Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1106 E. 2023/1002 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1106
KARAR NO: 2023/1002
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 14/12/2021
NUMARASI: 2015/747 Esas – 2021/1360 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 18/05/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle;Davalı …’ın 17.07.2014 tarihinde sürücüsü olduğu … plakalı İETT otobüsü kendi sevk ve idaresinde iken yolcu indirme bindirme sırasında davacının yola düşerek asli kusurlu olarak müvekkilinin ağır bir biçimde yaralanmasına sebebiyet verdiği, müvekkilinin kaza sonucu uğradığı ağır yaralanma sebebiyle bedensel kalıcı işlev yitimi için 5.000 TL, karşılanmayan tedavi giderleri için 5.000 TL, bakım giderleri için 1.000 TL ve ulaşım giderleri için 500 TL olmak üzere toplam 11.500 TL maddi tazminata dair belirsiz alacak davasının davalı işleten ve sürücü yönünden olay tarihinden, davalı sigortacılar yönünden sigorta limitini aşmamak üzere temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen davacılara ödenmesine, davacı İnciser için 80.000 TL, davacı eş için 30,000 TL, çocukları olan diğer davacılar için ayrı ayrı 20.000 TL olmak üzere toplam 150.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı işleten ve davalı sürücüden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 111.911,94 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava konusu kazada hiçbir kusurunun bulunmadığını, davacı tarafta mezkür kaza nedeniyle kalıcı bir yaralanma bulunmadığını, herhangi bir işte çalışmayan, herhangi bir kazanç kaybına uğramayan, tedavi giderleri SGK tarafından karşılanan davacının talep ettiği tüm maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İ.E.T.T Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle, kaza ile ilgili olarak müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte her türlü tedavi giderinin fatura ile belgelendirmesi gerektiğini, belgelendirmeyen talebin reddine karar verilmesi ile hastane ve tedavi masraflarının SGK tarafından karşılandığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Davalı … (…) Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle, Müvekkili şirket aleyhine davadan önce gerekli belgelerle birlikte müracaat yapılmadığını, kazada sakatlanan İ…’in 11.10.1943 doğum tarihli olup olay tarihinde 70 yaşını doldurmuş olduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun 65 Yaşından büyükler için Sürekli Sakatlık Teminatı “Vefat” teminatının % 10 ile sınırlandırılmış olduğundan Sürekli Sakatlık Teminatının 3.500 TL ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketten sadece kurumca karşılanmayan tedavi giderlerinin 2.500 TL.sına kadar teminat altında olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle, Davadan önce müvekkili şirkete herhangi bir başvuru olmadığından temerrüdünün söz konusu olmadığını, müvekkili şirketin ancak sigortalısının kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde maddi zarardan sorumluluğunun poliçe azami teminat limitiyle sınırlı olarak söz konusu olabileceğini, davacı yanın tedavi gideri talebi yönünden sorumluluklarının olmadığını, SGK’dan rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının maaş bağlanıp bağlanmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, 1-Davalı … Sigorta A.Ş’ye yönelik açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 2-Davacı …’in maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 5.816,11 TL geçici bakıcı gideri, 1.794,36 TL geçici iş göremezlik zararı, 44.310,91 TL sürekli iş göremezlik zararı olmak üzere toplam 51.921,38 TL maddi tazminatın davalı … ve İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü yönünden kaza tarihi olan 17/07/2014 tarihinden, diğer davalı … Sigorta A.Ş yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin istemin ve tedavi giderlerine ilişkin talebin tamamının belgeli olması sebebiyle reddine, 3-Davacıların manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile, -… için 30.000,00 TL, … için 10.000,00 TL , … için 5.000,00 TL, … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ve İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nden kaza tarihi olan 17/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı İETT vekili ile davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karara esas alınan bilirkişi raporunda müvekkili …’in 79 yıl yaşayacağı öngörüsünün yapıldığını, bunun 74 yaşına kadar “aktif dönem”, 74-79 yaşlar arası ise “pasif dönem” olarak takdir edildiğini, bu nedenle müvekkilinin kazanç kayıplarına esas yaş tespitinde hata yapıldığını ve eski verilere göre hesaplama yapıldığını, eksik hesaplanan müvekkilinin alacakları bulunması nedeniyle mevcut kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişilerin müvekkilinin pasif dönemi hesaplamasını yaparken “asgari ücretten yapılmalı” klişesine bağlı bir hesaplama yaparak, pasif dönem kazançlarını 5,3 kat düşük hesapladığını, müvekkilinin, kaza olmasaydı ve hareket kabiliyetini haiz olsa idi çalışarak çok ciddi bir kazanç sağlayacağı gerçeğini göz ardı ettiklerini, yaptığı tedavi giderleri dava açmadan evvel SGK’ya bir başvuru yaparak talep ettiklerini ancak talebinin reddedildiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi tazminat talepleri arasında tedavi giderlerini de davalılara yönelttiğini, mahkemenin görüş değiştirdiğini ve tedavi giderleri belgeli ise kurumca karşılanmak zorundadır gerekçesiyle davayı reddettiğini, hükmedilen manevi tazminatın yeni manevi zararlar yaratacak kadar düşük olduğunu, müvekkillerinin bir kısmının hükmedilen vekalet ücretleri kadar ret edilen tutarlar üzerinden