Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/888 E. 2021/1716 K. 14.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/888
KARAR NO: 2021/1716
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 19/01/2021
NUMARASI: 2020/384 Esas – 2021/46 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 14/10/2021
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davacıların desteği müteveffa …’in yolcu olduğu davalı … Şirketine ait ve olay sırasında davalı …’nin sevk ve idaresinde bulunan özel halk otobüsünden indiği sırada davalı …’un sevk ve idaresinde ki … plakalı aracı aracı çarpması sonucunda 28/07/2015 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle vefat ettiğini, davalı …’u asli, davalı …’nin ise tali kusurlu olduğunu, davacılardan …’in ölenin babası …’in ise annesi olup ölenin desteğinden yoksun kaldıklarını, müteveffanın ölüm tarihinde 2.692,00 TL maaş ile çalıştığını, diğer davacıların müteveffanın kardeşleri olup ömür boyu acı yaşamak zorunda kalacaklarını belirterek davacılar … ve … için 1.000.00’er TL maddi tazminatın olay tarihinden işleyecek avansı faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacılar … ve … için 70.000,00 TL, diğer davacılar için 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı sigorta şirketi dışındaki diğer davalılardan dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve etmiştir. Davalı … Sigorta şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … Şirketine ait otobüsün zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile müvekkili şirketi sigortalı olduğunu, bu aracın sürücüsünün kusurunun kanıtlanması gerektiğini, bunun için de Adli Tıp Kurumu’ nda kusur incelemesi yapılmasını gerektiğini, … plakalı aracın ise müvekkil şirket nezdinde kaza tarihini kapsar poliçesi bulunmadığını, Kanun gereği zararların öncelikle taşımacılık sorumluluk sigortasından karşılanması gerektiğini, davacının müterafik kusurunun dikkate alınmasını, dava açılmadan önce müvekkiline herhangi bir başvuru yapılmadığını, başvuru tarihinden sekiz gün sonrasından itibaren faiz talep edilebileceğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; …’un tam ve asli kusurlu olduğunu, otobüs şoförü …’nin kusurunun bulunmadığını ayrıca kazanın meydana gelmesinde ölenin de kusuru bulunduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, davacı tarafın talep ettiği avans faiz miktarı ile faiz başlangıç tarihi haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; varsa müvekkiline atfedilecek kusur oranında davacıların maddi ve manevi zararlarını tazmin etmek istediklerini, maddi ve manevi zararların hukuk kıstaslarına uygun şekilde tespit ve hesaplanmasının icap ettiğini, davacıların tazminat taleplerinin haksız fiilden zenginleşmeye sebebiyet verecek mahiyette olup abartılı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın müvekkilinin sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araçta seyahat ettiğini, indiğinde kazanın meydana geldiğini, olayda davalı …’un kusurlu olduğunu, bir tarafın aczine diğer tarafın zenginleşmesine yol açacak tazminat talebinde bulunamayacağını, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, olayın meydana geldiği yerin yolcu indirme bindirme amaçlı cep olarak tasarlandığını, müvekkilinin tazminat sorumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılamada sonunda; davanın maddi tazminat istemleri yönünden kabulüne, davanın manevi tazminat istemleri yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir. Bu kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemiz 23/06/2020 tarih, 2019/2799 Esas ve 2020/747 karar sayılı kararı ile kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda “Maddi tazminat istemleri yönünden;-Davanın Kısmen Kabulü İle,a-Davacı … yönünden 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 09/11/2015 tarihinden, diğer davalılar yönünden 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, b-Müteveffa davacı … yönünden 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 09/11/2015 tarihinden, diğer davalılar yönünden 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Üsküdar … Noterliği’nin 26/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu mirasçılık belgesinde belirtilen oranlarda davacılara verilmesine,2-Manevi tazminat istemleri yönünden;-Davanın KISMEN KABULÜ İLE,a-Davacı … yönünden belirlenen 40.000 TL, davacılar …, …, …, …, … ve … yönünden her biri için 10.000’er TL, müteveffa davacı … yönünden 40.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL manevi tazminatın 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar …, …, …, … ile …, … ve …’e verilmesine,-Müteveffa davacı … için hükmedilen manevi tazminatın Üsküdar … Noterliği’nin 26/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu mirasçılık belgesinde belirtilen oranlarda davacılara verilmesine, b-Davacılar … ile müteveffa …’in fazlaya ilişkin 30.000’er TL manevi tazminat istemiyle davacılar …, …, …, …, … ve …’in 10.000’er TL olmak üzere toplam 120.000 TL manevi tazminat istemlerinin reddine, Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … Ltd.