Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1181 E. 2022/1756 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1181
KARAR NO: 2022/1756
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 25/12/2018
NUMARASI: 2016/508 Esas – 2018/1004 Karar
DAVA: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/09/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davalı … sevk ve idaresinde ve diğer davalı … adına kayıtlı olan … plakalı aracın, 21.03.2016 tarihinde, Adana ili, Yüreğir ilçesinde, … bulvarını takiben … Kavşağından … istikametinde seyir halinde iken, diğer davalı yaya …’ın yola çıkmasının akabinde, müvekkili şirkete ait olan park halindeki … plakalı kamyonete çarptığını ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkilinin aracı park halinde olduğundan, kazanın gerçekleşmesine davalılar araç sürücüsü … ile …’ın kusurlu hareketleri ile sebebiyet verdiğini, müvekkilinin hiçbir kusuru olmaksızın aracında hasar ve değer kaybı oluştuğunu ayrıca kazanç kaybının da bulunduğunu belirterek HMK’nın 107.maddesi uyarınca (fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere) şimdilik müvekkiline ait … plakalı araçta meydana gelen zarar için şimdilik 100,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak tüm davalılardan, aracın çalıştırılamamasından kaynaklanan kazanç kaybı için 100,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve …’dan tahsilini, araçta meydana gelen değer kaybı için 100,00 TL’nin araç araç işleteni, sürücü ve yaya yönünden olay tarihinden, sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden işletilecek/avans faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak tüm davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 05/10/2018 tarihli ıslah dilekçesinde özetle hasar ve zarar için 25.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte ortaklaşa ve zincirleme sorumlu olarak tüm davalılardan tahsiline, aracın çalıştırılamamasından kaynaklanan kazanç kaybı için de 1.260,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından 30.04.2015-2016 vadeli ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalının kusuru ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuru olmadığını, davacı yanın tazminat taleplerinin teminat dışı olduğunu, davacı vekilinin avans faizine yönelik taleplerinin reddi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle;Yetki itirazında bulunduklarını, dosyanın yetkili ve görevli Adana Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerektiğini, kazanın meydana geldiği yerde yaya üst geçidi veya yaya geçidi bulunmasına rağmen yaya geçitlerini kullanmayan diğer davalı …’ın tam kusurlu olduğunu, davacı müvekkiline ait aracın sürücüsü diğer davalı …’ın herhangi bir kusuru bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; olayda kendisinin hiç bir kusuru olmadığını, yolda yaya olarak yürümekteyken kendisine aracın çarptığını, ölüm tehlikesi atlatmış olmasına rağmen aleyhine dava açılmasını kabul edilemeyeceğini, tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, mahkemenin görevli ve yetkili olmadığını, davanın Adana Mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davanın öncelikle yetkisizlik kararı verilerek Adana Mahkemelerine gönderilmesini, aksi takdirde esastan davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda “Davanın kısmen kabulüne, araçta meydana gelen zarar bedeli olarak 25.000,00-TL’nin davalı … Sigorta Şirketi yönünden dava tarihinden, diğer davalılar …, … ve … yönünden kaza tarihi olan 21/03/2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine; Aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi tazminat olarak 1.260,00-TL’nin kaza tarihi olan 21/03/2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine;Değer kaybı talebinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta Şirketi vekili ve Davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı … Sigorta Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporlarının Yargıtay kararlarına aykırı; denetime elverişsiz olduğunu, raporlara itirazlarının gereği gibi değerlendirilmediğini, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporunun hükme esas alınmış olduğunu, kaza tespit tutanağına ve 30.05.2017 tarihli bilirkişi raporuna göre sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olmasına rağmen, 02.