Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/944 E. 2023/1498 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/944
KARAR NO: 2023/1498
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
NUMARASI: 2017/575 Esas – 2020/971 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 08/02/2017 tarihinde … Bulvarı, … Mahallesi istikametinde karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline davalı firari sürücünün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpmasıyla meydana gelen kazada müvekkilinin ağır bir şekilde yaralandığını, çarpan araç sürücüsünün ehliyetsiz ve duyumlarına göre yaşı küçük olduğu için müvekkilini kaza mahallinde olduğu gibi bırakıp kaçtığını, halen de bulunamadığını, ehliyetsiz ve yaşı küçük olan birinin büyük dorseli bir aracı gece vakti kullanmasının davalı şirketin sorumluluğunda olduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin eskisi gibi çalışamadığını ve ağır işlerde çalışma durumunun olmadığını belirterek beden gücü kaybı nedeniyle tazminat tutarları tam olarak belirleninceye kadar şimdilik 500,00-TL. tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden olay tarihinden itibaren işletilecek en yüksek banka mevduat faiziyle birlikte müvekkiline ödetilmesine, ayrıca müvekkilinin kazadan dolayı acı, üzüntü ve endişeye kapıldığını, eskisi gibi yürüyememe sıkıntısı çekmesi nedeniyle 90.000,00-TL manevi tazminatın araç sahibi ve aynı zamanda aracın işleteni olan davalı şirketten alınarak müvekkiline ödetilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … A.Ş. (… A.Ş.) vekili cevap dilekçesinde özetle; kaza tespit tutanağına göre müvekkili şirket tarafından sigortalanan aracın herhangi bir kusurunun bulunmadığını, dava konusu olayla ilgili olarak ceza soruşturma dosyasındaki tüm delillerin, ifade tutanaklarının, tanık beyanlarının ve bilirkişi raporunun teminini, ceza dosyası ve varsa kusur durumunu gösteren bilirkişi raporu celp edildikten sonra kusur durumlarının tespiti için dosyanın Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesini, maluliyet iddialarının değerlendirilebilmesi için dosyanın Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi’ne gönderilerek maluliyet raporu alınmasını, kusur durumu ve maluliyet belirlendiğinde ise dosyanın hesaplama amacıyla aktüer siciline kayıtlı uzman bir bilirkişiye tevdi edilerek rapor alınmasını, dava konusu olayda işleten tarafından yapılan taşımanın ticari nitelik taşımaması ve dava konusu olayın haksız fiil teşkil ettiği de gözetilerek ticari faiz uygulanamayacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılardan … A.Ş. vekili ise cevap dilekçesinde özetle; mevcut davanın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görev alanına girmediğini, mahkemenin görevsiz olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, esasa yönelik olarak ise davacının kaza sonrası vermiş olduğu ifadesinde kimseden şikayetçi olmadığını belirttiğini, davacının beyanlarından dava konusu olayın tamamen kendi (davacının) kusuru ile meydana gelmiş olduğunu, müvekkili şirketin bu olaydan dolayı sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını, davacının manevi tazminat talebinin ise haksız ve talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Maddi tazminat isteminin kabulü ile; 1.404,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 24.487,80-TL. sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 25.891,80-TL. maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 16/06/2017 tarihinden itibaren, diğer davalı … A.Ş. yönünden ise kaza tarihi olan 08/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 08/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, bu konudaki fazlaya ilişkin istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … A.Ş. vekili ile davalı … A.Ş. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; maluliyet oranının kanuna ve yönetmeliğe riayet edilerek tespit edilmediğini, yerel mahkeme hükmüne dayanak teşkil eden bilirkişi raporunda maluliyet oranı SGK tüzüğüne göre ve meslekte kazanma gücünün azalma oranına göre belirlenmediğini, oysa kaza tarihinde yürülükte bulunan 01.06.2015 tarihinde trafik poliçesi genel şartlarının değiştiğini ve genel şartlara göre; sağlık raporu, 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik çerçevesinde düzenlenmesi gerektiğini, hesaplamaların ilgili kanun ve yönetmelikler gereği TRH-2010 tablosu dikkate alınarak yapılması gerektiğini, Yerleşik Yargıtay kararları ve güncel AYM kararı dikkate alındığında aktüer hesabının PMF-1931 yaşam tabloları dikkate alınarak yapılması gerekirken; yerleşik uygulamaya aykırı olarak TRH-2010 yaşam tabloları dikkate alınarak yapılmasının doğru olmadığını, sigortalı aracın kusurunun olmadığını, Yerleşik Yargıtay kararları ve güncel AYM kararı dikkate alındığında aktüer hesabının PMF-1931 yaşam tabloları dikkate alınarak yapılması gerekirken; yerleşik uygulamaya aykırı olarak TRH-2010 yaşam tabloları dikkate alınarak yapıldığını, bu yönüyle de kararın bozulması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davalı … A.