Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1217 E. 2023/450 K. 15.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1217
KARAR NO: 2023/450
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 08/03/2022
NUMARASI: 2015/561 Esas – 2022/166 Karar
DAVA : Tazminat (Özel Sigorta Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin adına kayıtlı … plakalı aracın, sürücü … hakimiyetinde 25/09/2014 tarihinde saat 15:30- 15:45 saatleri arasında Habipler yolundan Sultançiftliği istikametine seyir halinde iken, davalı … sevk ve idaresindeki … plakalı araç tarafından sol taraftan sıkıştırılarak davacıya ait aracın sağ yan kısımlarına çarpılması ile maddi hasarın oluşmasına ve bu çarpma neticesinde davacıya ait aracın reftije çıkması ve sol ön köşe kısımlarıyla orta refüje çarpmasına neden olduğunu, oluşan bu maddi hasarlı trafik kazası sonrasında davalının olay mahallinden hızla kaçmış olup, bu hususun Esenler İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Tescil Denetleme Büro Amirliği tarafından düzenlenen ekte sundukları 26/09/2014 tarihli Kaza Tespit Tutanağı ile de sabit olduğunu, oluşan bu trafik kazası sonucunda müvekkiline ait araç üzerinde maddi hasar meydana gelmiş olduğunu, bedensel hasarın söz konusu olmadığını, müvekkilinin kendi kusuru dışında başına gelen bu trafik kazası neticesinde aracında meydana gelen büyük maddi hasarı giderebilmek için belge ve faturalarla sabit masraflar yapılmış olduğunu, söz konusu maddi zararlar sebebiyle diğer davalı … Sigorta nezdinde hasar ihbar dosyası oluşturulmuş olduğunu, ancak söz konusu hasar dosyasından da müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmamış olduğunu, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik; 11.662,70 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 25/09/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ile dava etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Değer kaybı taleplerinin teminat dışı olduğunu, dava konusu kaza sonucu araçta bir değer kaybının meydana gelip gelmediğini söyleyebilmek için, aracın markası, modeli, trafiğe çıkış tarihi, piyasada tercih edilirliği, kilometresi, daha önce hasara uğrayıp uğramadığı, parçalarının orijinal olup olmadığı, yedek parça temin kolaylığı, dava konusu kaza sonucu hangi parçalarının değiştiği, değişen ya da tamiratı yapılan parçaların aracın değerini olumsuz yönde etkiler nitelikte olup olmadığı hususlarının hep birlikte değerlendirilerek, değer kaybının belirlenmesi gerektiğini kazanç kaybı talebinin de teminat dışı olduğunu. faiz başlangıcına ve türüne ilişkin taleplerinin kabul edilemez nitelikte olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … plaka sayılı aracın malikleri arasında isimlerin birbirlerini tutmadığını, davacının … olduğunu, mahkememizce alınmış araç kayıt bilgisinde taşınmazın malikinin … olduğunu, ayrıca kaza tespitini maliğin yaptırmamış olduğunu üçüncü şahıs …’ın yaptırdığını, bu nedenlerle öncelikle husumet yönünden davanın reddi gerektiğini, kusuru kabul etmediğini, kaza tespit tutanağının gerçeği yansıtmadığını, kazanın ve tutulan tespit tutanağının müvekkilinin aracı ile uzaktan veya yakından hiçbir ilgisinin olmadığını, tüm yapılan işlemler ve tutulan tespit tutanaklarının olay anında ve saatinde değil sonradan sürücünün beyanına göre tutulmuş tutanak olduğunu, gerçek olmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosya kapsamında birden fazla bilirkişi raporu alınmış olup azınlıkta kalan bilirkişi raporundaki görüşe göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yerel Mahkemece çoğunluk görüşünün esas alınması aksi halde bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi için ek/yeni rapor alınması gerekmekteyken dosya kapsamına uygun olmayan azınlık görüşteki raporun hükme esas alınmasının hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, hukuki konularda takdirin münhasıran mahkemeye ait olduğunu, hukuki konularda bilirkişi raporu alınamayacağı gibi hukuki değerlendirme içeren bilirkişi raporlarının hükme esas alınamayacağını, bu nedenle yerel mahkemenin ara kararı ve gerekçli kararının hukuka aykırı olduğunu, araç işletenin tehlike sorumluluğunın (KTK m. 85) ve haksız fiil sorumluluğunun (TBK m. 49 vd.) hükümleri uyarınca ispat yükünün araç işletenin üzerinde olduğunu, ispat yükümlülüğünü yerine getiremeyen davalının kanuni karine gereği kusurlu kabul edilmesi gerekmekteyken yerel mahkemece kusur dağılımının yapılamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin kanuna aykırı olduğunu, olayda davalı ispat yükü işletenin üzerinde olmasına rağmen ispat yükümlülüğü yerine getirilmediğinden kanuni karine gereği işletenin kusurlu olduğunun kabulü gerektiğini, davalı yanın aracın böyle bir kazaya karışmadığını iddia etmiş ve bu iddiasını sevk evrakları ile irsaliyelere dayandırmış ise de dosya kapsamında sevk evrakları ve irsaliye