Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1044 E. 2023/277 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1044
KARAR NO: 2023/277
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/02/2022
NUMARASI: 2015/1104 Esas – 2022/72 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 22/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; olay günü olan 10/08/2014 tarihinde sürücü …’ ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, … istikametinden … istikametine seyir halindeyken şerit ihlali yaparak karşı şeride girdiği ve karşı şeritte … istikametinden Mansurlu istikametine seyir halinde bulunan … plakalı …’ın kullanmış olduğu araç ile karşılıklı çarpışması neticesinde çift taraflı yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili davacı …’in kaza sırasında … plakalı araçta yolcu olarak bulunduğunu, kazaya sebebiyet veren … plaka sayılı aracın, davalı … Sigorta şirketinin ZMSS (trafik) poliçesi ile kaza tarihinde sigortalı bulunduğunu belirterek davacıya ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan 1.000,00 TL daimi sakatlık tazminatının davalı şirkete başvuru tarihi olan 29.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu kazaya karışan … plakalı araç kazanın meydana gelmesinde kusurlu olup davanın işbu aracın sigortacısına ihbar edilmesi gerektiğini, … plakalı aracın tramer kayıtlarına göre kaza tarihinde … Sigorta A.Ş.’ye Zorunlu Trafik Sigortası yaptırılmış olması nedeniyle … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğu bulunduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dosya kapsamında aldırılan maluliyet raporunun hatalı olduğunu, hükme esas teşkil edecek nitelikte olmadığını, Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nda muayene yapılmaksızın eksik inceleme maluliyet oranı tespiti yapıldığını, müvekkilinin öncelikle kurumda muayenesi yapılması ve kaza sonucunda meydana gelen şikayetlerinin dinlenilmesi sureti ile rapor düzenlenmesi gerektiğini, Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından muayene edilmeksizin mevcut evraklar üzerinden maluliyet oranı tespiti yapılmasının hatalı bir değerlendirme olduğunu, eksik inceleme ile düzenleme altına alınan rapor neticesinde müvekkilinin hak kaybına uğradığından yerel mahkeme kararının kaldırılması ile maluliyet noktasında yeniden bir inceleme yapılmasının zaruri olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 10.08.2014 tarihinde dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile dava dışı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında … plakalı araçta yolcu konumunda bulunan davacı …’in yaralandığı ve bu yaralanması nedeni daimi sakatlık tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’nın 281. maddesinde tarafların, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını, belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilecekleri düzenlenmiştir. Bu düzenleme gereğince usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşacaktır. HMK’nın 357/1. maddesinde de Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında, İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmaların dinlenemeyeceği, yeni delillere dayanılamayacağı düzenlemesine yer verilmiştir. Dosya kapsamından hükme esas alınan ATK 2. İhtisas Kurulu maluliyet raporunun istinaf talep eden davacı vekiline HMK’nın 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile 15/01/2019 tarihinde, ATK 2. İhtisas Üst Kurulu maluliyet raporunun24/02/2021 tarihinde tebliğ edildiği halde davacı vekilinin süresi içerisinde rapora itiraz etmediği görülmüştür. Ancak süresinden sonra 16/09/2020 tarihli celsede “… maluliyet raporunu kabul etmiyoruz. Müvekkilim muayene edilmeden eksik inceleme ile rapor verilmiştir. Yeniden maluliyet raporu alınması için dosya ATK gönderilsin. Kayseri Eğitim araştırma hastanesinden müvekkilim için %13 maluliyete ilişkin rapor verilmiştir. ATK raporu ile bu rapor arasında çelişki vardır. Bu iki rapor arasındaki çelişkinin giderilmesini talep ediyorum.” beyanı üzerine Mahkemece “Davacıya ilişkin Kayseri Eğitim ve Araştırma hastanesinden verilen 19/08/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporunda %13 engellilik oranı belirtilmesi karşısında ATK maluliyet raporu ile Kayseri Kayseri Eğitim ve Araştırma hastanesinden verilen 19/08/2015 tarihli Engelli Sağlık Kurulu raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK üst kuruluna gönderilmesine, gerektiği takdirde davacının ATK sevkine,” dair ara karar oluşturulmuştur. Bu ara karar doğrultusunda ATK 2. İhtisas Üst Kurulu’ndan maluliyet raporu alınmıştır. Davacı vekilinin ayrıca 16/06/2021 tarihli celsede ” ATK raporunu kabul ediyoruz. İtirazımız yoktur. 2018 yılında alınan rapora göre 15 ay geçici iş göremezlik süresi tespit edilmiştir. 2021 ocak ayında alınan rapora göre ise 3 haftaya kadar geçici iş göremezlik süresi tespit edilmiştir. Kaza tarihine daha yakın olması nedeniyle 2018 yılı ATK raporu esas alınarak dosyanın aktüer bilirkişiye verilmesini talep ederim…” beyanında bulunduğu görülmüştür. Bu durumda davacı vekilinin talebi doğrultusunda maluliyet raporları arasında çelişkinin giderilmesi için rapor alındığı kaldı ki 16/06/2021 tarihli celsede duruşmada açıkça maluliyet raporunu kabul ettiğini beyan ettiğinden HMK’nın 281. maddesine göre maluliyet oranı bakımından davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden maluliyete ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.22/02/2023