Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1252 E. 2022/1757 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1252
KARAR NO: 2022/1757
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/02/2022
NUMARASI: 2019/108 Esas – 2022/82 Karar
DAVA : Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; …’in 30.04.2006 tarihinde kendi adına kayıtlı … plakalı aracı ile garaj kısmından geri geri çıkarken müvekkili …’e çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, bu kaza sebebiyle müvekkilinde yaralanma olduğunu ve zihinsel gelişiminin aynı yaş grubu çocuklarla aynı seviyede gelişmediğini, bu doğrultuda Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesinin müvekkilinin 2 yıl için %50 zihinsel özürlü olduğu yönünde rapor verildiğini, kalıcı sakatlık sebebiyle müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminatın poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere davalıdan faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacıların tazminat talep hakkının zaman aşımına uğradığını, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın 22.04.2006-22.04.2007 tarihleri arasında geçerli olmak üzere müvekkili şirket nezdinde ZMMS poliçesi ile teminat altına alındığını, müvekkil şirketin sorumluluğunun trafik poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, kazanın meydana geliş şeklinin, kusur durumunun ve maluliyet derecesinin tespit edilmesi ve kaza tarihindeki bilinen ücret üzerinden aktüerya raporu alınması, dava konusu kaza nedeniyle birden fazla kişinin zarar görmüş olması halinde teminatın paylaştırılması gerektiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 42.153,76 TL nin dava tarihi olan 16/09/2014 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 6.279,99-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davanın zamanaşımına uğradığını, maluliyet sebebi olan zihinsel engelin kaza ile ilgisi bulunmadığını, maluliyeti öğrendiği tarih itibariyle tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, dava dilekçesinde fiziki engele yönelik bir iddianın bulunmadığını, davacının kaza sebebiyle 19.07.2006 tarihinde tedavi gördükten sonra dava açılma tarihine kadar “Sağ Akciğer Sağ Üst Lobuna” ilişkin herhangi bir tedavi görmediğini, dava açılma tarihinin 16.09.2014 olup 26.06.2020 tarihli Adli Kurul Raporunda ifade edildiği üzere davacının 26.11.2015 tarihinde KOÜ Tıp Fa ültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Cerrahisi AD’da yatışı yapılarak sağ üst lob atelektazisi nedeniyle opere edildiğini, dava tarihinden sonra gelişen herhangi bir durum olsa bile her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği ilkesi gereğince söz konusu yeni maddi olguların ayrı bir davaya konu edilebileceğini, Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nın 04.11.2015 tarihli muayenesinde de davacının fizyolojik yahut fiziksel engele ilişkin şikayetlerinin olmamasına rağmen %7,2 oranında meslekte kazanma gücü kaybı tespit edilmesinin son derece hatalı ve fahiş olduğunu, davacı …’ın 07.11.2015 tarihli Toraks BT incelemesinde yine aynı şekilde anomali tespit edilmediğini, davacıda tespit edilen kalıcı maluliyeti kabul etmemekle birlikte davacıda belirlenen araz pnömokonyozlar dışında kalan solunum, dolaşım hastalıkları arızalarından, hafif ölçüde olmak üzere klinik ve radyolojik bulgularla belirlenmiş, solunum ve dolaşım fonksiyonlarını etkileyen akciğer dokusunun, bronşların, plevranın, kemik kafesinin (toraks) hastalıkları, kaburgaların (kot) kırılma ve rezeksiyonu, akciğer fıtığı ve bunların sekelleri arazı olup söz konusu araz için tüzükte öngörülen maluliyet oranının %6 olduğunu, maluliyet durumunun ATK 3. İhtisas Dairesi tarafından tespit edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda bakiye ömrün tespitinde TRH 2010 Yaşam Tablosunun esas alınması gerekmekle birlikte hesaplamada ülkemiz gerçeklerine ve yasal düzenlemelere uygun olan %1,8 teknik faiz yönteminin kullanılması gerektiğini yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İlk Derece Mahkemesini ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28/12/2018 tarih, 2017/1480 Esas ve 2018/1882 Karar sayılı kararı ile; “…Davalı tarafın zamanaşımına