Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/922 E. 2023/1553 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/922
KARAR NO: 2023/1553
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
NUMARASI: 2018/1190 Esas – 2020/880 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 21/09/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 07/10/2017 tarihinde sürücü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı çekici ve buna bağlı … plakalı römork ile Kocaeli ili İzmit ilçesi … Caddesini takiben Üçyol istikametine seyir halindeyken karşıdan karşıya geçmeye çalışan yaya …’a çarpması sonucu çift taraflı, ölümlü trafik kazası meydana geldiğini, … plakalı çekicinin davalı …Sigorta Şirketi’ne ZMSS poliçesi ile sigortalı olup, bu poliçenin kaza tarihi olan 07/10/2017 tarihi itibariyle ölüm halinde kişi başına 330.000,00 TL teminat sağladığını belirterek fazlaya ilişkin talep ve ek dava açma hakları saklı kalmak kaydıyla ve maddi zararın tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere, müvekkilinin annesi …’ın desteğinden yoksun kalması sebebiyle şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt (avans) faizi ile birlikte diğer kusurlu kişilerin kusurlarına düşen sorumluluk dahil olmak üzere limit sınırları içerisinde teselsül hükümlerine davalı sigorta şirketinden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın sigortalı şirket tarafından tanzim edilen 25/10/2016-2017 vadeli … poliçe nolu zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı olduğunu, TTK 19 maddesinde açıkça taraflardan biri için ticari iş mevcut ise ve arada sözleşme mevcut ise diğeri için de ticari olacağının belirtildiğini, iş bu maddenin mefhum-u muhalifinden hareketle haksız fiillerde alacaklı için ticari işin söz konusu olmayacağını, bu nedenle ticari faiz talep edilemeyeceğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile, 37.543,75 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bilirkişi tarafından hazırlanan hesap raporunda Anayasa Mahkemesi’nin 2019/40 Esas, 2020/40 Karar ve 17/07/2020 tarihli sayılı kararı göz önüne alınarak PMF yaşam tablosu ve 0 teknik faiz ile hesaplama yapıldığını, PMF yaşam tablosu ve hesaplama yöntemine göre belirlenen tazminat üzerinden karar verildiğini, bu hususun hatalı olup, AYM kararının hatalı yorumlandığını, trafik poliçesinin bir sözleşme niteliğini haiz olup özel hukuk hükümlerine tabi olduğunu, müvekkili şirketin sigorta ettiren ile akdettiği iş bu sözleşme çerçevesinde ödenen prim karşılığında %1,8 teknik faiz ile hesaplanacak zarar tutarı üzerinden sorumluluğu üstlenmeyi taahhüt ettiğini, PMF yaşam tablosu ve 0 teknik faiz ile hesaplama yapılmasını kabul etmediklerini, 1,8 teknik faiz ve TRH tablosu esas alınmak üzere rapor alınmasını talep ettiklerini, dosyada 05/02/2020 ve 27/10/2020 tarihli olmak üzere iki ayrı hesap raporu olduğunu, iki raporda da 2020 asgari ücret ve %75 kusur üzerinden hesaplama yapıldığını, hak sahipleri, olay tarihi, kusur oranı ve gelirin aynı olmasına rağmen arada yaklaşık 2.171,21 TL fark olduğunu, bu farkın raporda yapılan maddi hata nedeni ile oluştuğunu, maddi hatanın düzeltilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsüne atfedilen kusuru kabul etmediklerini, dava konusu olay incelendiğinde müteveffanın kontrolsüz bir şekilde yola çıktığının anlaşıldığını, denetime ve hüküm kurmaya elverişsiz kusur raporunu kabul etmediklerini çelişkinin giderilmesi için dosyanın ATK’ya gönderilmesini talep ettiklerini, bakiye ömür sürelerinin rapor tarihi itibariyle tespit edilmesi ve hesaplamanın rapor tarihi itibariyle hesaplanan bakiye ömür üzerinden yapılması, pay oranlarının Yargıtay içtihatları doğrultusunda belirlenmesi gerektiğini, poliçe limiti e asgari ücret üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 07/10/2017 tarihinde davalı sigorta şirketine ZMMS sigortalı …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracın