Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1349 E. 2022/1801 K. 12.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1349
KARAR NO: 2022/1801
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/12/2021
NUMARASI: 2020/618 Esas – 2021/841 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 12/10/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12/11/2013 günü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile Mardin istikametinden Diyarbakır istikametine seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkarak karşı şeride geçmesi neticesinde … plakalı araç ile kafa kafaya çarpışmasıyla trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı araçta yolcu olan müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL tazminatın davalıdan temerrüt tarihinden itibaren işletilecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Davacıya toplam 78.722,00 TL’nin 17.02.2015 tarihinde banka havalesi ile ödendiğini, ödeme yapılırken davacıdan 05.02.2015 tarihinde ibraname alındığını, davacının dava konusu poliçeden kaynaklı olarak müvekkilinden alacağı kalmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile 108.413,71 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 17/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul BAM 9. HD. 20.10.2020 tarih, 2018/3817 esas, 2020/3687 karar sayılı kararı doğrultusunda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğini, kararda müvekkilinin usulü kazanılmış haklarının gözetilmemiş olduğunu, İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.04.2018 tarih, 2015/269 Esas, 2018/427 karar sayılı kararına karşı davalı tarafın yaptığı istinaf başvurusunda talebi arasında bulunan hatır taşıması indirimi talebinin, İstanbul BAM 9. HD. 20.10.2020 tarih, 2018/3817 esas, 2020/3687 karar sayılı kararıyla reddedilerek diğer istinaf sebebinden mahkeme kararının kaldırıldığını, hatır taşıması indirimi yönünden ret kararıyla müvekkili yararına oluşan usulü kazanılmış haklarının gözetilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, BAM kararında belirtilen hiç bir araştırma yapılmadığını, davalı tarafından ispatlanamayan hatır taşıması indirimi talebinin kabulü ile tazminat tutarından % 20 oranındaki indirime dair kararın kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili İstinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dava konusu kazanın 12.11.2013 tarihinde gerçekleşmiş olup kaza tarihi kapsamında o dönem yürürlükte bulunan kanun hükümleri ve Yargıtay içtihatları PMF-1931 tablosunun uygulanması gerektiğini, yeniden bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini ayrıca hükmedilen geçici iş göremezlik tazminatı yönünden de karara itiraz ettiklerini, müvekkili şirketin geçici iş göremezlik tazminatından sorumlu olmadığını, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın Kapsama Giren Teminat Türleri başlıklı A.5. Maddesine göre tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderlerin sağlık gideri teminatı kapsamında olduğunu, sağlık giderleri teminatının Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve …nın sorumluluğunun 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98. maddesi hükmü gereğince sona erdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 2018/3817 Esas, 2020/3687 karar sayılı kararı ile “13.02.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanarak 25.2.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile 2918 sayılı KTK’nın 98.maddesinde yapılan değişiklikle “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın SGK tarafından karşılanacağı…” hükmüne yer verilmiş; 6111 Sayılı Yasa’nın geçici 1.maddesinde de “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin de SGK tarafından karşılanacağı…” hükmü getirilmiştir. Ancak Sosyal Güvenlik Kurumu, tüm tedavi giderlerinden değil, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan ve belgeli tedavi giderlerinden sorumludur. Geçici iş göremezlik tazminatından yönünden ise işleten, sürücü ve sigortacının sorumluluğu devam etmektedir. Davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinafının yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan aktüerya raporunda PMF 1931 Yaşam Tablosu’na göre davacının kalan yaşam süresi 46 yıl olarak belirtilmiş, hesaplamada bu süre üzerinden yapılmıştır. Davacının kaza tarihi itibariyle yaşı 20 yıl 3 ay 23 günlüktür. PMF 1931 yaşam tablosuna bakıldığında 20 yaş için bakiye yaşam süresi 45,9 , 21 yaş için bakiye yaşam süresi 44,59 olarak belirtilmiş olup bilirkişi tarafından davacının kalan yaşam süresi PMF 1931 tablosuna uygun olarak belirlenmemesi doğru olmamıştır. Mahkemece bu hususta ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir. Davalı Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde davacının hatır için taşındığı yönünde iddia ve savunma ileri sürmemiştir. Mahkemece, taşımanın hatır için olduğu değerlendirilerek tazminattan hatır indirimi yapılabilmesi için davalının bu yönde savunma getirmesi ve taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartlarını ortaya koyması gerekmektedir. Davalı vekilinin süresinde hatır taşıması olduğuna dair iddiası ve savunması olmadığından halde İlk Derece Mahkemesince hatır indirimi yapılmamış olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur.” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına yönelik istinaf talebinin Dairemiz 2018/3817 Esas, 2020/3687 karar sayılı kararı ile değerlendirilip hüküm altına alındığı nedenle yeniden değerlendirilmeye alınmamıştır. Trafik kazası nedeniyle cismani zarar maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında “… Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, bu rapor hükme esas alınmıştır. Gerçek zarar miktarı; davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, … Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” yönünde karar verilmiştir. Buna göre her ne kadar Dairemiz kararında PMF yaşam tablosuna göre rapor alınması gerektiği belirtilmiş ise de Anayasa Mahkemesi kararı ve Yargıtay kararları ile oluşan yeni durum karşısında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu ve prograsif rant tekniği uygulanacaktır (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı).Somut olayda olay tarihi yeni Genel Şartlardan önce ise de emsal karar doğrultusunda tazminat hesaplarında TRH 2010 tablosu ve prograsif rant tekniği uygulanacağından bu hususlara yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. HMK’nun 177/2. maddesi; “… (Ek:22/7/2020-7251/18 md.)(1) Yargıtayın bozma kararından veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Dairemiz 2018/3817 Esas ve 2020/3687 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin hatıra ilişkin istinaf talebinin cevap dilekçesinde hatır savunması olmadığı nedenle reddine karar verilmiş olmasına göre davalı vekili tarafından ıslah ile hatır savunmasında bulunması ve mahkemece kabul edilmesi HMK ‘nun 177/2 son cümlesine aykırı olduğu gibi davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkın ihali sonucunu da doğurduğundan doğru olmamıştır. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, B-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KABULÜ ile 135.517,13 TL geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının 17/02/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2-Karar ve ilam harcı 9.257,18 TL’den peşin alınan 468,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.788,49 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan toplam 2.531,39 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan avukatlık asgari ücret tarifesi gereği takdir ve tayin olunan 21.327,57 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kalan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 32,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 220,70 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Davalı yönünden alınması gerekli 2.314,29 TL harçtan peşin alınan harç mahsubu ile bakiye 2.233,59 TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.12/10/2022