ilişkin itirazlarının değerlendirilmesi ve yine oluşan maluliyetin “gelişen durum” sonucu olup olmadığının belirlenmesi için maluliyetin oluştuğu tarihin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Bu bağlamda, aktüer raporuna ve dolayısıyla hükme dayanak yapılan Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından düzenlenen 22.01.2016 tarihli rapordaki açıklamaların yeterli olduğu söylenemez. Bu durumda Mahkemece, daha önce rapor düzenleyen Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından ek rapor alınmalı, alınacak raporda; davacının kazadaki yaralanması ile tüm tedavi belgeleri, maluliyet raporları ve muayene sonuçları değerlendirilmek suretiyle, süreç içinde (kaza tarihinden rapor tarihine kadar) kazadaki yaralanmaya bağlı “gelişen bir durum” olup olmadığının tespiti, gelişen durum olduğunun saptanması halinde ise bu yeni durumun ne zaman ortaya çıktığı, tedavi sürecinin ne zamana kadar devam ettiği ve hangi tarihte bittiği konularının da raporda ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli şekilde belirlenmesinin istenmesi; daha sonra bu rapor da irdelenerek, zararın ne zaman öğrenildiği ya da öğrenilmesi gerektiği değerlendirilip zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının belirlenmesiyle oluşacak sonuca göre ve taleple bağlı kalınarak karar verilmesi gerekir. Belirtilen nedenlerle, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının kabulüne” karar verilmiş kararın kaldırılmasına ilişkin Dairemiz kararının niteliğine göre diğer istinaf itirazları bu aşamada değerlendirilmemiştir.” İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından ek rapor alınmıştır.26/06/2020 tarihli ek raporda; ” 1- Kişinin 30.04.2006 tarihinde geçirmiş olduğu araç dışı trafik kazası sonrası mevcut durumu itibariyle yeni gelişen bir durum olmadığı, Daha önceki raporlarında söz edilen zihinsel gelişiminde hafif düzeyde gerilik durumunun Psikiyatrı Anabilim Dalında yapılan değerlendirmede zekasının sınır zihinsel işlevsellik düzeyinde olduğunun belirlendiği, 30.04.2006 tarihinde geçirmiş olduğu araç dışı trafik kazası ile nedensellik bağının kurulamadığı, kişide ayrıca skapulada sprengel deformıtesı (7 yıl önce opere) belirtildiği yapılan değerlendirmelerde kırık ve eklem hareket açıklıklarında patoloji saptanmadığı, 2-Kişinin yapılan tıbbi evrak tetkikinde en son 26.11.2015 tarihinde KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Cerrahisi AD’da yatışının olduğu ve sağ üst lob atelektazisi nedeniyle opere edildiği, 30.01.2020 tarihli Kontrastlı Toraks BT incelemesinde; sağ akciğer sağ üst lob bronşunun kapalı olduğu şeklinde raporlandığı, mevcut arızasının kaza ile illiyetinin olduğu, 4- Kişinin olay tarihinde yürürlükte olan 03/07/1985 tarih ve 18800 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü’ne göre yapılan maluliyet oranı hesaplanmasında maluliyet oranının %7.2 olarak belirlendiği” bildirilmiştir. İtiraz üzerine alınan 09/07/2021 tarihli 2. ek raporda “30/04/2006 tarihinde geçirmiş olduğu araç dışı trafik kazası sonrası düzenlenen tıbbi evraklarının incelenmesi sonucu sağ akciğer ana bronşunda rüptür sonucu opere olduğu anlaşıldığı, 01/05/2006’da Çocuk Cerrahisi tarafından torakoskopi için operasyona alındığı, sağ ana bronşun rüptüre olduğu görülmesi üzerine torakotomi yapılarak sağ ana bronşun tamir edildiği, 09/05/2006 tarihinde bronkoskopi işlemi uygulandığı, yoğun bakım ünitesinde 15/05/2006 tarihine kadar entübe olarak takip edildiği, kişinin en son 26/11/2015 tarihinde sağ üst lob atelektazisi nedeniyle Çocuk Cerrahisi tarafından bronkoskopi işlemi uygulandığı, 28/01/2021 tarihli Tüm Vücut PET/BT raporunda; sağ akciğerde 6,1×6,7 cm FDG tutulumu göstermeyen lobüle kontürlü kitle izlendiği, 03/05/2021 tarihli KOÜ Uygulama Araştırma Hastanesi Göğüs Cerrahisi durum bildirir raporunda akciğerin tanısal görüntülemesinde anormal bulgular tanısıyla operasyon önerildiğine göre; 1- 30/04/2006 tarihinde meydana gelen trafik kazası ile kişide meydana gelen sağ akciğerdeki yaralanma arasında illiyet bağı bulunduğu, 2- Kişinin yapılan tıbbi evrak tetkikinde en son 26.11.2015 tarihinde KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Çocuk