Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1400 E. 2022/2151 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1400
KARAR NO: 2022/2151
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 22/02/2022
NUMARASI: 2019/9 Esas – 2022/176 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 24.11.2016 tarihinde sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile sebep olduğu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığını, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın davalı … Sigorta A.Ş.’ye ZMMS (trafik) sigorta poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu, kaza nedeniyle meydana gelen sakatlanma neticesinde oluşan maddi zararın karşılanması amacıyla davalı sigorta şirketine 17.04.2017 tarihinde yazılı başvuruda bulunulduğunu, bütün evrakların davalı sigorta şirketine teslim edildiğini ancak müvekkilinin maluliyet oranını bildirir engelli sağlık kurulu raporunun kaza tarihinden itibaren 1 yılın dolmamış olması nedeniyle temin edilme imkanı bulunmadığından davalı sigorta şirketine teslim edilemediğini, bu nedenle 17.04.2017 tarihinde gönderilen mail ekindeki maluliyet beyanı ile sigorta şirketinden medikal inceleme neticesinde sakatlık oranının tespit edilmesinin talep edildiğini, 14.04.2017 tarihinde davalı sigorta şirketine yapılan yazılı başvuruya sigorta şirketi tarafından 15 gün içerisinde taleplerini karşılayacak cevap verilmemesi nedeni ile işbu davayı açtıklarını belirterek, 3.200,00 TL daimi maluliyet tazminatı ile 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı toplamı olan 3.300,00 TL tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 17.04.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiğini, sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar gören dava açabileceğini, ZMMS Genel Şartları uyarınca; Sürekli sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde, sakatlık ölçütü sınıflandırılması ve özürlülere verilecek sağlık kurulu raporlarına ilişkin mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınması gerektiğini, işbu raporda trafik kazası ile maluliyet arasında illiyet bağının tespit edilmiş olması gerektiğini belirtere davanın esastan ve usulden reddini talep etmiştir.Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kazanın yolcu taşımacılığı esnasında meydana geldiğini, trafik kazasının zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamında olmadığını, davacının kazaya sebebiyet veren … ile uzlaştığını, davacının uzlaşma ile tüm alacaklarından vazgeçtiğini, davacının maluliyet ve kusur oranının tam olarak belirlenmesi gerektiğini, davacının emniyet kemeri takılı olmadan yolculuk yaptığını, SGK tarafından yapılan ödemelerin zarardan düşülmesi gerektiğini, davalının sorumluluğunun teminat limiti ile sınırlı olduğunu, davalının temerrüde düşürülmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Mahkemenin 2019/9 Esas sayılı dosyası yönünden; Davanın reddine, Birleşen İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/65 Esas sayılı dosyası yönünden davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dışı araç sürücüsü ile müvekkili arasında soruşturma aşamasında edimsiz uzlaşma sağlandığını bu kapsamda davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, ceza davasında şikayetçi olmamasının tazminat isteminden vazgeçmeyi kapsamadığını, “uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmayı kabul ve reddedilmesinin hukuki sonuçları anlatılır.” koşulunun gerçeklemesine bağlı olduğunu, dava dışı araç sürücüsü ile müvekkili arasında edimsiz uzlaşma sağlanmasının, müvekkilinin davalı tarafa sigortalı araç sürücüsünden tazminat talep etme hakkını sona erdirmediğini, yerel mahkemece müvekkilinin üstün yararı ve bu hususa ilişkin itirazları gözetilmeksizin haklı davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28/12/2018 tarih, 2018/ 2962 Esas ve 2018/1877 Karar sayılı kararı ile “…Eksik evrakların süre içerisinde tamamlanabilir nitelikte olup olmadığı tartışılarak tamamlanabilir nitelikte ise mahkemece davacı vekiline yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmeli, kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.HMK’nın 115/2. maddesine aykırı şekilde tamamlanabilecek nitelikteki dava şartının tamamlanması için davacıya kesin süre verilmeksizin ön şart yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde değildir.” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.5271 sayılı CMK’nın 253/19. maddesinde “…uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır” hükmü yer almakta olup, anılan düzenleme gereği, uzlaşma raporu düzenlenmekle davacının tazminat davası açma hakkı ortadan kalkar. Uzlaşma raporu, ilam mahiyetinde olacağından, aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/1379 E. ve 2022/2764 K. sayılı kararında “5271 sayılı CMK’nun 253/17. bendinde; “Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. “CMK’nun 253/19. bendine göre ise “… Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır.” hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.Tüm bu nedenlerle 03/09/2015 tarihli uzlaşma tutanağı incelendiğinde, davaya konu trafik kazası nedeniyle uzlaşma teklifinin davacı tarafından fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan minibüs sürücüsü …’dan 2.500,00 TL tazminat karşılığında kabul edildiği, soruşturmanın bu şekilde sonuçlandırılmasını talep ettiği anlaşılmakla, uzlaşma tutanağının ilam mahiyetinde olduğu ve uzlaşmanın sağlandığı, tutanağının aksinin de aynı kuvvetteki delillerle ispat edilemediği anlaşılmasına göre, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağının kabulü ile davacının tazminat talebinin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle talebin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar verilerek uzlaşma teklifinin davacı tarafından fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan kabulü halinde uzlaşma kesin hüküm teşkil edeceğinden soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı vurgulanmıştır (Aynı yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/13895 E. Ve 2022/7564 K., 2021/11899 E. ve 2022/4836 K. sayılı kararları). Somut olayda, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 17/05/2018 tarihinde 2017/455 soruşturma 2018/4687 karar sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Savcılık tarafından CMK’nın 253. maddesi kapsamında, uzlaştırma faaliyetlerinde bulunulduğu, kazadaki yaralanma nedeniyle tarafların uzlaştıklarına dair 13/04/2018 tarihli uzlaştırma raporu düzenlendiği, dosyada bulunan örneğinde tutanağın C. Savcısı tarafından onaylandığı, davacının fazlaya ilişkin hakları ile sigorta şirketine başvuru hakkını saklı tutmadığı ve tutanağın davacının imzasını taşıdığı, uzlaştırma teklif formunda davacının müşteki olarak gösterildiği, uzlaştırmacı görüşme tutanağında davacının müşteki olarak gösterildiği, uzlaştırma görüşme tutanağı ve raporunda bir hata yapılmadığı, bu suretle soruşturma dosyasında bulunan uzlaşma tutanağının usulüne uygun ve geçerli olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu durumda uzlaşma tutanağı ilam mahiyetinde olduğundan ve uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağı ve açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılacağından İlk Derece Mahkemesince 5271 sayılı CMK’nın 253/19. bendine göre davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Peşin alınan harç yeterli olduğundan başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/11/2022