Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1162 E. 2022/997 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1162
KARAR NO: 2022/997
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/02/2022
NUMARASI: 2021/588 Esas – 2022/155 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 25/05/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; 28.08.2006 tarihinde … yabancı plakalı aracın Eleşkirt ilçesinden Horasan istikametine doğru hareket halindeyken saç dağı tabir edilen yerde şarampole doğru takla atması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkillerin yakını … vefat ettiğini, kazada vefat eden …’den dolayı yakınları için kaza tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte toplam 160.000 TL manevi tazminat talep ve dava etmiştir. Birleşen dosya davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Aynı kaza nedeniyle tazminat davası açtıklarını, iş bu dosyanın İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/588 E sayılı dosyası ile birleştirilmesi ile müvekkilleri miras payları ve ayrıca kendi adlarına için manevi tazminat talep etmiştir. Davalı vekili asıl davada ve birleşen davada cevap dilekçesinde özetle öncelikle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava açıldığı tarihte uzamış zamanaşımının dahi geçmiş olduğunu, kazanın meydana geldiği tarihte davacının dava dilekçesinde de belirttiği üzere 28.08.2006 tarihi olduğunu, işbu davanın açıldığı 10.09.2021 tarihinde 15 yılı aşkın süre geçtiğini belirterek davanın öncelikle zamanaşımı süresi geçtiğinden aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince “asıl ve birleşen davaların ayrı ayrı reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; arabuluculuk görüşmesi sonuçlandıktan hemen sonra dava açıldığından mahkemenin zamanaşımı değerlendirmesinin hatalı olduğunu, pandemi nedeniyle 13/03/2020 – 15/06/2020 tarihleri arasında zamanaşımı sürelerinin durduğunun gözardı edildiğini, olaya ilişkin ceza dosyasında mevcut trafik kaza tespit tutanağı ve iddianameden görüleceği üzere kaza 28/08/2006 tarihinde olmasına rağmen mahkeme kararında 28/06/2006 olarak yazıldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Davacılar vekilinin istinaf iddia ve itirazı, zamanaşımının dolmadığına ilişkindir. Dosya kapsamından, 28/08/2006 tarihinde … yabancı plakalı aracın Eleşkirt ilçesinden Horasan istikametine seyri esnasında şarampole doğru takla atması sonucu tek taraflı meydana gelen trafik kazasında davacıların yakını …’ün vefat ettiği, davacıların bu vefat nedeni ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmaktadır. 2918 sayılı KTK’nın 109/1. maddesinde “Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar” hükmüne, yine aynı kanunun 109/2. maddesinde ise “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir” hükmüne yer verilmiştir. Dava konusu kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85 ve 66 maddelerine göre, ceza dava zamanaşımı 15 yıldır. 26 Mart 2020 tarihli ve 31080 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesiyle; dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dahil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler 13.3.2020 (bu tarih dâhil) tarihinden 15.06.2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar durmasına karar verilmiştir. Somut uyuşmazlıkta davalı vekilinin cevap süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunduğu, kaza tarihi olan 28/08/2006 tarihinden itibaren zamanaşımının son günü 28/08/2021 tarihi olup bu durumda dava tarihi olan 31/08/2021 tarihi itibariyle 15 yıllık ceza dava zamanaşımının dolduğunun, zamanaşımının son gününün 7226 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesiyle belirlenen durma süresi içerisine denk gelemediğinden bu Kanun hükmünün de uygulanamayacağının anlaşılmasına göre İlk Derece Mahkemesince “… asıl ve birleşen dava tarihlerinde 15 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğu ve davalı yanın asıl ve birleşen davalar için geçerli bir zamanaşımı definde bulunduğu” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 80,70 TL harcın, peşin alınan 1.120,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan bakiye 1.119,30 TL harcın davacılara iadesine, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.25/05/2022