araçların sebebiyet vermiş bulunduğu trafik kazasında … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan müvekkili şirket çalışanı …’ın malul kalmasından dolayı İstanbul Anadolu 15.İş Mahkemesinde açmış olduğu dava sonucunda ödemek zorunda kaldıkları 257.649,30 TL tazminatın davalı Sigorta Şirketinden rücuen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan tarafından İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesi 2013/576 Esas ve 2014/829 Karar numaralı dosyası hakkında bilgi verilmemiş bulunduğunu, kendilerine maddi tazminata ilişkin poliçe limiti, sürücü kusuru oranında ödeme yapılabileceği ancak manevi teminatın poliçe kapsamında bulunmadığı bilgisi verildiğini, iyi niyet çerçevesi dahilinde kendilerine bu yönde mail ile bilgi verilmiş olup aracı kuruluş yetkilisinden geri dönüş alınamadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 127.484,91 TL ‘nin 13/10/2015 tarihinden itibaren işleyecekyasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ihbar tarihi hatalı olduğundan bahse konu kısmen kabul kararının hatalı olduğunu, faiz başlangıç tarihini belirleyebilmek için evleviyetle davalı sigorta şirketinin dava öncesinde temerrüde düşürülüp düşürülmediğinin araştırılması gerektiğini, bilirkişi ve mahkemece bu hususun atlanmış olduğunu, müvekkili şirketin davadan önce, …’ın yolcu olarak karışıp zarar gören olduğu kazayı davalı sigorta şirketine ihbar etmiş ve davalı sigorta şirketini temerrüde düşürmüş olduğunu, temerrüt tarihiısı, kaza tarihi olduğunu, davalı sigorta şirketinin, davanın ihbarından evvel temerrüde düşmüş durumda olduğunu, bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararın hatalı olduğunu, sigorta şirketinin manevi tazminatı kapsar sigorta poliçesi mübrez olmasına rağmen işbu poliçeyi sunmaktaın imtina ettiğini, sigorta şirketine müzekkere yazılarak … A.Ş’nin ilgili dönemdeki poliçelerinin celp edilmesi gerektiğini, poliçelerin değerlendirilmesi noktasında sigortacının hukuksal koruma sigortası kapsamında da sorumluluğunun olduğu hususunun göz ardı edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin hem dava hem de icra takibi dolayısıyla yargılama gideri ve vekalet ücreti ödemek zorunda kaldığını, müvekkili şirketin ödemek zorunda kaldığı yargılama giderleri ve vekalet ücretinin bahse konu poliçe kapsamında Hukuksal Koruma Sigortası kapsamında olduğu, iş bu sebeple ödenmek zorunda kalınan bu bedelin Sigortacı tarafından ödenmesi gerektiğinin açık olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava trafik kazasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 20/01/2020 tarih, 2018/3268 Esas ve 2020/3680 Karar sayılı kararı ile “Haksız fiil sorumlusu olan sürücü ve araç malikinin, zararın tamamı için haksız fiil (kaza) tarihi itibariyle mütemerrit olduğundan hükmedilen tüm tazminat kalemleri yönünden faizin başlangıç tarihi kaza tarihi, sigorta şirketi yönünden ise davadan önce temerrüte düşürülmüş ise bu tarihten aksi halde dava tarihi itibariyle mütemerrit olacağından hükmedilen tüm tazminat kalemleri yönünden faizin başlangıç tarihinin buna göre belirlenmesi gerekmektedir. Dosya kapsamında rücuen tazminata dayanak yapılan İstanbul Anadolu 15.İş Mahkemesi’nin 2013/576 Esas 2014/829 Karar sayılı dosyasında davalı sigorta taraf olmayıp, yargılama sırasında ihbar olunan olarak dosyaya dahil edilmiştir. Bu doğrultuda mahkemece davalı sigortanın rücuen tazminata dayanak tazminat yönünden ihbar tarihi itibariyle temerrüde düştüğü kabul edilerek sorumlu olduğu faizin hesaplanması gerekirken kaza tarihinden itibaren yapılan faiz hesabına göre karar verilmesi doğru olmamıştır. O halde mahkemece yapılması gereken, davalı sigorta şirketi yönünden sorumlu olduğu her iki poliçe yönünden ve ihbar tarihinden itibaren faiz hesabı yapılması için bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesidir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda yargılama, harç, vekalet ücretleri yönünden değerlendirme yapılmış olmasına; Davacı ile davalı arasında düzenlenen ZMMS ve Filo Kasko poliçelerinde manevi tazminat klozu bulunmadığı gözetilerek davalı sigorta şirketi manevi tazminattan sorumlu olmayacağından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş olmasına göre davacı vekilinin bu hususlara ilişkin istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda İstanbul Anadolu 15.İş Mahkemesi’nin 2013/576 Esas 2014/829 Karar sayılı dosyasında davalıya yapılan ihbar tarihinden itibaren faiz hesabı yapılması yönünde bilirkişiden yargılama ve vekalet ücretleri de dahil edilerek ek rapor alarak karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. İstanbul Anadolu 15.İş Mahkemesi’nin 2013/576 Esas 2014/829 Karar sayılı dosyasında davalıya ihbar dilekçesinin 29/04/2013 tarihinde tebliğ olduğuna dair PTT sorgulama ekran çıktısı olmasına rağmen bilirkişi tarafından 24/03/2013 tarihinin baz alınması doğru olmamış ise de bu hususun davacı lehine olduğu, davalı tarafın istinafı bulunmadığı görülmekle bu husus inceleme konusu yapılmamıştır. Davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin yönelik istinaf taleplerinin Dairemizin 20/01/2020 tarih, 2018/3268 Esas ve 2020/3680 Karar sayılı kararı ile değerlendirildiği gibi dosya kapsamında mahkeme tarafından yapılan yazışma neticesinde sunulan poliçelerde manevi tazminat klozunun bulunmadığı, taraflar arasında başkaca poliçe var ise davacı tarafından sunulması gerektiği, dosya kapsamında manevi tazminatı kapsayan poliçe sunulmadığı anlaşıldığından davacının aynı hususlara yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.20/01/2023