Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/959 E. 2023/282 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/959
KARAR NO: 2023/282
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/03/2021
NUMARASI: 2015/378 Esas – 2021/237 Karar
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 23/02/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; sigortası bulunmayan ve dava dışı … tarafından kullanılan … plakalı aracın müvekkilinin kullandığı … plakalı araca çarptığını, kaza sonucunda müvekkilinin yaralandığını, kaza nedeniyle müvekkilinin geçici ve sürekli iş gücü kaybına uğradığını, uğradığı zarardan kazaya karışan diğer aracın sigortasının bulunmaması nedeniyle …nın hukuken sorumlu olduğunu, sürekli iş gücü tazminatının hesaplanarak dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; Sürekli iş göremezlik için 2.000,00 TL olan dava değerimizi 40.938,62 TL olarak ıslah ettiklerini bildirmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yaptığını belirttiği kazanın gerçekten meydana gelip gelmediğinin belirsiz olduğunu, davacının kazanın meydana geldiğini ispatlaması gerektiğini, kazaya karışan davacının kusurunun dikkate alınması gerektiğini, müterafik kusurun dikkate alınmasını, sorumluluklarının teminat limiti ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulüne,40.938,62 TL sürekli işgöremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kusur oranları arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olmasının hatalı olduğunu, olayda trafik kazasının gerçekleşmesinde davacı tam kusurlu olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, maluliyet raporunun yönetmeliğe uygun olmadığını, dosya kapsamında hesaplamaya ve hükme esas alınan maluliyet raporunun haksız fiil tarihinde geçerli olan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Yönetmeliği hükümlerine uygun düzenlenmediğini, bu nedenle davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, müterafik kusur indirimi gerekip gerekmediği tartışılmadan karar verilmiş olmasının da hatalı olduğunu, kazazedenin araçta kask ve koruyucu elbise kullanmadan seyahat ettiğini, tazminattan %20 oranında müterafık kusur indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi (sürekli maluliyet) tazmina istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09/04/2014 tarihinde davacı sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklet ile dava dışı … sevk ve idaresindeki sigortasız … plakalı kamyonetin çarpışmaları çarpışması ile meydana gelen trafik kazasında davacının yaralandığı ve davacının bu yaralanması nedeni maddi ile manevi tazminat talep ettiği anlaşılmıştır. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/24504 Esas ve 2022/9135Karar sayılı kararında “Dosya kapsamından; kaza tespit tutanağında ve hakem heyetince makine mühendisi bilirkişiden alınan raporda davalı tarafından sigortalanan araç sürücüsünün kusurlu olduğunun tespitine istinaden hesap raporu tanzim edilerek hüküm tesis edilmiştir. Ceza mahkemesinin maddi nedensellik bağını (illiyet ilişkisi) tespit eden kesinleşmiş hükmünün hukuk hakimini bağlamaktadır(H.G.K.nın 16/09/1981 gün 1979/1-131 E., 1981/587 K. sayılı ilamı; …, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, 1965, s.22 vd.; H.G.K.nın 27/04/2011 gün ve 2011/17-50 E., 2011/231 K. sayılı ilamı). Bu şekilde kabulün nedeninin de, hukuk usulünün bir şekil hukuku olması, davanın açılması, itirazların ileri sürülmesi, tanıkların ve diğer delillerin bildirilmesinin belirli süre koşullarına bağlı kılınması, tanık listesi verilememesi, iddia ve savunmanın genişletilmesi yasağı gibi, yargılamanın süratle sonuçlandırılması gayesiyle yargılamaya belirli kısıtlamalar getirilmesi ve bunun sonucunda da hukuk hakiminin şekli gerçeği araması, maddi gerçeğin öncelikli hedefi olmaması gösterilmektedir. Ceza hakimi ise bunun tersine öncelikli hedef olarak maddi gerçeğe ulaşmayı hedeflemektedir. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Somut olayda, Dairemizce verilen geri çevirme kararı sonrası temin edilen Balıkesir 2.