Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1251 E. 2022/2194 K. 30.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1251
KARAR NO: 2022/2194
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 21/12/2021
NUMARASI: 2014/1077 Esas – 2021/1228 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 30/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 26/05/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan müvekkili …’ün 6100 sayılı yasanın 107. maddesine göre bedensel zararlarının ve tarafların kusur oranlarının tespiti ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere şimdilik güç kaybı tazminatı için 500,00 TL, tedavi giderleri için 10.000,00 TL ile yaralanma nedeniyle uğradığı gelir kaybı için 500,00 TL hesaplatılarak sürücü yönünden olay tarihinden itibaren sigortacı yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte ortaklaşa ve zincirleme davalılara ödetilmesine, davalı işleten ve sürücüden 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Otomotiv Şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olan ve davalının zarar gördüğü kazaya karışan … plakalı 2013 model … marka araç trafik tescil kayıtlarında müvekkil firma adına kayıtlı olup, ekte sunulan kira sözleşmesi gereği 01.05.2014 tarihinde … Tic.Ltd.Şti tarafından 31 ay sure ile kiralandığını, sözleşme gereği de aracın tüm tarfik-kasko sigorta yükümtülüğü, her türlü bakım, onarım giderleri sorumluluğu kiracıya ait olduğunu müvekkili bakımından pasif husumet yokluğundan ve esastan davanın esastan reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirket vekili cevap dilekçesinde özetle; tedavi giderlerine ilişkin taleplerin SGK’ya yönlendirilmesi gerektiğinden, davacının tedavi giderlerine ilişkin talebinin reddini, müvekkil şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda sorumluğunun azami limit ile sınırlı olacağını davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat talebi yönünden;1-Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 2.639,25 TL geçici iş göremezlik tazminatı, 43.607,62 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … ve davalı … Tic. Ltd. Şti yönünden kaza tarihi olan 26/05/2014 tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 09/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi (davalı sigorta şirketi yönünden poliçe limitleri ile sınırlı olmak kaydıyla) ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil ile davacıya verilmesine, -Davacının fazlaya ilişkin tedavi gideri talebinin (10.000,00 TL) reddine, Manevi tazminat talebi yönünden; 2-Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile; 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 16/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … ve davalı … Tic. Ltd. Şti’den alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili, davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili ile davalı … istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkiline isnat edilen kusur oranının hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğunu, itiraza konu Adli Tıp raporunda müvekkilin trafik kazasından kaynaklı tüm arazların dikkate alınmadığını, tedavi gideri talebinin reddedilmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; uzun süreli araç kiralamalarında kiracı araç işleteni sayıldığından işleten olmayan sadece araç sahibi olan müvekkili şirket açısından pasif husumet yokluğu olduğunu, kazanın davacının ağır kusuru nedeniyle meydana geldiğini, müvekkili şirketin esas bakımından hiçbir cezai, hukuki, tazminat sorumluluğunun bulunmadığını, kaldı ki faizin dava tarihinden başlaması gerektiği, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın hukuki dayanaktan yoksun ve fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı …’e çıkarılan muhtıraya rağmen harç yatırılmadığından mahkemenin 21/12/2021 tarihli (onaylanma tarihi 19/04/2022) kararı ile istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği, kararın usulüne uygun tebliğ edildiği ancak bu karara karşı davalı Tarık tarafından istinaf başvurusunda bulunulmadığı anlaşılmıştır. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 26/05/2014 tarihinde saat 13:00 sıralarında, İstanbul, Tuzla ilçesi, … Mahallesinde davalı …, … plakalı aracı ile … Cadde üzerinden … İstikametine giderken No: … önünde sağa çekip inmek isterken aracının kapısını açtığı esnada açılan kapıya aynı istikamete giden sürücüsü davacı … sevk ve idaresinde bulunan … plakalı motosikletin çarpması neticesi yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği anlaşılmıştır. Kaza nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağında ve davalı sürücünün kaza ile ilgili yargılandığı İstanbul Anadolu 41. Asliye Ceza Mahkemesinde kusur için İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda davalının asli kusurlu davacının tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, ceza