Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1492 E. 2022/2007 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1492
KARAR NO: 2022/2007
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/03/2022
NUMARASI: 2021/224 Esas – 2022/203 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; 15/12/2015 tarihinde müvekkiline ait olan … plaka numaralı otomobilin şirket yetkilisi … tarafından İstanbul Haliç Köprüsü üzerinde E-5 karayolunda sevk ve idaresindeyken trafik oluşması nedeni ile durduğunu, mülkiyeti davalılardan … Tic. Ltd. Şti’ye ait olan diğer davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plaka numaralı otobüsün trafikte durmayıp önünde bulunan müvekkilinin otomobiline arka yönüden çarpması ile meydana gelen trafik kazası neticesinde müvekkiline ait otomobilin hareket kabiliyetini yitirdiğini ve çok ağır maddi hasar aldığını, çok uzun bir süre onarım ve bakım işlemlerine tabii tutulduğunu belirterek 15.000,00 TL tutarındaki değer kaybının kaza tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesi ile özetle; Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi gereği; dava öncesi davacılar tarafından başvuru yapılmadığını, dava şartı eksikliği nedeniyle esasa girilmeksizin davanın reddine karar verilmesini, müvekkili şirketin 13/06/2016 tarihli işlemiyle araçta meydana gelen hasar nedeniyle 851,16-TL ödeyerek sorumluluğunu yerine getirdiğini, aracın kullanılmışlık katsayısı belli bir düzeyin üstüne çıktığında artık aracın değer kaybetmesinin mümkün olmayacağını, davacı aracın 10 yaşının üzerinde ve 75.000 km’nin üzerinde olup olmadığı hususunun değer kaybı sorumluluğu açısından değerlendirilmesi için tespiti gerektiğini, değer kaybı taleplerinin teminat dışında bırakıldığını, avans faizine yönelik talebin de reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Tic. Ltd. Şti. cevap dilekçesi ile özetle; öncelikle müvekkili şirketin işbu dava konusu kazada %100 kusurlu olmadığını, davacı yanın aracında iddia edildiği gibi bir değer kaybı olmasının mümkün olmadığını zira kazanın bahsedildiği gibi büyük bir kaza olmadığını, hasarın da bu denli bir değer kaybına yol açacak oranda olmadığını, sayılan kalemlerin değişimi ve yapılan işlemlerin böylesi bir kazaya bağlı olamayacağını, davacı yanın aracın kazadan önceki hali hazırdaki durumu konusunda dilekçesinde verdiği bilgilerin de gerçeği yansıtmadığını, değer kaybı taleplerindeki ileri sürülen miktarın fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile; 9.148,84 TL değer kaybı alacağının dava tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, davacının hak ettiği 851,16 TL’lik kısım davadan sonra ödenmiş olmakla ve konusuz kaldığından karar vermeye yer olmadığına, Fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Servis ve Tic. Ltd.Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Servis ve Tic. Ltd.Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kusur incelemesi ve zarar hesabı bakımından bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini, itirazlarının dikkate alınmadığını, alınan son bilirkişi raporunda da aracın önceki kaza ve hasarlarının dikkate alınmamış olduğunu, aracın başından geçen kazaların bilgisi ile periyodik bakımlarının yetkili servislerce yapılıp yapılmadığının bilgisi olmaksızın yapılan rayiç değer tespitinin hiçbir suretle kabul edilemeyeceğini, raporun hükme elverişli olmadığını, dava konusu kazadan önce de birçok kaza geçirmiş olduğunu, tramer kayıtlarında yer alan kazalar sonucunda yapılan onarımlara dair kayıtların da celp edilmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılması gerektiğini, aracın başından geçen 6 kaza sonrasında değerinde sadece 10.000 TL gibi bir indirim yapılmasının imkansız olduğunu, hesaplamada aracın hasarı, hasar geçmişi, markası, modeli, kullanımı, segmenti donanım paketi dikkate alındığı belirtilmişse de bu hususlara ilişkin bir açıklama da yapılmadığını, böylesi bir tespitin kabul edilemeyeceğini, bu tespitin dayanaklarının ve açıklamalarının da raporda yer alması gerektiğini, davacıya sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin raporda mahsup edilmiş olduğunu ancak bu değer kaybı tespitinde sol arka çamurluk onarımı ve boyası ile arka panel onarımı ve boyasının hesaplama yapılırken formüle dahil edilmediğinin belirtildiğini, bu onarımların hasarla uyumlu olup olmadığı, bu parçalarda daha önce onarım veya değişim veya boyama işlemleri yapılıp yapılmadığı gibi hususların açıklığa kavuşturulması gerektiğini ancak raporda yalnızca hesaplamaya dahil edilmediği belirtilerek davacının itiraz dahi etmediği bu hesaplamanın hatalı olduğunun belirtilmiş olduğunu, daha önce değişen veya onarılan veya boyanan bir parçaya tekrar bir işlem yapılmasının değer kaybı yaratmayacağını, bu hususun hiç irdelenmemiş olduğunu, müvekkili şirket aracının sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespitinin de hatalı olduğunu, davacı sürücüsünün de takip mesafesini korumayarak kural ihlali yapmış olduğunun ortada olup aniden durmuş ve bu nedenle de kusurlu olduğunu, kendileri açısından hükmedilen vekalet ücretinin az olduğunu ayrıca fazla yargılama giderine hükmedilmiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle değer kaybı tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 23/02/2021 tarih, 2018/ 4698 Esas ve 2021/303 Karar sayılı kararı ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda değer kaybı hesaplaması için bilirkişi raporu aldırarak karar verilmiştir. Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, kararın gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; Hükme esas alınan kusur bilirkişi raporunun taraflarca düzenlenen kaza tespit tutanağı, kazanın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşıldığına göre kusur raporuna; değer kaybı bedelinin belirlenmesi için alınan bilirkişi raporunda hesaplamanın, davacıya ait aracın değerinin piyasa araştırması, önceki kazaları ve ekspertiz rapor içeriği nazara alınarak yapıldığı, bu durumda hükme esas alınan bilirkişi raporunun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun olduğundan değer kaybı hesaplamasına; Mahkemece davanın kabul ve red oranına göre vekalet ücreti ve yargılama giderinin hesaplanmış olmasına göre vekalet ücreti ve yargılama giderine ilişkin istinaf talepleri yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle; davalı … ve Tic. Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … Servis ve Tic. Ltd.Şti. vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 624,95 TL harçtan peşin alınan 156,24 TL harcın mahsubu ile bakiye 468,71 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.09/11/2022