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2019/475 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da katılan İsmail’in 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunun kavşaklarda geçiş hakkı kuralları ile ilgili olan 57/1-C-1 maddesi(Kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından faklı oldukları işaretlerle belirlenmemiş ise; Motorsuz araç sürücüleri motorlu araçlara, ilk geçiş ahkkını vermek zorundadır.) gereği asli kusurlu olduğu, kazaya karışan ambulansın şoförü olan sanık …’nin ise kusurunun bulunmadığının belirtilerek beraat kararı verilmiştir. Karar, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10.Ceza Dairesinin incelemesinde geçerek istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verilmesi sonucu ceza kararı 10/05/2022 tarihinde kesinleşmiştir. Bu durumda, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı ile davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığı tespit edildiğinden neticede maddi olay tespiti kesin olarak yapıldığından ve hakem dosyasında alınan kusur raporunun da olaya uygun olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle talebin kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.” şeklinde karar verilmiştir. Mahkemece, kusur incelemesi için dosya önce Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş ancak Adli Tıp Kurumunun kusur durumunun tespiti için olay görüntülerini CD içinde istemesi ve görüntülere mahkemece ulaşılamaması üzerine önce Akhisar Asliye Hukuk Mahkemesine talimat yazılarak kazanın meydana geldiği yerde trafik bilirkişisi eşliğinde keşif yapılması ve rapor hazırlanması için yazılan talimat sonucu düzenlenen 23.08.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının tam kusurlu olduğu dava dışı sürücünün ise kusursuz olduğu tespiti yapılmıştır. Talimat bilirkişi raporundan sonra dosya tekrar Adli Tıp Kurumuna gönderilmiş 19/10/2020 tarihli ATK kusur raporunda davacının % 80 oranında dava dışı sürücünün ise % 20 oranında kusurlu olduğu tespit eden ATK raporu hükme esas alındığı görülmüştür. Kaza nedeniyle düzenlenen kaza tespit tutanağında da davacının kazanın oluşumunda tam kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı sürücünün olay nedeniyle yargılandığı Akhisar 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/1383 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda da katılan …’nun 19/02/2015 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere motorlu araçlarda soldaki sağdan gelen araca geçiş hakkını vermek zorundadır kuralına uymayarak kazanın oluşumuna katılan …’un sebebiyet verdiği, sanığın kazada bir kusurunun bulunmadığı anlaşıldığından yüklenen suç açısından sanığın taksiri bulunmadığından sanığın müsnet suçtan CMK 223/2-c maddesi uyarınca beraatine karar verilmiştir. Karar, Yargıtay 12.Ceza Dairesinin incelemesinde geçerek “Yapılan yargılama sonunda yüklenen suç açısından sanığın taksirinin bulunmadığı gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, eksik incelemeye ve sanığın kusurlu olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün isteme uygun olarak onanmasına; 25.10.2018 tarihinde oybirliğiyle ” karar verilmesi sonucu ceza kararı kesinleşmiştir. Bu durumda, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı ile davalıya sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığı tespit edilmiştir. Neticede maddi olay tespiti kesin olarak yapıldığından ve kaza tespit tutanağı ile talimat sonucu düzenlenen 23.08.2020 tarihli bilirkişi raporunda davacının tam kusurlu olduğu dava dışı sürücünün ise kusursuz olduğu tespitinin de olaya uygun olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Dairemiz karar kapsamına göre davalı vekilinin diğer istinaf itirazları değerlendirilmeye gerek kalmamıştır. Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:A- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın REDDİNE,2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Tarifesi gereğince hesaplanan 179,90 TL nispi karar harcından ıslah ve peşin ile alınan toplam 139,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 40,07 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irad kaydına,3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi’nin 13/4.maddesi gereğince hesap olunan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayarak artan gider avansının karar kesinleştiğinde ilgili tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/02/2023