dosyasının kesinleştiği, mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda ise davalı sürücü %75, davacı %25 oranında kusurlu oldukları tespit edildiği bu durumda raporların birbirini teyit ettiği, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılmakla kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.Mahkemenin hükme esas aldığı , 01/03/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda özetle, “…03.08.2013 tarih, 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğinin, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğinin sadece Ek-1 bölümünü içerdiği, Ek-3 ve diğer cetvelleri ve meslek grupları bölümünü içermediğinden, sadece çalışma gücünün en az %60’ını kaybedip kaybetmediğine ilişkin olduğu (hangi hastalık ve arızaların beden çalışma gücünün en az %60’ının kaybına neden olacağı), bu nedenle bu yönetmeliğe göre meslekte kazanma gücü kaybı belirlenemeyeceği cihetle; Mevcut belgelere göre; … oğlu, 15.06.1995 doğumlu …’ün 26.05.20 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanması nedeniyle, 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak ve mesleği bildirilmemekle Grupl kabul olunarak: Gr1 VII (13a….20)A %24×1/4×4/5=A%4.8 E cetveline göre; %3.3 (yüzdeüçnoktaüç) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, İyileşme süresinin 26.05.2014 tarihinden itibaren dört (4) aya kadar uzayabileceğinin oy birliği ile mütalaa olunur…” şeklinde olup öncesinde ATK tarafından geri çevrilen evrakta “Kişinin bir tıp fakültesi ya da eğitim araştırma hastanesine sevki sağlanarak yeni yaptırılacak; üst ekstremite eklem açıklıklarını dereceleri ile belirtir, nötral sıfır metoduna göre, sağ ve sol taraf mukayeseli yapılacak ortopedik muayenesi sonucu düzenlenecek raporun gönderilmesi, Yeni çekilecek, kırık alanını içine alan grafilerin(sol ön kol AP lateral grafi) mümkün olduğu takdirde dijital ortamda (DICOM), bu incelemelerin düzenlenecek raporları ile birlikte teminen gönderilmesi,” istenmiş olup muayenesi yapılmadan maluliyet raporu düzenlendiğine ve kaza tarihine uygun tüm tedavi belgeleri incelenerek maluliyet oranı belirlendiğinden eksik maluliyet oranı belirlendiğine ilişkin davacı vekili itirazları yerinde görülmemiştir. Mahkemenin hükme esas aldığı 27.09.2021 tarihli bilirkişi heyet raporunda doktor bilirkişinin de bulunduğu yapılan hesaplamada tedavi gideri yönünden, davacının Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ndeki muayene, tahlil, tetkik, vs. tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılandığı, davacının 27.05.2014- 30.05.2014 tarihleri arasında yatarak, devamında ayaktan tedavi gördüğü … Hastanesinden tedavi giderlerine ait faturaların getirtilmesi ile sağlık giderlerinin net olarak hesaplanabileceği, davacının tedavi gideri yönünden tespit yapılamadığı belirtildiği halde, ameliyat olduğu özel hastaneden tedavi gideri ile ilgili ödemeye dair belgelerin ve SGK dan tahsil edilip edilmediği de sorularak heyette bulunan doktor bilirkişiden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Davalı …Ltd.Şti vekili tarafından dava konusu … plakalı aracın uzun süreli kira sözleşmesi bulunması sebebiyle dava konusu trafik kazası sebebiyle oluşan zararda sorumlu olmadığını, işleten sıfatının bulunmadığını, davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine karar verilmesini talep etmiştir. 2918 sayılı KTK hükümlerine göre, trafik kaydı “işleteni” kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devir edilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o araca kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir. Mahkemece taraflar arasında tanzim edilen adi yazılı sözleşmenin uzun süreli ve 3. kişileri bağlayacak güçte bir sözleşme olup olmadığı, sözleşme süresinin bitiminden önce sözleşmenin feshedilip edilmediği, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma olup olmadığı, sözleşmenin ve kira bedelinin vergi Dairelerine bildirilip bildirilmediği sorulmuş ise de, işleten ve kiracının ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle kira sözleşmesinin, fatura, ruhsat ve cari hesap hareketleri gibi yan delillerle desteklenip desteklenmediği, sözleşme içeriğine göre davalı şirketin işletenlik sıfatının devam edip etmediği hususları tartışılmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre, davalı … Ltd.Şti kazaya karışan aracın maliki olup kaza anında muaccel olan zarardan sürücü ve zmms sigortacısı ile birlikte kusur oranında sorumluluğuna karar verilmesinde ve talep gibi faiz başlangıcının kaza tarihi olmasında isabetsizlik bulunmamaktadır.Dairemizin karar kapsamına göre manevi tazminat miktarına yönelik itirazlar bu aşamada değerlendirilmemiştir.Açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekili ile davalı .. Tic. Ltd. Şti.vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı ile davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/11/2022