hesaplanan karşı vekalet ücretlerini ödeme yükü altına girdiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı İETT vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, Islah dilekçesine karşı yaptıkları zamanaşımı itirazının değerlendirilmediğini, meydana gelen trafik kazasında idarenin sürücüsünün kusurunun bulunmadığını, dava konusu kazanın davacının kendi kusuru nedeniyle meydana geldiğini, hükme esas alınan ATK raporunda maluliyetin hatalı belirlendiğini, davacının, E cetveline göre %19 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının belirtildiğini, ancak davacıda bu oranda bir maluliyet bulunmadığını, davacının maluliyetini kabul etmemekle beraber, davacının maluliyeti kazadan değil, daha önce geçirmiş olduğu sağlık sorunlarından kaynaklandığını, maluliyetinin trafik kazasından meydana gelip gelmediğinin tartışılması gerektiğini, sonradan meydana gelen kaza ile illiyet bağı olmayan bu rahatsızlıklar ve yaşından kaynaklan diğer rahatsızlıklar maluliyet oranını belirlediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının yasalar ve içtihatların koyduğu kurallara aykırı bir tutar olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, hükme esas alınan kusur raporunun hatalı olduğunu, aksi halde dahi %85 oranında müvekkilinin kusurlu bulmanın hukuka aykırı olduğun, yine aynı bilirkişi raporunda hesaplamanın da tümüyle hatalı olduğunu, ücret hesabının da bakiye ömrün de yanlış belirlendiğini, eksiklikler giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanılmasından itibaren sürekli sakatlık raporu alana kadar tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri ve geçici iş göremezlik ödemeleri SGK tarafından ödenmekte olduğunu bu nedenle geçici iş göremezlik ödeneğinin SGK tarafından ödenmesine rağmen geçici iş göremezlik tazminatına hükmedildiğini, davacının maluliyetini kabul etmemekle beraber, davacının maluliyetinin kazadan değil, daha önce geçirmiş olduğu sağlık sorunlarından kaynaklandığını, geçici iş göremezlik tazminatı tenzil edilen tutar üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, geçici iş göremezlik olarak değerlendirilen dönemde %100 malul olarak değerlendirildiğini, söz konusu dönemde maluliyetten düşülerek hesaplama yapılması gerektiğini, hem maluliyet hem geçici iş göremezlik tazminatının davacı lehine mükerrer ödemeye neden olacağını, kabul manasına gelmemek kaydıyla talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 17/07/2014 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı otobüse davacının bindiği sırada dengesini kaybedip yola düşmesi neticesinde yaralanması nedeniyle aracın işleteni, sürücüsü, ferdi kaza sigortacısı ve ZMSS poliçesinden tazminat talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalılar … vekili ile davalı İETT vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Mahkemece alınan kusur bilirkişi raporuna göre sürücü davalı %85 , davacı İnciser’in ise %15 oranında kusurlu olduğu, aynı olay nedeniyle ceza yargılamasının yapıldığı İstanbul Anadolu 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/175 Esas sayılı dosyasına sunulan Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü asli davacı ise tali kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece alınan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulundan alınan 13/09/2019 tarihli maluliyet raporunda, kaza tarihine göre uygulanması gereken Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınarak davacıda dava konusu edilen trafik kazasına bağlı olarak oluşan yaralanmanın maluliyet oluşturup oluşturmadığı konusunda illiyet bağını da ortaya şekilde yapılan değerlendirmeye göre davacının meslekte kazanma gücünü % 19 oranında kaybettiği ve geçirdiği kaza nedeniyle 6 aya kadar geçici iş göremez hale geldiği tespit edilerek bildirilmiştir. İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun dosya kapsamı ve davacının kaza nedeniyle düzenlenen tüm tıbbi belgeleri de incelenerek maluliyet oranının tespiti açısından kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı da açıklanarak kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde düzenlenmiş olmasına göre bu yöne değinen davalılar … vekili ile davalı İETT vekilinin istinaf itirazı yerinde değildir. Kapatılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2015/15474 E. ve 2016/4472 K. sayılı kararında da açıklandığı üzere “Belirsiz alacak davasında davacı alacağını dava açtığı sırada belirleyememektedir. Ancak dava sırasında alacağın tesbiti, yani belirlenebilir hale gelmesi üzerine yeni bir dava açmasına gerek kalmaksızın, aynı davada alacağının tamamını talep edebilmektedir. Başlangıçta belirsiz olan alacak en geç ispat aşamasında; delillerin toplanması ya da bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da hakimin takdiri ile belirlenebilir hale gelmektedir. Talep sonucu belirlendikten sonra belirsiz alacak davası eda davasına dönüşmekte ve eda davasından bir farkı kalmamaktadır. Her ne kadar davacı dava dilekçesinde talep sonucunu açık bir şekilde yazmak zorunda ise de, bu talebini dava açarken tam olarak belirleyemediği hallerde davacının bu durumda zarar görmemesi ve hak arama hürriyetinin olumsuz etkilenmemesi gerekir. (Prof.Dr.Hakan Pekkanıtez, Belirsiz Alacak Davası, Ankara-2011 baskı, sayfa 33) Bu çerçevede; eğer talep sonucunun belirlenebilmesi için kusur tesbiti gerekiyorsa, tazminat bilirkişi incelemesi gerekiyorsa, hakimin takdiri sözkonusuysa belirsiz alacak davası açılabilecektir. Bu durumda, destek tazminatı davaları, trafik hasar tazminatı davaları, cismani zararın tazmini davaları belirsiz alacak davası olarak açılabilir.” Somut olayda dava yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine dayanmaktadır. Maddi tazminat talebinin niteliği gereği, dava tarihi itibariyle tam olarak bilinebilir olmadığından HMK’nın 107.maddesi gereğince başvurunun belirsiz alacak davası yine bir kısmı için harç yatırılarak kısmi dava olarak açılmasında usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden, davalı İETT vekilinin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde belirsiz alacak ifadesi de kullanarak, belirsiz alacak davası olarak tazminat talep etmiş, zararını gelişen durum nedeniyle bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak öğrenmiştir. Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK’nın 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemez (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 24.06.2019 tarih, 2016/20495 E.ve 2019/7842 K.sayılı kararı). Davalı İETT vekilinin ıslah zamanaşımına ilişkin itirazı da yerinde değildir. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin KTK’nın 98.maddesinin kapsamının belirlenmesi bakımından vermiş olduğu 02/03/2022 tarih, 2022/312 E. ve 2022/3685 K. sayılı kararında Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunduğunu, KTK’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçtiğini belirlemiş ancak geçici iş göremezlik ve geçici bakıcı gideri yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğini vurgulamıştır. Bu nedenle davalı vekilinin geçici iş göremezlik tazminatına ve geçici bakıcı giderine ilişkin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir (Benzer yönde Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/6911 E. ve 2021/10351 K., 2021/5305 E. ve 2021/7685 K. sayılı kararları). Trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla, 25/02/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 59. maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, anılan değişiklik ile trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmi ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesinin olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Bu nedenle davacının dava konusu belgeli/faturalı sağlık giderlerinin tümünden Sosyal Güvenlik Kurumu, belgesiz/paramedikal giderlerden ise aracın işleteni, sürücüsü ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı sorumludur. Davacının talep ettiği tedavi giderleri, dava açmadan evvel SGK’ya başvuru yaparak talep ettiklerini ancak talebinin reddedildiğini, bu nedenle müvekkilinin maddi tazminat talepleri arasında tedavi giderlerini de davalılara yönelttiğini, mahkemenin görüş değiştirdiğini ve tedavi giderleri belgeli ise kurumca karşılanmak zorundadır gerekçesiyle mahkemece tedavi giderinin belgeli olduğundan davalılar için reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Yargıtay 17. (kapatılan) ve 4. Hukuk Dairelerinin Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı sonrasında vermiş olduğu güncel kararları gereğince tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu uygulanacak, bilinmeyen (işleyecek) devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/6135 E. ve 2022/10604 K., 2021/16078 E. ve 2022/10550 K., 2021/13398 E. ve 2022/10498 K.,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 E. ve 2021/34 K., 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda TRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak tazminat belirlenmiştir. Raporda, kaza tarihinde davacının 71 yaşında olup 31.10.2014 tarihinden itibaren davacıya ait bir ücret bordrosu ibraz edilmediğinden davacının anılan tarihten sonra pasif devrede olduğunun kabulü ile yerleşik Yargıtay içtihatları gereği AGİsiz asgari ücret hesaba esas alınarak yapılan hesaplamada da usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı … vekiline HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin rapora geçici iş göremezlik tazminatının davacı lehine mükerrer ödemeye neden olacağına ilişkin itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden buna ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Kabule göre; davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmakla reddedilen kısımlar için davalılar yararına vekalet ücreti verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/1.maddesine göre, “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.” TBK’nın 56/1. maddesi gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, dosyadaki deliller ve İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacıdaki yaralanmanın niteliği, maluliyet oranı ve tarafların sosyal ve ekonomik durumları nazara alındığında İlk Derece Mahkemesince belirlenen manevi tazminat miktarının TBK’nın 56/1.maddesindeki düzenlemeye, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun olduğu kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle; davacılar vekili, davalı İETT vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacılar vekili, davalı İETT vekili ile davalı …vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-a-Davacılar yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan (80,70×4=)322,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 142,90 TL harcın davacılardan tahsili ile Hazineye irat kaydına, b-Davalı İETT yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.962,25 TL harçtan peşin alınan (80,70+1.740,57=)1.821,27 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.140,98 TL harcın davalı İETT’den tahsili ile Hazineye irat kaydına, c-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.962,25 TL harçtan peşin alınan 1.173,91 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.788,34 TL harcın davalı …’tan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.18/05/2023