Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1292 E. 2022/1604 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1292
KARAR NO: 2022/1604
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 04/02/2022
NUMARASI: 2020/893 Esas – 2022/105 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 14/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 12/11/2012 tarihinde, …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı otobüsün tek taraflı ölümlü ve yaralamalı trafik kazasına neden olduğunu, davacılar …’nin eşi, …, …, …’ın babaları …, davacılar … ve …’in oğulları … ile davacılar …’nin eşi …, …, …, …, … ve …’nun anneleri …’nin vefat ettiğini, yine aynı kazada yolcu olan …’ün yeğeni olan …, halası … ve abisi …’un gözü önünde vefat ettiğini, ayrıca …’ün halası … ve kuzenleri … ile …’in yine aynı kazada davacının gözü önünde vefat ettiğini, kazanın oluşumunda … plakalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu, aracın davalı … Tic. A.Ş.’ye ait olduğunu ve davalı … tarafından kiralandığını, kaza nedeniyle müvekkillerinin manevi olarak zarara uğradıklarını, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi olan davalıların doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarını belirterek toplamda 365.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Hiz. San. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin kazaya karışan aracın sahibi olduğunu, ancak işleten sıfatının bulunmadığını, davaya konu kazada müvekkili şirkete husumet yöneltilebilmesi için müvekkili şirketin işleten sıfatına haiz olması gerektiğini, … Temizlik İşleri Müdürlüğü tarafından 2011 yılı ihale kapsamında yapılan ihalenin müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, ihale sonucunda müvekkili şirkete ait … plakalı aracın sürücülü olarak diğer davalıya kiralandığını, aracın bağlı olduğu teşebbüsün davalı … olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan aracın davalı … Tic. A.Ş.’ya ait olduğunu, bu davalının araç üzerinden maddi menfaat temin ediyor olmasından dolayı, aracın yol açtığı muhtemel zarar ve tehlikelerin bu davalıya ait olduğunu, aracın şoförünün de diğer davalıya ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacılar tarafından davalılar aleyhine manevi tazminat istemi ile davanın kısmen kabulü ile kabul edilen manevi tazminat alacaklarının kaza tarihi olan 12/11/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin faiz talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Hiz. San. Tic. A.Ş. vekili ile davalı … Belediye Başkanlığı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … San. Tic. A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat miktarlarının yüksek olduğunu, görevsiz mahkemenin kararı ile çelişki oluşturacak şekilde avans faizi uygulanmasının hatalı olduğunu, aynı olay nedeni ile açılmış başka davaların da bulunduğunu, işleten ve istihdam eden sıfatının Bahçelievler Belediye Başkanlığı’na ait olduğunu, müvekkilinin pasif husumeti olmadığını, kaza ile müvekkili arasındaki illiyet bağının sürücünün tam kusurlu olması nedeni ile koptuğunu, tazminata esas haksız fiil koşullarının müvekkili yönünden mevcut olmadığını, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Belediye Başkanlığı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; manevi tazminat miktarının ölçülülük ilkesine uygun olmadığını ve fahiş olduğunu, mahkemenin hüküm kısmında davacılar lehine ayrı ayrı olmak üzere aleyhe vekalet ücreti ödenmesine karar verildiğini, birden fazla davacının birlikte tek bir dava açması ve tek vekille temsil edildiklerinden dolayı tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, diğer davalının araç üzerinden maddi bir menfaat temin ediyor olmasından dolayı, aracı kendi hesabına çalıştırdığını ve yine müvekkili belediye ile yaptığı anlaşma çerçevesinde belirlenen kusur ve tehlike gibi hallerde tüm sorumluluğu kabul etmiş olması muhtemel zarar ve tehlikelerin de yine kendisine ait olduğunu gösterdiğini, kaldı ki dava konusu olayda diğer davalı bu hususa riayet ederek zarar görenlerin maddi zararlarını da karşıladığını, hal böyle olunca, müvekkili belediyenin dava konusu aracı, sadece belde sakinlerine (hiç bir maddi menfaat temin etmeksizin) salt kamu hizmeti yürütümü amacı ile diğer davalıdan bedel karşılığında, yine diğer davalının kendi şoförlerinin kullanım ve tasarrufu altında, yalnızca belediyenin koyduğu güvenlik şartlarına uygun olarak tesis ettirdiğini, dolayısıyla araç kayıt maliki ile adam çalıştıranın diğer davalı olan … A.Ş. olduğunun açık ve net olduğunu, olay tarihi göz önüne alındığında davacıların taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacı vekili tarafından her üç davacı için tek bir dava dilekçesi ile huzurdaki dava ikame edilmiş ise de davanın kabulü anlamına gelmemekle beraber her bir davacının hissettiği elem-keder, sosyo-ekonomik durumlar, gördükleri tedaviler farklı olduğundan istenecek manevi tazminat miktarının da farklı olacağından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin davanın herhangi bir tarafı olmadığı gibi paralel olarak dava konusu olayda herhangi bir kusurunun da bulunmadığını, olayda yoğun sisin ve buna mukabil olarak yolda gizli buzlanmanın da kazaya sebebiyet verdiği, dolayısıyla Karayolları Genel Müdürlüğü’nün aslında sorumluluğunun söz konusu olduğunu ve bu nedenle davaya dahil edilmesi gerektiğini, idari yargının görevli olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından, 12.11.2012 günü saat 08:05 sıralarında sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otobüs ile Erzurum istikametinden Tortum istikametine seyir halindeyken direksiyon hakimiyetini kaybederek yoldan çıkması ile meydana gelen tek taraflı ölümlü, yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle davacıların olayda yakınlarını kaybetmeleri nedeni ile manevi tazminat talep ettikleri anlaşılmıştır.Dosyada bulunan trafik kazası tespit tutanağı, Tortum C.Başsavcılığının 2012/636 Esas sayılı soruşturma dosyasında yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ve ATK Trafik İhtisas Dairesinin 30/04/2013 tarihli kusur raporuna göre kazanın oluşumunda dava dışı sürücü … plakalı otobüs sürücüsü …’nun 2918 s. KTK’nın 52/b maddesini (Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak), 49/3 maddesini (Taşıt Kullanım Sürelerine Uymama) ve 52/a maddesini (dönemeçlere girerken, dönemeçli yollarda ilerlerken, hızlarını azaltmak zorundadırlar) ihlal ettiğinden %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacıların vefat eden yakınlarının … plakalı otobüste yolcu olduğu, bu durumda kaza ile ölüm olayı arasında illiyet bağı kurulmuş olduğu anlaşıldığından illiyet bağına; Kaza tespit tutanağında ve bilirkişi raporlarında karayolunda kazaya sebep olacak bir olgudan bahsedilmediğinden ve aksi de ispatlanamadığından Karayollarının sorumluluğuna; Dosya içerisinde bulunan davalı … Temizlik İşleri Müdürlüğü ile davalı … Tic. A.Ş. arasında yapılan 29/02/2012 tarihli “Sürücü, Sürücülü ve Sürücüsüz Araç Kiralama, Hizmeti Alımına Ait Sözleşmenin” 18. maddesinde belediyenin yapılan işi denetleme yükümlülüğü de bulunduğu anlaşıldığından, davalı belediyenin işleten sıfatına ve davalı sıfatına; Kaza cenazeye gidenlerin davalı Belediyenin tahsis ettiği araç ile seyahati sırasında gerçekleşmiş olup kazanın kamu hizmetinin ifası sırasında yapıldığı, hatır taşıması olmadığı sonucuna varıldığından hatır indirimi yapılması gerektiğine; Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/1-d maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. Kaza tarihi olan 12/11/2012 tarihi ile dava tarihi olan 16/01/2013 tarihi dikkate alındığında 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolmadığından zamanaşımına; Dava dilekçesinde avans faizi talep edilmiş olmakla birlikte İlk derece mahkemesince kabul edilen manevi tazminatlar için zaten yasal faiz uygulandığından avans faize ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK’nın 110. maddesinin gerekçesi, Anayasa Mahkemesinin 26/12/2013 tarih ve 2013/68-165 E-K sayılı kararı, Uyuşmazlık Mahkemesinin 11/04/2016 tarih ve 2016/163-210 E-K sayılı, 24/09/2018 tarihli ve 2018/530-467 E-K ve 2020/400 E. 2020/453 K. sayılı kararları ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2020/2045 Esas 2020/1746 Karar sayılı kararı birlikte değerlendirildiğinde, 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan tüm sorumluluk davalarının adli yargıda görülmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda yapılan değerlendirmeye göre de eldeki uyuşmazlıkta davalı idarenin 2918 sayılı Kanun’dan kaynaklanan sorumluluğu nedeniyle tazminat talep edilmesine göre uyuşmalığın çözümünde adli yargı görevli olacağından bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Aynı kazada yakınlarını yitiren davacılar ihtiyari dava arkadaşı olup davacıların her birinin manevi tazminat talebinde bulunmuş olması, her birinin davasının diğerinden bağımsız olması ve aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunanların usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak; her bir davacı yönünden, kabul edilen manevi tazminat miktarına göre ayrı ayrı vekalet ücreti verilmesinde ve birlikte dava açılmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu hususa değinen davalı …’nin istinaf talebi yerinde değildir. Olay nedeniyle kendi yaralanmaları dışında yakınları vefat eden davacıların bu kayıpları nedeniyle manevi tazminat talep etmeleri hakkı kanundan doğduğundan hakkın kötüye kullanılması olarak değerlendirilemeyeceğinden bu hususa değinen davalı şirket vekilinin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta kaza tarihi, kazanın oluş şekli, ölenlerin tek taraflı olarak gerçekleşen kazada yolcu olmaları nedeniyle kusursuz olmaları, dava dışı araç sürücüsünü %100 oranında kusurlu olması, davacıların ölen yakınlık dereceleri, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, manevi tazminatın belirlenmesine hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, TBK’nın 56/2.maddesi kapsamında davacılar lehine belirlenen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından bu yöne değinen istinaf itirazının da reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Bu nedenlerle; davalı … San. Tic. A.Ş. vekili ile davalı … Belediye Başkanlığı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Tic. A.Ş. vekili ile davalı … Belediye Başkanlığı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Davalı … San. Tic. A.Ş. yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 24.933,15 TL harçtan peşin alınan 6.234,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.699,15 TL harcın davalı … San. Tic. A.Ş.’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davalı … Belediye Başkanlığı yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 24.933,15 TL harçtan peşin alınan 6.233,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 18.699,87 TL harcın davalı … Belediye Başkanlığı’ndan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2022