davacının desteği yaya …’ın çarpması ile meydana gelen trafik kazasında …’ın vefat ettiği ve davacının bu vefat nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep ettiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; Aynı olay nedeniyle ceza soruşturmasının yapıldığı Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/25532 Soruşturma nolu dosyasında alınan raporda araç sürücüsü …’ün asli, müteveffa yaya …’ın tali kusurlu, ceza yargılamasının yapıldığı Kocaeli 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/634 Esas sayılı dosyasına sunulan ATK Trafik İhtisas Dairesi tarafından hazırlanan 29/01/2018 tarihli rapora göre sürücü …’ün asli derecede, müteveffanın tali derecede kusurlu olduğu, mahkemece alınan 05/02/2020 tarihli raporda kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’ün %75 oranında asli, müteveffanın ise %25 oranında tali kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü, olayın oluşuna ve kaza tutanağına uygun düştüğü nazara alındığında davalı vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı Kararı ile “Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinin “…bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir.” Bölümünde Yer Alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi, ikinci cümlesinde yer alan “…ve genel şartlarda…” ibaresinin, b) Kanun’un 92. maddesinin (i) bendi “Bu Kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler.” ibaresinin, Anayasa’nın 5., 13., 17., 35. ve 48. maddelerine aykırı olduğundan oy çokluğu ile iptallerine karar verilmiştir. Bu nedenle iptal kararı gereğince tazminat hesaplarında Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları ve Ekleri uygulanmayacağından bu yöne değinen istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Trafik kazası sonucu cismani zarar nedeniyle maddi tazminat ya da ölüme bağlı destekten yoksun kalma tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde Anayasa Mahkemesinin 17/07/2020 tarih, 2019/40 Esas ve 2020/40 Karar sayılı iptal kararından sonra Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24/05/2021 tarih, 2021/3033 Esas ve 2021/1560 Karar sayılı güncel kararında TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerektiği yönünde karar verilmiştir (Aynı yönde 14/01/2021 tarih, 2020/2598 E. ve 2021/34 K. sayılı kararı). Somut uyuşmazlıkta hükme esas alınan aktüerya raporunda desteğin kaza tarihindeki yaşına göre muhtemel yaşam süresinin, davacının kaza tarihinde yaşına göre bakiye ömrün belirlenmesi, ölen annenin kendisi eş, çocukları ve sağ olan anne babası için de pay ayrılmış olması, desteğin geliri asgari ücret üzerinden kabul edilerek davacı vekilinin bilirkişi raporuna itiraz etmesi nedeniyle hesaplamanın ek rapor tarihi itibariyle yapılmasında usul ve yasa, yerleşik yargıtay içtihatlarında benimsenen yöntem ve ilkelere aykırılık bulunmaması, diğer hak sahiplerine yapılan ödeme de düşülerek kalan poliçe limitinin raporda gösterilmesi nedeniyle bu hususlara değinen istinaf talepleri yerinde görülmemiştir. Ancak bakiye ömrün TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenmesi ve prograsif rant tekniği kullanılmak suretiyle tazminat miktarının hesaplanması gerekirken 1,8 Teknik faiz uygulanması doğru olmamıştır. O halde Mahkemece yapılması gereken TRH 2010 Yaşam Tablosu ve “progresif rant” formülü uygulanarak, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşik uygulamaları ile belirlenen pay esasına göre 27/10/2020 tarihli ek rapor tarihi itibariyle davacının talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminat miktarının belirlenmesi için aktüerya bilirkişisinden ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli ek rapor alınarak sonuca göre usuli kazanılmış haklarda gözetilerek davalı sigorta şirketinin bakiye poliçe limiti üzerinden hüküm kurulması olmalıdır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/09/2023