Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/939 E. 2023/1497 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/939
KARAR NO: 2023/1497
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 15/09/2020
NUMARASI: 2017/1120 Esas – 2020/305 Karar
DAVA: Tazminat (Ticari Nitelikteki Hiz.Sözleş. Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; 13.09.2016 günü, saat 00.20 sularında, … ilçesi, E-5 güney transit yol üzeri Avcılar-Firuzköy ayrımında No:… sayılı yer önü … AVM’nin karşısında, D-100 güney bölünmüş karayolundan ilerleyen, ruhsat sahibi davalı … olan, olay sırasında sürücülüğünü davalı … yaptığı, … plakalı … marka aracın önünde aynı istikamette orta şeritte seyir halindeki sürücülüğünü dava dışı … yaptığı, … plakalı … marka … arka tamponuna çarparak direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonrası, …. plakalı aracın savrularak istikamete göre yolun sağ tarafında bulunan elektrik direğine aracın sağ ön kısmıyla çarpması ve aracın ikiye bölünmesi şeklinde gelişen trafik kazası sonucunda, aracın sağ arka koltuğunda oturan, davacı vekil edenlerinin oğlu … vefat ettiğini, sadece 21 yaşındayken ve hiçbir kusuru olmadığı halde hayata gözlerini yumduğunu, geride kederli ve gözü yaşlı ailesini bıraktığını, ilgili soruşturma neticesinde Bakırköy 17. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan 2017/111 E sayılı dosyanın derdest olduğunu, vekil edenlerinin, davalı … A.Ş’ne başvurduğunu, davalı sigorta şirketinin vekil edenlerine toplamda 67.853,71-TL ödeme yaptığını ancak yapılan ödeme tutarının oldukça düşük olduğunu belirterek HMK 107 madde uyarınca maddi ve destekten yoksun kalma tazminat alacaklarının tespiti ile yargılama sırasında belirli hale geldikten sonra 107/2 madde uyarınca arttırılmak üzere şimdilik 500,00-TL maddi tazminat, 500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline, davacı vekil edenler lehine ayrı ayrı 50.000’er TL olmak üzere toplam 100.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı … A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen … plaka sayılı aracın vekil edeni şirkete 04.08.2016-2017 tarihleri arasında ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, bu poliçeden dolayı sorumluluklarının, sigortalının kusuru oranında olmak üzere bedeni zararlarda azami 310.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, manevi tazminat taleplerinin poliçe teminatı dışında olduğunu, söz konusu kaza ile ilgili vekil edeni şirket tarafından … numaralı hasar dosyası açıldığını, davacının, olay tarihinden itibaren faiz istemesinin yasaya aykırı olduğunu, bu konuyu değerlendirmek için öncelikle motorlu araç işleteninin üçüncü kişilere karşı mali sorumluluğunu yüklenen sigortacının, rizikonun gerçekleşmesi halinde ne zaman temerrüde düşeceğinin önem kazandığını, davacının, avans faizi istemininde yasaya aykırı olduğunu, davaya konu uyuşmazlığın tamamen “haksız fıilden kaynaklandığını, haksız filden kaynaklanan taleplerde de uygulanacak faizin ancak yasal faiz olacağını belirterek beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; vekil edeninin ruhsat sahibi olduğu … plakalı aracın diğer davalı … yönetiminde iken karıştığı trafik kazasında davacıların çocuklarının vefat ettiğini, vekil edeninin KTK Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası tarafından davalı … 36.242,35 TL, … ise 31.611,36 TL ödeme yapıldığını, dava dilekçesinde sürücünün alkollü olduğunun belirtildiğini, 21.09.2016 tarihli Adli Tıp Kurumunun düzenlemiş olduğu rapordan da anlaşılacağı gibi sürücünün kanında alkol olmadığının tespit edildiğini, müteveffanın vekil edeninin aracında yolcu olarak bulunduğunu yani kaza anında hatır taşıması söz konusu olduğundan hesaplamada bunun da göz önünde tutulması gerektiğini, müteveffanın, yolculuk esnasında araçta kemer takması gerekirken kemersiz yolculuk ederek gerekli tedbiri almadığını, mahkemece davacıların taleplerinin kabulü halinde hesaplamada müterafik kusur tenzili yapılması gerektiğini, kaza yapan vekil edenine ait aracın hususi oto olması ve olayın haksız fiil olması nedeniyle, avans faizi değil yasal faiz talep edilebileceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.Diğer davalı … davaya cevap dilekçesi vermemiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kısmen