Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/9 E. 2023/665 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/9
KARAR NO: 2023/665
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2017/136 Esas – 2020/667 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 07/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/05/2015 tarihinde, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın müvekkiline çarparak yaralanmasına sebep olduğunu, maluliyetinden dolayı oluşan maddi zararının davalı tarafından karşılanması gerektiğini zira Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ve … Yönetmeliğinin 9. maddesinden de anlaşılacağı üzere sigortalının veya sigortayı yaptırmakla sorumlu olanın tespit edilememesi durumunda …nın zararı tazminle yükümlü olduğunu, davalıya yapılan başvuru hasar dosyası açıldığını, davalı tarafından 10.856,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin çok düşük olduğunu, müvekkiline 6/8 oranında kusur verilerek ödeme yapıldığını belirtilerek toplanacak delillere göre 6100 sayılı Yasa’nın 107. maddesi uyarınca maddi tazminat tutarının belirlenerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 100,00 TL daimi iş göremezlik, 100,00 TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00 TL tazminatın davalıya başvuru tarihi olan 08/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 16/06/2020 tarihli ıslah dilekçesinde 46.687,57 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; KTK’nun 97 maddesindeki dava şartı yerine getirilmediğini, davalının sorumluluğundan bahsedebilmek için öncelikle trafik sigortası bulunmadığı iddia edilen tescilsiz aracın, trafik sigortası yaptırma zorunluluğu bulunan motorlu taşıtlardan olup olmadığının tespiti gerektiğini, aksi halde …nın sorumluluğundan söz edilmeyeceğini, kazaya sebebiyet veren araç plakasının tespit edilmesi halinde müvekkilinin sorumluluğunun doğmayacağını, müvekkilinin sorumluluğunun kaza tarihi itibari trafik poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kaldı ki davacıya TL ödeme yapıldığını, kazanın meydana geliş şeklinin, kusur durumunun ve maluliyet derecesinin tespit edilmesi gerektiğini, davacının başvurusu üzerine hasar dosyası açıldığını, davacının %18 olarak tespit olunan maluliyet oranı ile tespiti sağlanamayan çarpan araç sürücüsünün %75 kusur oranı ile yapılan tazminat hesabında başvuru sahibinin maluliyetinden kaynaklı zararının 10.856,00 TL olduğunun tespit edildiğini, tespit edilen tutarın 08/02/2017 tarihinde davacıya ödendiğini, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, davacı vekilinin temerrüt tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davanın kabulü ile; 46.687,57 TL tazminatın dava tarihi olan 10/02/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı yana ödenmesine” karar verilmiştir. Davalı vekili bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Meydana gelen kazada davacı kazazedenin 56 yaşında olup, her ne kadar 60 yaşında pasif döneme geçeceği varsayılmış olsa bile, 56 yaşından 60 yaşına kadar olan süredeki aktif çalışma halinin devam ettiğinin davacı yanca ispatlanması gerektiğini, geçici iş göremezliğin geçici ve kısa süreli hareket kısıtlılığı değil, haksız eylem sonucu yaralanan kişinin, bu yaralanma nedeniyle bir süre işinden ve mesleğinden uzak kalması ve zarara (kazanç kaybına) uğraması olduğunu, geçici işgöremezlik olarak nitelenen bu sürenin saptanmasının, kişinin iş ve uğraş alanına, mesleğini yaparken ve kazanç elde ederken beyin gücünü veya bedenini daha fazla kullanıyor olmasına bağlı mesleki olarak işten geri kaldığı süredeki tazminat talebi olduğunu, davacının geçici iş göremezliğe hak kazanıp kazanmadığına ilişkin olarak aktif çalışma hayatının ve gelirinin devam edip etmediğine ilişkin delil sunulmadığını, 08/02/2017 tarihinde kuruma yapılan başvuru sonucunda toplam 10.856,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, kurum tarafından hesaplama yapılırken hesaplama tarihindeki yaşın 58 olarak dikkate alınıp, kalan bakiye ömrün 20 yıl olarak hesap edildiğini, mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporunda ise hesap tarihinde 61 yaşında olup bakiye ömrün 14 yıl üzerinden hesaplandığını, kurum tarafından yapılan hesaplamada da görüleceği üzere toplam ömrün 78 yıl üzerinden hesap edilerek söz konusu tazminat rakamının bulunduğunu, kurum tarafından yapılan ödemenin makul ve yeterli olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından hükme esas alınan aktüerya raporunun istinaf talep eden davalı tarafa HMK 281. maddesi gereğince ihtarat içeren tebligat ile tebliğ edildiği halde davalının süresi içerisinde rapora itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda HMK’nın 281. maddesi çerçevesinde aktüerya raporunda ki hesaplama bakımından davacı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu gibi HMK’nın 357/1. maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesince re’sen göz önünde tutulacaklar dışında İlk Derece Mahkemesinde ileri sürülmeyen iddialar ve savunmalar dinlemeyeceğinden aktüerya raporunda ki hesaplamaya ilişkin istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Kaldı ki İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunun davacı için belirlenen maluliyet oranı, kaza tarihindeki yaşı, geliri asgari ücret üzerinden esas alınarak TRH 2010 yaşam tablosuna göre düzenlendiği, dava tarihinden önce yapılan ödemenin güncellenerek düşülerek kusur oranlarına göre tazminatın belirlendiği anlaşıldığına göre usul, yasa, Yargıtay içtihatları ile belirlenmiş hesaplama yöntemine göre tazminat hesabı içeren aktüerya raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığından bu hususa değinen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Çalışma hayatının, aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa kalan sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu; tazminatın hesabında, pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerektiği Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatlarındandır. Özel yasaları gereği çalışma süreleri ayrık olarak düzenlenenler dışında kalan kişiler yönünden, aktif- pasif devre ayrımı anılan şekilde yapılmıştır. Somut uyuşmazlıkta davacı kaza tarihinde 56 yaşında olup 6 ay olan geçici iş göremezlik süresi de aktif devre içesinde kaldığından aksi yöndeki istinaf talebi yerinde değildir. Bu nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 3.189,23 TL harçtan peşin alınan 797,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.391,92 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 07/04/2023