bulunmamdığından ispat yükümlülüğününün yerine getirilmemiş olduğunu, davalı tanıklarının yalan beyanda bulunduklarını, kaza tespit tutanağının da aksinin ispat edilmemiş olduğunu, kaza tespit tutanaklarının aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmî belge niteliğinde olduğunu, yerel mahkemece davalı aracında kazaya ilişkin hasar izinin tespit edilemediği yönünde varılan sonucun dosya kapsamı ile uygun olmayıp hatalı olduğunu, davalı aracının kazaya karıştığının keşfen yapılan bilirkişi incelemesi ile sabit olduğunu, müvekkilinin maddi zarara uğramasına neden olan trafik kazasının, davalı …’a ait araç sürücüsünün trafik kurallarına hiçe sayan kast ve kusurlu eylemleri neticesinde meydana geldiğini, bu hususun dosyadaki bilgi ve belgeler, kaza tespit tutanağı ve dosya kapsamındaki 25.03.2019 tarihli bilirkişi heyet raporu, 08.04.2019 tarihli bilirkişi raporu ve 20.01.2020 2019 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, yerel mahkemece kazanın hangi şartlarda meydana geldiğini doğrulayacak somut delil bulunmadığı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, kaza tespit tutanağındaki … plakalı araca ait marka-cins bilgisi ile araç takdiyat bilgisindeki bilgilerin örtüştüğünü, kaza tespit tutanağındaki kazaya dair açıklamalar ile hasar tespiti sonucu düzenlenen rapordaki hasarlı parçaların örtüştüğünü, hükme esas 31.05.2021 tarihli bilirkişi kök raporu’ndaki tespitlerin de kazayı ve oluş anını ispat ettiğini, trafik kazası sonrasında … plakalı aracın olay mahallinden hızla kaçtığı gözetildiğinde kazanın başkaca bir delille ispatının mümkün olmadığını, ispat yükünün davalı üzerinde olduğunu belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosyada kaza nedeniyle düzenlenen 26/09/2014 tarihli kaza tespit tutanağının davacının beyanına göre düzenlendiği, kusura ilişkin değerlendirme yapılmadığı görülmüştür. Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (4721 sayılı Türk Medeni Kanunu m. 6/1). 4721 sayılı Kanun’un bu hükmü 6100 sayılı Kanun’un 190. maddesinin birinci fıkrasında bir başka biçimde yinelenmiş olup; “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir” denilmiştir. Kendisine ispat yükü düşmeyen taraf, karşı (kendisine ispat yükü düşen) tarafın iddiasını (olguyu) ispat etmesini bekleyebilir. Kendisine ispat yükü düşen taraf iddiasını ispat edemezse, diğer (ispat yükü düşmeyen) tarafın onun iddiasının aksini ispat etmesine gerek yoktur; o olgu ispat edilememiş (yani dava bakımından yok) sayılır. Diğer taraf, ispat yükünü taşıyan tarafın iddiasının doğru olmadığı hakkında delil sunabilir. Karşı ispat faaliyeti için delil sunan taraf, ispat yükünü üzerine almış sayılmaz (HMK m. 191/1). İspat yükü kendisine düşen taraf bir vakıayı ispat ettikten sonra, artık ispat yükü aksini iddia eden karşı tarafa geçer. Bunun üzerine karşı tarafın o olgunun doğru olmadığını veya başka bir olgu nedeniyle hükümsüz kaldığını ispat etmesi gerekir. Somut olayda; davacı kaza tarihinde … plakalı kamyonun çarpması ile kazanın meydana geldiğini iddia ederek maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Sigorta kapsamında kalan rizikonun gerçekleştiğini ispat yükü davacıda olup gerçekleşen rizikonun teminat dışında kaldığını ispat yükü sigortacıdadır. Dosya kapsamına göre kazanı meydana geliş şekli, … plakalı kamyonun çarpmasına ilişkin davacının beyanına göre düzenlenen kaza sonrası tutulan kaza tespit tutanağı dışında olay yeri tespit tutanağı, olay anına ilişkin mobese kayıtları, olay sonrasında kaza mahallini gösteren fotoğraflarında ibraz edilmediği, olayı gören tanık gösterilmediği görülmektedir. Dosya kapsamında mahkemece 4 farklı bilirkişiden kusur ve hasara ilişkin bilirkişi raporu aldırılmıştır. 27/03/2019 tarihli bilirkişi heyet raporu, 08/04/2019 tarihli bilirkişi raporunda, 20/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda … plakalı kamyon sürücüsü %100 oranında asli kusurlu olduğu; keşfen inceleme yapılarak aldırılan 09/12/2020 tarihli bilirkişi raporunda,… plakalı aracın kazaya karışmadığını söylemenin mümkün olmadığı; 31/05/2021 tarihli bilirkişi raporunda ise kusur dağılımı yapabilmenin mümkün olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda dosya kapsamında ispat yükünün davacıda olduğu gözetilerek tüm delilleri eksiksiz toplanarak, kusur raporları arasında kusur oranlarında çelişki ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince kusur oranları bakımından bilirkişi raporları arasında oluşan çelişkinin giderilmesi için İTÜ Makine Mühendisliği ve Otomotiv Bölümünde görevli akademisyenlerden oluşturulacak bilirkişi kurulundan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan çelişkiyi giderecek şekilde kazanın oluşumunda kusur dağılımını belirleyen gerekçeli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi eksik incelemeye dayalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/03/2023