kabulü ile, davacıların maddi tazminat taleplerinin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat yönünden; 30.000,00 TL manevi tazminatın 13.09.2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … mirasçıları … miras payları oranında verilmesine, fazla talebin reddine, 30.000,00 TL manevi tazminatın 13.09.2016 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …’dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı … ‘ a ödenmesine, fazla talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde sürücünün alkollü olduğunun belirtildiğini, 21.09.2016 tarihli Adli Tıp Kurumunun düzenlemiş olduğu rapordan da anlaşılacağı gibi sürücünün kanında alkol olmadığının tespit edildiğini, bu durum bilirkişi raporunda dikkate alınmadığı gibi mahkemede bu durumun hiç dikkate alınmadığını, kaza anında hatır taşıması söz konusu olduğunu, müteveffanın, yolculuk esnasında araçta kemer takması gerekirken kemersiz yolculuk ederek gerekli tedbiri almadığını, mahkemece davacıların taleplerinin kabulü halinde hesaplamada müterafik kusur tenzili yapılması taleplerinin tamamen göz ardı edildiğini, müvekkilinin hiçbir dahlinin olmadığı meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davalıların sorumluluğun niteliği, kusur oranları da göz önünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen miktarda, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde biraz daha düşük manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 13.09.2016 tarihinde saat 00:40 sıralarında sürücü …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı otomobil ile D-100 Numaralı Güney Yolu üzerinde Beylikdüzü istikametinden Topkapı istikametine seyri sırasında, olay mahalline geldiğinde otomobilin ön kısımlarıyla aynı istikamette önünde seyreden sürücü … sevk ve idaresindeki … plakalı otomobilin sağ arka kısımlarına çarpması ve sonrasında sağa savrulup sağ yan kısımlarıyla yolun sağındaki aydınlatma direğine çarpması sonucu dava konusu … plakalı otomobilde yolcu olarak bulunan müteveffa yolcu … ölümü ile sonuçlanan trafik kazasının meydana geldiği anlaşılmıştır.İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 05.08.2019 tarihli kusur raporunda : ”… Sürücü …ı’nın asli kusurlu olduğu, sürücü …’e atfı kabil kusuru bulunmadığı, müteveffa yolcu …, sürücü … idaresindeki otomobilde yolculuk yaptığı esnada gerçekleşen olayda ve kendi ölümünde atfı kabil kusuru bulunmadığı” tespit edilmiş olup bu rapor ceza mahkemesinde alınan kusur raporu ile uyumludur. Kaza tespit tutanağında davacı sürücünün emniyet kemerinin takılı olup olmadığının belirsiz olduğu belirtilmiş olmakla müterafik kusura ilişkin istinaf başvurusu yerinde değildir. Müteveffanın, yolcu olarak bulunduğu araç sürücüsünün arkadaş oldukları birlikte gezip eğlenmek amacı ile araca bindikleri ve bu esnada kazanın meydana geldiği anlaşıldığına göre taşınmanın hatır taşımacılığı kapsamında olduğu kabulü gerekir. Karayolları Trafik Kanunu’nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK’da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir(Yargıtay HGK’nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı).Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu (… plakalı otomobil sürücüsü …’nın tam kusurlu olması) tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları ile manevi tazminatın belirlenmesinde hakim olan ilkeler ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının; emniyet kemerin takılı olup olmadığı belirsiz olmakla birlikte takılı olmadığı nedeni ile müterafik kusur olduğu ve hatır taşımasının varlığı kabul edilse bile TBK’nın 56/2. maddesi kapsamında davacıların oğullarının davalı sürücünün %100 kusuru ile genç yaşta vefatı nedeni ile onun maddi ve manevi desteğinden yoksun kalan davacılar lehine verilen manevi tazminat miktarının, manevi tazminat müessesinin amacına ve hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varıldığından aksi yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Bu nedenlerle; davalı Nazan Yılmaz vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı … vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.831,00 TL harçtan peşin alınan 1.708,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.123,00 TL harcın davalı …’dan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.13/09/2023