Şti vekili , davalı … Sigorta vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesi kararı uyarınca, yerel mahkemece tahkikatın tamamlanmasına ve sözlü yargılamaya geçilmesine ilişkin ara karardan rücu ederek ıslah edilmiş hali ile davanın kabulüne karar vermesi gerekirken aksi yönde verilen kararın hatalı olduğunu, maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden kısmen kabul kısmen red kararı verildiğini, davalılar …, davalı … Şti. Ve Davalı … yönünden ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin hukuk ve yasaya aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat tutarının yetersiz kaldığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; diğer davalı …’un asli ve tam kusurlu olduğunu, müvekkili … adına kayıtlı bulunan ve sürücüsünün sevk ve idaresindeyken meydana gelen kazada sürücü …’ye atfedilen %25 kusur oranı kabul edilemeyeceğini, yerel mahkemece hükmolunan manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, bilirkişi raporunun hatalı değerlendirmeler içerdiğini, … Sigorta şirketinin manevi tazminattan sorumlu tutulması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin dava konusu trafik kazasında tarafların kusur durumlarının tespitine dair araştırmasının eksik ve hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, mahkemece davacılar lehine sebepsiz zenginleşmeye yol açacak şekilde fahiş miktarda tazminata hükmedildiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Dava konusu kazaya karıştığı ifade edilen … plakalı otobüsün müvekkili şirket tarafından 12.05.2015-2016 tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Zorunlu Karayolu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile sigortalandığını, kazaya karışan aracın yolcu otobüsü olduğunu aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasının yapılmadığını, …’nın sorumluluğunun söz konusu olduğunu, bu yönüyle davanın pasif husumet nedeniyle reddini talep ettiklerini, manevi tazminat yönünden kusur oranları dikkate alındığında yerel mahkeme hakiminin taktir yetkisini aştığını, … plakalı araç %25 kusurluyken 140.000,00 TL manevi tazminata müşterek ve müteselsil hükmedilmesi hakkaniyete aykırı olduğunu, … plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde kaza tarihini kapsar poliçesi bulunmamakta olduğunu, … plakalı aracın zorunlu trafik poliçesi bulunmamakta olduğunu …’nın sorumluluğu gündeme gelmesi gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dairemiz 23/06/2020 tarih 2019/2799 Esas 2020/747 karar sayılı kararı ile “Davacılar … ve …, destek …’in vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talep etmekte olup, kaza tarihinde destek 36 yaşında ve bekardır. Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki 2016/13543 Esas ve 2019/6257 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere “Dairemiz uygulamalarına göre, hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen desteğin ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı kabul edilerek, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem içinde anne ve babanın her birine %25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya %16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için %14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya %12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması gerekeceği, Dairemizin yerleşik uygulaması gereğidir.” Somut uyuşmazlıkta İlk Derece Mahkemesince hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda yukarıya aktarılan emsal Yargıtay ilamında açıklandığı şekilde pay dağılımının doğru yapılmış olmasına ayrıca davacılar … ve …’in destek süreleri nazara alındığında pasif döneme ilişkin hesaplama yapılmadığının belirtilmiş olmasına göre davalı … Ltd. Şti. vekilinin bu yönlere değinen istinaf itirazları yerinde değildir. Davalılar vekilinin kusura ilişkin istinaf talebi bakımından değerlendirme yapıldığında; 08/02/2018 tarihli bilirkişi raporuna göre kazanın meydan gelmesinde davalı sürücü …’in %25, sürücü …’un ise %75 kusurlu olduğunun tespit edildiği görülmektedir. Aynı olaya ilişkin İstanbul Anadolu 63. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/1097 Esas sayılı dosyası kapsamında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 28/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda sürücü …’un asli, sürücü …’in tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Bu durumda Mahkemece aldırılan kusur raporu ile ceza yargılaması sırasında alınan kusur raporlarının birbiriyle örtüştüğü ve olayın oluşuna uygun düştüğü nazara alındığında davalılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece, 13/02/2019 tarihli celsede davacılar vekili de hazırken “Tahkikat aşaması sona ermekle sözlü yargılama ve karar aşamasına geçilmesine,” şeklinde ara karar oluşturularak tahkikat aşaması sonlandırılmasına karşın 09.0.2019 tarihli sözlü yargılama celsesinde davacılar vekiline ıslah dilekçesi sunmak üzere süre verilmiş ve bu suretiyle ıslah işlemi gerçekleştirilmiştir. HMK’nın 177/1.maddesine göre “Islah, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. ” Bu durumda mahkemece tahkikatın tamamlanmasına ve sözlü yargılamaya geçilmesine ilişkin ara karardan rücu edilerek tahkikat aşamasında davacı vekiline ıslah dilekçesi sunmak üzere mehil verilip bu ıslah dilekçesi göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken, tahkikat aşamasının bitirilmesinden sonra (sözlü yargılama aşamasında) yapılan ıslaha göre karar verilmiş olması HMK’nın 177/1.maddesine aykırı ve hatalı olmuştur (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/17837 Esas ve 2019/9352 Karar sayılı ilamı). Dosya kapsamında davaya konu trafik kazasının destek … yönünden trafik iş kazası olup olmadığı, yakınlarına SGK tarafından iş kazası nedeni ile ölüm aylığı bağlanıp bağlanmadığı, bağlandı ise ilk peşin sermaye değerinin rücuya tabi olup olmadığının saptanması gerekli olup mahkemece bu hususta araştırma yapılmadığı görülmektedir. Bu husus tam olarak netliğe kavuşturulmadan karar verilmesi doğru olmamıştır. TBK’nın “manevi tazminat” başlıklı 56/2.maddesinde “Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme yer almaktadır. Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın miktarı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. Hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Manevi tazminat takdir edilirken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmedilmesi gerekmektedir. Bu açıklamalar çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olayın oluş şekli, kusur durumu, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında mahkemece hükmedilen manevi tazminatın miktarının hakkaniyete uygun, yeterli ve makul olduğu kanaatine varılmıştır.” gerekçesi kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Islah, taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini, bir defaya mahsus olmak üzere kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan ve karşı tarafın onayını gerektirmeyen bir işlemdir. HMK’nın 176.maddesinde ıslah; “taraflardan her biri, yapmış olduğu usul işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir” olarak tanımlanmıştır. Aynı Kanun’un müteakip 177. maddesinde ise ıslahın tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye kadar yapılabileceği belirtilmiştir. 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7251 sayılı Kanun’un 18.maddesi ile HMK’nın 177. maddesine eklenen 2.fıkra ile “Yargıtayın bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” hükmü getirilmiştir. Usul hukuku alanında geçerli temel ilke, yargılamaya ilişkin kanun hükümlerinin derhal yürürlüğe girmesidir. Medeni usul hukukunda ise, kural olarak kanun değişikliklerinde az yukarıda belirtilen ilkeye paralel “derhal uygulanırlık” ilkesi geçerlidir. HMK’nın “Zaman bakımından uygulanma” başlığını taşıyan 448.maddesi ise; “(1) Bu Kanun hükümleri, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla derhâl uygulanır.” hükmünü içermektedir. Madde düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, usul kurallarının zaman bakımından uygulanmasında derhal uygulanırlık kuralı ile birlikte dikkate alınması gereken bir husus, yeni usul kuralı yürürlüğe girdiğinde, ilgili “usul işleminin tamamlanıp tamamlanmadığı”dır. Eğer bir usul işlemi, yargılama sırasında yapılmaya başlanıp, tamamlandıktan sonra, yeni bir usul kuralı yürürlüğe girerse, söz konusu işlem geçerliliğini korur. Başka bir deyişle, tamamlanmış usul işlemleri, yeni yürürlüğe giren usul hükmünden (veya kanunundan) etkilenmez. (YİBK’ 8.7.1942 gün ve E:13, K:19; Hukuk Genel Kurulu’nun 23.9.1964 gün ve E:7/1139, K:575;9.3.1988 gün ve E:860, K:232;23.11.1988 gün ve E:1988/1-825, K:1988/964 sayılı ilamları). Bu açıklamalar doğrultusunda, 28.07.2020 tarih ve 31199 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7251 sayılı Kanun’un 18.maddesi ile HMK’nın 177. maddesine eklenen “Yargıtayın bozma kararından veya Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra dosya ilk derece mahkemesine gönderildiğinde, ilk derece mahkemesinin tahkikata ilişkin bir işlem yapması hâlinde tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabilir. Ancak bozma kararına uymakla ortaya çıkan hukuki durum ortadan kaldırılamaz” şeklindeki 2. fıkranın ıslahın yapıldığı tarihe göre bir başka deyişle ıslah işleminin tamamlanmış olup olmamasına göre değerlendirmeye tabi tutulması gerekir. Mahkemece, 13/02/2019 tarihli celsede davacılar