Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1076 E. 2023/538 K. 27.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1076
KARAR NO: 2023/538
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 02/03/2022
NUMARASI: 2015/967 Esas – 2022/141 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde özetle; 15/08/2008 tarihinde plakası bilinmeyen bir araç tarafından, yaya olan 02/01/2003 doğumlu olan müvekkiline çarparak yaralamalı ve maddi hasarlı bir trafik kazasının meydana geldiğini, buna ilişkin Şanlıurfa 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 2008/826 E. 2009/585 karar nolu dosyasının Mahkememizce istenilmesi durumunda müvekkilinin trafik kazası mağduru olduğunun görüleceğini, işbu kazada davalı taraf olan Güvence Hesabı’nın her ne kadar kusur oranını %70 olarak belirlemişse de müvekkilinin tamamen kusursuz olduğundan davalı tarafın belirlediği kusur oranını kabul etmediklerini, davacının bedensel zararı ve maddi tazminat isteğinin söz konusu trafik kazası nedeniyle yaya olan müvekkilinin Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesinde (Şanlıurfa Devlet Hastanesi) tedavi olduğunu, müvekkilinin kaza sonrası femur kırığı ile tibia kırığı oluştuğunu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından verilen özürlü sağlık kurulu raporuna göre müvekkilinin %16,2 oranında sürekli iş göremez raporunun olduğunu ayrıca ilerde çalışma yaşamına atılamayacağı birilerinin yardımıyla ancak yaşamını sürdüreceği bu nedenle “güç kaybı tazminatı” istediklerini, davalı tarafın, … no’lu ve 23/06/2015 tarihli yazısıyla birlikte kendilerinin belirlediği kusur oranına göre müvekkiline 39.885,00 TL ödeme yaptığını ancak müvekkilinin özürlü sağlık kurulu raporunun %16,2 oranında olması ve tamamen kusursuz olması nedeniyle davalı tarafça eksik ödeme yapıldığını bu sebeple davalı tarafça geriye kalan bakiyenin müvekkiline ödenmesini ve ibranamenin bu sebeple iptalini talep ettiklerini fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere, 6100 sayılı Yasa’nın 107.maddesi hükmünce belirlenecek maddi tazminat için şimdilik 1.000,00 TL maddi zararın müracaat tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 85.115,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının dayandığı ve dosyaya giren tüm yazılı delil, dosya, belge örneklerinin taraflarına tebliğ edilmesini aksi halde dava şartı yokluğundan davanın reddedilmesini talep ettiklerini, … yönetmeliği’nin 15. maddesi uyarınca davacıya yapılan ödeme ile hesabın borçtan ve yükümlülükten kurtulmuş olduğunu, davacı tarafından imzalanan ibranamenin geçerli olduğunu, davacıya 18/09/2015 tarihinde yapılan 39.885,00-TL maluliyet tazminatı ödemesi kapsamında davacı tarafından imzalanan ibraname ile Kurumun sorumluluğunun ortadan kalkmış olduğunu, hesaplanacak tazminattan davacının kusuru oranında indirim yapılmasının gerektiğini, davacının SGK’dan geçici iş görmezlik ödeneği alıp almadığının da tespitini talep ettiklerin, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ancak ödeme tarihinden itibaren yasal temerrüt faizi işletilmesi gerektiğini davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacının davasının kabulü ile 85.115,00 TL maddi tazminatın, 18/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu olayda, davacı vekili tarafından müvekkili kuruma yapılan başvuru neticesinde tazminat ödemesi yapıldığını, ek tazminat talebi ile ilgili olarak müvekkili kuruma hiçbir başvuru yapılmadığından başvuru şartı yerine getirilmeden ikame edilen bu davanın usulden reddi gerektiğini, dava dilekçesinde davacının %16,2 maluliyeti bulunduğu ve kurumun eksik ödeme yaptığının belirtildiğini, davanın maluliyet artışı sebebiyle değil, davacının kusursuz olduğu iddiası ile eksik ödeme sebebiyle açıldığını, ödeme tarihindeki veriler dikkate alınarak eksik ödeme bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerekmekte iken yargılamada yeniden rapor alınarak %23,2 maluliyete göre hesaplama yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, %16,2 maluliyet ve %70 kusur esas alınarak davacıya 18.09.2015 tarihinde ödeme yapıldığını, eksik ödeme bulunmadığını, ıslah yolu ile talep edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, kazanın 15.08.2008 tarihinde meydana geldiğini, haksız fiil tarihi itibariyle hesaplamanın PMF Tablolarına göre yapılması gerektiğini, dava konusu trafik kazasının bir haksız fiil olduğunu, yerel Mahkeme kararında müvekkili kurum aleyhine dava tarihinden önceki bir tarihe denk gelen faiz işletilmesine karar verildiğini oysa … aleyhine ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebileceğini belirterek istinaf talep etmiştir. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Belirsiz alacak davasında zamanaşımı yalnızca dava açılan kısım için değil, tüm dava için kesilir. 6100 sayılı HMK hükümleri gereğince davacının iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın, davanın başında belirtmiş olduğu alacak talebini HMK 107/1. maddesi hükmüne göre bilirkişi raporu ile tam ve kesin olarak belirlendiği anda arttırması mümkündür. HMK’nın 107/2. maddesi gereğince yapılacak bu artırım bir ıslah olmadığı gibi bu artırım nedeniyle zamanaşımının da gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden davalı vekilinin ıslah zamanaşımına ilişkin istinaf talebi yerinde değildir (Benzer yönde Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/20495 E.ve 2019/7842 K.sayılı kararı).Kazaya karışan araç sigortasız olup davacı, …na başvuru yaptıktan hatta ödeme de aldıktan sonra dava açtığına ve eksik ödeme nedeniyle tazminat talebi halinde yeniden başvuru gerekmediğine göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin; Yine başvuru üzerine ödeme yapılmış olması da nazara alındığında ödeme tarihi olan 18/09/2015 tarihinde …nın temerrüde düştüğünün kabulü ile faiz işletilmesinde de usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı tarafa HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde davacının davalıya ait araçta bulunduğu sırada meydana gelen kazada yaralandığını, %70 kusur oranına göre tazminat ödemesi alındığını, davacının maluliyetinin %16.2 oranında olması ve tamamen kusursuz olması nedeniyle davalı tarafça eksik ödeme yapıldığını bu sebeple davalı tarafça yapılan ödemeden geriye kalan tazminatı talep ettiklerini belirtmiştir. Yargılama aşamasında mahkemece davacının yaralanması nedeniyle çalışma gücünde meydana gelen kaybın belirlenmesi için alınan raporda davacının %23.2 oranında maluliyetinin olduğu belirtilmiş, bu orana göre yapılan tazminat hesabı hükme esas alınarak karar verilmiştir. Ancak davalı vekili yargılama devam ederken davacının maluliyet oran ile bağlı olduğu yönünde savunma ileri sürmemiştir. Kaldı ki dava dilekçesinde açıkça %16.2 oranındaki maluliyet oranı ile bağlı kalınarak tazminat talebi de yoktur. HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden bu yöne değinen istinaf talebi de yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 5.814,20 TL harçtan peşin alınan (80,70+1.372,85=)1.453,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.360,65 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/03/2023