Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1094 E. 2022/2147 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1094
KARAR NO: 2022/2147
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/10/2021
NUMARASI: 2021/59 Esas – 2021/904 Karar
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 28/11/2022
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkiline genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olan … plakalı aracın sürücünün alkollü ve tam kusurlu olarak dava dışı sigorta şirketine kasko sigortası ile sigortalı olan .. plakalı araçla 01/07/2017 tarihinde çarpışması neticesinde yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, meydana gelen kazada hasarlanan … plakalı aracın kasko sigortacısı … Sigorta şirketinin İhtiyari Mali Mesuliyet sigortacısı olması nedeniyle müvekkili sigorta şirketine müracaat ile ZMMS poliçe limiti dışında kalan 114.813,00 TL ödenmesini talep ettiğini ve bu şirkete 19/10/2017 tarihinde bu miktarın ödendiğini, kazaya tam kusur ile ve 1.33 promil alkolle araç kullanan sürücü İbrahim’in neden olduğunu İMMS Genel Şartları 4. maddesi kapsamında müvekkilinin sigortalısı davalıya rücu hakkına sahip olduğunu belirterek müvekkilince ödenen 114.813,00 TL tazminatın ödeme tarihi 19/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin sahip olduğu aracın sürücüsünün tam kusurlu olduğu iddiasının haksız ve yersiz olduğunu, müvekkilinin salt alkollü olmasının kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiği anlamına gelmeyeceğini, kazada hasar gören araç için talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile 114.813,00 TL tazminatın 19/10/2017 ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; BAM kaldırma kararı doğrultusunda ek rapor alınması içi dosyanın önceki bilirkişi heyetine tevdine karar verilmiş olduğunu, bilirkişi tarafından 08.03.2021 tarihli ek bilirkişi raporunun tanzim edildiğini, eylem ile zararlı sonuç arasındaki illiyet bağını göstermeyen ek rapor esas alınarak tesis edilen hükmün kabulünün mümkün olamayacağını, tanıklarının dinlenmesi gerektiğini, kazanın olduğu yerde keşif icra edilmek suretiyle kusur incelemesi yapılması gerektiğini, bilirkişinin hasar yönünden yaptığı inceleme ve değerlendirmenin teknik bilgiyi gerektirmesi sebebiyle alınan ek raporun yeterli olmadığını, raporda gerçek hasarın davacının, diğer sigortalıya ödediği miktar olarak kabul edilmiş olduğunu, gerçek hasarın davacının diğer sigortalıya ödediği miktar olarak kabul edilemeyeceğini, bilirkişi ek raporundaki hasara ilişkin değerlendirmenin kabul edilemeyeceğini, bilirkişi kök raporu tekrarla kazanın meydana gelmesinde müvekkilin münhasıran alkollü olmasının etkili olduğu kanaatinin mesnetsiz olduğunu, kazanın müvekkilin alkollü olmasından dolayı kaynaklanmadığını, alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında, kazaya sebebiyet veren bir başka aracın etken olup olmadığının belirlenmemiş olduğunu, BAM kararı uyarınca aracın hasar durumu ile kazayla uyumu, aracın ağır hasarlı olup olmadığı, oranımının ekonomik olup olmadığı, pert edilmesinin uygun olup olmadığı, olay tarihindeki 2.el piyasa rayiç değeri ile sovtaj bedeli ve tenzili gerekip gerekmediği, aracın onarılması halinde gerekli onarım giderinin ne kadar olacağı hususlarının değerlendirilmesi gerektiğini, zarar gören araç üzerinde keşfen tespit yapılması taleplerinin göz ardı edildiğini, gerekli itiraz ve araştırmalar yapılmaksızın bedelin derhal ödenmiş olmasının kabul edilemez nitelikte olup, bu hali ile rücu edilmesinin mümkün olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 03/12/2020 tarih, 2018/ 4813 Esas ve 2020/4075 Karar sayılı kararı ile ” … Mahkemece önceki raporu düzenleyen bilirkişiden tüm dosya kapsamı, fotoğraflar, kaza tespit tutanağı, hasar dosyası, araç ruhsatı vs. göz önünde bulundurularak kazaya karışan sigortalı aracın hasar durumu ile kazayla uyumu, aracın ağır hasarlı olup olmadığı, oranımının ekonomik olup olmadığı, pert edilmesinin uygun olup olmadığı, olay tarihindeki 2.el piyasa rayiç değeri ile sovtaj bedeli ve tenzili gerekip gerekmediği, aracın onarılması halinde gerekli onarım giderinin ne kadar olacağı hususlarında ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi …” gerekçesiyle kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; Dairemiz kararı doğrultusunda ek rapor alınmış olup ek raporda kazanın münhasıran alkolün etkisiyle oluştuğu tespit edilmiştir. Bu durumda dava dışı hasarlanan araca davalı sigortalının İMMS poliçesi kapsamında ödeme yapan davacı sigorta şirketinin İMMS Genel Şartları 4. maddesi ile ve Karayolları Trafik Kanunu’nun 95/2.maddesi uyarınca ödediği hasar bedelini sigortalısından rücu etme hakkı doğmuştur. Hasar hesaplaması yapılırken dosyada mevcut araç fotoğrafları, kasko kesin ekspertiz raporu, yetkili servis tarafından çıkarılan tahmini onarım bedeli, aracın yaşı, aracın darbe aldığı yerler gibi unsurlar gözetilerek aracının onarımının ekonomik olmayacağın tespiti ile gerçek hasar bedelinin tespit edilmiş olup ek raporun ayrıntılı, gerekçeyi ve denetime elverişli olarak düzenlendiği,anlaşıldığından ek rapordaki hesaplamanın hükme esas alınmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 7.842,87 TL harçtan peşin alınan 2.181,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.661,17 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.28/11/2022