vekili de hazırken “Tahkikat aşaması sona ermekle sözlü yargılama ve karar aşamasına geçilmesine,” şeklinde ara karar oluşturularak tahkikat aşaması sonlandırılmasına karşın 09.0.2019 tarihli sözlü yargılama celsesinde davacılar vekiline ıslah dilekçesi sunmak üzere süre verilmiş ve bu suretiyle ıslah işlemi gerçekleştirilmiştir. Bu durumda ıslah işlemi tahkikat aşamasının bitirilmesinden sonra yapıldığı, dairemiz kararından sonra da davacılar vekili tarafından HMK’nın 177/2. maddesine göre de her hangi bir ıslah yapılmadığı görülmekle mahkemece ıslah dilekçesi göz önüne alınmayarak karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu doğrultuda davacılar vekilinin hükmedilen manevi tazminat miktarına, davalı … Ltd. Şti. vekilinin kusura, bilirkişi raporuna, hükmedilen manevi tazminat miktarına, davalı … vekilinin kusura, hükmedilen manevi tazminat miktarına ve maddi tazminata yönelik istinaf taleplerinin Dairemiz 23/06/2020 tarih, 2019/2799 Esas ve 2020/747 karar sayılı kararı ile gerekçeli olarak değerlendirildiği nedenle aynı hususlara değinen istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir. Dava dilekçesi kapsamında davalı Sigorta şirketi aleyhine manevi tazminat yönünden dava açılmamış olduğu görülmekle mahkemece sigorta şirketi hakkında manevi tazminat yönünden karar verilmemiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu kapsamda manevi tazminata yönelik davalı … vekili ve … Sigorta vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2 maddesinde müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, ret sebebi ortak olan davalılar vekili lehine tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken her bir davalı lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2020/2150 Esas ve 2021/1873 Karar sayılı karar ilamında ” Zorunlu karayolu taşımacılığı mali sorumluluk sigortası ile sigortacı, poliçede belirtilen motorlu taşıtta seyahat eden yolcuların, duraklamalar da dahil olmak üzere, kalkış noktasından varış noktasına kadar geçecek süre içinde meydana gelebilecek bir kaza sonucu bedeni zarara uğraması halinde, sigortalının 10.07.2003 tarih ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Yasasından doğan sorumluluğunu poliçede yazılı limitlere kadar sigorta örtüsüne almaktadır. 4925 sayılı Yasanın 18 maddesi uyarınca taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Yasanın 17 maddesinde düzenlenen sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar. Aynı Yasanın 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.8. maddeleri hükümlerine göre meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak, bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için; sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu, yolcuların uğradığı zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise, bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Ancak, bu sigortanın yapılmamış olması, kaza tarihinde süresinin dolması ya da sigorta yapılmış ancak limitin aşılmış olması durumunda ise sırasıyla zorunlu ve ihtiyari mali mesuliyet sigortacılarının sorumluluğu söz konusu olacaktır. Somut olayda, kaza yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası bulunmamakta olup, bu halde husumet …na yöneltileceği gibi yukarıdaki açıklamalar ışığında sıralı sorumluluk gereği Zorunlu Taşıma Sigortası hiç yaptırılmamış olması nedeniyle davacı bu halde aracın kaza tarihinde geçerli zorunlu mali mesuliyet sigortacısına (ZMMS’sine) karşı dava açabilecektir. Tazminatın ödenmesi halinde ZMMS ile … arasında rücu ilişkisi doğacaktır.” şeklinde karar verilerek sıralı sorumluluk gereği Zorunlu Taşımacılık Sigortası hiç yaptırılmamış olması nedeniyle davacı aracın kaza tarihinde geçerli zorunlu mali mesuliyet sigortacısına (ZMMS’sine) karşı da dava açabileceği kabul edilmiştir. Somut uyuşmazlıkta; Davalı sigorta şirketi kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihini kapsar şekilde yapılan ZMSS poliçesi ile trafik sigortacısıdır. Davalı vekilinin zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasının sorumlu olması gerektiğine ilişkin istinaf başvurusu bulunduğundan Dairemiz tarafından Sigorta Gözetim Merkezine yazılan müzekkereye verilen yanıtta kazaya karışan otobüsün zorunlu taşımacılık mali sorumluluk sigortasının bulunmadığı bildirilmiştir. Yukarıya aktarılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin emsal kararında da vurgulandığı üzere zorunlu taşımacılık sigortası hiç yaptırılmamış olması nedeniyle davacı aracın kaza tarihinde geçerli zorunlu mali mesuliyet sigortacısına (ZMMS’sine) karşı da dava açabileceğinden İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsilik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; davalı … Tic. Ltd.