Ş. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davaya konu edilen trafik kazanının nasıl gerçekleştiğinin açıklığa kavuşturulamadığını, davaya konu kazanın davalı müvekkili şirketin maliki olduğu araç ile yapıldığının dahi ispatlanamadığını, ne bir görgü tanığı ne de bir kamera kaydı bulunmadığını, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce 13.11.2018 tarihinde tanzim edilen raporun, mahallinde keşif yapılmaksızın olay günü tanzim edilen tutanaklar üzerinden yapıldığını, kazanın meydana geldiği mahallin yerleşim alanı dışında kalmakta olup yaya tarafından ulaşım amacıyla kullanılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, kazanın meydana geldiği mahal koşulları ve kaza saati değerlendirildiğinde araç sürücüsüne belirtilen oranda kusur atfedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Adli Tıp Kurumu … İhtisas Dairesi’nce 14.06.2019 tarihinde tanzim edilen rapor ile topuk kırığına bağlı olarak sol ayak bileğinde meydana gelen 5 derece dorsifleksiyon kaybının %12,1 oranında meslekte kazanma gücü kaybına sebep olması, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceği ve günlük yaşantıyı bu denli etkilemesinin beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bununla birlikte kamyon çarpması sonucu topuk kırığının meydana gelmesi iddiasında, kaza ile oluşan zararın uyumlu olup olmadığını, illiyet bağının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiğinden bu çelişkinin giderilmesi için yeniden rapor alınması ve aktüeryal hesabının bu çelişki giderildikten sonra yapılması gerektiğini, meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerektiğini, davacının maddi tazminat istemini sadece davalı sigorta şirketine yönelttiğini, müvekkili şirketten herhangi bir maddi tazminat talebi olmadığını, davacının dava dilekçesini usulüne uygun ıslah etmediğini, talep sonucunu değiştirmediğini, dava dilekçesinde talep edilmeyen zarar kalemlerinin ıslah dilekçesi ile sonradan istenmesinin mümkün olmadığını, mahkemece davacı lehine 25.000TL manevi tazminata hükmedilmesinin fahiş olduğunu, manevi tazminat miktarı belirlenirken, tarafların kusur durumu, kusurun ağırlığının da dikkate alındığını, davaya konu edilen kazada davacının asli kusurlu olduğunu, davacının emniyetteki ifadesinde kazaya kendisinin sebebiyet vermiş olduğunu şoförün bir suçu olmadığını kabul ettiğini, bu şekilde bir ifadede bulunan kazanın oluşmasında kendisini kusurlu gören davacı lehine manevi tazminata hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.Dosya kapsamından 08.02.2017 günü saat 00:05 sıralarında kimliği tespit edilemeyen sürücünün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı çekici ile … Bulvarı’nı takiben Sultançifliği istikametinden … Mahallesi yönüne doğru seyirle olay mahalline geldiğinde yolu karşıdan karşıya geçmekte olan yaya …’ya çarpması ile dava konusu kazanın meydana geldiğinin iddia edildiği anlaşılmıştır.Kaza tespit tutanağı davacının beyanına göre düzenlenmiş olup sürücüye kusur belirlemesi yapılmamış olduğu halde Mahkemece ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda sürücünün tali ve %25 oranında kusurlu davacının ise asli ve %75 oranında kusurlu olduğu belirlemesi yapılmıştır.Kazanın varlığını ispat yükü davacıda olup, olayı gören tanık ve kamera kayıtları bulunmadığından, davacının hazırlık aşamasındaki hastanede alınan beyanı, çarpan aracın hacmi, kaza akabinde kaza tespit tutanağında davacının durduğu pozisyon ve hastaneye ilk getirildiğinde düzenlenen davacının vücudundaki yaralanmalar bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinden mahallinde, üniversitelerin otomotiv kürsüsünden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyeti ile davacının da hazır bulunması ve isticvabı da sağlanmak suretiyle keşif yapılarak illiyet bağı belirlenmek sureti ile kaza tespit tutanağı ile kusur raporu arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde kusur raporu alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır. Trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davalarında maluliyete ilişkin alınacak raporların nasıl düzenleneceğine ilişkin ne Karayolları Trafik Kanun’un da ne de Türk Borçlar Kanun’unda düzenleme yapılmamış, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin içtihatları ile kaza tarihine göre dönemsel olarak uygulanması gereken Yönetmelikler açıklanmıştır. Buna göre maluliyete ilişkin alınacak raporların, 11/10/2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik’i, 01/09/2013 tarihi ile 01/06/2015 tarihleri arasında sonrada Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmelik’i, 01/06/2015 tarihi ile 20/02/2019 tarihleri arasında Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine, 20/02/2019 tarihinden sonrada Erişkinler için Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 2021/12907 E. ve 2022/6237 K., 2021/12288 E. ve 2022/6235 K., 2021/11515 E. ve 2022/5238 K. sayılı kararları).