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda %25 kusurlu bulunduğunu, kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmesini taleplerinin karşılanmadığını, müvekkil şirketin, işletene düşen kusurdan fazlası ile mükellef tutulamayacağını, diğer davalının kusuru oranında indirim yapılması gerektiğini, bilirkişi raporunda hasarlanan parçaların dökümü yapılmadığını, aracın marka, model, renk, ekstra özellikleri, donanım seviyesi, kilometresi, eski kazalarının bulunup bulunmadığı hususlarının ve davacı yan tarafından sunulan faturanın araçta meydana geldiği ileri sürülen hasarla uyumlu olup olmadığının irdelenmediğini, gerekçeli kararda müvekkil şirket harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinin tamamından sorumlu tutulduğundan kararın kaldırılmasını ve her halde davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kabul edilen tazminata rapor hesap tarihinden itibaren faiz talep edebileceğinden dava tarihinden ya da ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesin gerektiğini, dava konusunun haksız fiilden kaynaklanmakta olması nedeni ile avans faizine hükmedilmeyeceğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosyanın yetkili ve görevli Adana Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi gerekirken mahkemece yetki itirazlarının reddine karar verildiğini, diğer davalı …’ın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, dolayısıyla davalı müvekkilin, davacının uğradığını iddia ettiği zararlardan sorumlu tutulamayacağını, kazanın meydana geldiği yerde yaya üst geçidi ve yaya geçidi bulunmasına rağmen yaya geçitlerini kullanmayan diğer davalı yaya …’ın tam kusurlu olduğunu, …’ın kusuru bulunmadığı hususunun 21.03.2016 tarihli kaza tespit tutanağında da açıkça belirtilmiş olduğunu, 21.03.2016 tarihli kaza tespit tutanağı ve 30.05.2017 tarihli bilirkişi raporunda müvekkile ait … plaka sayılı araç sürücüsü diğer davalı …’a herhangi bir kusur izafe edilmediğini ancak 02.01.2018 tarihli bilirkişi raporunda % 25 oranında kusur izafe edildiğini, raporda ceza dosyasında alınmış olan bilirkişi raporlarına atıfta bulunulmuş ise de söz konusu ceza dosyasında davalı müvekkilin taraf olmadığını, bu nedenle ceza dosyasında alınan bilirkişi raporlarını kabul etmediklerini, mahkemece dosyadaki raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi açısından dosyanın İstanbul ATK’ya gönderilerek kusur yönünden yeniden rapor aldırılması gerekirken itirazlarının red edilerek denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan ve dosya kapsamına açıkça aykırı olan bilirkişi raporunun hükme esas alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 21/02016 tarihinde, saat 18:00 sıralarında davalı sürücü …’ın yönetimindeki … plaka sayılı araç ile bölünmüş üç şeritli … Bulvarını takiben … Kavşağı istikametinden … istikametine orta şeridi takiben seyir halindeyken olay yeri … mahallesi … Sokak Kavşağına geldiğinde, istikametine göre sağ taraftan yola giren yayaya çarpmamak için sağa yönelmiş ise de otomobilinin sol dikiz ayna kısımları ile yayaya çarpmasını takiben sağa yönelerek sağ tarafta park halinde bulunan davacı tarafa ait … plaka sayılı … model kamyonete arkadan çarpmasını takiben, çarpmanın etkisi ile ötelenen … plaka sayılı kamyonetin ön kısımları ile orta ayırıcı kısımda bulunan ağaca çarpması sonucu yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, davacının olayda hasara uğrayan kamyoneti için hasar, değer kaybı, kazanç kaybı talep ettiği anlaşılmıştır. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesinde ise “Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir.” ifadesine yer verilmiştir. Bu nedenle İlk Derece Mahkemesince davada kesin yetki kuralının bulunmaması ve davalı sigorta şirketinin merkezinin mahkeme yargı çevresi içinde olması nedeniyle davalılar tarafından ileri sürülen yetki itirazının reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık yoktur. Davalıların vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Kaza tespit tutanağında sadece yaya için kusur belirlemesi yapılmış, Mahkemece makine mühendisi bilirkişiden alınan 30/05/2017 tarihli raporda yaya …’ın %100 oranında tam kusurlu olduğu, itiraz üzerine alınan iki makine mühendisi bilirkişiden oluşan heyetten alınan 02/01/2018 tarihli kusur raporunda … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın %25, yaya …’ın %75 oranında kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle Cumhuriyet savcılığı hazınlık aşamasında ve ceza yargılamasının yapıldığı Adana 14. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/513 Esas sayılı dosyasına sunulan trafik bilirkişi raporuna göre sürücü …’ın tali, yayanın ise asli derecede tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporunun birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Hasarın belirlenmesi için alınan 30/05/2017 tarihli raporda hasar belirlemesi yönünden … plaka sayılı aracın kaza nedeniyle hasar gören parçaları tek tek belirlememiş ekspertiz raporunu esas alınmıştır. 