Şti vekili, davalı … Sigorta vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne,HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı vekalet ücreti bakımından düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kısmen KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Davalı … Ltd.Şti vekili , davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurusunun reddine,Buna göre: 1-Maddi tazminat istemleri yönünden; -Davanın KISMEN KABULÜ İLE, a-Davacı … yönünden 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 09/11/2015 tarihinden, diğer davalılar yönünden 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, b-Müteveffa davacı … yönünden 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden 09/11/2015 tarihinden, diğer davalılar yönünden 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Üsküdar … Noterliği’nin 26/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu mirasçılık belgesinde belirtilen oranlarda davacılara verilmesine, c-Maddi tazminat yönünden alınması gereken harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, d-Davacı tarafından peşin harçtan maddi tazminat yönünden 59,30-TL mahsup edilen harcın davalılar …, … Ltd. Şti, … ve … Sigorta A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine, e-Davacı taraf Maddi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.000,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, 2-Manevi tazminat istemleri yönünden; -Davanın KISMEN KABULÜ İLE, a-Davacı … yönünden belirlenen 40.000 TL, davacılar …, …, …, …, … ve … yönünden her biri için 10.000’er TL, müteveffa davacı … yönünden 40.000 TL olmak üzere toplam 140.000 TL manevi tazminatın 28/07/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar …, … ve … Şirketinden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar …, …, …, … ile …, … ve …’e verilmesine, -Müteveffa davacı … için hükmedilen manevi tazminatın Üsküdar … Noterliği’nin 26/10/2017 tarih ve … yevmiye nolu mirasçılık belgesinde belirtilen oranlarda davacılara verilmesine, b-Davacılar … ile müteveffa …’in fazlaya ilişkin 30.000’er TL manevi tazminat istemiyle davacılar …, …, …, …, … ve …’in 10.000’er TL olmak üzere toplam 120.000 TL manevi tazminat istemlerinin reddine, c-Manevi tazminat talebi yönünden alınması gerekli 9.563,40‬-TL harcın davacı tarafından peşin yatırılan 1.099,80-TL ve 1.040-00TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.139,8‬0-TL nin maddi tazminat yönünden 59,30-TL mahsup edilerek kalan 2.080,50-TL harcın‬ mahsubu ile kalan 7.364,30-TL harcın davalılar …, … Ltd. Şti, …’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına, d-Davacı tarafından yatırılan peşin ve sonradan yatırılan toplam 2.139,8‬0-TL davalılar …, … Ltd. Şti, …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, e-Davacı taraf manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen üzeriden 17.250,00-TL vekalet ücretinin davalılar, …, … Ltd. Şti, …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, f-Davalı …, … Ltd. Şti., … manevi tazminat davasında kendisini vekille temsil ettirdiğinden, ret edilen kısım yönünden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 15.350,00-TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalılara verilmesine, 3-Davalı … şirketi vekilinin ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına yönelik talebinin reddine, 4-Davacı tarafından maddi ve manevi tazminat davasında bozma öncesi ve sonrası yapılan; 27,70-TL başvuru harcı, 1.010,00-TL tebligat ve müzekkere gideri, 1.850,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.887,7‬0-TL yargılama giderinin davacının haklılık oranına göre 1.565,09-TL’nin davalılardan …, … Ltd. Şti, …’den müştereken ve müteselsilen taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı … Ltd. Şti. tarafından yapılan yargılama giderlerinin haklılık oranına göre 93,57-TL davacılardan müştereken ve müteselsilen alınıp davalı tarafa ödenmesine, geri kalanın davalı üzerinde bırakılmasına, 6-Diğer davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7-Taraflarca yatırılıp kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacılar, tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 71,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacılara verilmesine, 3- Davalı … Ltd. Şti yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.622,70 TL harcın tahsili ile Hazineye irat kaydına; İstinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- Davalı … Sigorta Şirketi yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 59,30 TL harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına; İstinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- Davalı … yönünden; Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 9.622,70 TL harçtan peşin alınan 2.390,85 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.231,85 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına; İstinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/10/2021