İlk Derece Mahkemesince tazminatın belirlenmesinde kaza tarihinde yürürlükte bulunmayan Çalışma Gücü Ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre düzenlenen maluliyet raporunun hükme esas alınmış olması usul ve yasaya aykırı olmuştur. Yargıtay 17. (kapatılan) ve 4. Hukuk Dairelerinin Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararı sonrasında vermiş olduğu güncel kararları gereğince tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosu uygulanacak, bilinmeyen (işleyecek) devre bakımından da “progresif rant” formülü kullanılarak tazminatın hesaplanması gerekecektir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2022/6135 E. ve 2022/10604 K., 2021/16078 E. ve 2022/10550 K., 2021/13398 E. ve 2022/10498 K.,Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2598 E. ve 2021/34 K., 2019/3713 E. ve 2020/2420 K. sayılı kararları). Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporundaTRH 2010 yaşam tablosu ve progresif rant yöntemi esas alınarak tazminatın belirlenmesi gerekirken %1,80 teknik faiz uygulanmıştır. Ancak davacının bu yönde bir istinafı bulunmadığından davalı lehine usulü kazanılmış hak oluşmuştur. Emsal içtihatlara göre PMF 1931yaşam tablosunun uygulanması mümkün olmadığından bu yöndeki davalı sigorta şirketi istinafı yerinde bulunmamıştır. Davacının dava dilekçesinde dava konu olay ile ilgili maddi tazminat istemini sadece davalı sigorta şirketine yönelttiği, Mahkemece, tensip zaptı 16.maddesinde” Davacı vekiline netice-i talep kısmında maddi tazminat yönünden davalı …. A.Ş’ye ilişkin bir talebinin olup olmadığı yönünde açıklamada bulunmak üzere ihtar edilmesine,” hükmü üzerine davacı vekilince verilen 24/07/2017 tarihli dilekçede “… dava dilekçesinde fazlaya ilişkin talep, dava ve haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik talep etmiş olduğumuz maddi tazminat miktarından ve faizinden davalı şirket olan … A.Ş.’den de maddi talebimiz olduğunu belirtmek isteriz. Sigorta şirketiyle birlikte şirket de maddi tazminata ilişkin talebimiz söz konusudur…” belirtilmiştir. Davacı vekili dava değerini ıslah ettiği ıslah dilekçesinde de her iki davalıdan maddi tazminat talebinde bulunduğunu beyan etmiştir. Ancak dava dilekçesi ile davalı şirket … A.Ş.’den maddi tazminat istenmemiş olup bu şirket aleyhine usulüne uygun bir dava açılmamış olduğundan açıklama ve talep arttırıma ilişkin ıslah dilekçesi ile bu şirketin de maddi tazminat ile yükümlü tutulmasını istemek usul ve yasaya aykırı bulunduğundan davalı işleten aleyhine hüküm kurulması doğru olmamıştır.O halde Mahkemece yapılması gereken, ATK’dan kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü Sınıflandırması Ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun olarak davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise süresi, kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğu ve tespit edilecek maluliyetin kaza ile illiyeti bulunup bulunmadığı konularında, dosya içerisinde bulunan tedavi evrakları ile dosyada mevcut olan taraflarca sunulan delilleri de irdeler biçimde denetime elverir nitelikte maluliyet raporu almak, olay mahallinde, davacının hazırlık aşamasındaki hastanede alınan beyanı, davalı işletenin cevap dilekçesindeki savunmaları ve buna bağlı olarak işletene ait aracın butonunun kaybolması nedeni ile işyerinde veya adli makamlarda soruşturulma açılması için ihbarda bulunulmuş ise bu belgelerin de dosyaya temini sağlanarak, çarpan aracın hacmi, kaza akabinde davacının beyanına göre düzenlenen kaza tespit tutanağında davacının durduğu pozisyon ve hastaneye ilk getirildiğinde düzenlenen davacının vücudundaki yaralanmalar bir bütün olarak değerlendirilmesi gerektiğinden mahallinde, üniversitelerin otomotiv kürsüsünden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyeti ile davacının da hazır bulunması ve isticvabı da sağlanmak suretiyle keşif yapılarak kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağı belirlenmek sureti ile raporlar arasındaki çelişkiyi de giderecek şekilde kusur raporu almak sonucuna göre usulü kazanılmış haklar da gözetilerek ve gerekirse aktüerya bilirkişisinden hükme esas alınan rapor tarihi itibariyle ek rapor alınmak suretiyle tüm dosya kapsamına göre karar vermekten ibarettir.Manevi tazminatın belirlenmesinde kriterlerden biri de tarafların kazanın meydana gelmesinde kusur oranlarıdır. Daire kararının kapsam ve şekline göre; Kaza ile yaralanma arasındaki illiyet bağının ve kusurun tespiti gerektiğinden kusur durumu netleşmeden manevi tazminatın belirlenmesi eksik incelemeye dayalı olduğundan manevi tazminatın miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmüştür. Açıklanan nedenlerle, davalı … A.Ş. vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı …A.Ş. vekili ile davalı …. A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı … A.Ş. vekili ile davalı … A.Ş. tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/09/2023