02/01/2018 tarihli raporda ise hasar gören aracın fotoğrafları, emsal araçlar ekspertiz raporu ile birlikte değerlendirilmiş ve hasarlı parçalar ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Hasar bedelinin belirlenmesi için alınan 02/01/2018 tarihli bilirkişi raporunun hasar dosyası, hasarlı olan davacıya aracın fotoğrafları ve ekspertiz rapor içeriği ile aracın hasarlı parçaları dikkate alınarak konusunda uzman bilirkişi tarafından ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olarak hazırlandığı, kaza ile illiyet bağının açıklandığı anlaşıldığına göre Mahkemece hasar bedeli bakımından bu bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından hasar raporuna ilişkin istinaf itirazları yerinde değildir. Müteselsil sorumluluğa ilişkin TBK’nın 162/1.maddesine göre müteselsil borçlulardan her biri, alacaklıya karşı borcun tamamından sorumludur. Aynı Kanun’un 163.maddesine göre borç tamamen ifa edilinceye kadar alacaklıya karşı bütün borçluların sorumluluğu devam eder. Alacaklı, borçluların birinden, bir kısmından veya hepsinden alacağını talep etme ve dava açma hakkına sahiptir. Somut olayda davalı yaya ve araç sürücüsü ayrı ayrı kusurları ile davacı 3. kişiye zarar vermiş olduklarından davalıların tümü davacıya karşı müteselsilen borcun tamamından sorumludurlar. Bu nedenle davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişkin istinaf talebi yerinde değildir. Trafik kazaları, nitelikleri itibariyle haksız fiillerdendir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarihtir. Ancak KTK’nın 99.maddesine göre, ZMSS Genel Şartları ile belirlenen belgeler ile birlikte sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Dava tarihinden önce davacı tarafça davalıya başvuru yapılarak temerrüde düşürüldüğü ispat edilemediğinde ise faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınması gerekir. Bu bağlamda davacı, davalı Sigorta Şirketine herhangi bir başvuru yapmadığına göre faiz başlangıç tarihinin dava tarihi olarak alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu yöne değinen istinaf itirazı yerinde değildir. Davada kabul edilen tazminat miktarı 29.000,00 TL olan sigorta limitini altında olduğundan davalı Sigorta Şirketinin diğer davalılarla birlikte müteselsilen harç, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davaya konu trafik kazasına sebep olan davalı Sigorta şirketine trafik sigortalı … plakalı aracın ruhsat bilgilerine göre kullanım şeklinin hususi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda kazaya sebebiyet veren sigortalı araç, ticari olmadığından İlk Derece Mahkemesince kabul edilen maddi tazminat bakımından temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faiz uygulanması doğru doğru olmamıştır. Bu nedenle bu hususa değinen davalı … Sigorta şirketi vekilinin istinaf talebinin kabulü ile hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir. Diğer davalıların bu yöne değinen istinaf talebi bulunmadığından davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hak nedeniyle hüküm aynen bırakılmıştır. Bu nedenle; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı … Sigorta şirketi vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:
A- Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE,
B-Davalı … Sigorta şirketi vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davanın KISMEN KABULÜNE, a)Araçta meydana gelen zarar bedeli olarak 25.000,00-TL’nin davalı … Sigorta Şirketi yönünden dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte; diğer davalılar …, … ve … yönünden kaza tarihi olan 21/03/2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, b)Aracın kullanılamamasından kaynaklanan maddi tazminat olarak 1.260,00-TL’nin kaza tarihi olan 21/03/2016 tarihinden itibaren 3095 Sayılı Kanun m. 2/2 uyarınca işleyecek avans faizi ile birlikte davalılar …, … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, c) Değer kaybı talebinin reddine, 2-Alınması gerekli 1.793,82-TL harcın 29,20-TL peşin harç, 445,04-TL ıslah harcından mahsubu ile artan 1.319,58-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazine adına irad kaydına,3-Davacı tarafından harcanan 29,20-TL başvuru harcı, 29,20-TL peşin harç, 445,04-TL ıslah harcı olmak üzere toplam 503,44-TL harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından harç dışında harcanan 3.113,60-TL yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, 5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre hesaplanan 3.151,20-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 6- Davalılar … Sigorta Şirketi ve … kendilerini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesindeki esaslara göre hesaplanan 100,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … Sigorta Şirketi ve …’ya verilmesine, 7-Tarafların artan gider avansı bulunması ve talep etmeleri halinde kendilerine iadesine,
C-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-a-Davalı … Sigorta şirketi tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,b-Davalı … yönünden; alınması gereken 1.793,82 TL harçtan peşin alınan 448,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.345,37 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,2-a)İstinaf aşamasında davalı … Sigorta Şirketi tarafından yapılan 67,53 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 121,30 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalı … Sigorta şirketine verilmesine, b)İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/09/2022