Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/957 E. 2021/1490 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/957
KARAR NO: 2021/1490
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/02/2021
NUMARASI: 2020/226 Esas – 2021/83 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/06/2015 tarihinde … plaka sayılı araç ile seyir halinde iken, … plakalı aracın park halinde bulunan … plakalı aracın karışmış olduğu kaza nedeniyle …’ın vefat ettiğini, …’ın vefatı üzerine eşi ve üç çocuğunun destekten yoksun kaldığını, Adli Tıp raporuna göre müteveffa …’ın asli kusurlu olduğu, … plakalı aracın sürücüsü tali kusurlu olduğu, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, aynı zamanda destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açıldığını, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararı talep edildiğini, … plakalı aracın sigortasız olması sebebiyle davalı …na dava açmak zorunda kaldıklarını, davalının 40.715,00 TL ödeme yaptığını ancak yapılan hesaplamada dikkate alınan kriterlerin hatalı olduğunu, müteveffanın vefat etmeden önce Giresun İl Müdürlüğüne bağlı olarak imamlık hizmeti yaptığını, aylık 2.634,23 TL maaş aldığını, yapılan ödemenin eksik olduğunu beyan ile müvekkillerinin destekten yoksun kalmış olması nedeniyle her bir davacı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL olmak üzere toplamda 400,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve cenaze defin giderinin, maddi tazminatın ticari avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 01/06/2017 havale tarihli ıslah dilekçesi ile davacı … için 143.866,80 TL, davacı … için 43.192,32 TL, davacı … için 32.616,31 TL, davacı … için 13.143,27 TL talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin davacılara 29/09/2015 tarihinde 40.715,00 TL maddi tazminat ödeyerek üzerine düşen tüm sorumluluğu yerine getirdiğini ve davalıların tüm zararlarının karşılandığını, davacılara ödenen tazminatın ibraname mukabilinde ödendiğini, müvekkili şirketin başkaca bir sorumluluğunun bulunmadığını, kazaya sebebiyet veren ve sigortasız olduğu iddia edilen .. . aracın sürücüsü ve işletenine davanın ihbar edilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın temerrüt tarihinden itibaren avans faizi talebinin haksız olduğunu beyan ile davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacıların davasının kısmen kabulüne, 143.866,80 TL nın 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacı …’a ödenmesine, … için 43.192,32 TL, … için 30.406,86 TL, … için 11.623,54 TL nın 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile bu davacılara velayeten davacı …’a ödenmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kaza tarihi 05.06.2015 olduğundan, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren trafik sigortası genel şartlarının işbu davada uygulanması gerektiğini, davacının dava öncesinde müvekkili kuruma başvuru yaptığını ve davacının tüm zararının karşılandığını, sonra, davacı taraf ek tazminat talebi ve sebebine dair bir taleple müvekkili şirkete başvuruda bulunmadığını, davacının ek tazminat hesabı için talep olunan belgeleri müvekkili kuruma göndermeyerek bakiye tazminat ödemesi yapılmasını engellediğini, bu davanın açılmasına sebep olarak başvuru dava şartının yerine getirilme amacına aykırı davrandığını, tazminat hesaplamasında TRH-2010 tablosu kullanılması ve teknik faizin de 1,8 olması gerektiğini, bilirkişinin aktüer sıfatına sahip olmadığını, yerel mahkemenin ilk kararı davacı vekili tarafından istinaf edilmemiş olması nedeni ile müvekkili kurum yönünden müktesep hak doğurduğunu, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının tespitinin hatalı yapıldığını, kusur raporları arasında çelişki bulunduğunu, SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, temerrüt tarihinin hatıl olduğunu, müvekkili aleyhine karar verilmesi halinde ancak dava tarihinden itibaren ve ancak yasal faiz oranlarına hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatına istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu, HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere itiraz verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Mahkemece ilk verilen hükmün istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 07/02/2020 tarih, 2018/284 Esas ve 2020/222 Karar sayılı kararı ile ” kaza tarihinde yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca değerlendirme yapılması gerektiği, PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre hesaplama yapılmasının doğru olmadığı, davacıların murisinin bilinen en son maaşına göre hesaplama yapılması ve davalının yaptığı ödemenin güncel değerinin tenzilinin gerektiği” gerekçeleri ile Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına ve davalı vekilinin kusur ve başvuru şartına yönelik istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir. İlk Derece Mahkemesinin 14/11/2017 tarih, 2016/146 Esas ve 2017/882 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde faiz başlangıç tarihi ve rücuya tabii ödeme konusunda istinaf talebi bulunmadığından (İlk Derece Mahkemesince aynı yönde karar verildiği de gözetildiğinde) davacı lehine bu hususlarda usuli kazanılmış hak oluştuğundan istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Yine davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talepleri Dairemiz ilk kararı ile incelenerek istinaf talebi reddedildiğinden yeniden inceleme konusu yapılmamıştır. Kazaya karışan araç sigortasız olup davacı, …na başvuru yaptıktan hatta ödeme de aldıktan sonra dava açtığına göre KTK’nın 97.madddesindeki başvuru koşulu yerine getirildiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık yoktur. Trafik kazası nedeniyle cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında “… Davacı vekili, müvekkilinin meydana gelen kazada yaralandığını açıklayıp iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuş, tazminatın belirlenmesi amacı ile bilirkişiden rapor alınmış, alınan raporda davacının kaza tarihinden sonraki muhtemel yaşam süresi belirlenmesinde 1931 tarihli PMF yaşam tablosu dikkate alınarak hesaplama yapılmış, bu rapor hükme esas alınmıştır. Gerçek zarar miktarı; davacının olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında, Dairemizce de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Buna göre temyiz edenin sıfatına göre, davacı tarafından kararın temyiz edilmediği de dikkate alınarak, kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) davacının muhtemel bakiye yaşam süresinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere kararın bozulmasına karar vermek gerekmiştir.” yönünde karar verilmiştir. Buna göre tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu ve prograsif rant tekniği uygulanacaktır (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). O halde İlk Derece Mahkemesince yapılması gereken, aktüer bilirkişiden, ilk rapor tarihi itibariyle olan veriler esas alınarak (Destek memur olduğundan bilinen en son maaşına göre hesaplama yapılması), sağ kalan eşin kaza tarihindeki yaşına göre evlenme ihtimalinin belirlenmesi, desteğin aktif devresi bilinen son ücreti, pasif devresi için AGİ dahil edilmemiş asgari ücretin esas alınması, muhtemel bakiye yaşam süresinin belirlenmesinde TRH-2010 tablosu kullanılarak ve prograsif rant tekniği uygulanarak tazminat miktarının hesaplanması, davalının davadan önce ödediği bedelin, ödemenin yapıldığı tarih ile zarar hesabının yapıldığı tarih (ilk rapor tarihi) arasında işleyen yasal faiz hesaplanarak güncellenmesi ve güncellenmiş miktarın, tazminat miktarından mahsup edilmesi suretiyle nihai tazminat miktarının belirlenmesi için ek rapor alınması ve sonucuna göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek karar verilmesi olmalıdır. Ayrıca dava dilekçesinde yer alan ve hakkında hüküm kurulan davacılar …, … ve …’nın karar başlığında gösterilmemiş olması da hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.23/09/2021