Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/90 E. 2023/744 K. 17.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/90
KARAR NO: 2023/744
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/11/2020
NUMARASI: 2016/1005 Esas – 2020/790 Kara
DAVA: Sigorta (Trafik Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 17/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 18/08/2015 tarihinde müvekkili şirketin maliki olduğu … ‘in sevk ve idaresinde bulunan … plakalı ticari aracın …’ın sevk ve idaresinde bulunan … plakalı minibüsün çarpması sonucu ölümlü, yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik değer kaybı olarak 2.000 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkiline ait aracın tamir süresince kullanılamaması nedeni ile mahrum kalınan kazanç kaybı karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 3.000 TL’nin … mirasçıları ve aracın ruhsat sahibi (aynı zamanda mirasçı) … isimli davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar davaya cevap vermemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın HMK 114/1-c ve 115/2 maddesi gereğince usulden reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemece verilen bu kararın usul ve yasaya aykırı kararın kendilerince kabulünün mümkün olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olup mahkemece verilen işbu usul ve yasaya aykırı görevsizlik kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, mahkemece verilen karar hukuka ve hakkaniyete açıkça aykırı olup işbu görevsizlik kararının ortadan kaldırılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle değer kaybı ve kazanç kaybına ilişkin maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. İlk Derece Mahkemesince, davanın açılması sırasında … Sigorta A.Ş’ye karşı da husumet öneltilmiş ise de 23/12/2016 tarihli ara karar ile davalı … bakımından 2918 sayılı yasanın 97. maddesindeki başvuru koşulu yerine getirilmediğinden davanın HMK 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiğinden bahisle mahkemenin 2016/1005 E sayılı dosyasından davalı … açısından dava tefrik edilerek davanın HMK 114/2 maddesi yollamasıyla HMK 115/2 maddesi uyarınca dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiş; Tefrik kararından sonra bu kez “Bu haliyle sigorta şirketinin eldeki davada taraf sıfatının bulunmadığı, davanın nispi ticari dava olabilmesi için davalının da tacir olmasının gerektiği, ancak davalıların tacir olmaması nedeniyle uyuşmazlığı çözme görevinin Asliye Hukuk Mahkemelerinde olduğu anlaşılmakla, görev dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. …” gerekçesi ile diğer davalılar yönünden de görevsizlik kararı verilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 21/11/2016 tarihli ve 2016/4867 Esas ve 2016/10985 Karar sayılı kararı ile davalı araç sürücüsü ve davalı … şirketinin sorumluluğunun aynı maddi olaydan kaynaklandığı ve zararın tek olduğu, davaların birlikte görülmesi gerektiği, bu nedenle uyuşmazlığın özel mahkeme olan asliye ticaret mahkemesince çözüme kavuşturulması gerektiği, mahkemece birlikte görülmesi gereken davaların sonradan tefrik edilmesinin göreve ilişkin kuralları değiştirmeyeceği şeklinde karar verilmiştir. 3 Temmuz 1944 tarihli ve 5746 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 22/03/1944 tarih ve 37 E.- 9 K. 3 sayılı kararında bu husus “Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticarî dâva sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu dâvası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Ancak, davacı … olup, sigortalı ve davalı ticaret şirketleri ile davalı İSKİ Genel Müdürlüğünün de tacir olmasına göre, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili bulunduğu, davalı Büyükşehir belediyesi açısından ise aynı davada, bir kısım davalılar hakkında genel mahkemenin, diğer davalılar hakkında ise uzman olan özel mahkemenin görevli bulunması halinde, uyuşmazlık aynı olaydan kaynaklanıyor ve zarar tek ise ya da, taleplerden birisi yönünden verilecek karar diğerini doğrudan ilgilendirecek nitelikte bulunuyorsa; söz konusu özel mahkeme ile genel mahkeme arasında “yargılama usulüne” ilişkin esaslı farklılıklar bulunmaması kaydıyla, bütün taraflar ve talepler yönünden uzman olan özel yetkili mahkemece yargılama yaparak uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Bu husus, hukukun öngörülebilir olmasının, usûl ekonomisinin ve davaların makul süre içinde bitirilmesi yükümlülüğünün de gereğidir. O halde uyuşmazlığın asliye ticaret mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir.” yönünde karar verilmiştir (Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2017/10316 E. – 2017/10659 K. sayılı kararı) Bu nedenlerle eldeki davanın Asliye Ticaret Mahkemesi olan İlk Derece Mahkemesinin esasına kayıt edildiği, davalı araç sürücüsü (mirasçıları) ve işleteni ile davalı … şirketinin sorumluluğunun aynı maddi olaydan kaynaklandığı ve zararın tek olduğundan davanın ihtisas mahkemesi olan Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiği, sigorta şirketi bakımından tefrik kararı verilmesinin göreve ilişkin kuralları değiştirmeyeceği kaldı ki 2918 sayılı Yasanın 97. maddesinde düzenlenen özel dava şartının tamamlanabilir bir dava şartı olduğu ve davacıya mehil verilmesi gerektiği, aksi halde dahi sigorta şirketi bakımından başvuru süreci tamamlanması halinde açılacak davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olacağı, bu halde aynı trafik kazası nedeniyle tazminat talep edilmesi nedeniyle bağlantı olduğu kabul edilerek birleştirme kararının gündeme geleceği, tüm bu nedenlerle yukarıya aktarılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurul kararı ile Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin kararı gereğince davaya devam edilmesi gerekirken görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/4. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davalılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/04/2023