Cerrahisi AD’da yatışının olduğu ve sağ üst lob atelektazisi nedeniyle operasyon geçirdiği, 3- Kişinin tibbi evrakı incelendiğinde; en son 03/05/2021 tarihinde KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Cerrahisi AD tarafından muayene olduğu, 03/05/2021 tarihli KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Cerrahisi AD Göğüs Cerrahisi Bölümü durum bildirir raporunda kişiye akciğerin tanısal görüntülemesi sonucu cerrahi tedavi önerildiği, ancak hastanın cerrahi tedaviyi yaptırmak istemediği, ileri bir tarihte yaptırmayı düşündüğünü ifade ettiği, bu nedenle tedavi sürecinin henüz tamamlanmadığının anlaşıldığını” bildirilmiştir. Dosya kapsamı ile uyumlu ayrıntılı Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan ek raporlar dosya kapsamı ile uyumlu ayrıntılı olarak düzenlenmiş olduğundan raporlara ilişkin istinaf yerinde değildir. Dava dilekçesinde “Bu kaza sebebiyle müvekkilde yaralanma olmuş özellikle bu kaza sebebiyle zihinsel gelişimi aynı yaş gurubu çocuklarla aynı seviyede gelişmemiştir. Bu doğrultuda Derince Eğitim Ve Araştırma Hastanesi müvekkilin 2 yıl için 50 zihinsel özürlü olduğu yönünde rapor vermiştir. Gerekli tetkikler yapılarak müvekkilin sakatlık oranı tespit edilmelidir.” ifadesi kullanılarak sadece zihinsel özürlülükten değil aynı zamanda davacının yaralandığı da belirtilerek sakatlık oranının tespitinin talep edilmesine göre yaralanmaya bağlı oluşan tüm arazlar için maluliyetin tespiti ile maddi tazminat talep edildiği sonucuna varılmış ve aksi yöndeki davalı vekili istinafı yerinde görülmemiştir. Bu bağlamda Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalından alınan ek raporlarda davacının kazaya bağlı sağ akciğer yaralanmasının travmaları devam ettiği anlaşıldığından gelişen durumun söz konusu olması, olay tarihi olan 30/04/2006 tarihinde geçirmiş olduğu araç dışı trafik kazası sonrası düzenlenen tıbbi evraklarının incelenmesi sonucu sağ akciğer ana bronşunda rüptür sonucu opere olduğu, 01/05/2006’da Çocuk Cerrahisi tarafından torakoskopi için operasyona alındığı, sağ ana bronşun rüptüre olduğu görülmesi üzerine torakotomi yapılarak sağ ana bronşun tamir edildiği, 09/05/2006 tarihinde bronkoskopi işlemi uygulandığı, yoğun bakım ünitesinde 15/05/2006 tarihine kadar entübe olarak takip edildiği, kişinin en son 26/11/2015 tarihinde sağ üst lob atelektazisi nedeniyle Çocuk Cerrahisi tarafından bronkoskopi işlemi uygulandığı, en son 03/05/2021 tarihinde KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Cerrahisi AD tarafından muayene olduğu, 03/05/2021 tarihli KOÜ Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Göğüs Cerrahisi AD Göğüs Cerrahisi durum bildirir raporunda kişiye akciğerin tanısal görüntülemesi sonucu cerrahi tedavi önerildiği, mevcut arızasının kaza ile illiyetinin olduğu belirlenmiştir. Bu durumda davacının trafik kazasına bağlı akciğerinden yaralanması nedeniyle opera edilmiş olması tedavi sürecinin henüz tamamlanmadığı gelişen durum bulunduğunu göstereceğinden maluliyetinin henüz kesinleşmediğinden davanın açıldığı 16/09/2014 tarihinde henüz 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşılmakla bu yöndeki istinafın reddi gerekmiştir. Trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiği yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). Bu nedenle 1,8 teknik faiz uygulanması gerektiği yönündeki istinaf talebi yerinde değildir. Somut uyuşmazlıkta, ZMSS poliçesinin başlangıç tarihi 22/04/2006, kaza tarihi ise 30/04/2006 tarihidir. Mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresinin belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu esas alınarak hesaplama yapılmıştır. Ancak yukarıya aktarılan emsal Yargıtay ilamı gereğince TRH 2010 tablosunun esas alınması gerekmekte ve buna göre yapılan yapılan 2. hesaplamada miktarlar daha yüksek çıktığından davacının istinafı olmaması nedeniyle davalı lehine usuli hak oluştuğundan İlk Derece Mahkemesince taleple bağlı kalınarak hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 2.879,52-TL harçtan peşin alınan 720,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.159,52 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.29/09/2022