Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1263 E. 2022/1139 K. 31.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1263
KARAR NO: 2022/1139
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 20/04/2022
NUMARASI: 2017/166 Esas – 2022/352 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 31/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın sebebiyet verdiği kaza neticesinde müvekkilinin yaralandığını, yolcu konumunda olan müvekkilinin kazanın oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığını, belirterek davacının HMK’nın 107. maddesi uyarınca belirlenecek geçici iş göremezliğe bağlı maddi tazminat, kalıcı meslekte kazanma gücü kaybına bağlı maddi tazminat, geçici ve tespit edilebilirse kalıcı bakıcı gideri ihtiyacına ilişkin maddi tazminat, SGK tarafından karşılanmayan tedavi yol yemek refakatçi ve sair tedaviye bağlı ek giderlerin belirlenerek olay tarihi itibariyle ticari temerrüt avans faiziyle tahsilini dava ve talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkil şirket tarafından tanzim edilen, 15.02.2007-2008 zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalı olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı sorumluluk olduğunu, davaya konu olay 09.03.2007 tarihinde meydana gelmiş olup, 5237 sayılı Tük Ceza Yasası’nın 66. maddesine göre zamanaşımı süresi 8 yıl olarak belirlenmiş olup, konu dava 10 yıl sonra ikame edildiğinden talebin zamanaşımına uğradığını, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, esasa ilişkin olarak da Sigortalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmaması nedeniyle, meydana geldiği iddia edilen zararın kaza ile illiyeti bulunmaması ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmaması nedeniyle tazminat talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “60.000,00 TL maddi tazminatın 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacının maluliyetinin bulunmadığını, yapılan medikal incelemede davacının maluliyet oranının % 0 olarak tespit edildiğini, çelişkilerin giderilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunun hatalı maluliyet yönetmeliğine göre hazırlandığını, maluliyet raporunda kaza ile illiyeti bulunmayan arazların olması gerekenden fazla tespit edildiğini, sigortalı kendisinden beklenilen tüm özen ve yükümlülüklerini uygun davrandığını, sigortalı araca atfedilen kusurun kabul edilemeyeceğini, hatır taşıması ve müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, hesaplama yönteminin hatalı olduğunu, 1,8 teknik faiz ve TRH tablosu esas alınmak üzere rapor alınmasını talep edildiğini, ulaşım giderinin dolaylı zarar olup teminat dışı olduğunu, davacının bakıcı giderine ihtiyacına gerek olmadığını, geçici iş göremezliğin dava konusu olmadığını, davacının emekli olduğunu bir işte çalışmadığını, hesaplanan tazminatın fahiş olduğunu, geçmiş dönem-aktif dönem- pasif dönem hesaplarının düzeltilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Anayasa’nın 141/3. maddesi ”Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” hükmünü içermektedir. HMK’nın 297/c, 27/c maddelerinde ise mahkeme kararlarında her iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması, ret ve üstün tutma nedenleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonucu ve hukuki sebeplerin açıkça gösterilmesinin zorunlu olduğu ve bu hususun hukuki dinlenilme hakkı kapsamında olduğu hükme bağlanmıştır. Gerekçe, kararın denetiminin yapılabilmesi ve tarafların kararın doğruluğu veya yanlışlığı konusunda fikir sahibi olmasını sağlayarak kanun yollarına başvurma konusundaki tutumlarının belirlenebilmesi açısından önemli bir işlev görür. Mahkemece verilen nihai kararda maddi tazminat talebinin kabulüne dair gerekçe bulunmadığı, gerekçenin tashih kararı ile yazıldığı ancak hükümdeki yazı ve hesap hataları ile diğer benzeri açık hatalar tashih ile düzeltilebilir hükmüne haiz HMK’nın 304. maddesi gereğince tashih kararı ile gerekçe yazılmasına yasal olanak bulunmadığı anlaşıldığından HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık nedeniyle resen yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın yargılamanın devamı için yerel mahkemeye gönderilmesine, kararın kaldırılma sebebine göre davalı vekilinin diğer istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-HMK’nın 355 ve 353/1-a-6 maddesi gereğince, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.31/05/2022